Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2020
Edebiyat insan ruhunu, hayatını konu alır ve buradan beslenir. Yaşanan gelişmeler onda iz bırakır. Edebiyat üzerinden çağı, insanoğlunun ruh dünyasını tahlil etmek mümkündür. Söz konusu tahlil esnasında diğer disiplinlerden faydalanıp değişik yöntemler kullanılabilir. Sosyal bilimlerin eklektik, disiplinler arası işbirliğine müsait yapısı buna fırsat sağlar. Bu bakımdan edebiyata katkı sağlayacak alanlardan biri de psikanalizdir. Psikanaliz de tıpkı edebiyat gibi insan hayatına yakından bakar. Ruhla ve ruhun sıkıntıları ile ilgilenir. Edebiyat ve psikanalizin müşterek mesaisi sanat eserini, sanatçının iç dünyasını ve çağın koşullarını kavramak için yeni bir perspektif sunacak niteliğe haizdir; zira konuları, malzemeleri, kendine has özellikleri ve yorum imkânları ile bu iki sahanın birbirine yakın, birbirini tamamlayan hatta iç içe geçen tarafları fazladır. Dolayısıyla edebiyat ve psikanaliz üzerine yoğunlaşmak insanı ve sanatı farklı renklerin ışık tonları altında müşahede etmek ve anlamak bakımından yararlı olacaktır. Makale, psikanalizin bir kuram olarak edebiyata getirdiklerini ve edebiyatın bundan istifadesini ele almayı amaçlamaktadır. Makalenin ilk kısmında, edebiyat ve edebiyata yardımcı disiplinler kısaca ele alınmış, ikinci kısmında kavram ve öğreti olarak psikanalizin ne olduğu anlatılmıştır. Psikanalizin tarihçesine, gelişim sürecine değinilmiştir. Son olarak edebiyat ve psikanaliz ilişkisi üzerinde durulmuştur. Karşılıklı olarak birbirini besleyen bu iki disiplinin ilişkisine ve psikanalizin edebiyat araştırmalarına katkısına dikkat çekilmiştir.
Çağdaş Edebiyatın Kuramsal Seyri, 2019
Edebiyata dair çok geniş ve derin bir bilgiye sahip olduğu kuşku götürmeyen Freud, psikanaliz, rüya ve edebi eserin ortaya çıkış süreci konusunda çağrışımlardan yola çıkar. Her üçünde de özne olarak kişinin/yazarın karşılaştığı bir olay, çocukluğunda edindiği bir deneyim ve geçmişe ilişkin yaşantıları onun için birer ilham kaynağı olan ayrıntıları oluşturmaktadır. Dolayısıyla bu yaklaşım, Sigmund Freud’un XIX. yüzyılın sonunda, histeri ve nöroz hastalığı için uyguladığı bir tedavi tekniğinin edebiyata uyarlanmasıdır.
Türk Edebiyatı, 2024
2015
Edebiyat artık klasik ve modern dönemde kullanılageldiği gibi hakikatin kelimelere dökülmüş hali olan mimetik bir sanat dalı değil, aksine üstanlatılar kurarak organik olan her şeyi cansızlaştıran metafizikle kıyasıya bir mücadele alanına dönüşmüştür. Dahası modern felsefenin metafizikle açtığı yaraları iyileştirmek de yine edebiyatın görevleri arasındadır artık. Bu yüzden iddia edebiliriz ki edebiyat, metafiziksel düşünce illetinden kurtulduğumuz bu nekahet döneminde kendisini bize bir tür ilaç, bir ecza, bir farmakon olarak sunar.
Sanat tarihi yıllığı, 2012
Influencing not only the artists, but everyone, Sigmund Freud's developing theories on unconsciousness and contributions in order to analyse one's inner world, also known as psychoanalysis, is one of the most important phenomena of the 20 th century. Psychoanalysis is an influential subject among artists; women in particular, and furthermore was used by Symbolists, Expressionists and Surrealists during the end of the 19 th century and the beginning of the 20 th century. It is observed that as Freud's theories on one's inner world pervaded, artists' creativity thrived in parallel. In the article, you can find Freud's theories on creativity and its' origins, his point of view on Leonardo da Vinci and Michelangelo's work, his attitude on the terms, art and artist, the role of psychoanalytic theories on the process of art and some examples of artists that are influenced by Freud's theories.
Journal of International Social Research, 2016
Öz Tanzimat'la başlayan değişim ve arayışlar döneminin şiire yansıması belirli bir süreci kapsar. Bu süreç aslında Tanzimat'tan önceki döneme dayanır. Türk edebiyatında, Batı edebiyatından farklı olarak edebî mekteplerden ziyade edebî topluluklar görülür. "Encümen-i Şuara" ile başlayan edebî topluluklar, "Mutavassıtîn"ın oluşumuyla devam eder. Bunlar, poetikası olan oluşumlar da değildir. XIX. yüzyılın belirgin özelliklerinden biri de, bu toplulukların oluşumunda edebî mahfillerin önem kazanmasıdır. Buralarda bir araya gelen edipler, arkadaşlarıyla fikirlerini paylaşma imkânı bulurlar. Ayrıca edebî mahfillerin bulundukları mekânlar, sosyal hayattaki değişimi de yansıtırlar. Bu çalışmada, XIX. yüzyılın belirgin özellikleri, "Mutavassıtîn"ın oluşumu, edebî mahfiller, eskilik yenilik tartışmaları ve harabati şairlerden Andelib değerlendirilmeğe çalışıldı.
2020
Ka ağı Hikâ e i i P ika ali ik Edebi a K amı a G e İ cele me i Analysing the Story Kaşağı by Psychoanalytic Theory Murat TURNA * Ö e Ömer Seyfettin in kaleme aldığı Kaşağı , Türk edebiyatının en çok bilinen hikâyelerindendir. İlk yayımlanma tarihi olan hikâye, hemen her nesil tarafından okunmuş, ders kitaplarına girmiş ve beğeni kazanarak defalarca basılmıştır. Kaşağı da hikâye edilen trajik vaka mazi, suç, pişmanlık ögeleri etrafında yoğunlaşır. Hikâye, insanın içinde hüzün ve burukluk uyandırır. Bu hikâyenin kolayca unutulmamasının nedeni, okuyucunun ruhunda bıraktığı tesirdir. Yazarın belli hikâyelerinde bariz biçimde boy gösteren otobiyografik unsurlar, onun eserlerine ayrı bir samimiyet ve canlılık katar. Bu değerlendirmeyi Kaşağı için de yapmak mümkündür. Kaşağı, psikanalitik edebiyat kuramına göre ele alındığında nevroz, iç çatışma, bilinçdışı, baba figürü otorite , savunma mekanizmaları, katarsis kavramları bakımından incelemeye değer malzemeler sunan bir eserdir. Bu yönüyle henüz incelenmemiş olan hikâyenin ne gibi yorumlara olanak tanıdığını, trajik vurgu yüzünden daima maskelenerek gölgede kalan alter ego nun deşifresini ve eserden yazara uzanan çizgide ne gibi saptamalar yapılabileceğini keşfetmek, yeni ve faydalı bir tecrübe olacaktır.
Dil ve Edebiyatta Afet, 2023
Trakya Germanistik Araştırmaları II - Dil ve Edebiyatta Afet Yabancı Dil Öğretimi, Alman Dili ve Edebiyatı ile Çeviribilim alanlarına katkı sağlayan bu araştırma kitabı iki ana tema altında toplanmıştır. Bu temalar ana teması afet olan çalışmalar ile dil ve edebiyat kapsamındaki çalışmalardan oluşmaktadır. Ana teması afet olan çalışmalarda afet konusu çeşitli açılardan ele alınmıştır: Çocuklar üzerinde afetler konusunda farkındalık yaratmanın önemine değinilen çalışmada “Das Duschungelbuch” adlı çizgi film incelenmiş ve doğal afet olarak depremlere odaklanan bu çizgi filmde depremlerin ele alınışı analiz edilmiştir. Afet sürecinde toplum çevirmenliğinin gerekliliğinin aktarıldığı çalışmada çeviri tarihinin geçmişine değinilmiş ve sözlü çevirinin alt öğesi olan toplum çevirmenliğinin tanımı ile afet anında gerekliliği konusunda, yaşanmış afet deneyimlerine dayanarak konuele alınmıştır. Diğer bir çalışmada ise Yuko Ichimura ve Tim Rittman’ın sorun odaklı gençlik yazını eseri “3/11 - Tagebuch nach Fukushima” adlı romanı incelenerek, 2011 yılındaki Japonya depremi ve buna bağlı olarak gerçekleşen Fukuşima Nükleer Santrali kazaları sonucunda ortaya çıkan çevre sorunları ele alınmıştır. Afet konulu başka bir çalışma olan Heinrich von Kleist’in “Das Erdbeben in Chili” isimli romanında deprem motifinin semantik açılımları ve simgesel boyutları araştırılmıştır. “Katastrophe” kelimesinin derlem dilbilimsel analiz yöntemiyle incelendiği çalışma ise bu kelime örneği üzerinden öğrencilerin kelime dağarcığının derlemler yoluyla geliştirilmesi ve derlemlerin yabancı dil öğretiminde kullanılmasına odaklanmaktadır. Yine hedef kitlesini Kahramanmaraş merkezli deprem felaketini yaşamış ve dolayısıyla bundan doğrudan etkilenmiş Türk öğrencileri oluşturan çalışmada yabancı dil olarak Almanca derslerinde yaratıcı yazma becerisini geliştirmek ve yaratıcı yazmayı özellikle de terapötik bir araç olarak kullanma olanaklarının incelenmiş ve bu amaçla örnek bir ders modeli de sunulmuştur. Dil ve edebiyat kapsamındaki yapılan çalışmalarda ise Alman dili, öğretimi ve edebiyatı farklı yönlerden konu edilmiştir: “Literatur der DDR: Ein Blick in die Vergangenheit” başlıklı bölüm Şara Sayın tarafından Melâhat Togar'ın 1991'de yayımladığı (İstanbul: Cem Yayınevi, s. 7-27) Örneklerle Doğu Alman Yazını antolojisinin Türkçe önsözü için kaleme alınmış metnin Almanca metin notlarıyla güncellenmiş ve revize edilmiş halini içermektedir. Almanca öğretmeni yetiştirme sürecinde kısa öykülerin işlevselliğinin incelendiği çalışmada Trakya Üniversitesi Almanca öğretmenliği bölümündeki 50 öğretmen adayının kısa öykülere yönelik tutum ve görüşleri incelenmiştir. Diğer bir araştırmada ise yine Türkiye’de bir üniversitenin Almanca öğretmenliği programında yer alan öğretmen adaylarının sosyal medya aracılığıyla Almanca konuşma becerilerinin geliştirilmesine yönelik algılarını incelemiştir. Yeni nesil yabancı dil olarak Almanca ders kitaplarındaki konuların evrensel varoluş deneyimleriyle ilişkisinin değerlendirildiği çalışmada öğretim materyallerinin mevcut tasarımı hakkında kapsamlı bir fikir edinmek için farklı yayınevlerinden seçilen bu ders kitaplarında ele alınan konular farklı açılardan incelenmiştir. Diğer bir çalışmada acil uzaktan eğitim esnasında genç öğrencilerin İngilizce eğitiminde karşılaştıkları zorluklar araştırılmıştır. Son olarak başka bir çalışmada Türk okulları bağlamında öğretmenlerin geri bildirim tercihleri açısından yabancı dil olarak İngilizce yazma becerisinin sınıf içi değerlendirmeleri konu edinilmiştir. Günümüzdeki yaşanan bütün felaketlerden dolaylı veya doğrudan etkilenen eğitim öğretim düşünüldüğünde bu felaketlerin ele alınması önem taşımaktadır. Bu bakımdan dil ve edebiyatta afet bağlamında ele alan bu kitap alana oldukça katkı sağlayacaktır. Hem yabancı dil öğretimi alanında hem de Germanistik alanında görev yapan öğretim üyeleri ve genç araştırmacılara bu konuda farklı bakış açıları sunması, başvuru kaynağı olarak kullanılması ve yeni inceleme ve araştırmalar için örnek teşkil etmesi bakımından önemli bir okur kitlesine ulaşması temennimizdir.
Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi, 2021
Rüyalar, tarihin ilk dönemlerinden beri, dünyanın farklı kültürleri için önemli olmuştur. Edebiyat ve rüya ikilisi ise birbiri için birer kız kardeştir. Rüyanın nakil ve yorum noktasında tahkiye ile kurduğu yakın ilişki, onu edebiyat adına bir kaynak haline getirir. Ayrıca rüya edebiyat için hem bir tema hem de kurgunun organik unsurlarından kronotop olarak işlev yüklenir. Diğer taraftan kurgusal metinler de rüya ile aynı fantastik özü kullanarak, rüyanın anlamlandırılmasında kullanılır. Rüyanın sembol dili, okura, edebiyat metinleri ile psikanaliz kuramlarının verilerini birleştirme imkânı sağlar. Böylece eserin, farklı anlam katmanlarına ulaşmak mümkün olur. Ayrıca, rüyaların özellikle kadın yazarların romanlarında dişil dili inşa etmek adına da önemli bir yer edindiği görülür. Postfeminizme yönelik bir uygulama olarak kültürel dilin ters yüz edilmesi bağlamında, kaynağında arketipal imajların bulunduğu rüyaları içeren romanlar, okura yeni dilsel anlamların da kapılarını açar. Bu makalede öncelikle Freud, Jung, Lacan, Klein, Rank ve Adler'in teorilerinden hareketle, psikanalizde rüyanın yeri irdelenecek; bahsedilen bu kuramlara uygunluk taşıyan Türk romanları üzerinden bir değerlendirmeye gidilecektir. Çalışmanın devamında vokabüler roman türü açıklanacak ve türün rüya temalı örnekleri sunularak, dişil dil içerisinde rüyanın yeri tartışılacaktır.
Cite: Köseoğlu, Emine, 2022, Edebiyatta Algısal Mekan, Yapı Dergisi, Sayı 473, s.40-41. ---DOSYA: EDEBİYATTA ALGISAL MEKAN ---DOSYA EDİTÖRÜ: EMİNE KÖSEOĞLU ---DOSYA MAKALELERİ: 1. ABDÜLHAK ŞİNASİ HİSAR'IN BOĞAZİÇİ MEHTAPLARI ESERİNDE KAMUSAL MEKANIN KOLEKTİF VE DUYUSAL TANIMLAYICISI OLARAK İSTANBUL BOĞAZİÇİ 2. BİR TEREDDÜDÜN ROMANI'NDA ALGISAL MEKANI ÖLÇEK KAVRAMI İLE OKUMAK 3. HONORE DE BALZAC'IN VADİDEKİ ZAMBAK ROMANINDA ALGISAL MEKANI FİZİKSEL VE DÜŞSEL MEKAN İMGELERİ İLE OKUMAK 4. İKİ ŞEHRİN HİKAYESİ ROMANINDA ALGISAL MEKANI KENDİLEME VE KİŞİSELLEŞTİRME KAVRAMLARIYLA OKUMAK 5. YAŞAR KEMAL'İN DENİZ KÜSTÜ ROMANINDA ZAMANA BAĞLI KENTSEL MEKAN KALİTESİNİ OKUMAK 6. İÇİMİZDEKİ ŞEYTAN ROMANINDA ALGISAL DAVRANIŞ SINIRINDA KAMUSAL MEKAN ---YAZARLAR: EMİNE KÖSEOĞLU, KÜBRA DURNA, İREM UĞURLU, HÜMEYRA ÇAĞLAR, GİZEM DURAL, MEHMET ERDEM Title of the article: Perceptual Space in Literature Emine Köseoğlu, Architect, Assoc. Prof. Dr. Space, which is basically perceptual and exists in relation to conception, is one of the important components of architecture. The umbrella phenomenon, called architectural practice, finds ground in “place/ground” and starts with space. Space is formed with the "first step" taken on the ground. The first digging hit, the first stone thrown, the first notch in the soil, the first nail driven… Traces, signs, thresholds, borders… With light, color, material, sound, smell; cross-dialogues begin with various objects of architecture. In literary fiction, the space can merge with the subjective worlds of the characters of the novel by being included in the topic and the theme and can come up with completely different realities. The imaginary descriptions of metamorphosing spatial realities in literary works multiply and diversify with each reading or analysis. For these reasons, perceptual space in literature is unique and has a context of its own. A spatiality and context ready to transform with the encounter the reader will experience… While this is the case, it is undeniable that discovering the descriptions of space in literature and new readings on this discovery, within the production of architectural thought or architectural practice, contribute to creative thinking. Forget all methods when you take literature as a subject and undertake a reading. Stay with the work. Detect it first. Let it talk to you. You will see that every dialogue is unique. Each dialogue describes its method, discovering its subject on its own. At that very moment. Not before. With these points of views, the articles in this dossier provide examples of exploring and re-imagining perceptual space in literature. https://yapidergisi.com/edebiyatta-algisal-mekan/ DOSSIER: PERCEPTUAL SPACE IN LITERATURE Editor: Emine Koseoglu ARTICLES OF THE DOSSIER 1.İstanbul Bosphorus as the Collective Sensory Descriptor of Public Space within Boğaziçi Mehtapları (Bosphorus Moonlights) by Abdülhak Şinasi Hisar Authors: Emine Köseoğlu, Kübra Durna https://www.academia.edu/76202048/Abd%C3%BClhak_%C5%9Einasi_Hisar%C4%B1n_Bo%C4%9Fazi%C3%A7i_Mehtaplar%C4%B1_Eserinde_Kamusal_Mek%C3%A2n%C4%B1n_Kolektif_ve_Duyusal_Tan%C4%B1mlay%C4%B1c%C4%B1s%C4%B1_Olarak_%C4%B0stanbul_Bo%C4%9Fazi%C3%A7i 2. Reading Perceptual Space Though the Concept of Scale in the Novel Bir Tereddüdün Romanı (The Novel of a Hesitation) by Peyami Safa Authors: Emine Köseoğlu, İrem Uğurlu https://www.academia.edu/76202430/Bir_Teredd%C3%BCd%C3%BCn_Roman%C4%B1_nda_Alg%C4%B1sal_Mek%C3%A2n%C4%B1_%C3%96l%C3%A7ek_Kavram%C4%B1_%C4%B0le_Okumak 3. Reading the Concept of Perceptual Space Through Physical and Imaginary Spatial Images in the Novel The Lily Of The Valley by Honore De Balzac Authors: Emine Köseoğlu, Hümeyra Çağlar https://www.academia.edu/76202664/Honore_De_Balzac_%C4%B1n_Vadideki_Zambak_Roman%C4%B1nda_Alg%C4%B1sal_Mekan%C4%B1_Fiziksel_ve_D%C3%BC%C5%9Fsel_Mekan_%C4%B0mgeleri_ile_Okumak 4. Reading Perceptual Space through the Concepts of Appropriation and Personalization in the Novel A Tale of Two Cities by Charles Dickens Authors: Emine Köseoğlu, Hümeyra Çağlar https://www.academia.edu/76203287/%C4%B0ki_%C5%9Eehrin_Hikayesi_Roman%C4%B1nda_Alg%C4%B1sal_Mekan%C4%B1_Kendileme_ve_Ki%C5%9Fiselle%C5%9Ftirme_Kavramlar%C4%B1yla_Okumak 5. Reading the Quality of Urban Space Related to Time Through the Novel “The Sea Crossed Fisherman” by Yaşar Kemal Authors: Emine Köseoğlu, Gizem Dural https://www.academia.edu/76203875/Ya%C5%9Far_Kemal_in_Deniz_K%C3%BCst%C3%BC_Roman%C4%B1nda_Zamana_Ba%C4%9Fl%C4%B1_Kentsel_Mekan_Kalitesini_Okumak 6. Public Space in the Edge of Perceptual Behavior in the Novel İçimizdeki Şeytan (The Evil Inside Us) by Sabahattin Ali Authors: Emine Köseoğlu, Mehmet Erdem https://www.academia.edu/76204457/%C4%B0%C3%A7imizdeki_%C5%9Eeytan_Roman%C4%B1nda_Alg%C4%B1sal_Davran%C4%B1%C5%9F_S%C4%B1n%C4%B1r%C4%B1nda_Kamusal_Mek%C3%A2n Yapı Journal, February 2022, Issue 473. https://yapidergisi.com/edebiyatta-algisal-mekan/
Milli Eğitim Dergisi , 2006
Özet Edebiyatın malzemesinin dil olduğu bilinmektedir. Ancak edebiyatta dil nasıl kullanılır? Edebiyat dili ile günlük dil arasında ne tür bir ilişki vardır? Bu sorular pek çok defa sorulmuştur. Bazen bu sorulara farklı cevaplar verildiği hâlde bazı ortak sonuçlara da ulaşılmıştır. Edebiyat ve gerçeklik ilişkisi epey tartışılmıştır. Edebiyatta gerçeklik izlenimi de dil yoluyla sağlanmaktadır. Ayrıca edebiyat metnini öteki metinlerden farklı yapan yanlar da vardır. Bu farklılık da büyük ölçüde dilin kullanımında yatmaktadır. Ayrıca edebiyat eğitiminde kullanılan dil üzerinde de durulmuştur. Gerçekte edebiyat eğitiminin dili geniş çaplı bir tartışmanın konusudur. Edebî metinler üzerine kurulmuş inceleme metinlerinde de buna uygun bir dilin kullanılması gerektiği vurgulanmıştır. Anahtar Sözcükler: Edebiyat ile dil ilişkisi, edebiyat dili, edebî gerçeklik
kimliklenme oluşumlarına da doğrudan katkıda bulunmaktadır. Türk ede-biyatı, özelde Türk romanı kimlik oluşturma düzleminde önemli işlevler üstlenen temel kaynak olmuştur. Toplum ve kimlik alanındaki dönüşümün tanığı olan romanlar, kimlik, modernleşme bakımından da okunabilmekte-dir. Anahtar Kelimeler: Edebiyat, Kimlik, İdeoloji, Türk Romanı. Giriş Kimlik, bir toplumun, bir halkın ve bir kişinin kendisini nasıl gördüğü, tarih ve toplum süreçlerinde kendini nasıl konumlandırdığı meselesini açıklayan merkezi kavramlardan biridir. Benzerlikleri ve farklılıkları açıkladığı gibi insan ve topluma ait belli nitelikleri de ifade etmektedir. Toplumun, halkın, ulusun doğrudan yansıması, imgesi ve göstergesidir. 'Kim' sorusunun te-mel açıklayıcı birimidir. Kimlik o denli merkezi bir kavramdır ki, neredey-se bir topluma, bir halka ve kişiye ait bütün hususları kendinde toplayabil-mekte, kendi alanında o hususlara yer verebilmektedir. Bir ayna-kavram olarak kimlik, toplumsal ve bireysel hayatın tüm yönlerine ışık tutmaktadır. Yaşam tarzını yansıtan kimlik, insan ve toplum tanımında önemini bir kez * Yrd. Doç. Dr., Selçuk Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü.
Öz "Metafor" demek "dil" demek, "dil" demek "metafor" demektir. Esasen metafor, etrafımızda gizli bir yaşam sürmektedir ve biz farkında olmasak da konuşurken ağzımızdan dakikada ortalama altı metafor çıkar. Metaforik düşünme; kendimizi ve diğerlerini tanımamızı sağlamanın yanı sıra nasıl iletişim kurduğumuzu, nasıl öğrendiğimizi, nasıl keşif ve icat ettiğimizi anlamak için son derece önemli ve gerekli bir araçtır. Dolayısıyla metafor bir konuşma biçiminden ziyade bir düşünme ve aynı zamanda da yaşanılan çevreyi ve hadiseleri algılamak için farklı bir görme biçimidir. Bilhassa kavramsal metaforlar ve görüntü şemaları, ortak özellikleri paylaşan iki şey arasında gizli karşılaştırma yapan metaforik düşünmenin temel unsurlarıdır. Bir edebî eserin de esas manası, içerisinde barındırdığı metaforlarda gizlidir. Öyle ki, edebî-bilimsel inşalar olarak metaforlar; bir çağın, bir kültürün, bir ortamın yansımasıdır ve onları kullananların faaliyetlerini ve düşüncelerini ifade eder. Her ne kadar esas niyeti bu olmasa da metafor, bir entelektüel iklim yakalar ve bizatihi kendi de bir bellek biçimidir. Nitekim dili ve yaşamı mucizevî kılan ve dilin imkânlarını sınırsız hâle getiren metaforlar, insanın kendisini, hayatı ve ötekini anlamasının yegâne yoludur. Son derece yaratıcı olan metaforlar, üst bir dille kurulan edebî eserlerde ise çok daha işlevsel ve etkileyici olabilmektedir. Bu çalışmada, yazarın ya da şairin elindeki kalemi âdeta sihirli bir değneğe dönüştüren, gücü ve tesiri sınırsız metaforun tanımı ve kavram alanı hakkında bilgi verildikten sonra edebiyattaki işlevi değerlendirilecek ve Klasik Türk edebiyatından örneklerle somutlaştırılacaktır. Abstract "Metaphor" means "language", "language means "metaphor". Metaphor actually leads a secret life around us and although we are not aware, we are talking about six metaphors per minute. Metaphoric thinking not only helps us to know ourselves and others but also is an extremely important and necessary tool to understand how we communicate, how we learn, how we discover and invent. Therefore, metaphor is a way of thinking rather
Ayraç Dergisi, 2011
Görsel imgelerin hâkim olduğu çağımızda, kelimenin, yani sözün hakikati arayıştaki rolü her zamankinden daha önemli hale gelmiştir. İnsan zihni, imgelerle düşünmeye, görselliğin büyüsüne kapılmaya yönlendirilirken, kelimelerin derinlemesine düşünmeyi, sorgulamayı ve anlamı inşa etmeyi sağladığını gözlemliyorum. Sartre’ın da vurguladığı gibi, sanatçı yalnızca imgelerin peşinde koştuğunda hakikate ulaşmakta zorlanır. Oysa bir ressamın fırçası, bir şairin sözcükleri ve bir müzisyenin notaları, sadece biçimler ve sesler değildir; onlar dünyayı anlamlandırmanın ve insanın içsel yolculuğunu şekillendirmenin araçlarıdır. Yazmak, bu noktada, yalnızca bir anlatı oluşturmak değil, hakikatin üzerindeki perdeleri kaldırmak ve okurla birlikte bir keşif yolculuğuna çıkmaktır. Her metin, okuyucusunu sorumluluk almaya, düşünmeye ve varoluşunu sorgulamaya davet eder. İşte bu yüzden, edebiyat doğruluğa bağımlıdır ve bağımlı kalmaya da devam edecektir.
Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 1999
İnsanın düşünce ve yapıp-etmeleriyle ilgili faaliyetlerini üç temel başlık altında toplamak mümkündür. Bunlar; felsefe, sanat ve bilim olarak adlandırılabilir. Genel olarak, tarih boyunca insanlığın başarıları da bu üç alanda kendisini göstermiştir, denilebilir. İnsanın düşünce ve yapıpetmeleriyle ilgili diğer alanlar ise doğrudan veya dolaylı bir şekilde bu üç alanla ilgili olarak bulunurlar. Kaynağı vahiy olan din ise, insani olanı aşan ve kaynağında ilahi olan bulunduğu için insani faaliyet alanlarından ayrılır. Ancak dinin felsefe ve sanatla olan ilişkisinin olduğunu da belirtmek gerekir. Hatta her dinin bir felsefesi ve sanat anlayışı vardır. Her toplumda da ya bir felsefe ya bir din ya da her ikisi birlikte bulunur. Zaten her dinde muhakkak surette bir felsefe gizlidir. Özellikle ilahi dinlerin dışında ve kaynağı daha çok toplum olan dinlçrin felsefeyle olan ilişkisinin boyutu çok daha yoğundur. Ancak bütüncül bir bilgiye ulaşmak isteyen bilgi dostu bilimden, sanattan, dinden, ahlaktan hem faydalanmak hem de bütün bu alanlara etkide bulunmak durumundadır. Felsefe ile yakın ilişkisi bulunan disiplinlerden biri de sanattır. Edebiyat da güzel sanatların bir türüdür ve bu özelliğiyle de felsefeden ayrılır. Felsefe ile ilgili ilk düşünce kırıntılarının dini metinlerde, trajedilerde, efsanelerde bulunduğu gerçeği ve 20. asırdaki felsefi roman türünün gündeme gelişi dikkate alınacak olursa, felsefe ile edebiyat arasında önemli bir ilişkinin bulunduğu düşünülecektir. Ama bu ilişki, felsefeyi edebiyata, edebiyatı da felsefeye indirgeyici olmamalıdır.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.