Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2014, Abdulkadir Aksoy
…
4 pages
1 file
Kent, kentleşme, kalkınma kavramları sıkça tartışılagelmekte ve bu konular üzerinden ülkelerin-toplumların gelişmişlik düzeyleri belirlenmektedir. Bu bağlamda kentleşme, Sanayi Devrimi'nden günümüze değin sürekli yükselen seyir izlemiştir. Çünkü Sanayi Devrimi ve kapitalist sermaye birikimi ile birlikte kırdan kente göçler hızlanmış ve modern kentleşmeler oluşmaya başlamıştır. Lütfi Bergen, aslen hukukçu olmakla beraber, ticaretle uğraşmış ve bu sırada da deği-şik konularda makaleler ve kitaplar yazmıştır. Bergen medeniyet, ahlak, din-iktisat ilişkisi, kent-şehir gibi konularda çeşitli dergi, gazete ve diğer platformlarda yazılar ve kitaplar neşretmiştir. Bergen eserini, Türkiye'deki kentleşme sürecini " bize ait olma-dığı " tezinden yola çıkarak yedi bölümden oluşturmuştur. Kentleşme sürecinin en temelde modernite ve kapitalizm ile ilişkisinin sorgulanması gerekliliği kitaptaki temel vurgulardan birisidir. Bu sorgulamalar ile Bergen nihayetinde kentin şehir olmadığı, uygarlığın ise medeniyet olmadığı çıkarımına varır. Bergen bu ayrımı kitapta sıklıkla vurgular medeniyet-uygarlık ile şehir-kent kavramlarının birbirinin ikamesi olmadığını ifade eder. " Kentler değerlerimizi öldürmektedir, modern kent ölüler diyarıdır. " (s. 54) ifadesi ile Bergen, kentlerin beraberinde getirdiği olumsuzlukların haberini vermektedir. Bu olumsuzlukları iki temel başlıkta toplamak mümkündür; ilk olarak kentleşme Türk değer yargılarında çözülme ve bozulma oluşturmuştur. İkincisi ise, kentleşme bazı baş edilemez ekonomik sorunlar üretmiştir. Bergen eserinde kentlerin büyümesinin bu iki sorunu daha da girift kıldığını belirtmektedir. Kentleşmenin ve büyük kentlerin ortaya çıkması ile sanayi toplumunun oluşması bera-ber düşünüldüğünde bu süreç tüketim toplumunu meydana getirmiştir. Bu durum ise kentlerin sosyal bağları artırmasının aksine akrabalık, aile ve mahalle gibi aidiyetleri büyük oranda zedeleyerek ortadan kaldırmaktadır. Yine kentleşme olgusu dinin kent merkezindeki konumunu değiştirerek toplumsal alandan dinin soyutlanmasını ger-çekleştirmiştir. Ayrıca sanayileşmenin beraberinde getirdiği çalışma hayatı kentlerdeki bireylerin yabancılaşmasını ortaya çıkarmıştır. Bu sebepledir ki " seküler kafes " olarak kentler, İslam şehirlerinin aksine değerlerin bizatihi yaşamın içerisinde yer almasına izin vermemektedir. Öte yandan kentler, ekonomik tahribata da yol açmıştır. Bergen bu durumun görüldü-ğü alanların tespitini birkaç alanla ifade eder. Bunlardan ilki, hızlı göç ve bunun neden olduğu altyapı, konut, ulaşım, eğitim ve sağlık alanlarındaki taleplerdir. Bu talepler
2016
Express’in geçen sayısında 2016 yılı için ana hatlarıyla ortaya koymaya çalıştığım “aktüel kriz konjonktürü” dinamiklerini , bu yazıda Türkiye’de inşaat sektöründeki gelişmeler çerçevesinde (karşı dinamiklerle birlikte) somutlaştırmaya çalışacağım. Zira 2015’te Türkiye’de konut fiyatları artışı sürse de inşaat sektöründeki büyüme durdu! Aşağıda, ilk olarak Türkiye’deki yapı sektöründe yaşanan gücel gelişmeleri değerlendirmek için “temellere dönerek” sürece nasıl bakmak gerektiği üzerine bazı hatırlatmalarda bulunacağım. Ardından 2000’lerde yükselen inşaat-finans komplekse ve özelliklerine değineceğim. Son olarak Türkiye’deki yapı sektörünün 2015’teki gelişimini ortaya koyup ve 2016 için olası gelişmelere işaret edeceğim.
Kentlerin Türkiyesi İmkanlar, Sınırlar ve Çatışmalar, 2021
Fırat Genç, Çağlar Keyder, E. Fuat Keyman ve Ayşe Köse Badur’un kaleme aldığı Kentlerin Türkiyesi: İmkânlar, Sınırlar ve Çatışmalar, Türkiye’nin her açıdan dramatik değişimlere sahne olduğu 2000’li yıllara kentleri odağına alarak bakıyor. Ekonomik, beşeri, teknolojik ve idari alanlardaki kapsamlı dönüşümlerin sonucu kentlerin tüm dünyada önem kazandığı bir zamanda Türkiye’deki siyasal rejimin aşırı merkezileşmiş yapısı ve neoliberal uygulamalar ile kentsel ölçekteki dinamikler arasındaki bağları gösteriyor.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi, 2018
Richard Mackenney, Şehir Devletler(Çev. Cem Demirkan), Babil Yayınları, İstanbul, 2004, 80 s.
Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi (C.38), 2010
Hüseyin b. İbrahim el-Kazvlnl eseri metniyle birlikte Me'aricü'l-aJ:ıkam adıyla şerhetmiştir. 8. Esrarü'ş-şalCit (nşr. Muhsin Akli, Beyrut 1410/1990). 9. et-Tenbihatü'l-'aliyye. Namaz esnasında yapılması gereken kalbl arnelleri ele alan bir eserdir (nşr. Sefeuddin el-Basr1, Meşhed 1413/1371 hş .). 10. Keşiü'r-raybe ii aJ:ıkCımi'l-gaybe. İma miyye Ş'iası'nda gaybetle ilgili hükümlere dair bazı karşı görüşlerin reddine dairdir (Necef 1963) 11. Münyetü'l-mürid ii edebi'l-mütid ve'l-müstefid. Eğitim ve öğretimde hoca-talebe münasebetleriyle ilgili hacimli bir eserdir (Tahran 1307, Muhakkık el-Hilll'nin Risale {i't-teyasür fi'lkıble ve ibnü'l-Mutahhar el-Hilll'nin Ravzü'l-'inan' ı ile birlikte; nşr. Rıza el-Muhtari, Kum 1409/1989) 12. Müsekkinü'l-iu'ad 'inde fal;rdi'l-aJ:ıibbe ve 'l-evlad. el-Me'alim müellifi Hasan'ın dışındaki çocuklarını kaybettiğinde bu durumda olan bir kimsenin dinen yapması gereken hususları anlattığı eseridir (Beyrut 1412/1991). Şehld-i Sani bu eserini Müberridü'l-ekbCıd fi mu]J.taşari Müsekkini'l-fu'ad adıyla özetlemiştir (eserlerinin bir listesi için bk. Ali Sadıki Gulaml, s. 55-70
Giriş Şehir, insanların temel nitelikli ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri, iklim şartlarından ve her türlü zorluklardan korunabilmeleri amacıyla ortaya çıkan yerleşim bölgelerine verilen isimdir. İlk kurulan şehirlerde, düşmana karşı korunma ön planda tutulmuş, şehirler yükseklere, tabii kale görünümünde kayalar üstüne inşa edilmiştir. Daha sonra kurulan şehirlerde ise, ulaşım, su ve enerji kaynaklarının karşılanması, bu kaynakların dağıtım ve kullanımı öncelikle dikkate alınmıştır. Genel olarak şehirler; su, enerji kaynaklarına yakın ve ulaşıma uygun bölgelere kurulmuştur. Günümüzde şehirlerin başlıca problemleri olarak hızlı nüfus artışı, ulaşım, çevre ve hava kirliliği, barınma, içme suyu sorunu, kişi başına düşen yeşil alan miktarı, gürültü gibi unsurları saymak mümkündür. Yukarıdaki problemlere bağlı olarak şehirlerde yaşamanın ve çalışma koşullarının çok hızlı olması, aynı zamanda üretimden çok tüketime dayanması, sadece şehirlerin hızlı olmasına değil, buna bağlı olarak insan hayatının da hız kazanmasına yol açmıştır. Bu durum, insanların fiziksel, psikolojik ve ruhsal sorunlar yaşama riskini günden güne arttırmıştır. Bu nedenle, çok karmaşık ve yoğun olan şehir hayatı insanı yeni arayışlara ve yeni yaşama yolları keşfetmeye sevk etmiştir.
"Şehir ve İnsan” mevzusu, felsefi bağlamda ilk defa kapsamlı olarak Platon tarafından ele alınmıştır. Platon’a göre birey, sadece kendi başına yaşayan bir varlık değil daha çok başkalarıyla birlikte bir polis/şehir içinde yaşayan bir varlıktır. Dolayısıyla insanın mutluluğunu sağlaması veya elde etmesi kişisel çıkarlarıyla mümkün olmaz. Onun mutluluğu, içinde yaşadığı şehrin mutluluğuna bağlıdır. Şehir yani cemiyet mutlu ise insan da mutludur.
Düşünen Şehir, 2021
Her sözün evveli bismillâhdır Mahlukın çün hâlıkı Allâhdır Revâdır ismini yâd itmek anıñ Kim andandır hayâtı cümle cânın Battal-nâme
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Duvarların Ardında İstanbul, 2007
Mesele Dergisi, 2015
Kamu Yönetimi Ansiklopedisi Cilt II, 2020
İdealKent (Kent Araştırmaları Dergisi), 27. Sayı, 2019
Nihayet Dergi - 78. Sayı, Haziran 2021, 2021
A Holistic Framework fro Urban Identity), …, 2011
İnsan & Toplum Dergisi (The Journal of Human & Society), 2014
Uluslararası Şehir ve Medeniyet Sempozyumu/Malatya, 2016