Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
6 pages
1 file
Dil “iletişim aracı” tanımının ötesinde bir toplumun kültürel de- ğerlerini aktarmadaki en etkili araçtır. Bu sebeple değişime, gelişime ve etkileşime açık olan kültür ile kendisini taşıyan ve nesilden nesile aktaran dil arasındaki ilişki, geçmişten günümüze dek önemini muhafaza eder. Geniş bir alana yayılan kültür, içinde maddi ve manevi tüm değerleri ba- rındırır, gelenek olarak kabul görmüş tüm unsurları yansıtır. Tüm bu alan- ların içinde toplumun manevi değerlerinin bir aynası niteliğindeki “ko- nuşma kültürü” kavramı, dilin geleneksel olgularını yansıttığı kadar için- de bulunduğu zamanın koşullarına göre leksik ve biçimsel açıdan birta- kım değişimlere maruz kalabilir. Edebi dili, bu dilin dil bilgisel, leksik gi- bi birtakım normlarına göre konuşmayı ön planda tutan “konuşma kültü- rü” kavramı, aynı zamanda stilistik açıdan en uygun ve etkileyici konuş- ma tekniklerinin kullanımını yani konuşma becerisini de ifade eder. An- cak dilin edebi biçimden, geleneksel normlardan uzaklaştığı da bilinen bir gerçektir. Bu durum toplumun bir takım manevi ihtiyaç ve değerlerden uzaklaşmasının bir sonucu olarak değerlendirilebilir. Burada dili gelenek- sel yapısını kaybettirmeden konuşma kültürünün çağdaş anlamda kazan- dığı değişimlerle birlikte muhafaza etmenin önemi ortaya çıkmaktadır. Bu bağlamda çalışmamızda Rusçanın konuşma kültürü, geleneksel kültürün ayrılmaz bir parçası olarak incelenecektir.
DTCF Dergisi, 2017
Dil sadece bir iletişim aracı değil aynı zamanda o dili konuşan toplumların düşünüş ve dünyayı algılayış biçimlerini anlamamızı sağlayan en temel araçtır. Dil toplumsal olmasının yanı sıra bireysel bir özellik de sergilemektedir. Dilin bu bireysel yönü en çok bireylerin her bir konuşma eylemi sırasında ortaya çıkmaktadır. Her bir bireyin dili kullanımı kişiden kişiye farklılık göstermektedir. Konuşma dili, kullanımı sırasında diller arası ifade farklılığını en etkili biçimde ortaya koyan bir dil türüdür. Bu çalışmada, her dilde olduğu gibi farklı dil araçlarıyla aktarılabilen ve biçembilim çerçevesinde incelenen, konuşma stili olarak da adlandırılan Rusçanın konuşma dilinin dilde ne şekilde ortaya çıktığı ve hangi yapısal ve ifadesel özelliklere sahip olduğu ele alınmaktadır. Çalışmanın amacı, Rusçayı yabancı bir dil olarak öğrenenlerin dilin konuşma stilini iyi anlamalarını sağlamak, konuşma stilinde kullanılan dil araçlarını tanıtmak, Rusçanın konuşma dilinin yazı dilinden nasıl ayrılabileceğini sergilemek, böylelikle dili doğru bir şekilde kullanmalarına yardımcı olmak ve konuşma stilinin yapısal özellikleri ortaya koymaktır. Language is not only a communication tool, but also the most fundamental instrument, which helps us to understand the way of thinking and the perception of the worldview of the societies speaking that language. Although language is a social phenomenon, it also shows an individual character. The individual aspect of the language most often arises during each speaking action of individuals. Spoken language is a type of language that most effectively expresses language differences between the language types. This study aims to discusshow Russian spoken language can be expressed by means of different language tools within the frame of stylistics, how it appears in the language system, and which structural and expressive features it comprises. This study intends to enable those who learn Russian as a foreign language to understand the spoken language well, and to introduce the language tools used in Russian spoken language, to demonstrate how Russian spoken language can be separated from the written language, thus to help them to use the language correctly, and to reveal the structural features of its speech style. Abstract Leyla Çiğdem DALKILIÇ Yrd. Doç. Dr., Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Slav Dilleri ve Edebiyatları Bölümü, Rus Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı, [email protected] Giriş Sadece bir iletişim aracı olmayan aynı zamanda o dili konuşan toplumların kültürünü, düşünüş ve dünyayı algılayış biçimlerini anlamamızı sağlayan çok boyutlu bir araç olan dil, insanların duygu ve düşüncelerini aktarmada kullandıkları en temel araçtır. Kişinin kendini en doğru ve etkili bir biçimde ifade etmek istemesi, dilin kendi yapısı içerisinde çok farklı biçimlerde gelişme göstermesine yol açmıştır. Sözlü ve yazılı olarak iki temel sınıfa ayırdığımız dil, toplumları var ederek diğer toplum ve kültürleri birbirinden ayırmakta ve eşsiz kılmaktadır. Konuşmacının ya da yazarın sözlü veya yazılı anlatımlarda dili, kendine özgü bir şekilde ve farklı açılardan kullanması stili veya daha geniş tabiri ile üslubu oluşturmaktadır. Bu kavram, üslup kelimesi ile ifade edilmesinin yanı sıra stil, tarz, biçem gibi farklı sözcüklerle de aktarılabilmektedir.
The Journal of Academic Social Science Studies
benimsenmiştir. Böylece ayrıştırıcı yaklaşım literatürlere de yansımış ve farklı dil farklı kimlik tanımlamasına gidilmeye başlanmıştır. Rusya Federasyonu'nda 2002 ve 2010 yıllarında genel bir nüfus sayımı yapılarak, sınırları içerisindeki nüfus ve bu nüfusun yapısı incelenmiştir. Bölgelerin ayrı ayrı değerlendirildiği bu sayımda, her bölgedeki etnik yapı ortaya çıkarılmış ve bunun genel nüfusa oranı verilmiştir. Ayrıca kullanılan dillerin sayıları da tespit edilmiştir. Bu çalışmada dil -kimlik ilişkisine değinildikten sonra Rusya Federasyonu'ndaki 2002-2010 nüfus sayımları rakamlarla değerlendirilecek ve sonuç olarak Rusya Federasyonu'ndaki Türk kimliği ve Türk lehçelerinin konuşur durumu ortaya konacaktır.
AVRASYA Uluslararası Araştırmalar Dergisi , 2020
Kültür, iletişimin ve uluslararası ilişkilerin önemli bileşenlerindendir. Kültürel iletişim ve kültürel diplomasi ise ülkelerarası iş birliği ve ilişkilerin oluşturulmasında ve sürdürülmesinde etkin bir rol üstlenmektedir. Kültürel iletişim ve kültürel diplomasinin üstelendiği rolün giderek önemini arttırdığını da söylemek mümkündür. Dünyada kimlik politikalarının yoğun bir şekilde uygulamaya konulduğu bir zeminde kültürel diplomasi müzakere için önemli bir platform ve ortak çözümler üretebilmek için müessir bir alan olarak ortaya çıkmaktadır. Kültürel iletişim resmi olmayan siyasi ilişkiler kurabilmek için imkân sağlar. Bilhassa resmi siyasi bağlantıların tehlikede olduğu durumlarda ülkeler arasındaki iletişim kanallarını açık tutar. Siyasi ilişkilerin yeniden müzakere edilmesine yardımcı olabilir. Fakat kültürel iletişim ve kültürel diplomasi faaliyetleri, arkasında onlara eşgüdüm sağlayan güçlü ve tutarlı bir yapı olmadan tam manasıyla kendini gerçekleştiremez. Böylelikle bu çalışmada Rusya’nın Orta Asya’da yürüttüğü kültür, kültürel iletişim ve kültürel diplomasi faaliyetlerine nesnel bir bakış açısı sunulmaya çalışılmıştır. Bu amaçla Rossotrudniçestvo kurumu tarafından yürütülen faaliyetler incelenmiştir. Çalışmada tanımlayıcı bir yöntem kullanılmıştır. Rossotrudniçestvo’nun (Bağımsız Devletler Topluluğu, Yurtdışında Yaşayan Yurttaşlar ve Uluslararası İnsani İş Birliği Federal Ajansı) Orta Asya’da Kazakistan, Özbekistan, Pakistan, Moğolistan ve Afganistan’da temsil edildiği ve temelde bölgede nüfuzunu korumak ve arttırmak amacıyla yumuşak güç kapsamında değerlendirilebilecek yoğun kültürel iletişim ve kültürel diplomasi faaliyetleri yürüttüğü tespit edilmiştir.
The Journal of Academic Social Science Studies, 2018
Dil, duygu ve düşüncelerimizi aktardığımız bir araç, dünyayı resmeden göstergeler dizgesi olmanın yanında insanlar arasında birliktelik bilinci oluşturan önemli bir görev de üstlenmektedir. Dolayısıyla dil, hem bireyin ben kimliğini hem de aynı dili konuşan bireylerin diğer gruplar içindeki kimliklerini ortaya koyan önemli bir argüman olarak görülmektedir. Çünkü dil aynılık, tanınabilirlik, ayırt edici ve paylaşılabilirlik açısından kimliği tanımlamaktadır. Sovyetler Birliği bundan yola çıkarak ayrıştırıcı siyaset yoluyla kimlik ve dil ayrıştırıcılığına gitmiş, genel Türk kimliği yerine her boyu ayrı kimlik, her lehçeyi de ayrı bir dil olarak sunmuştur. Oysaki önemli Türkologlardan W. Radloff, Lazar Budagov, P. M. Melioransky ve J. Nemeth Türk dilinin kolları için ‚lehçe‛ terimini kullanmışlardır. Ancak Bolşevik İhtilali (1917) ve Radloff’un ölümünden sonra (1918) ise Rus Türkologlar, ‚lehçe‛ terimi yerine ‚dil‛i kullanmaya başlamış ve Türk dilinin her bir kolunu ayrı birer dil olarak değerlendirmişlerdir. Bu terminoloji daha sonra Avrupalı Türkologlarca da benimsenmiştir. Böylece ayrıştırıcı yaklaşım literatürlere de yansımış ve farklı dil farklı kimlik tanımlamasına gidilmeye başlanmıştır. Rusya Federasyonu’nda 2002 ve 2010 yıllarında genel bir nüfus sayımı yapılarak, sınırları içerisindeki nüfus ve bu nüfusun yapısı incelenmiştir. Bölgelerin ayrı ayrı değerlendirildiği bu sayımda, her bölgedeki etnik yapı ortaya çıkarılmış ve bunun genel nüfusa oranı verilmiştir. Ayrıca kullanılan dillerin sayıları da tespit edilmiştir. Bu çalışmada dil – kimlik ilişkisine değinildikten sonra Rusya Federasyonu’ndaki 2002-2010 nüfus sayımları rakamlarla değerlendirilecek ve sonuç olarak Rusya Federasyonu’ndaki Türk kimliği ve Türk lehçelerinin konuşur durumu ortaya konacaktır.
Uluslararası Türk Dünyasında Değerler ve Kültür Aktarımı Sempozyumu, 2024
Television, as a communication tool with the power to inform people quickly and effectively, is one of the most important inventions in terms of its impact on societies. Today, this media tool, with the advantages provided by visual elements, has a significant influence on human behavior. Images on the screen and their bright visuals greatly affect the viewer's mind, and when these visual images are paired with appropriate music, the viewer is placed into an emotional atmosphere. Skillfully chosen music and sounds can affect the viewer even more than the visuals alone. When used correctly, television can be one of the most effective educational tools and can be used in various fields such as sociocultural, political, scientific, etc. Programs broadcast on television affect people to different degrees, with films and TV series being the most influential. In particular, TV series have the power to influence not only their own people but also to cross national boundaries, influencing people's behaviors, lifestyles, opinions, and thoughts. TV series can even affect language usage, encouraging individuals to learn a new language or adopt words from another language. Turkish cinema, particularly Turkish TV series, has increasingly gained recognition and demand among global audiences in recent years. In connection with this, various studies have been conducted on the impact of Turkish TV series in different regions and countries around the world. However, the cultural and linguistic impact of Turkish TV series in Russia has not been sufficiently studied. This research provides a sociolinguistic examination of the linguistic and cultural effects of Turkish TV series on Russian society. The study focuses solely on TV series, excluding feature films, short films, advertisements, television programs, and interactive projects on social networks. The research employs methods such as “personal interviews, promotion, interpretation, and viewership data from websites about films and series broadcast in Russia, and a review of relevant literature in Turkey and Russia.” Additionally, the study seeks to answer the questions: “To what extent are Turkish TV series used accurately and effectively as a soft power tool for language and cultural transmission? How can Turkish TV series be used for language and cultural transmission purposes?” The study concludes that Turkish TV series have a significant impact not only on culture and language but also on areas such as the economy, tourism, and consumption habits in Russian society.
ISARC 2. INTERNATIONAL GAZİANTEP SCIENTIFIC RESEARCH CONGRESS, 2024
Türkler ve Ruslar yüzyıllar boyunca aynı coğrafyada yasamışlardır. İki millet arasında yoğun ilişkiler ve mücadeleler verilmiştir. Bunun sonucunda iki toplum da birbirlerinin kültürlerinde derin izler bırakmışlardır. Türklerin tarihinin karanlık yönlerini aydınlatan önemli kaynaklardan biri de Rus kaynaklarıdır. Bu kaynaklar sayesinde yazılı kaynakların kısıtlı olduğu dönemlere dair tarihsel analizler ve akademik çalışmalar yürütülebilmektedir. Slav kavimlerinden biri olarak tarihe giriş yapan Ruslar gerek bulunduğu coğrafya gerekse kültürel etkileşimleri sayesinde Türklerden etkilenmiştir. Bu etkileşim kültürel, siyasi, askeri ve sosyal alanlar ile edebi eserleri de dâhil geniş bir yelpazede olmuştur. Birçok Türk Devletleri ile yakın ilişkilerde bulunan Ruslar tarih boyunca en büyük etkilerini Türk ve Türk asıllı topluluklardan almıştır. Günümüzde de Rusya Federasyonu içerisinde birçok Türk topluluğu bulunmaktadır. Bu toplukluklar, Rusların siyasi, sosyal, kültürel, askeri hayatında önemli etkilere sahiptirler. Bu bildiride Türk- Rus ilişkilerinin Rusların etnik kökenine olan etkileri incelenmektedir. Çalışma yürütülürken öncelikle bu etkileşimlerin başlangıcı ve gelişim süreci, devamında ise bu etkilerin hangi alanda yansımalar gösterdiği, konuyla ilgili yazılı eserlerin taranması ve incelenmesi gerçekleştirilmiştir.
Türkiye Siyaset Bilimi Dergisi, 2020
This work analyzed the location of Chechen nationalism in current Chechnya, focusing on the relation between Chechen nationalism and the Caucasus Emirate. This article argues that tension actually exists between Chechen nationalists and radical Islamists and that Chechen nationalists are stuck between Russia and radical Islamists against the assumption of the cooperation between radical Islamists and Chechen nationalists. Generally, while Muslim identity and tribal one played an important role traditionally, secular Chechen nationalism developed especially in the Soviet era. Although Sufism and secular Chechen nationalism formed an ideological basis of resistance during the First Chechen War , December-1996, the Influence of Wahhabism later and the Caucasus Emirate was finally established in 2007. Wahhabism denies the framework of ethnicity-nation, and the Caucasus Emirate does not support Chechnya's independence as a nation-state. Therefore, there is a theoretical contradiction between secular Chechen nationalism and the Caucasus Emirate. In addition, in practice, there have been frequent conflicts between the secular Chechen nationalists-Sufis and Wahhabis, and today there is serious tension between the two. The support of the Caucasus Emirate to global terrorism like ISIS has further opened the distance between the two groups. On the other hand, while the pro-Russian Kadyrov regime struggles against the Caucasus Emirate, it approaches secular Chechen nationalists more moderately. Under this situation, secular Chechen nationalists are stuck between the Caucasus Emirate and Russia. As they understand the Caucasus Emirate and Wahhabists as a threat, Chechen nationalists are forced to choose either to compromise with Russia or migrate to a foreign state to continue their political activities.
2020
Geçmişten günümüze kadar olan süreç içerisinde Türkiye ve Rusya arasındaki olumlu ve olumsuz yönde cereyan eden ilişkiler tüm dünya tarihinde önemli bir yere sahiptir. Bu sebepten dolayı hem içinde bulundukları coğrafyaya hem de etrafını çevreleyen devletler üzerinde iz bırakabilmiş bu iki ülke sahip oldukları devlet yapısı sebebiyle sürekli olarak uluslararası ilişkilerin vazgeçilemez birer unsuru olmuşlardır. Söz konusu bu iki ülkenin özellikle son 20 yılda geçmiş yıllara nazaran ve düzenli olarak ivme kazanan bir yapı oluşturması göz ardı edilemez. Bu gelişmelerin yaşanmasında Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından yeni kurulan bir devlet olan Rusya’nın başında bulunan Vladimir Putin ve yenidünya sisteminde kendine yer arayan Türkiye’nin yönetimini üstlenen Recep Tayyip Erdoğan’ın aynı dönemler içerisinde iktidarı ele geçirmeleri dolayısıyla dış politikanın şekillenmesinde en büyük etmen olan bu iki lider uluslararası arena uzun sürece adlarından bahsettirmeyi başaracaklardır. Daha uzun yıllar iki ülkenin dış politikasına yön verecek olan bu iki liderin izledikleri yol haritası kendilerinden sonra gelecek olan liderlere de örnek teşkil edecektir.
Turkish Studies, 2009
The compilation studies carried out at the field occupy a significant place among the language studies as well as on-the-desk works. As in worldwide, Russian compilation studies were carried out in late 1800s sometimes by scientists and sometimes by amateurs by taking small scale regions as a basis. In these small scale compilation studies those words included in dialects spoken in the ragion and not used in the common Russian have drawn Russian scietific circles' attention. Yet a compiled dictionary work at a scientific level was carried out in 1965. This compilation dictionary we will attempt to introduce is being taken as a primary source in the works by Russian scietists on topics such as dialect features. However, this compilation dictionary has also the quality to be taken as a source by Turkologs since it shows Turkisms prevalent in dialects and how they are used in Russian dialects by undergoing differentiation.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
International Journal of Language Academy, 2021
Rus Dilbilim Ekolünde Söylem ve Metin, 2023
Tahire HÜSEYİNLİ Betül ÇAL Etnik Kültür ve Tüketim İlişkisi Üzerinde Nostalji Duygusunun Rolü: Türkiye’deki Rus Göçmenler Üzerine Bir Çalışma -The Role Of Nostalgıa On The Relatıonshıp Between Ethnıc Culture And Consumptıon: A Study On Russıan Immıgrants In Turkey, 2023
İDİL Dergisi, 2017
DTCF dergisi, 2015
DergiPark (Istanbul University), 2014
RUS DİLLİLERE TÜRKÇE ÖĞRETİMİNDE OKUMA ve KONUŞMA BECERİLERİNDE KARŞILAŞILAN SORUNLAR ve ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Astana Yayınları, 2021
Balkanistik Dil ve Edebiyat Dergisi, 39-49, 2019
Guneydogu Avrupa Arastırmaları Dergisi, 2010
Avrasya İncelemeleri Dergisi, 2016
YENİ TÜRKİYE DERGİSİ- İdil-Ural Özel Sayısı, 2023
DİLİN BİR SAVAŞ SEBEBİ OLMASI: RUSYA ÖRNEĞİ, 2022
RUS İŞGALİ DÖNEMİNDE KARS VE ÇEVRESİNDE BAHÇECİLİK /THE GARDENING IN KARS AND ITS SURROUNDINGS DURING THE RUSSIAN OCCUPATION , 2018
Doğu-Batı, 2006
XII. Uluslararası Dil, Yazın ve Deyiş bilim Sempozyumu, 18-20 Ekim, 2012