Tarihi Perspektifi ile Israil Filistin Sorunu

TYB AKADEMİ Dil Edebiyat ve Sosyal Bilimler Dergisi, 2024

Hamas’ın 7 Ekim 2023’te başlatmış olduğu “El Aksa Tufanı” operasyonu ve İsrail’in bu operasyona olan cevabı, Filistin sorununu bir kez daha dünya gündeminin merkezine oturtmuştur. 19. yüzyılda Filistin topraklarına Yahudi göçlerinin başlamasının ardından Araplar ile Yahudiler arasında sürekli anlaşmazlıklar yaşanmıştır. Bu anlaşmazlıklar Arap devletleri ile İsrail arasında çok sayıda savaş yaşanmasına neden olmuştur. Filistin’in Müslüman Arap halkı topraklarını terk etmek zorunda kalmış, zor şartlar altında yaşamışlardır. Filistin meselesinin barışçıl bir biçimde çözülmesi amacıyla Filistinliler ile İsrail arasındaki görüşmeler 1991 yılında başlatılmış ve "İsrail askerlerinin, Filistinli Araplara ait olan topraklardan çekilmesine, yönetimin Filistinlilere devredilmesi ve Filistin'in nihai statüsünün belirlenmesine" dair birçok konuda uzlaşıya varılmıştır. Filistin ile İsrail arasında imzalanan çok sayıdaki anlaşma, İsrail'in anlaşma hükümlerini yerine getirmemesi nedeniyle başarısız olmuştur. Filistin'de barışı sağlamak mümkün olmamıştır. Bu çalışmada, Filistin meselesinin halen çözülememesinin nedenleri araştırılmakta, sorunun kökenlerinin ve uzlaşma sağlanamamasının nedenlerinin tarihi boyutlarıyla incelenmesi amaçlanmaktadır.

Ortadoğu Bölgesi, tarih boyunca savaşların hüküm sürdüğü ve ilk Mezopotamya ile birlikte tarihin doğduğu yer olarak kabul edilmektedir. Yüzyıllar boyunca, değişen dünya düzeni ile birlikte Ortadoğu'nun önemi azalmamış; aksine belli dönemlerde paylaşılamayan topraklar

Enternasyonal Sosyalizm, 2024

Enternasyonal Sosyalizm dergisinin 14. sayısında yayınlanmıştır. Makalede Siyonizmin kökenleri, Filistin direnişinin ve direniş örgütlerinin tarihi anlatılmaktadır.

Bu konu ile ilgili diğer yazıları da link'leri tıklayıp okuduğunuzda İsrail-Filistin Sorunu ile ilgili daha ayrıntılı bilgiye sahip olabileceksiniz. muzafferdonmez.blogspot.com.tr/2014/08/filistin-halk-arap-degildir.html http://muzafferdonmez.blogspot.com.tr/2014/08/israil-filistin-sorununun-tarihcesi.html www.slideshare.net/muzafferdonmez/orta-asyayi-yeniden-kefetmek

Güvenlik Savaş ve Barış, 2012

1970

fİLİSTİN Meselesidne filozofların tutumu konu edinilmektedir...

Ahi Evran Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2018

ÖZ Makalenin konusu son iki asırda Filistin ve Kudüs’ün genel olarak sosyal ve siyâsî durumudur. Özellikle yirminci yüzyılda Orta Doğu’nun petrol ve Filistin olmak üzere iki önemli sancılı meselesi vardır.Son zamanlarda Kudüs Türkiye gündeminden hemen hemen hiç düşmemektedir. Bu bağlamda makalenin amacı Filistin ve Kudüs dosyasını bir daha hatırlatmaktır. İlk defa Filistin’de İbrahim Paşa zamanında katolik ve protestan misyoner okulların açılmasıyla Avrupa tarzı kültür hareketleri başgösterdi. Yahûdilerin Filistin için örgütlü olarak çalışmalarını 1861 tarihine kadar götürebiliriz. Bu tarihte İngiltere ve Fransa’da kurdukları cemiyetlerle, Yahûdîleri koruma ve Filistin’i Yahudi ülkesi yapabilme faaliyetlerine başlamışlar ve fikirde kalan bu hareketlerini 1882 tarihlerinden itibaren iki yolla eyleme dönüştürmüşlerdir. Birincisi Filistin’e göçler ve yerleşme çabalarıdır. İkinci sebep ise 1877-18778 Osmanlı Rus Savaşı (93 Harbi)’ndan sonra, siyonistlerin Filistin’i yurt yapma düşüncesi ile uluslararası düzeyde girişimlerde bulunmalarıdır. Yahudilerin bu girişimlerine tepki olarak, Osmanlı devlet erkanı Filistin’e yapılacak Yahûdî göçünün var olan düzeni bozacağını düşünmüş ve Padişah İkinci Abdülhamid ve diğer devlet ricali Filistin topraklarında Yahûdî yerleşimine karşı engel olma siyasetini uygulamışlardır. Filistin meselesinde İttihad Terakkî Fırkası ilk zamanlar ılımlı tavır sergilemiş fakat daha sonraları onlar da Sultan Abdülhamid’in Filistin siyasetini benimsemiş ve Yahûdî göçünü engellemeye çalışmışlardır. Birinci Dünya Savaşı ve İkinci Dünya Savaşı sonrası gelişen siyasi olaylar, Osmanlı hükümetlerinin haklılığını ortaya koymuştur. Günümüzde bölgede insanlık dramı yaşanmakta ve bunun tek sorumlusu büyük güçler ve İsrail’dir. Anahtar Kelimeler: Filistin, kudüs, osmanlı devleti, sultan abdülhamid, israil An Overview Of The Palestinian Question (From the Middle of the XIX. to the XX. Century) ABSTRACT The subject of the article is the social and political situation of Palestine and Jerusalem in the last two centuries. Especially in the twentieth century, the Middle East has two major painful issues, oil and Palestine. Lately, Jerusalem is almost never fall from the agenda of Turkey. In this context, the aim of the article is to remind the Palestinian and Jerusalem files. In Palestine, for the first time, during the time of Ibrahim Pasha, European-style cultural movements began with the opening of Catholic and Protestant missionary schools. We can take the work of the Jews for Palestine until 1861. On this date, with the societies they founded in England and France, they have started to protect the Jews and make Palestine a Jewish country, and From 1882 onwards, they transformed them into action in two ways. The first is migration to Palestine and settlement efforts. The second reason is that after the 1877-18778 Ottoman Russian War (93 War), with the idea of Zionists to make Palestine, they are undertaking international initiatives. In response to the Jews' attempts, The Ottoman government thought that the Jewish immigration to Palestine would disrupt the existing order and Sultan Abdulhamid II and other state officials implemented the policy of preventing the Jewish settlement in Palestine. İttihad Terakkî Party in the Palestinian issue had a moderate attitude but, later, Ahi Evran Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi (AEÜSBED), 2018, Cilt 4, Sayı 2, Sayfa 150-165 151 they adopted the policy of Palestine Sultan Abdulhamid and they attempted to hinder the Jewish immigration. First World War and political events after World War II, revealed the right of the Ottoman governments. Todays, the philistine is experiencing human tragedy and the only one responsible for it is the United States and Israel. Keywords: palestine, jerusalem, ottoman empire, sultan abdulhamid ıı, ısrael

Al Farabi 12th International Scientific Research and Innovation Congress, March 3-4, 2024-Almaty, Kazakistan, 2024

Samiriler, Kudüs’ten yaklaşık seksen kilometre uzaklıkta, işgal altındaki Batı Şeria’nın kuzeyinde ‘’Küçük Şam’’ olarak da adlandırılan Nablus şehrinin Gerizm dağı eteklerinde bulunan Luza Köyü’nde ve Tel Aviv’in Holon şehrinde yaşamlarını sürdüren, yaklaşık 800 kişilik nüfuslarıyla günümüzde yaşayan en küçük etnik temelli dini bir gruptur. Ortodoks Yahudilik tarafından kabul edilmemekle birlikte kendilerini köken olarak İsrailoğulları’na, din olarak da Tevrat’a dayandırırlar. Her ne kadar Ortodoks Yahudilikle benzerlikleri olsa da dini hayatlarına ait uygulamalarında farklıdırlar. Bu bağlamda Samiriler bir alt-kültür grubu olarak değerlendirilebilir. Asırlardır Nablus/Filistin topraklarında yaşamlarını idame ettiren Samiriler kimlik mücadelesi vermektedirler. Yahudi kelimesini kullanmaktan kaçınan Samiriler, İsrailoğulları soyundan gelen bir halk olduklarını iddia etmeleri itibariyle kendilerini Şâmerî / Şâmerîm olarak adlandırmaktadırlar. Şameri, “Musa Yasası’nın koruyucuları” anlamına gelmektedir. (a) Tanrı’nın varlığına, birliğine ve O’ndan başka bir ilah olmadığına inanmak; (b) Musa’nın, Tanrı’nın kulu ve peygamberi olduğuna, ondan başka bir peygamber gelmeyeceğine inanmak; (c) tek ve biricik kutsal kitabın Tevrat (Tora) olduğuna inanmak, (d) Tanrı’nın yeryüzünde kutsal kıldığı Gerizm dağının mukaddes olduğuna inanmak şeklindeki ilkeler Samirilerin amentüsünü oluşturmaktadır. Bu çalışma, Samiri topluluğuna odaklanarak "Tarih, Kültür ve İnanç Ekseninde Filistin Coğrafyasında Samiriler" temalı bir çerçevede ilgili alt-kültür grubunu sosyolojik bağlamda incelemeyi hedeflemektedir. Bildirinin esas amacı, Samirilerin dinî, kültürel ve tarihi yönlerini derinlemesine irdelemek ve bu etnik grubun zengin mirasını, dinamik kimlik yapısını ve sosyo-kültürel özelliklerini multidisipliner bir yaklaşımla aydınlatmaktır. Bu araştırma, Samiri topluluğunun dini gruplar sosyolojisi bağlamında derinlemesine incelenmesini ve Filistin coğrafyasının kültürel ve dini çeşitliliğine dair literatüre kapsamlı bir bakış açısı sunmayı amaçlamaktadır. Bildiri, Samiri topluluğunun çağdaş durumu, tarihsel gelişimi ve dini inanç yapısını, literatür taraması yöntemiyle ele alacak şekilde tasarlanmıştır. Bu çalışma, multidisipliner bir yaklaşımı benimseyerek, tarih, sosyoloji, antropoloji ve dini araştırmalar disiplinlerinin çeşitli araç ve yöntemlerini kullanarak ilgili grubun sosyo-kültürel dinamiklerini ve etno-dini kimliklerini detaylı bir şekilde analiz etmeyi hedeflemektedir.

ÖZEL , 2024

Filistin meselesini yakından takip eden ve geçmiş dönemlerdeki gelişmeleri izleyen herkes, bunun tartışmasız bir ideolojik meselesi olduğunu tam olarak bilmektedir. Ancak, 7 Ekim'den itibaren haberleri takip etmeye başlayan ve özellikle Filistin bölgesinde daha önce yaşanan tüm olayları unutanlar için 7 Ekim gününü “Filistin terörizmi” günü olarak adlandırmak doğaldır.