Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2022, XVIII. Türk Tarih Kongresi'ne Sunulan Bildiriler
MÖ 9. yy’da Van Gölü Havzası merkezli kurulmuş olan Urartu Krallığı, Doğu Anadolu Bölgesinin ilk merkezi siyasi otoritesidir. Urartu Krallığı üzerine ilk araştırmaların 18.yy’da başladığı kabul edilir. Bu süreç aynı zamanda Doğu Anadolu Arkeolojisinin de başlangıcıdır. Geride kalan 200 yıla yakın zaman içerisinde çeyrek aşırı aşındıran kazı sayısı çok azdır. Söz konusu Urartu Arkeolojisi olduğunda Ayanis Kalesi Kazıları sistematik ve uzun soluklu kazılar arasında önemli bir noktada yer almaktadır. Ayanis Kalesi, Urartuların bilinen son büyük kralı II. Rusa (MÖ 685-645) tarafından başkent Tuşpa’ya 38 km uzaklıkta yaptırılmıştır. Konumu ve dini mimarisinin özel olması ile dikkat çeken Ayanis Kalesi günümüze değin Urartu Arkeolojisine çok önemli katkılarda bulunmuştur. 1989 yılında Prof. Dr. Altan ÇİLİNGİROĞLU tarafından başlatılan kazı çalışmaları ile beraber çekirdek tapınak (cella), batı ve doğu depo yapıları, evsel mekânlar, sur duvarlarının bir kısmı, dış kent yapıları gibi Urartu mimarisi, ekonomisi, toplum yapısı ve dini hakkında bilgi edinmemizi sağlayan birçok alan açığa çıkartılmıştır. Kalede çalışmalar 2012 yılından bu yana Prof. Dr. Mehmet IŞIKLI tarafından yürütülmektedir. II. Dönem kazı çalışmaları yoğun olarak önceki dönemlerde kazılmış olan alanları koruma ve yenileme üzerine odaklanmaktadır. Bununla beraber kalenin batı ve kuzey sur sistemini anlamaya yönelik çalışmalar gerçekleştirilmiştir. 2014 yılından bu yana tapınak alanında devam eden çalışmalar sırasında Urartuda tek örnek olan Podyumlu Salon ortaya çıkarılmıştır. Söz konusu yapı Urartuların dini, siyasi ve toplum yapısını anlamaya yönelik yeni bakış açıları geliştirilmesinin gerekliliğini vurgulamaktadır. Bu çalışmada Ayanis Kalesinin 30 yıla yaklaşan sürecinde kalenin Urartu Arkeolojisine katkıları, yeni dönem kazıları ile beraber gerçekleşen hedefler ve Urartu Arkeoloji adına sorulması-açılanması gereken yeni sorular ele alınacaktır.
Tanrı Eiduru'nun Gölgesinde Bir Urartu Kenti Ayanis. 30 Yılı Aşkın Bir Serüven, 2021
Tanrı Eiduru'nun Gölgesinde Bir Urartu Kenti ''Ayanis'' 30 Yılı Aşan Bir Arkeolojik Serüven, 2021
Urartu Krallığı’nın zirve yaptığı yıllarda, tahtın sahibi olan Argişti oğlu Rusa MÖ 673/2 yılları arasında inşa ettirdiği Ayanis kentine, eşsiz bir Tapınak Kompleksi yaptırmıştır. Tapınak yazıtından bildiğimiz üzere Argişti oğlu Rusa, bu yapıyı baş Tanrı Haldi’ye adamıştır. Yaklaşık 2670 yıl sonra gün yüzüne çıkartılan bu alan, Urartu kültürüne dair bildiklerimizi yeni baştan yazdırmış ve Urartu kültür envanterine on binlerce eser kazandırmıştır. Tapınak Alanı’na dair yayımlanan onlarca makale ve kitapta Tapınak Alanı’nın kabaca 30x30 m’lik bir alanı kapladığından bahsedilse de son dönem kazı çalışmalarında planının kare bir şekle sahip olmadığı ortaya konmuştur. Bununla birlikte tapınak avlusunun hemen doğusunda, daha önce hiçbir Urartu kentinde benzerini görmediğimiz bir yapı daha ortaya çıkartılmıştır. “Podyumlu Salon” olarak isimlendirdiğimiz bu kutsal mekân ile birlikte yapıların bir bütün olarak değerlendirilmesi ve bu alanın tapınak kompleksi olarak isimlendirilmesi gerektiğinin kanaatindeyiz. Ayrıca unutulmamalıdır ki, bu yapının kuzeyinde hâlen kazılmayı bekleyen ve belki tapınak avlusuyla bağlantısı bulunan yapı sıraları yer almaktadır. Çeşitli dinî seremonilerin yürütüldüğü Tapınak Kompleksi, temel olarak Tapınak Avlusu, Çekirdek Tapınak, Tapınak Depo Odaları, Kuzey Odalar ve Podyumlu Salon’dan oluşmaktadır.
Anadolu Arkeolojisine Katkılar 65. Yaşında Abdullah Yaylalı'ya Sunulan Yazılar Yazar/Editör: Takaoğlu, Turan (ed.),Istanbul,2006.
ile dostluğumuz 1977 yılında göreve başladığım Erzurum Atatürk Üniversitesi'nde başlamıştır. Anı kitabına bu mütevazi makale ile katkıda bulunmak istedim. Kendisine nice başarılı yıllar dilerim. Bu makalenin İngilizce çevirisi 6.Anadolu Demir Çağlar Sempozyumu'nun kitabında yayınlanacaktır.
Bingöl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi
Urartu medeniyeti merkezi Tuşpa (Van) olan ve özellikle Doğu Anadolu başta olmak üzere, zaman içerisinde Ön Asya dünyasına hâkim olmuş önemli madenci toplumlardan biridir. Özellikle Urartuların bulunduğu bölgenin zengin maden yataklarına sahip olması, M.Ö. 1. binden itibaren Urartuları maden işçiliği anlamında Anadolu’ya örnek teşkil etmiştir. Urartu yerleşim merkezleri ve mezar gömütlerinde yapılan kazılarda birçok madeni eserin gün yüzüne çıkartılması ise dönemin sosyo-kültürel yapısı ve sanatı hakkında bilgilenmemizi sağlamıştır. Bu makalenin konusunu oluşturan, Ahlat Müzesi’ndeki Urartu dönemi madeni takılar hakkındaki veriler; yazılı belgelerden çok yine arkeolojik kazılardan elde edilmiştir. Dolayısıyla söz konusu kültürün sanatı hakkında, daha çok farklı yerleşim merkezleri ve mezarlarda ele geçirilen madeni buluntuların karşılaştırılmasıyla bir sonuca ulaşılmıştır. Bu anlamda çalışmamızın amacı; söz konusu eserlerin, genel hatlarıyla kullanım alanı, yapım ve süsleme teknikle...
Colloquium Anatolicum, 2021
In Eastern Anatolia “livestock” has played an important role in the subsistence economy since the Chalcolithic Age. We know from the inscriptions that the Urartian state, with its dominance throughout the region since the 9th century BC, also took control of pastoral groups. The royal inscriptions show that thousands of animals were captured as war spoils, as well as human and raw materials. Considering the archaeological as well as the written data, it is seen that animals have an important place in both the art and culture of Urartu. This situation was especially valid in the religious rituals and ceremonies of Urartu. This study includes a comparative analogy of the preliminary report of the zooarchaeological studies carried out in Urartian City of Ayanis between 2016 and 2019 and the ethnoarchaeology project carried out between 2018 and 2019. In this study, the conditions under which animal husbandry was carried out in Ayanis City, what animal preferences were, the quality of animal product consumption, the use of pastures, the adequacy of the lands around the settlement, today’s animal preferences, animal product consumption are examined. In addition, with these data, the situation of cultural continuity in the region has been tried to be revealed. Doğu Anadolu’da hayvancılık Kalkolitik Çağ’dan bu yana geçim ekonomisinde önemli bir rol oynamıştır. Urartuların MÖ 9. yüzyılda bölgede sağladığı hakimiyet ile beraber hayvan gruplarını da kontrol altına aldığı askeri sefer yazıtlarından bilinmektedir. Bu yazılı belgeler savaş ganimeti olarak insan ve hammaddenin yanı sıra on binlerce hayvanın da ganimet olarak ele geçirildiğini gösterir. Arkeolojik ve yazılı veriler dikkate alındığında hayvanların Urartu sanatında ve dininde de önemli bir yere sahip olduğu görülmektedir. Bu çalışma 2016-2019 yılları arasında Ayanis Urartu Kenti’nde yürütülen zooarkeoloji çalışmalarının ön raporu ile 2018-2019 yılları arasında yapılan etnoarkeoloji projesinin karşılaştırmalı analojisini içerir. Ayanis Kenti’nin aktif olduğu dönemlerde hayvancılığın hangi şartlarda yapıldığı, hayvan tercihleri ve hayvansal ürün tüketimi, mera alanları olarak hangi arazilerin kullanıldığı, yerleşme civarındaki arazilerin yeterlilik durumunun yanı sıra günümüzdeki hayvan tercihleri ve hayvansal ürün tüketimi gerekçeleri irdelenmiş ve kültürel devamlılığın durumu ortaya konulmaya çalışılmıştır.
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal bilimler Enstitüsü dergisi, 2022
Situated in the west of the central region of the Urartian Kingdom, Kayalıdere Fortress is 20 km northwest of the Varto district of Muş province. The fortress was discovered during Burney’s surveys in the region in 1956, and later another excavation project was undertaken by Burney in 1965. After a long cessation, rescue excavations containing cleaning and drilling works were carried out at the fortress during the construction of the Alparslan II Dam between 2018 and 2019. Three different areas were studied, in particular, the upper citadel, the northwest settlement (lower terrace), and the sanctuary with a stele. Ceramics are one of the most frequently encountered artifacts. Hence, this article examines the results of the pottery objects obtained from the cleaning and sounding excavations executed at the castle. The pottery artifacts do not exhibit a rich typological diversity. Nonetheless, pots, bowls, trays, pithoi, and miniature vessels represent distinct form types. In terms of paste characteristics, especially bright red burnished Urartian wares are noteworthy. Additionally, brown, terracotta, cream, and gray paste ware groups have been encountered. Pieces with terracotta, brown, and cream slip applications are significant as they yield the existence of different surface treatments. Another feature we consider a local practice is the distinctive straw, plant, and gravel inclusions in the ceramic fabrics. Pictorial markings on the vessels were employed mainly for measuring purposes, and animal motifs such as horses and mountain goats are commonly utilized in clay stamps.
TAÇ (TÜRKİYE ANIT ÇEVRE TURİZM DEĞERLERİNİ KORUMA VAKFI DERGİSİ, 2014
Ülkemizin en yüksek ve zorlu coğrafyasını oluşturan Doğu Anadolu Bölgesi aynı zamanda Yakındoğu’nun önemli kültür bölgeleri arasında eşsiz bir konuma sahiptir. Bu özelliği nedeniyle bölge arkeolojik çağlar boyunca önemli birçok kültüre ve uygarlığa ev sahipliği yapmıştır. Bu uygarlıklardan en önemlisi hiç şüphesiz Doğu Anadolu yaylasının ilk merkezi politik güce sahip olan Urartu Devleti’dir. Bu günkü politik sınırları aşan bir yayılım alanına sahip olan Urartu Devleti’nin toprakları üzerinde bulunan onlarca kale bu kültürden bizlere miras kalmış en önemli anıtlardır. Urartu Devleti M.Ö. 9-6 yüz yıllar arasında yaklaşık 300 yıl boyunca zor bir coğrafyada politik bir güç olarak tutunabilmeyi başarmıştır. Krallığın son büyük kralı olan II. Rusa, günümüze kalan en görkemli Urartu kalelerini inşa ettiren kral olma ünvanına sahiptir. Bu yazımıza konu olan Ayanis Kalesi de bu kralın inşa ettirdiği ve Urartu Uygarlığından günümüze en iyi korunarak gelmiş Urartu kalesidir.
Arkeoloji ve Sanat 157, 2018
The Urartian Kingdom reigned in and around Van Lake in the 9th-7th centuries BC. The Urartian Kingdom is one of the largest mining societies of the time. Urartians, who specialize in metalwork-ing, have left behind many metal works. Bracelets and armlets constitute an important group of these metal works. These are often used by Urartians. Bracelets and armlets were found in scientific excavations in small numbers. Most of them are in museums and private collections. In this study, metal bracelets and armlets are examined belonging to the Urartian Period which are located in Erzurum Archeology Museum. The works have come to the museum through purchase.
ODÜ SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ, 2022
Anadolu toprakları jeopolitik ve stratejik konumu gereği prehistorik dönemlerden günümüze değin birbirinden zengin çok sayıda kültüre ev sahipliği yapmıştır. Bu kültürlerin, tarihi dönemler boyunca yaşadıkları siyasi çekişmeler ve sosyo-ekonomik değişimler ise bir dönemin sonlanmasına neden olurken yeni bir dönemin başlangıcına da zemin hazırlamıştır. Nitekim bu kültürel döngü, MÖ 1190'larda Büyük Hitit İmparatorluğu'nun yıkılış ve akabinde başlayan Demir Çağlar'da da izlenebilmektedir. Doğu'da Urartu, batıda Phrygia ve Lydia, güneydoğuda Geç Hitit Devletleri'nden Orta ve Yeni Asur Krallıklarına kadar birçok kültürle harmanlanan Demir Çağı MÖ 1190-330 yılları arasına tarihlendirilmektedir. Çalışma konumuzu bu 850 yıllık zaman dilimin Orta ve Geç Demir Çağı'na ait çanak çömlek buluntuları oluşturmaktadır. Bu bağlamda büyük çoğunluğu Burdur ve Isparta Bölgeleri'nden satın alma yoluyla Anadolu Medeniyetleri Müzesi'ne oradan da Alanya Müzesi'ne kazandırılan toplam 27 adet seramik incelenmiştir. Her bir seramik kendi dönemleri içerisinde kronolojik ve tipolojik olarak sınıflandırılmış, benzer örnekler ile karşılaştırılarak bilimsel anlamda tanıtılmaya çalışılmıştır.
Kültür Tarihi ve Disiplinler arası Sanat/ Tasarım 1, 2021
EREN DERGİSİ, 2023
Bitlis is located in an important region where the historical Silk Road passed through, and therefore it carries the traces of many civilizations throughout prehistoric and historical periods. One of these ancient civilizations is the Urartians. This civilization is known not only for their military power but also for their architectural and artistic works. During their reign, the Urartians constructed many castles and rock tombs in Bitlis and its surroundings. The Urartian castles in Bitlis province are a reflection of the strong military presence of this civilization. These castles are usually located on high hills and have natural defense capabilities. The structures in the castles are generally built with stone blocks, and some of them are quite large. The most important ones among them are Tatvan Castle, Adilcevaz Kef Castle, Ahlat Castle, and Cevizderesi Castle. One of the most significant Urartian remains in Bitlis province is Kef Castle, located in Adilcevaz district. This castle was built during the Urartian period and provided the region's administrative organization. Only the remains of Kef Castle and the palace complex inside the castle have survived until today. Tatvan Castle was built to protect the western border of the Van Lake basin, where the central administration of the Urartians was located. Its remains have been destroyed and damaged and have not survived until today. Rock tombs are also an important example of Urartian architecture. These tombs are usually rooms carved into natural rocks. The tomb rooms are generally inside a pit surrounded by stone blocks carved into walls and have multiple chambers. The most important Urartian rock tomb in Bitlis province is the Tatvan the rock tomb. Tatvan rock tomb, like other Urartian rock tombs, was made only for the rulers and their families who came from the royal lineage in the castle. Simple burial tombs were usually made for ordinary people, which were placed under large stones, put in urns, or buried under the ground.
Edessa antik kentine ait Yaratılış Mozaiği, ABD' de özel bir koleksiyonda bulunmaktadır.
2020
Mezar taslari, yansittiklari kulturel ogelerin daha iyi anlasilmasi ile her gecen gun kendilerine verilen degerin arttigi kulturel varliklardir. Cografi bir bolgede bir kulturun varligina kanit olusturan, donemin sanat anlayisi ve etnografisi, kulturlerin olume karsi tutumlari ve olum sonrasina yonelik inanislari gibi oldukca onemli bilgileri uzun sureler boyunca koruyan kalitlardir. Kubbet-ul Islâm unvanini tasiyan Ahlat icerisinde de buyuk alanlara yayilan alti adet nitelikli mezarlik yer alir. Bu mezarliklarda bulunan Ahlat Mezar Taslari, Anadolu’daki Turk varliginin erken donem kanitlarini barindirmaktadir. Calismada, Turkiye UNESCO Gecici Listesi’ne 2000 yilinda kayit ettirilen “ Urartu ve Osmanli Eski Yerlesimi Ahlat Mezar Taslari ” kulturel mirasi, diger taraf devlet UNESCO gecici listelerinde ve Dunya Miras Listesi’nde bulunan benzer ornekle karsilastirilmistir. Kulturel miraslar arasindan yalnizca, ustun evrensel deger kosullarini nitelikli mezar taslari mezarliklarinin ka...
Ege Yayınları, 2021
Hoca'nın Van Gölü kıyısında geçirdiği yıllar. Ne de güzel ifade edilmişti. Uzun yıllar aynı manzaraya bakmış, yüzlerce kez fotoğraflamıştı aynı gün batımını. Bir ömrün azımsanmayacak bir dilimini Van Gölü'nün maviliğinde, Süphan'ın kudretinde kendine inananlarla, büyük bir adanmışlıkla yaşamıştı. Urartu Arkeolojisi ve kuşkusuz ki bu kültürün izlerini sürenler hocaya çok şey borçlu. Ve ömrünü adadığı yer, Ayanis'in kitabını ona ithaf ederek anısını yaşatmakta bizlerin borcudur. Minnet ve saygıyla, ışıklar içinde yat Altan Hoca.
Ayanis Kalesi, Van'›n 38 km kuzeyinde, Van Gölü'nün do¤u k›y›s›nda yer alan A¤art› Köyü'nün 500 metre kuzeyinde yer al›r. Do¤al bir tepe üzerine infla edilmifl olan kale 400 x 150 metre boyutlar›nda olup etraf› sur duvarlar› ile çevrilidir. Kaleye girifli sa¤layan an›tsal kap›n›n önünde ve tap›nak cephesinde bulunan yaz›tlarda, kalenin Argiflti o¤lu II. Rusa taraf›ndan infla edildi¤i ve ad›n›n da, Süphan Da¤›'n›n karfl›s›nda yer almas›ndan dolay›, Rusahinili Eiduru-kai, "Süphan Da¤›'n›n karfl›s›ndaki Rusa Kenti" oldu¤u belirtilmektedir. 1 Tap›nak yaz›t›ndan elde edilen tarihi veriler kalenin inflas›na M.Ö. 673-672 tarihlerinde baflland›¤›n› göstermektedir. 2 Ayanis Kalesi M.Ö. 650 y›l›ndan sonraki bir tarihte II. Rusa'n›n egemenlik y›l›n›n bitiminden önce yanarak y›k›lm›fl ve terk edilmifltir. Y›k›ma neden olan tarihsel olaylar henüz tam olarak ayd›nlat›lamam›flt›r. Ancak Ayanis Kalesinde ortaya ç›kart›lan bulun-tular›n konumu, kalenin deprem gibi do¤al bir afet sonucu y›k›ld›¤›n› akla getirmektedir. Olas›l›kla kaleyi tahrip edip, tamamen kullan›lmaz hale getiren yang›n bu depremden sonra ç›km›fl olmal›d›r. Bu do¤al afetten sonra kaledeki birçok eser ya¤malamas›na ra¤men, depremin fliddeti ve y›k›m›n›n büyüklü¤ü, kalede bulunan eflyalar›n yüksek kerpiç duvarlar›n enkaz› alt›nda kalmas›na neden olmufltur. II. Rusa dönemine tarihlenen di¤er kalelere göre çok daha fazla arkeolojik buluntunun ele geçmesi bu düflüncemizi desteklemektedir. Kaz›lar s›ras›nda bulunan eserlerin büyük bölümü kalenin en yüksek noktas›nda bulunan Tap›nak Alan› ve tap›na¤a ait depo odalar›ndan ele geçmifltir. Ayanis Kalesinde ortaya ç›kart›lan buluntular II. Rusa'n›n egemenlik y›llar›n›n, Urartu Krall›¤›'nda toplumsal anlamda birçok de¤iflimin yafland›¤› bir dönem oldu¤unu göstermektedir. Özellikle Ayanis Haldi Tap›-na¤› ve tap›nak alan›nda ortaya ç›kart›lan buluntular, Urartu arkeolojisine yeni bir ivme kazand›rm›fl-t›r. Bu makalede Urartu Krall›¤›'nda fildifli oymac›l›¤›, geçirdi¤i evreler, Ayanis tafl kaplar› ve bu iflkol-lar›n›n Ayanis Haldi Tap›na¤›'n›n tafl iflçili¤ine olan katk›lar› irdelenecektir.
Türkiye’nin Kafkaslara açılan kapısı olan Kars ili, coğrafi konumu itibariyle Kafkasya coğrafyasında stratejik bir önem taşımaktadır. Bu stratejik öneme, Kars bölgesinin zengin su kaynakları, verimli arazileri ve maden yatakları ayrı bir değer katmaktadır. Nitekim Doğu Anadolu Bölgesi’nin özellikle maden bakımından zenginliği, eskiçağdan itibaren toplumların hedef noktası hâline gelmesine neden olmuştur. Bu sebeple bölgedeki zenginliği elde etmek isteyen Asurlar buraya seferler düzenlemiştir. Bu seferlerin kaydı niteliğinde olan tabletlerden, bölgenin maden işlemede ileri seviyede olduğu anlaşılmaktadır. Urartu Devleti de kurulduktan sonra, bölgesindeki madencilik mirasını devralarak, maden teknolojisinde hızla ustalaşmıştır. Urartu Devleti gelişmeye başlayınca, sanayisi için gerekli hammadde ihtiyacı artmış; böylece İşpuini-Menua döneminden itibaren Urartu kralları kuzey bölgelerine seferler düzenlemiştir. Kars Müzesinde bulunan demir ok uçları da bunların bir sonucudur. Tunç ok uçları ise İskit ve Kimmer topluluklarının bölgeye gelmesiyle göze çarpmaktadır. Urartu ordularında görev alan paralı askerlerin tunç ok uçları kullandıkları anlaşılmaktadır. Çalışmamızda Urartu madenciliğine göz atarak, Urartu silahları, silahların ve ok uçlarının yapım tekniklerini, ok tipolojisini ve özelliklerini inceleyerek Kars müzesinde mevcut olan Urartu ok uçlarını ele alacağız.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.