Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2019, HADİM ÇEVRESİNDE YÖRÜKLER ve YÖRÜK KÜLTÜRÜ
Bu çalışmada, Konya'nın otuz üç ilçesinden biri olan Hadim'i, coğrafi konum ve tarihsel süreç ve yöre yaşantısı üzerinden değerlendirmeye çabalandı.
YÖRÜK YAŞAMININ VE KÜLTÜRÜNÜN HALK ŞİİRİNE YANSIMALARI, 2017
“Yörük” kelimesi, etimolojik bağlamda incelendiğinde birçok farklı anlamı içerisinde barındıran bir kavram olmakla birlikte; sosyolojik ve kültürel bağlamda, bir yerleşim ve yaşam biçimini, Türk kültürü içerisinde bir alt kültürü ve bu kültürün, yaşamın mensuplarını ifade etmek üzere kullanılmaktadır. Birçok araştırmacı, “Yörük” kelimesinin “Yörü-” fiilinden türetilerek meydana geldiğini ve Anadolu’ya gelip burayı yurt tutan göçebe Oğuz boylarını (Türkmenleri) ifade etmek için kullanıldığını belirtmektedir. Geçmişten bugüne Anadolu’da Güney ve Batı Anadolu’da özellikle de Toroslar ve çevresinde yoğun olarak yaşayan göçebe Yörük Türkmenlerinin hayatlarında Eski Türk yaşamının kültürünü ve izlerini görebilmekteyiz. Yörük Türkmenleri; oldukça zor olan bu yaşam biçimi içerisinde bir yandan kültürlerini, geleneklerini, örf ve adetlerini canlı bir şekilde devam ettirirlerken bir yandan da kendilerine özgü hayat tarzlarını halk edebiyatı ürünlerine yansıtmışlardır. Duygularını, düşüncelerini, acılarını, sevinçlerini sözlü kültür dairesi içerisinde; koşmalar, türküler, ağıtlar, maniler, ninniler ve destanlar aracılığıyla ortaya koymuşlardır. Karacaoğlan ve Dadaloğlu gibi günümüzde bile büyük şöhrete sahip halk şairleri yanında, bu kültür ortamı içerisinde yetişmiş ve belki çoğu unutulup gitmiş yüzlerce şairin manzum ürünleri Yörükler arasında hala söylenmeye devam etmektedir. Türk halk edebiyatı içerisinde en zengin temalara rastlayabileceğimiz eserler de bu kültür ortamlarında yetişmiş şairlerin şiirlerinde yer almaktadır. Zengin bir pastoralizm barındıran bu eserler, duyguyu tabiattan beslenerek harekete geçirmiş ve halk şiirimiz içerisindeki yerini almıştır. Bu çalışmada, halk şiiri kaynakları ve Yörüklerle ilgili çalışmalar taranarak geçmişten bugüne göçebe yaşam tarzı ve kültürünü benimseyen Yörük Türkmenlerin halk şiirimiz içerisindeki yeri ve önemi belli ana kavramlar üzerinden (Yörük insanının özellikleri, göç, hayvancılık, giyim- kuşam, tabiat, çadır gibi) ortaya konulmaya çalışılacaktır
Yayınlanmamış Bitirme Tezi, 2019
Osmanlı padişahları seferler harici başka memleketler de bulunmamıştırlar. Ancak değişen dünya ve gelişen devlet yönetme anlayışı memleket gezileri ve halk ile iç içe olmayı bir nevi zorunlu hale getirmiştir. Kamuoyunun fikrinin bilinmesi ve yönetmek için halkın fikrinin bilinmesi gerekiyor idi. Sultan II. Mahmud dünya konjonktürünün değişmeye başlaması ve milliyetçiliğin ön plana çıkmasıyla Marmara Bölgesi ve İmparatorluğa bağlı balkan memleketlerinde bir takım gezilerde bulunmuştur. Bu geziler açılış amacıyla olsun gerek gezi niyetiyle olsun halk nazarında Osmanlı padişahının görünür kılınmasını sağlamış ve padişahlık makamının halktan uzak olmadığı ispatlanmıştır. Fransız ihtilalinin etkisiyle dünyada gerçekleşen milliyetçi saikte isyanlar Osmanlının çok uluslu yapısını etkilemiştir. II. Mahmud dönemi ıslahatları da mühim yer tutmaktadır. Keskin ıslahatları olan II. Mahmud yeniçeri gibi bir müesseyi ortadan kaldıracak ve tarihe karıştıracaktır. Sultan Abdülaziz dönemi donanmada yapılan ıslahat çalışmaları ve dönemin isyanları bu dönemin özelliğini teşkil etmektedir. Sultan Abdülaziz’in Avrupa ülkelerinin kalbi mahiyetinde ki şehirlere seyahatleri Avrupa’yı yakından görmemize ve ilk defa padişah düzeyinde bir ziyaretin gerçekleşmesi Avrupa hakkında ki görüşlerimizi geliştirmiştir. Bu seyahatler gerek davet üzerine gerekse gezi üzerine düzenlenmiş olması Avrupalı devletlerin devletimize bakışları gözlenmiştir. Daha sonra Sultan Abdülaziz’e gerçekleştirilen darbeyle tahtından edilmesi ve insafsızca katledilmesi tarihimizde derin izler bırakmıştır. - Yayınlanmamış Bitirme Tezi - MAHMUT YÖRÜK
Kimlik yayınları Kayseri, 2020
Yusuf Şükrü, Harput’ta doğup, tahsilinin bir kısmını burada, kalanı ise Mısır ve İstanbul’da tamamlamıştır. İstanbul Vefâ Medresesi’nde bir süre görev yaptıktan sonra Medine’deki Mahmûdiyye Medresesi müderrisliğine tayin edilen Harpûtî, ömrünün sonuna kadar burada yaşamıştır. Çalışmamızda Harpûtî’nin hayatı, ilmî kişiliği, özgün ve şerh çalışmaları incelenmektedir. Harpûtî’nin tespit edebildiğimiz yedi eseri vardır. Bu eserlerden bazıları yazma bazıları ise matbudur. Özgün çalışmaları; akâid konusunda Rumûzü’t-Tevhîd, nesep tarihi ve siyer alanında Silsile-i Safâ ve halka ve yöneticilere öğütler içeren Nasîhat-nâme adlı eserleridir. Şerh çalışmaları ise hadis metedolijisini ele alan Şerhu Usûli’l-Hadîs, mantık ilminde Nâmûsü’l-Îkân, kelam alanında Hâşiye-i ‘İsâm ve günlük hayatta okunan zikir, salavat ve duaları içeren Menba‘i’s-Se‘âde adlı eserleridir. Osmanlı’nın gerek kültürel gerekse medrese geleneğinin son temsilcilerinden olan Harpûtî’nin hayatı, ilmî kişiliği ve telifatının bilinmesi, tanıtılması önem arz etmektedir. Müderris, mutasavvıf ve şairlik yönlerini bir arada bulunduran Harpûtî’nin bu yönleriyle eserlerinde nasıl birliktelik sağladığını göstermek işin bir başka önemli boyutudur. Harput’tan çıkıp Osmanlı’nın farklı bölgelerinde müderrislik görevini ifa eden Harpûtî’nin hayatı, ilmî kişiliği ve eserlerinin tanıtılmasını amaçladığımız bu çalışmada edindiğimiz sonuçları şöyle sıralayabiliriz. Harpûtî, ilmî ve tasavvufî kimliğiyle yaşadığı çağda toplumsal ve siyasal sorunlara duyarsız kalmayarak çeşitli dallarda Arapça ve Osmanlı Türkçesiyle telif ve şerh eserler kaleme almıştır. O, temel İslâmî ilimlerin yanı sıra mantık, siyaset ve nesep tarihi gibi alanlarda da geniş bir perspektif sahibidir. Nitekim Harpûtî’nin siyaset, kelam, siyer alanındaki telif eserlerinin yanında; usûlü’l-hadis ve mantık ilmine dair şerhleri de müstakil birer eser hüviyetindedir. Harpûtî, müderrisliğinin yanı sıra tasavvufla ilgilenerek Nakşibendî ve Şazilî Tarikatı’nın halifeliğini yapmıştır. Ayrıca şair olarak da tanınan Harpûtî, görüşlerini anlatmada şiirlerini bir araç olarak kullanmıştır. Anahtar Kelimeler: Harpûtî, Müderrislik, İlmî Kişilik, Tasavvufî Yön, Şairlik.
Ç.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2019
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi, 2023
Halk mutfağında kış hazırlığı olarak bilinen süreç, ağustos ayı ortalarından başlayarak kasım ayının ilk haftalarına kadar süren yoğun birtakım işlemleri beraberinde getirmektedir. Birçok yörede olduğu gibi bu çalışmanın alan araştırması olarak seçilen yörede de kurutmalık, kaynatmalık ve hamur işlerine yönelik birçok işlemin yaz aylarının bitimiyle başlandığı ve dört ay boyunca sürdürüldüğü tespit edilmiştir. Bu çalışmada, Çorum'da kış hazırlığı süreci halkın kolektif belleğinde yer alan biçimleriyle geçmişten günümüze değişen ve dönüşen unsurlarıyla ele alınacaktır. Kış hazırlığı aşamalarında ortaya çıkan kültürel birikim, hammaddenin elde edilmesi, üretimi ve muhafaza edilmesi süreçleriyle ilişkilidir. Tespit, derleme ve aktarma üzerine inşa edilen bu çalışma alan araştırması verileri içermektedir. Doğal ortamda katılımlı gözlem ve yönlendirilmiş görüşme teknikleri ile şekillendirilmiştir.
19. yüzyılın sonu ile 20. yüzyılın başlarında başlayan Çağdaş Uygur edebiyatı, kısa zamanda büyük gelişme göstererek önemli temsilciler yetiştirmiştir. Bu temsilcilerden biri de kaleme aldığı çok sayıda hikâyesi ile tanınan Ehtem Ömer'dir. Bu makalede, ilk olarak çağdaş Uygur hikâye yazarı Ehtem Ömer'in hayatı ve edebî kişiliği hakkında bilgi verilmiş, daha sonra da onun hikâyeleri vaka, zaman, mekân, şahıs kadrosu, anlatıcı tipleri, aktarma yöntemleri ve tema bakımından incelenmiştir. Makalenin amacı ise Çağdaş Uygur edebiyatının araştırılmasında, temel konuların belirlenmesinde, öykü tekniğinin incelenmesinde, özellikle Ehtem Ömer'in eserlerinden hareket ederek Uygur hikâyeciliğinin gelişme yollarının tespit ve tahliline katkıda bulunmaktır. ABSTRACT Contemporary Uyghur literature has started in the late 19 th century and early 20 th century. This literature has improved very fast and has been had important representatives. One of the representatives in this literature is Ethem Omer who is known to have many stories about that literature. In this article, it has been initially studied to provide information about his biography and literary personality. It has been also stated to mention about his stories regarding events, time, place, characters, narrative technique, and theme. The purpose of this study was to contribute on the research, determining the main topics, and investigating story techniques in the contemporary Uyghur literature with the impact of Ethem Omer's stories.
Bir okuma seçkisi yapılacak olsa, önce “Günlerin Köpüğü” ile başlanmasını, “Yürek Söken”le devam edilmesini ve “Mezarlarınıza Tüküreceğim”le bitirilmesini öneririm. “Günlerin Köpüğü”, masalsı ve hoş bir üslubun, ürkütücü ve dehşet verici evrilişini mükemmelen gösteren eşsiz bir deneme iken; “Yürek Söken” rahatsız edici ve düşündürücü, “Mezarlarınıza Tüküreceğim” ise kelimenin tam anlamıyla şoke edici. Böyle bir sıralama, kesinlikle eşsiz bir serüven olacaktır okuru için.
Din Bilimleri Akademik Araştırma Dergisi, 2006
The Culture of Dream and Charisma of Hadith Scholar (Muhaddith) Books of Rigāl/Biography contain some stories of dreams about Hadith Scholars (al-muhaddiths) in addition to the information directly pertained to the Science of Hadith. These dreams have a typical form where a determined structure and style of expression appear and recur. The same dream, sometimes, is told as if it was dreamed by many people or as if it were dreamed about various Hadith Scholars. The dreams are generally ascribed to some unknown men. İn spite of such kind of matters, the biography authors believe the authenticity of what are told and present it as a true knowledge for their readers. The dream has a cultural and symbolic meaning in Muslim nation as in the other communities. So, dreams about Hadith Scholars were accepted as a message from God and even from the dead. The dreams, having become more intense in the second and third Islamic centuries, state the competition between Hadith Scholars and the other groups of the ulamā. In the dreams, it is stressed that Hadith Scholars are those who were forgiven by god, and who were awarded to heaven and the providence granted through it and who are regarded more superior then innovators. Besides, dreams were written down in the books of biography in a way which affect the trustworthiness or nontrustwothiness of Hadith Scholars. The purpose of such stories was probably to encourage living Hadith Scholars and to threaten those who were not interested in hadith. Keywords: dream, Hadith Scholars (muhaddith), to be forgiven, knowledge, competition, authenticity, to invalidate-validate narrators, encouragement, threat.
Osmanlı İmparatorluğu’nun bu toplaklarda bulunduğu zaman diliminde, burada huzur, refah ve asalet Türk milleti tarafından sağlanmıştır. Ecdâdımızdan bize emanet bırakılan değerlerin kaybolmaya yüz tuttuğu bir dönemde, Monizm sisteminin ortadan kalkmasıyla, Makedonya Cumhuriyeti bağımsızlığını kazanmıştır. Demokrasinin yerleşmesiyle birlikte, Türk milleti yıllar boyunca tahribata uğrayan dilini, dinini ve kültürünü yeniden korkusuzca dert edinmeye başlamıştır. Bu görevi ilk olarak Sesler (1965-2001) dergisi sırtlanmış ve değerlerimize yeniden sahip çıkıp güncellemiştir. Yıllar sonra siyasi nedenlerden dolayı dergi kapatılmışır. Makedonya’da bulunan edebiyatçılar ve dil bilimcileri Türk medeniyetine, diline, kültürüne ve edebiyatına karşı yapılan büyük haksızıktan sonra, öz değerlerine sahip çıkacak farklı edebî dergiler yayınlamaya başlamıştır. Bu meşaleye el atanlardan biri de Gostivarda bulunan, ADEKSAM derneğinin yayınladığı ve tek Uluslararası Hakemli Dergi hüviyetine sahip olan HİKMET - İlmi Araştırma Dergisi’dir. HİKMET dergisi, yayınladığı 27 sayısında ana hedefi Makedonya, Balkanlar, Türkiye ve Türk Dünyasıyla ilgili eğitim, dil, din, kültür, sanat, milli ve manevi değerler, toplumsal ve sosyal sorunlar, kitap tahlilleriyle ve farklı bakış açılarıyla Türkçe’nin problemlerini, özelliklerini ve köklerini incelediği bir bilgi saydamlığını ortaya koymuştur. İlim, bilim ve hikmet her kişinin yitik malıdır. Çalışmamızda derginin edebiyat, dil ve kültür konulu yazılarında dile getirilen sorunlara değineceğiz.
Arış
Kırsal bölgelerdeki küçükbaş hayvancılıkla geçinen Türkler kışın köye, yazın yaylaya göçerler. Bu hayat tarzında ve köylerde yaşayan Türkmenlere sürekli yürüyen anlamında Yörük denmiştir. Bu kışlak-yaylak göçleri sırasında giysi ve erzaklar çuvallarla develere yüklenir, üzerine de yük çulları örtülür. Bu Türkmenlerin hangi Oğuz boyuna mensup oldukları, çuval ve çullarındaki süslemelerden ve hayvanlarına yaptıkları damgalardan anlaşılmaktadır. Çuvalların hikâyesi gelin kızın çeyiziyle başlar. Çeyiz çuvallarına, renkli ve süslü anlamında alaçuval denir. Alaçuvallar her genç kızın çeyizindeki en önemli eşyasıdır. Çünkü çeyiz bu çuvallarla taşınır ve sonra da evinde giysi çuvalı olarak kullanılır. Türk dokuma sanatının harikası olan bu çuvallarda kilim, cicim, sili ve sumak gibi bezemeli dokuma tekniklerinden biri veya birkaçı bir arada uygulanmıştır. Ayrıca un, bulgur gibi erzak çuvalları da vardır. Erzak çuvalları da pamuk, kıl, yün ipliği ile çeşitli boyutlarda ve cicim teknikli doku...
Şairin bir muhite ve topluma bağı yadsınamaz. Sanatkârın dile getirdiği şikâyet, yergi, övgü ve dinî tutumu bu sosyolojik çember, diğer bir deyişle devrin manevî bütünlüğü içerisinde anlaşılmalıdır. Onlar da diğer insanlar gibi kendi yaşadığı zamana tanıklık eder fakat onu şekillendirmek de ister. 16. yüzyılda yaşamış olan Rûhî-i Bağdâdî’nin gerçek adı Osman’dır ve bilinen tek eseri Divan’ıdır. Rûhî 1605-1606 tarihinde Şam’da vefat etmiştir. Bağdatlı Rûhî, divan edebiyatında halk için ahlâka dair ve hiciv tarzında şiir yazanların önde gelenlerinden görülmüş, açık sözlü ve usta bir şair oluşunun altı çizilmiştir. Tamamen özentiye ve taklite dayalı bir sanat nasıl mümkün değilse, tamamen övgüye dayalı bir sanat da mümkün değildir. Yani edebî mahsul hicivden, zemden tamamen bağımsız olamaz. Bu bağlamda Bağdatlı Rûhî’nin toplumu ve toplumsal ilişkileri apaçık hicvettiği terkib-i bendi çok şöhret bulmuş, birçok kişi tarafından tanzir edilmiştir. Biz bu şiirin dışında kalarak çarh ve dehr kavramlarından hareketle onun hicvinin başka bir yönünü ortaya koymaya çalıştık. Çarh kelimesi şu kelimelerle bir terkip içerisinde, olumsuz bir dünya görüşüne yaslanarak kullanılmıştır: Çarh- ı denî, Çarh-ı felek, Felek-i süfle, Felek-i süfle-perver (Alçak, aşağı çarh, adi felek). Dehr kavramı da keza diğeri gibi olumsuz bir tablo çizer: Güvensiz dehr, Elem-i dehr (Hayat kaygusu), Dehr-i dûn (Alçak dehr), Dehr-i dil-rubâ (Gönülçelen dehr), Fani dehr. Çarh yahut onun yerine kullanılan sipihri, cihânı v.d. ömür serüvenini ihata eden fiziksel, sosyal ve kültürel şartlar yani âlem olarak; dehr/rûzgâr kavramını ise şairin kişisel serüveni, öz hikâyesi, hayat akışı olarak düşündük. Asıl meselemiz ise bu kavramlar üzerinden yapılan hem özeleştiri hem de toplumsal eleştiriyi gösterebilmektir. Anahtar Kelimeler: Divan Edebiyatı, Bağdatlı Rûhî, Hiciv, Toplumsal Eleştiri, Çarh, Dehr, Rûzgâr
YÜZEY ARAŞTIRMALAR IŞIĞINDA AŞKALE VE ÇEVRESİNDEKİ KARAZ KÜLTÜRÜ
Filistin ve Levant topraklarına kadar yayılım göstermiştir. Karaz Kültürünün en belirgin özelliği metalimsi siyah açkılı parlak siyah keramiklerdir. Keramikler el yapımı, kazıma, kabartma ve oluk bezemeli olup mesken tipleri taş temelli, kerpiç duvarlı, yuvarlak ve dikdörtgen planlıdır. Ayrıca sabit ve taşınabilir ocaklarda bu kültürün belirleyici unsurlarından biridir. Aşkale ve çevresi Karaz Kültürü'nün yayılım alanı içinde bulunmaktadır. Yüzey araştırmaları verileri ışığında höyük ve kalelerdeki keramik ve kutsal ocak örneği Karaz Kültürü'nün tipik özelliklerini yansıtmaktadır.
Özet: Doğu ve Batı geleneğini geniş kültür birikimiyle eserlerine taşıyan Hilmi Yavuz, modern dünyanın boşluğunu 'sahih şiir' ile doldurmaya çalışır. Doğu ve Batı kaynaklarından beslenerek oluşturduğu Çöl Şiirleri'ni geleneğin modernle birleşimi sonucunda ortaya koyar. 'Çöl'ün insanlığın varoluşundan bu yana yüklendiği mânâ Hilmi Yavuz'un şiirinde yeniden canlanır.
Hititler Devri Anadolusu'nda vücut sakatlıkları ve bunlardan muzdarip kişilerin sosyal hayattaki pozisyonları hakkında çok sınır lı bilgiye sahibiz. Hitit belgelerinde ender rastlanan bu türden du rumlar genellikle körler ve sağırlan ilgilendirmektedir. Bunlardan körler genellikle İdarî konularla ilişkili olarak anılırken -örneğin mektuplar ve takas listelerinde-, sağırlar daha çok kült hayatında rol oynamaktadırlar. Bu çalışmanın konusu Hititlerde körlerdir. Ge lecekteki bir çalışmamızda ise sağırları incelemeyi planlıyoruz.
Geçmişten günümüze, turist hareketliliği çoğunlukla fiziksel ve somut kültürel miras unsurlarını tanımayı hedeflemiştir. Geleneksel yaşam biçimleri, kültürel uygulamalar ve anlatımlar, gelenekler gibi somut olmayan kültürel miras unsurları, bu hareketliliği, yakın zamanlara kadar somut miras unsurları kadar yönlendirememişlerdir. 1990'ların sonundan itibaren, geleneksel yaşam biçimlerine yönelik ilgi artışıyla birlikte, 2003 yılında UNESCO Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi'nde somut olmayan kültürel miras unsurlarının tanımı ve koruma önlemleri tanımlanmıştır. Somut olmayan mirasa yönelik farkındalık artışı, mirasın korunmasına yönelik çalışmaları artırsa da bu çalışmalar genellikle somut mirastan ayrı bir şekilde yürütülmüştür. Koruma çalışmalarında somut ve somut olmayan miras arasındaki ikililik, kültürel miras bütününü anlamayı güçleştirerek, bütüncül koruma çalışmalarında çeşitli sorunlar yaratmaktadır Mirasın iki ayrı alanda tanımlanması ve korunması, mirası keşfetmeye yönelik yapılan turizm faaliyetlerini de etkileyerek ziyaretçilerin farklı beklentileri ve yerel yönetimlerin farklı bakış açıları ile ilgili olarak tarihî çevrelerde koruma ve turizm yönetimi çalışmalarında somut veya somut olmayan miras unsurlarının öne çıkarılmasına neden olmuştur. Sonuç olarak bu durum, tarihî çevrelerde bütüncül koruma anlayışına aykırı uygulamaların gelişimine yol açarak, farklı koruma sorunları yaratmıştır. Bu çalışma, turizm, bütüncül koruma ve özgünlük ilişkisini kuramsal olarak inceleyerek uluslararası ve ulusal düzeyde gerçekleştirilen uygulamalar ve çalışmalar üzerinden değerlendirmeyi amaçlamaktadır.
TÜRKOLOGİYA, 2018
Özet Dilin söz varlığındaki kelimeler, ilk ortaya çıktıkları andan itibaren zamanla ses, yapı, anlam değişikliklerine uğrayarak varlıklarını sürdürür. Kelimeler bazen de kullanım sıklığını yitirir, yaşayan söz varlığında değil tarihî eserlerde, sözlüklerde kalırlar. Yurt sözü de en eski yazılı kaynaklardan bu yana Türk dilinin söz varlığında yer alan kelimelerimizdendir. Başlangıçtaki anlamını koruyan yurt sözü, zamanla bu temel anlam çerçevesinde Türk yazı dillerinde ve ağızlarında yeni anlamlar kazanmıştır. Bu yazıda yurt sözünün çağdaş Türk yazı dillerinde ve ağızlarında kullanım biçimleri, tarihi, yaygınlığı, kökeni ve anlamları kısacası sözcük bilimi açısından özellikleri ayrıntılı bir biçimde incelenmiştir. Xülasǝ Dilin lüğǝt tǝrkibindǝki kǝlmǝlǝr, ilk yarandıqları vaxtdan etibarǝn fonetika, morfologiya, mǝna dǝyişmǝlǝriylǝ varlıqlarını davam etdirirlǝr. Kǝlmǝler bǝzǝn dǝ sıxlıq formasını itirir, canlı söz varlığında yox tarihi ǝsǝrlǝrdǝ, lüğǝtlǝrdǝ qalırlar. Türk ǝdǝbi dillǝrinin söz varlığında yer alan yurd sözü dǝ qǝdimki yazılı mǝnbelerden tutaraq söz varlığında bu günǝ qǝdǝr yer alan kǝlmǝlǝrimizdǝndir. Qǝdimki mǝnasını saxlayan yurd sözü, bu ǝsl mǝna daxilindǝ Türk ǝdǝbi dillǝrindǝ vǝ dialektlǝrindǝ yeni mǝnalar qazanmışdır. Hǝmin bu mǝqalǝdǝ yurd sözünün müasir Türk ǝdǝbi dillǝrindǝ vǝ dialektlǝrindǝ işlǝdilǝn şǝkillǝri, keçmişi, yayılışı, mǝnşǝyi ve menaları elǝcǝ dǝ leksikologiya baxımından hüsusiyyǝtlǝri tǝfǝrrüatlı olaraq araşdırılmışdır. Abstract The words of vocabulary of the languages are from the beginning of the literary language when they first appeared, and have changes on their phonetics, morphological structure, meaning, they continue their existence. Sometimes words lose its frequency in actual vocabulary and remains only in dictionaries and in historical works. Since the oldest written sources, the word of yurt ‘home, house, country, homeland’ is in the vocabulary of the Turkic languages. The word of yurt which preserved its meaning in the beginning has gained new meanings in Turkic languages and dialects in time with this basic meaning. In this paper, the features of the usage of the word yurt in contemporary Turkic languages and dialects are examined by the phonetically, morphological, etymological, and semantically events.
Aşk İle Çalışan Yorulmaz: Ali Akyuıldız Armağanı, 2024
YORUKLER VE MASATAKE MATSUBARA
4th INTERNATIONAL CANKAYA SCIENTIFIC STUDIES CONGRESS, 2024
Gelişen çağ ve ilerleyen bilimle birlikte, sağlık hizmetlerinde kalite arayışı en yüksek seviyeye ulaşmıştır. Bu süreçte hedeflere ulaşmak ve kaliteyi sürekli artırarak sürdürmek, sağlık yöneticilerinin temel önceliği haline gelmiştir. Sağlık kurumlarında sunulan hizmetin kalitesi, profesyonel bir ekip ve bu ekibin uyumuyla mümkündür. Tıbbi sekreterler, bu ekibin önemli bir parçasını oluşturmakta ve sağlık kurumlarının neredeyse her kademesinde görev yapmaktadır. Hekimlerle yakın iş ilişkisi içinde olan tıbbi sekreterlerin, sağlıklı bir iletişim ortamında çalışması, personel yönetimi ve hasta memnuniyeti açısından sağlık yöneticilerinin dikkatle ele alması gereken bir konudur. Bu çalışma, hekimlerin birlikte çalıştıkları tıbbi sekreterler hakkında görüşlerini almak amacıyla gerçekleştirilmiştir. Çorum il merkezinde bulunan 5 hastanede (2 özel, 3 devlet) görev yapan 66 hekime anket uygulanarak veriler toplanmış ve SPSS paket programı ile analiz edilmiştir. Çalışma sonuçlarına göre, hekimler tıbbi sekreterleri mesleki beceriler açısından yeterli bulmakla birlikte, çalışma koşullarının iyileştirilmesi gerektiğini düşünmektedirler. Genel olarak, hekimler tıbbi sekreterlerle uyum içinde çalıştıklarını belirtmişlerdir. Sağlık hizmetlerinin etkili bir şekilde sunulabilmesi adına, hekimler ve tıbbi sekreterlerin birbirleri hakkındaki görüşleri ve uyumları son derece önemlidir. Ayrıca, etkili örgütsel iletişim, zaman yönetimi, hataların azaltılması ve ekip çalışmasının güçlendirilmesi de bu uyum sayesinde mümkün olmaktadır.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.