Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2006
…
30 pages
1 file
Ozet Cumhuriyet donemi akademik Islâm hukuku arastirmalari, Osmanli Devleti’nin yikilmasiyla inkitaya ugrayan taklid, telfik ve ijtihad surecinin bir sekilde devamidir. Yetmislerde ortaya cikmaya baslayan akademik arastirmalar seksenlerde gelisme gosterip doksanlarda bir yogunluk kazanmistir. Furu fikih, Turk pozitif hukukuna paralel olarak kara Avrupasi hukuk sistemi formatinda uretildi. Usul-i fikih tartismalari ictihad kavrami uzerinden yurutuldu. Butun bu yaklasimlarda, genelde Islâmi arastirmalara ozelde Islâm hukuku arastirmalarina damgasini vuran sureklilik ile degisim arasindaki gerilim olmustur. Aslinda herkes degisimi kacinilmaz gormektedir. Fakat temel soru, kimligi koruyarak degisimin nasil basarilabilecegidir. Gelenek, Islâmi kimligin temel bir unsuru oldugundan, hickimse radikal bir kopustan yana degildir. Tabiatiyle gelenege yaklasim tarzi ayrismada belirleyici rol oynamaktadir. Bir yanda gelenegin sadece ruhuna sadik kalmayi yeterli bulan modernist yaklasimlar vardir...
İstanbul Ticaret Üniversitesi dergisi, 2022
Osmanlı modernleşme süreci, askeri alandaki zayıflıkların fark edilmesiyle devleti kurtarma temelinde bir araç olarak ortaya çıkmıştır. Askeri alanda başlayan reformlar, Tanzimat döneminde siyasal ve hukuki alanları kapsaması bakımından modern Türkiye'nin ortaya çıkmasında önemli bir aşamayı ifade eder. Tanzimat döneminden Meşrutiyet dönemlerine geçişle birlikte modernleşme çabaları padişahın ve devlet adamlarının bireysel etkisinden çıkarak; bu reformların Osmanlı aydın sınıfı tarafından talep edilmesi ile Osmanlı devletinde idari, siyasi ve toplumsal dönüşümleri beraberinde getirmiştir. Tanzimat ve Meşrutiyet dönemleri sürecinden, Cumhuriyet dönemine kadar olan süreçte reform hareketleri askeri, idari ve siyasi alanlarda gerçekleşmiştir. Cumhuriyet'in kuruluşu ile çağdaş esaslara dayalı bütünsel anlamda gerçekleşen ilk modernleşme hareketi meydana gelmiştir. Amaç: Çalışmanın amacı, Osmanlı modernleşme sürecinden Cumhuriyet dönemi çağdaşlaşma hareketine geçişte politik değişim ve toplumsal sürekliliklerin ifade edilmesidir. Yöntem: Çalışmanın amacı doğrultusunda yapılan literatür taraması ile Osmanlı-Türk modernleşme aşamaları karşılaştırmalı analiz çerçevesinde ele alınmıştır. Bulgular: Osmanlı-Türk modernleşme aşamaları kapsamında incelenen çalışmada, Osmanlı modernleşme sürecinden Cumhuriyet dönemi çağdaşlaşma hareketine geçişin bütünsel bir yaklaşımla değerlendirilmesi gerektiği görülmüştür. Bu doğrultuda çalışmada Osmanlı modernleşme sürecinin, modern Türkiye'nin kuruluşuna siyasal, idari ve toplumsal alanlardaki etkileri incelenmiş ve Osmanlı reform hareketlerinin bir taraftan Cumhuriyet dönemi çağdaşlaşma hareketini etkilerken bir taraftan da modern Türkiye Cumhuriyeti'ni ortaya çıkaran koşulları hazırlaması bakımından önemli bir politik süreci ifade ettiği saptanmıştır. Özgünlük: Osmanlı modernleşme süreci, modern Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunu etkilemesi bakımından önemli bir araştırma alanına sahiptir. Bu çalışma, Osmanlı modernleşme aşamalarının ele alınarak, Cumhuriyet dönemine geçişte ve modern Türkiye Cumhuriyeti'nin ortaya çıkışındaki etkilerinin değişim ve süreklilik bağlamında değerlendirilmesi açısından literatüre katkıda bulunacaktır.
Türk Dünyası Parlamenterler Birliği, 2023
15. yüzyılın sonlarında Hacı Bektaş-ı Velî’nin (ö. 669/1271) öğretileri etrafında İslâm’ın özgün ve tasavvufî bir yorumu olarak ortaya çıkan Bektaşîlik, mistik-ahlâkî bir hareketi temsil etmektedir. Hareketin teşekkülü ve şekillenmesinde öncülük eden şahsiyetlerin en başında Hacı Bektâş-ı Velî ve onun yolunu takip eden Abdal Mûsâ, Kaygusuz Abdal ve Veli Baba gelmektedir. Bektaşîlik, tarihi süreçte dinî ve fikrî anlamda çeşitli dinî oluşumlardan etkilenmiştir. Bektaşîliğin etkilendiği dinî oluşumların en başında ise Mâtürîdiyye mezhebi ile Ahmed Yesevî ve Yunus Emre’nin temsil ettiği Türk tasavvuf hareketi gelmektedir. Alevî-Bektaşî metinler incelendiğinde Bektaşî düşüncesinde özellikle Mâtürîdî din anlayışının etkili olduğu görülmektedir. Her ne kadar iki dinî oluşum arasında bazı konularda farklı yaklaşımlar sergilenmiş olsa da İslam’ın temelini oluşturan ulûhiyet, nübüvvet ve ahiret inancı gibi temel esaslarda aynı ve benzer görüşleri benimsedikleri anlaşılmaktadır. Bilhassa akla dayalı din anlayışı, amelin imana dahil edilmemesi, imanda artma ve eksilmesinin olmayacağı, büyük günah işleyenin imandan çıkmayacağı, tekvin sıfatının kabulü, rü’yetullah, şefaat vb. birçok konuda Bektaşîlik, Mâtürîdî düşüncesine yakın ve benzer görüşler benimsemiştir. Bu çalışmada Bektaşîlik ile Mâtürîdîliğin itikadi görüşleri müstakil başlıklar altında verilmek suretiyle aralarındaki fikrî yakınlığı ile söz konusu dinî oluşumların birbirinden ayrıştıkları hususların neler olduğu tespite edilmeye çalışılmıştır.
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2006
Özet Cumhuriyet dönemi akademik İslâm hukuku araştırmaları, Osmanlı Devleti'nin yıkılmasıyla inkıtaya uğrayan taklid, telfik ve ijtihad sürecinin bir şekilde devamıdır. Yetmişlerde ortaya çık-maya başlayan akademik araştırmalar seksenlerde gelişme gösterip doksanlarda bir yoğunluk ka-zanmıştır. Fürû fıkıh, Türk pozitif hukukuna paralel olarak kara Avrupası hukuk sistemi forma-tında üretildi. Usûl-i fıkıh tartışmaları ictihad kavramı üzerinden yürütüldü. Bütün bu yaklaşım-larda, genelde İslâmî araştırmalara özelde İslâm hukuku araştırmalarına damgasını vuran sürekli-lik ile değişim arasındaki gerilim olmuştur. Aslında herkes değişimi kaçınılmaz görmektedir. Fakat temel soru, kimliği koruyarak değişimin nasıl başarılabileceğidir. Gelenek, İslâmî kimliğin temel bir unsuru olduğundan, hiçkimse radikal bir kopuştan yana değildir. Tabiatiyle geleneğe yaklaşım tarzı ayrışmada belirleyici rol oynamaktadır. Bir yanda geleneğin sadece ruhuna sadık kalmayı yeterli bulan modernist yaklaşımlar vardır. Tabii bu, gelenekten irtibatı koparmak kadar tehlikeli algılanmıştır. Diğer yanda ise gerçek muhtevası açığa çıkarılıp bütün imkânları yeterince tüketil-meden gelenek hakkında olumsuz karar verildiği iddiası var. Teori ile pratik arasındaki karmaşa ve İslâm dünyasının içinde bulunduğu perişan durum mevcut yaklaşım ve iddia sahiplerini ko-numları hakkında tereddüte sevketmektedir. Abstract Academic Islamic legal studies of Republican period are somehow the resumption of a taqlid-talfiq-ijtihad process that ceased with the decline of Ottoman Empire. Academic studies began to come out in 1970s, improved in 1980s, and got intensed in 1990s. Legal dimension of fiqh was mostly articulated in style of legal system of continental Europe benefiting from Turkish positive law and the modern Arabic legal classics. Debates on usûl al-fiqh have been carried out mostly through the concept of ijtihad. In all these approaches, it's the tension between continuity and change that imprints on Islamic studies in general and Islamic legal studies in particular in Turkey. Indeed, everybody agrees that change is indispensable. But, the main question is how to cope with change keeping one's identity. Since the tradition is deemed a main constituent of Muslim identity, nobody accepts a radical departure from tradition. Therefore, the manner of dealing with the tradition distinguishes the community one from another. On one side, there are mod-ernist voices that find it enough to keep in contact with tradition in the level of spirit. This approach is conceived as dangerous, as to lead to cutting off the relation with the tradition. On the other side, there are voices that question whether we have really exhausted the potentiality of 1
Hayatın bütün yönlerinin sürekli bir değişim ve gelişim sürecinde olması, insanların hukuktan beklentilerini de değiştirmektedir. Böylece bu değişimden hukukçuların temel prensipleri yorumlamalarından kaynaklanan feri hükümler de nasibini almaktadır. İslam bir hayat nizarnı olduğuna göre, şartların değişmesiyle birlikte meydana gelen sorunlara çözüm yolları üretebilmek için İslam Hukukunun feri hükümleri de yorumlanabilmektedir. Bu açıdan İctihad prensibi olası problemierin çözümünde temsil gücünü elinde tutarak, adalet ve hakkaniyetin gerçeklernesinde hayati bir rol oynamaktadır.
Journal of Turkish Studies, 2016
The word of work means-in the literature terminology-"literary works that reveal a poet or writer". For the last 50 years, some researchers or academis start to thing that the text is the main reality. However in the former studies, it has been agreed that literature is a part of the history of civilization and also consisered as a means to understand the history of nations and civilizations better. Literature has not been examined as a single "entity" by itself but examined and regarded as the memory of nations. This means that literary texts should be reviewed not by an esthetical point of view but by a pragmatical and practical one. But as matter of fact that, the text or work is a result. Because writer's-who is producter, designer and editor and of the textthe feelings and thinkings determine the work. So all comments will be incomplete with one side, if we don't know poet's aesthetic stance and poetics. In this article, firstly we investigated İslam aesthetic which is commanded to Turkish poem more than 1000 years, and then determined the modern aesthetic, finally analised Turkish poetry's aesthetic conditions from Tanzimat (1839) to today. In other words this study investigated the basis of Islamic aesthetics that began after the adoption of Islam by Turks, that was slowly distanced from yet never totally abandoned after the 19th century, compared the concept of art defined by Islam and the modern approach, and finally examined the aesthetical condition of Turkish literature that is modern, or at least attempts to be modern.
2017
The core of this study is to show the role of emotion and reason in two major legal systems, namely the Western and Islamic legal systems. Firstly, I will portray the two systems without any detail, in order to show emotion and reason balances in each of them. After that, I will choose a representative example to explain and state how they follow different roads of approach to reach an understanding of the balance between reason and emotion. As an assumption, it would be safe to say Western law is more widely known. Therefore, I will focus primarily on an illustration from Islamic Law using as my example a facet of Family law, a special kind of separation “lian or mulahana” which, I think, clearly represents the outlook of Islamic law on emotion.Bu çalışmanın özü iki büyük hukuk sisteminde, Batı ve İslam hukuk sisteminde, duygu ve aklın rolünü göstermektir. Öncelikle her birinde duygu ve akıl dengesini göstermek için, her iki hukuk sisteminin ayrıntıya girmeden ana hatları çizilmişt...
2014
Bu makale, ozellikle kadinlarin toplumdaki rolune iliskin, dini degerler ve toplumucanlandirici ve aileyi guclendirmenin, geleneksel tutumlarin onemini tartisiyor. Islam ve Şeriat Hukukunun Ozbekistan uzerinde buyuk bir etkisi olagelmistir ve duzenin varligi icin ulkenin kurallarinin temeli ve nedeni vardir. Bu makale kadinin toplumdaki imajinin zamanla nasil degistgi incelenecektir "
The Journal of Academic Social Science Studies, 2013
This article aims to study on the relationship among three conceptual pairs, namely high Islam-folk Islam, orthodoxy-heterodoxy and social structurecommunitas. These pairs of concepts have binary opposition in their inner relations (such as heterodoxy versus orthodoxy). It is argued here that heterodoxy, folk Islam and communitas can be evaluated together because of the existence of parallelism among them. Similarly, orthodoxy, high Islam and social structure can be grouped together, due to the existence of similarities among them. These concepts will be discussed on the context of Turkish social history and different interpretation of Islam observed among the Turks. What we mean by high Islam is an interpretation of Islam which emanates from medreses/ulamas, originates from Qur'an and hadith and orthodox in nature. In addition, it served as official ideology of many state in Islamic civilization. Other features of high Islam are: having systematized and institutionalized set of rules, stressing monotheistic side of Islam, based on written culture, having close relations with political authority and its urbanite nature. On the other hand, folk Islam refers to a heterodox interpretation and prevails in rural. It is also based on verbal culture and saint cult. Folk Islam distance itself from political authority and there is limited discrimination between sexes in it. This article, arguing that there is a kind of tension between orthodox high Islam and heterodox folk Islam, offer Zeki UYANIK application of Turner's concepts of communitas and social structure to these relations.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Istanbul University - DergiPark, 2022
CERN European Organization for Nuclear Research - Zenodo, 2022
RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi
DergiPark (Istanbul University), 2012
International Social Sciences Studies Journal, 2021
Dogus Universitesi Dergisi, 2012
Marife Dini Araştırmalar Dergisi, 2004
Divan: Disiplinlerarası Çalışmalar Dergisi, 2018
RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, 2023
Journal of International Scientific Researches, 2017
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü Tarih Araştırmaları Dergisi, 2013
DergiPark (Istanbul University), 2022
2023
Journal of International Social Research, 2018
Selcuk Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu Dergisi, 2014
İSLAM CEZA HUKUKU
III.ULUSLARARASI OSMANLI ARAŞTIRMALARI KONGRESİ (7-9 EYLÜL), 2022
1453 İstanbul Kültür ve Sanat Dergisi, 2010
Anadolu BİL Meslek Yüksekokulu Dergisi, 2015