Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2010, YeniFİLM , sayı:20, Haziran Eylül 2010 slr:35-41.
Türkiye Sinemasının Dönemselleştirilmesi I", YeniFİLM, sayı:20, Haziran Eylül 2010 slr:35-41.
YeniFİLM , sayı: 22 Şubat Nisan 2011 slr: 63- 68. , 2011
Dönemselleştirme çabansın üçüncü ayağına geldiğimizde birden yapmakta olduğum şeyin fıkralardaki 'yapısalcı' komikleştirmesini andırabileceğini düşünüp dehşete kapıldıysam da bu dallanıp budaklanmanın ayrışma ve ortaklaşmaların bir haritası olmak zorunda ama diye de kendimi ikna ettim. Biz en son üçüncü damarı ikinci damara daha yakın olan ve belki tesadüfî olarak daha çok kadın yönetmenlerin oluşturduğu politik bir inadın sürdüğüne işaret eden bir sinemayı konuşmak için nokta koymuştuk. filmleriyle Handan İpekçi özellikle dünyayı politik olarak kavrayan ve herhangi bir öykü anlattıklarında da bu politik bakışı yitirmediklerini düşündüğüm yönetmenlerimiz.
YeniFİLM , sayı:21, Kasım Ocak 2010 slr:35-41. , 2010
2004) filmi ise bu gövdenin en nevi şahsına münhasır örneğidir. Yönetmenin kısacık ömrü yetmediği için bir film yapma tarzı olarak üzerine fazla laf söylemek doğru olmasa da eğer devam edebilseydi bu gövdenin yenileştirici ve çoğaltıcı kaynağı olma potansiyeli Uluçay'da yatmaktaydı diye düşünüyorum. Ne yazık ki ancak kısa filmleriyle birlikte bu uzun film üzerinden konuşma şansımı var. Bu gün bazı yönetmenlerimizin bakir bir alan olarak içine girebilmeyi umduğu Anadolu halk kültürü ve bu kültürün çok dilli çok inanışlı çok dinli dünyasının imgeleri Ahmet Uluçay'da hayat buluyor, büyülü bir dünyanın tuhaf, yalın ve zengin görselliği bizi şaşkın bırakıyordu. Ahmet Uluçay bu toprakların çok dinli çok dilli sözlü geleneğini de imgelerden oluşan o masalsı ve büyülü sinema dünyası kadar maharetle kullanarak bambaşka bir sinema yaratmıştır. Ümit Ünal'ın Gölgesizler (2008) filmi tuhaf bir eşikte duruyor Türkiye sineması için söylediğim dar vakitte eşikte ve yerçekimsiz cümlesi Türkiye sinemasının farklı gövdeleri, eğilimleri arasında da oluşmuş olan eşiklerden birinde duruyor. Birinci grupla ikincisi arasında hem ruhen hem tarihsel toplumsal ve kültürel olarak oluşmuş eşikte bekliyor. Bu eşiği tanımlayabilmek oldukça zor. Benim bu eşiği kavramaya çalışırken ürettiğim bir çözümleme var. Bu çözümlemeye beni yönelten iki kaynağa da borcu ödemeliyim. Bu kaynaklar kendi dönemdaşım iki edebiyat kuramcısından geliyor. Bana esinlenme veren birinci kaynağım Meral Asa ve onun Fazıl Hüsnü Dağlarca üzerine yaptığı ve Viyana üniversitesine sunmuş olduğu doktora tezi. 1 Bu tezi okuma şansım olmuş ve etkilenmiş ve beğenmiştim. Ama asıl önemli olan ben bu filmlerin dünyası nasıl bir dünyadır diye kendime soru sorarken insana şiirin yaptığına benzer bir etkiyle Asa'nın Dağlarca'nın Sığmazlık Gerçeği meselesi üzerine olan analizlerinin çağrıştırdıklarıydı. Diğer esin kaynağım ise her çalışması ile etkili bulduğum Nurdan Gürbilek'in son iki kitabının düşündürdükleri oldu. 2 Kendisine her çözümlemesinde katılmasam da bazen hatta tamamen farklı da düşünsem bile Gürbilek tahlillerinin de yine iyi şiirler gibi insanın zihnini üretken bir çağrışımlar alanına açtığını, yeni sorular sordurduğunu ve bana hep zenginleştiren besleyici bir dünya kattığını
2020
Turk sinema tarihinin yazim ornekleri incelendiginde, bilimsel arastirma ve yontem olcutlerine uygunlugu bakimindan yetersiz, hic degilse bile tartismali oldugu anlasilmaktadir. Tarih arastirmalarinda gerekli bilimsel yontem arayisindan ziyade, oznel veya politik bakis acilarindan hareket edilmesi dolayisiyla, Turk sinema tarihinin baslangic yilinin tespitinde dahi, birbiriyle celiskili kabullerden hareket edildigi, uzlasi saglanamadigi gorulmektedir. Buyuk bolumu akademik cevrenin disindaki kisilerce yazilan makro tarih yazimi orneklerinin, akademisyenlerce bilimsel elestirellik olcutleri suzgecinden gecirilmeksizin kabul edilmesi ve alana alternatif katkilarin sunulmamasi dusundurucudur. Bu cercevede one cikan en bariz ornek, Turk sinema tarihinin do - nemsellestirilmesi sorunudur. Ilk defa Nijat Ozon tarafindan yapilan ve 1960 yilinda yayimlanan Turk Sinemasi Tarihi kitabinda onerilen oznel donemsellik anlayisi, alanin yazarlari, elestirmenleri ve ilgili akademik cevre tarafinda...
Giriş Sinema içerik üretirken sıklıkla diğer sanat eserlerinden ilham almıştır. Edebiyat uyarlamaları da bunun yaygın bir örneğidir. Yazılı bir eserin görüntüye dökül-mesi zorluklar taşımakla birlikte, kaynağındaki eserle birlikte ele alındığında çok zengin bir dünyaya kapı açar. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de edebiyat uyarlaması çok sayıda film çekilmiştir. Bu yazıda sinemamızda edebî eserlerden uyarlanan filmler ele alınacak, uyarlama filmlerin ve kaynak eserlerin özellikleri irdelenecektir. Uyarlama genel anlamıyla bir sanat eserinin başka bir sanat dalının araçlarına uygun şekilde aktarılması ile yeni bir sanat eserinin yaratılması olarak tanımla-nabilir. 1 Burada amaç bir kopya ortaya çıkarmaktan çok kişisel bir söylem oluş-turmaktır. 2 Edebî eserlerden sinemaya uyarlamalarda yazılı materyalin görüntü ile aktarılması söz konusu olduğu için süreç karmaşıktır ve yönetmenin ciddi bir yeniden yaratım sürecinde olması gerekir. Yönetmen anlatmak istediği hikayenin ötesinde, görüntülü anlatımın gereklerini karşılayabilmek için kaynak eserdeki öğeler arasında seçim yapmak zorundadır. Uyarlamaların geçmişi sinemanın öncülerinden Georges Méliès'e kadar uzanır. Fransız film sanatçısı, Jules Verne'in aynı adlı romanına dayanarak Aya
SineBlog, 2019
Bu çalışmada, Nuri Bilge Ceylan'ın Uzak filmi Gilles Deleze'ün "zaman-imge sineması" kavramı çerçevesinde incelenmiştir. Çalışmada, iki temel sorunun cevabı verilmeye çalışılmıştır. Birincisi, "Uzak filmi yeni Türkiye sineması kavramı içinde ANA SAYFA BAĞIMSIZ FİLMLER
Yetmişli Yıllarda Türk Sineması, Mete Kaan Kaynar (der.) Türkiye'nin 1970'li Yılları, İstanbul, İletişim Yayınları, 2020
Calışmada kullanılan kaynaklar, kitabın genel yapısı gereğince tüm kitabın sonunda yer almaktadır.
SineFilozofi Dergisi, 2021
Dijitalleşme, gündelik hayatın her alanında olduğu gibi sanatı ve medyayı değişime uğratmıştır. Biçimde ve içerikte yaşanan bu değişim 21. yüzyılın temel unsuru olan dijitalleşmenin yansımalarıyla gerçekleşmiştir. Dijital sinema, üreticilerin üretim aşamasında teknolojik araçları kullanımındaki değişimi ifade ederken, izleyici açısından seyir deneyiminin mekânsal olarak farklılaşmasını belirtmektedir. Bir başka ifadeyle dijitalleşmenin film yapımı, yönetimi, dağıtımı ve tüketimindeki dönüşümü dijital sinemayı anlamamıza yardımcı olmaktadır. Yeni medya ya da dijital medyanın sayısallık, eş zamanlılık, hızlılık, etkileşimsellik, bilgisayar tabanlı yeni dijital teknikler gibi olanaklar sunması dijitalleşme çağında sinemayı da yeniden düşünmemizi sağlamaktadır. Editörlüğünü Shane Denson ve Julia Leyda’nın yaptığı Post-Sinema: 21. Yüzyıl Sinemasının Kuramsallaştırılması (2021) kitabı bu noktadan yola çıkarak post-sinema kavramını tartışmaktadır.
Bu yazı, Soma Maden Faciasında 13 Mayıs 2014 günü yaşamını yitiren 301 madenci işçimize, ve onların temsilinde Türk İşçisinin hak ve emek mücadelesine derin acıyla adandı. Editörlüğünü Eylem Atakav'ın Türk sineması için üstlendiği ve yayınevinin 'Dünya Sineması' dizi yayınından çıkan bu çalışma İngilizcede bir ilk. Bu rehber yayın, editörün ifadesiyle çağdaş "Türkiye sineması"nı keşif anahtarları, anlamlar, söylemler, sorunlar, yönetmenler, senaristler, filmler, oyuncular; kamera adamının önünde ve arkasında kadrajı için rol alanları zamana yerleştirerek tematik manzarada sunmaktadır. Sinema hakkında zaman zaman okurlar ve ister hollywoodundan isterse bollywoodundan tüm nasyonal / transnasyonal tanımlı olsun temelde ulusal sinemalar, bunun içinde kendi sinema dilini yaratarak ulusal, yerel ve evrensel insanlık durumunu ortak ve farklı noktalarda kesiştiren, felsefesini doğuran çağının ayrıksı yönetmenleri, sinema adamları, oyuncularının da filmografilerini izleyenin sıfatı sinema izleyicisi. Tabi bu izleyici saf izlemek için de izler bir filmi. O bir sinema severdir. Sinema pop---art. Sinema eğlencelik. Dergimize gönderilen bu yayın, bir Modern Türklük Araştırmaları Dergisi Cilt 11. Sayı: 1 . Mart 2014 236
Türk Sineması Araştırmaları ve Yaklaşımlar (Yüksek Lisans Dersi), 2024
Türk sinema tarihyazımının söylemsel evrimi. Eleştirel, mukayeseli ve analitik bakışlar. 2021-2022. BAHAR. 2022-2023. BAHAR. 2023-2024. BAHAR. 2024-2025. BAHAR.
Türk Filmlerinde 'Sinema':Özdüşünümsel Filmler, Metasinema: Film-hakkında-filmler, 2007
Bir eğlenme biçimi olarak sinema da bu değişimden payını aldı ve kitlelerin gündelik yaşam kültürünün giderek ağırlığı artan bir parçası haline geldi. Sinemacılar Dönemi de, işte sinema endüstrisinin bu sıçrayışına paralel olarak, Türk Sineması’nda yeni bir dilin, duygunun, anlayışın ve tekniğin mayalandığı dönem oldu.
Türk sinema tarihinin yazım örnekleri incelendiğinde, bilimsel araştırma ve yöntem ölçütlerine uygunluğu bakımından yetersiz, hiç değilse bile tartışmalı olduğu anlaşılmaktadır. Tarih araştırmalarında gerekli bilimsel yöntem arayışından ziyade, öznel veya politik bakış açılarından hareket edilmesi dolayısıyla, Türk sinema tarihinin başlangıç yılının tespitinde dahi, birbiriyle çelişkili kabullerden hareket edildiği, uzlaşı sağlanamadığı görülmektedir. Büyük bölümü akademik çevrenin dışındaki kişilerce yazılan makro tarih yazımı örneklerinin, akademisyenlerce bilimsel eleştirellik ölçütleri süzgecinden geçirilmeksizin kabul edilmesi ve alana alternatif katkıların sunulmaması düşündürücüdür. Bu çerçevede öne çıkan en bariz örnek, Türk sinema tarihinin dönemselleştirilmesi sorunudur. İlk defa Nijat Özön tarafından yapılan ve 1960 yılında yayımlanan Türk Sineması Tarihi kitabında önerilen öznel dönemsellik anlayışı, alanın yazarları, eleştirmenleri ve ilgili akademik çevre tarafından sorgulanmaksızın kabullenilmiş, bilimsel eleştirellik süzgecinden geçirilmeksizin günümüze değin tekrar edilmiştir. Söz konusu soruna nihayet eğilme ihtiyacı hisseden bu çalışma, ortaya çıkan durumu karşılaştırmalı tarih okuması çerçevesinde tartışmaya açmakta, tarih yazımı için gerekli bilimsellik ölçütlerine uygun alternatif dönemsellik anlayışı önermektedir.
ARTS: Artuklu Sanat ve Beşeri Bilimler Dergisi
Sinema, başlangıcından günümüze kadar öykü, roman, tiyatro vb. gibi birçok kaynaktan yararlanmaktadır. Özellikle romanlardan yapılan uyarlamaların sinemanın gelişiminde önemli bir yeri olduğu görülmektedir. Bu çalışmada, Ferzan Özpetek’in ‘İstanbul Kırmızısı’ (2019) filmi ve aynı adlı romanı uyarlama çalışmalarındaki kuramsal yaklaşımlar doğrultusunda ele alınmaktadır. Çalışmanın amacı, kaynak metin olan romanın filme nasıl aktarıldığını, aralarındaki benzerlikleri ve farklılıkları ortaya koymaktır. Film amaçlı örneklem yöntemi ile seçilmiştir. Bu filmin seçilme nedeni hem filmin yönetmeninin hem de romanın yazarının aynı kişi olmasıdır. Çalışmada film ve filmin kaynak metni olan roman; karakterler, olay örgüsü, tema, zamansal ve mekânsal değişimler ile oryantalizm açısından metinlerarasılık yaklaşımına göre değerlendirilmiştir. Çalışmanın sonucunda her iki metinde de temalar süreklilik göstermekte iken, temaların taşıyıcısı olan olay örgüsü ve karakterlerin farklılık gösterdiği tes...
Bu çalışma herhangi bir ülkede çekimi gerçekleşmiş ve bunun akabinde Türk sinemasında da tekrar aynı senaryo kullanılarak çekilmiş filmleri incelemektedir. Bu durum sinema literatürüne yeniden çekim (remake) olarak girmiştir. Yeniden çekilen filmler genellikle ülkeler için ticari bir amaç taşımaktadır ve bir noktada yapımcılar için düşünülmüş ve yapılmış olanı yapmak kolay olarak adlandırılabilir. Fakat bu durum ülkelerin sineması için bazen beklenilen sonuçları vermez. Her ülkenin kendine ait belirli kalıpları taşıyan kültürel ögeleri vardır. Bu ögeler yeniden çekimi yapılan filmler için bazen bir engel niteliği taşıyabilir ve Türk sineması yeniden çekim filmler noktasında bu kültür farklılıklarının en çok yaşandığı ülkelerden biri olarak belirtilebilir. Her ne kadar yeniden çekim filmlerin batılılaşma ve Amerikanlaştırma özelliği olsa da bu özelliğin bu engellere takıldığı yadsınamaz bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır. Yeniden çekimin tarihine inerek ne gibi engellerin olduğu ve sinemanın kültürden ne kadar etkilendiği durumlarını aydınlatmak çalışmanın temel yapısını oluşturmaktadır. Bir uzaylı filmi, bir romantik komedi ve bir korku filminin yeniden çekiminin inceleneceği bu çalışma da kültür kavramına sıkça değinilecektir. Yeniden çekim bir film, çekildiği ülkenin sinemasına uyarlanırken o ülkeye ait kültürel kodlar film içerisinde -filmin anlaşılabilir ve kabul edilebilir olması için- sıkça karşımıza çıkmaktadır. Bu durumda filmler o ülkeye ait bir hale gelirken, o ülkeye ait hale getirilme çalışmasında da bazı sorunlarla da karşılaşabilir. Her ülkenin kültürünün biricik olması kendine ait özelliklerinin bulunması başka ülkelerin sinemasında anlaşılmayabilmekte farklı bir kodla verilse dahi hava da kalabilmektedir.
Sabah Ülkesi, Nisan 2023
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.