Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
littera.hacettepe.edu.tr
…
18 pages
1 file
Bu makale, doğadaki insan dahil tüm canlıların ekolojik sistemin birbirini tamamlayan, ayrılmaz birer parçası olduğu ilkesine dayanan Amerikan doğa yazınında savunulan ekolojik temelli beden politikasını kuramsal bir çerçevede ele alarak, insan-merkezci yaklaşımın hem doğaya hem de insan bedenine nasıl zarar verdiğini doğa yazılarından alınan çarpıcı örneklerle tartışmaktadır. Buradaki beden politikası, "herşey diğer herşeyle bağlantılıdır" ifadesiyle bilinen ekolojinin Birinci yasasına dayandırılır. Bu doğrultuda ekolojik temelli beden politikasına yapılan eleştiriler de cevaplanmaktadır.
Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2020
Bu makale araştırma ve yayın etiğine uygun hazırlanmıştır intihal incelemesinden geçirilmiştir.
DergiPark (Istanbul University), 2019
Genelde erkeklerin daha görünür olduğu eskiçağ yazının aksine, Hipokrates'in kadınları da görünür kılan metodu, gözlem, yeni bir gözlem nesnesi yaratarak, jinekolojiyi doğurmuştur. Böylece antikitenin "beyaz-kollu" kadını artık görünürün alanına getirilmiş olur. Hipokratik metinlerdeki kadın hasta hikayelerinde, gözleme dayalı Hipokratik iş yapma biçiminin temelde iki kaynak ışığında çalıştığı söylenebilir: her ikisi de, analitik ve analojik olanı bütünleştiren şekilde, genelde sağaltmaya doğru aktif bir güç olan doğa, ve bedeni oluşturan dört temel sıvıdan (suyuk) biri olan su. Doğa'nın Hipokratik pratikte bu kullanılış biçimi ekolojik bir bakış açısıyla Kuhn'un "karşılaştırılamazlık" kategorisine karşı, bir arada iş yapma biçimlerini mümkün kılar. Çalışmada kısaca bilimsel (d)evrimlerin yapısı incelenmeye Popper ile başlanmış, Kuhn, Lakatos, Feyerabend, ve son olarak Crombie ile devam edilip, sonuncunun 'düşünme biçimleri' kavramının, pratiğe odaklanması ile, Hipokratik jinekolojik metodu anlamakta kullanılabileceği vurgulanmıştır. Anahtar Kelimeler: düşünme biçimleri, kadın çalışmaları, Hipokratik Metinler, tıp tarihi, dört suyuk teorisi. Women's Nature in the Hippocratic Writings and the Emergence of Gynecology As an antidote to a bias in the literature that has always made the male more visible, Hippocrates's novel way of making the woman, produced a new entity for observation, and led to the emergence of a new profession of medicine, gynecology. In this way, the "white armed" women of ancient times were brought into the realm of the visible. Examination of the case histories of women in the corpus revealed that the observational style was used in light of two principles, that of nature as an active force, generally for healing, and water as a function and humor; both the nature and water concepts uniting the analytical and the metaphorical in a holistic way. The nature inspiration enables an ecological view of Hippocratic practice in such a way that later categories described by Kuhn as incommensurable are seen to function in interrelation. The theoretical trajectory therefore, involves a short survey which starts with Popper and follows through Kuhn, Lakatos, Feyerabend, and finally Crombie, with the latter's concept of "styles of thinking" which accounts for how habits of thought inform specific practices like Hippocratic gynecology.
Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 2021
Bu çalışmada, ulusal alanyazında bilimin doğası konusunda yapılan çalışmaları çeşitli değişkenler açısından incelemek amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda 2002-2020 yılları arasında ULAKBİM'de taranan dergilerde yayınlanan makaleler araştırılmıştır. Bu makaleler arasında bilimin doğası konusunun öğretimine odaklanan 112 makale incelenmiştir. Çalışmada araştırma yöntemi olarak doküman analizi kullanılmıştır. Veriler analiz edillirken içerik analizinden yararlanılmıştır. İçerik analizi; yayın yılı, araştırma konusu, çalışma grubu, çalışmanın yöntemi, araştırma deseni, veri toplama araçları ve veri analiz yöntemleri olmak üzere yedi değişken üzerinden yapılmıştır. Elde edilen bulgulara göre bilimin doğası alanında ulusal alan yazında en çok çalışma yapılan yılların 2010 ve 2017 yılları olduğu görülmektedir. Yapılan çalışmaların önemli bir kısmında nitel yaklaşımdan yararlanıldığı belirlenmiştir. Nitel yaklaşım desenlerinden biri olan durum çalışması araştırmalarda en fazla tercih edilen desen olmuştur. Çalışmalarda en fazla öğretmen adayları, bölüm olarak ise fen bilgisi bölümü yer almıştır. İncelenen çalışmalarda verilerin toplanmasında en fazla açık uçlu sorulardan oluşan ölçeklerden yararlanılmıştır.
HHdayet romanlarının lmmhalcc ddllnden farklı olarak ddndar kadın edebbyatı, 'lardan ber İslamcılığı gündelk yaşama tercüme etmek yolunda beden ter-bbyess yöntemlerrnn etkkll olarak kullandı. Çalışmada mettnlerrnn nceleyeceğğm dndar kadınlar, 'l yılların ünverstelernde hdayet romanları okuyucuları olarak başörtüsü mücadeles vermş, İslamcılık hareket çersnde yer aldığı anlaşılan, bugünse muhafazakâr veya alternattf medya ve STK'lar yoluyla ffkkr üretmlern sürdüren Chan Aktaş, Yıldız Ramazanoğlu, Fatma Karabıyık Barbarosoğlu, Nazfe Şşman, Halme Toros ve Hdayet Şefkatl Tuksal gb ssmlerden oluşur. 'll yıllardan sonra güçlenen İslamcı-muhafazakâr polltt-kalara bağlı olarak orta sınıf ddndar kadınlığın yaratılması, tesettürün, hem orta sınıf seküler ve geleneksel Müslüman kadınlıktan hem de Müslüman erkeklkten ayırt eddlmek üzere ddndar kadınlar tarafından yennden anlamlandırılmasıyla mümkün oldu. DDndar kadın yazınında radd bbr seççme dayanılarak, özgürce tercch eddlddğğ bellrttlen tesettürün 'll yıllardakk karşılığı, kendd bedennne hâkkm, ataerkkl llşkklerden bağımsızlaşmış, kendd kenddnnn temssll hallne gelen " başörtülü kkmllk " ttr. KKmllğğn bütüncül, total yapısı hem kadını kamusalda özneleşttrmekte, hem de kttdar llşkklerrnden bağımsız bbr özneleşme süreccnnn yaşanabbleceğğ sanısı yaratmaktadır. Çalışmada tesettür, " başörtülü kkmllk " " n oluşturulması çn özellkle dğer kadın kategorlern ötekleştrlen ve detaylı br beden terbyesne dayalı br tür özneleşme stratejs olarak okunmaya çalışılacaktır. Tesettür İslamyette tesettürün şlevn anlayablmek çn özellkle cennetten kovuluş hkâyes le Tanrı'ya taatszlk, çıplaklığın blgsne ulaşma ve utanç duyma arasında kurulan llşkkye ddkkat etmek gerekkr. Yeryüzünün lk ççftt olan Adem
International Journal of Languages' Education, 2018
Ali Puskulluoglu (1935-2008) as a poet, author, and philologist, had been written in different kinds of literacy genres. However, he is mostly known by his poet and philologist persona. But Puskulluoglu had always seen himself as a poet and had wanted to be known as a poet. Ali Puskulluoglu had never desisted to describe nature with a plain language both in his times of being influenced by Garip trend and his later sociable poetry period. In his poems nature and patriotic love always coalesces. Roots of his poems reaches to his private life in special, and to the life in general. According to this non-urban life lover poet, summary of his poems are human and nature. Humanity moving away from nature becomes barren. Intangible concepts in his poems such as death, life, agony and sorrow, becomes tangible via metaphores from nature. Moreover in his sociable poems he tries to tell his ideas through examples from nature.
ASEAD 7. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMLER SEMPOZYUMU EJSER 7th INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON SOCIAL SCIENCES, 2021
Stoa felsefesinin ahlaki anlamda doğru yaşamanın en temel ilkesi olarak gördüğü ya da nasıl mutlu olabilirim sorusuna cevap olarak sunduğu “doğaya uygun yaşama” çoğunlukla yanlış anlaşılmıştır. Bunun iki önemli sebebi olduğu söylenebilir. Bunlardan birincisi, 18. yüzyıl filozoflarından olan Rousseau’nun “doğal yaşam” adını verdiği kavramla karıştırılmış olmasıdır. İkincisi ise “doğaya uygun yaşama” ifadesinin modern insanın kafasındaki bugünkü anlamda “doğa” kavramı ile karıştırılmasıdır. İşte bu yanlış anlaşılmaların düzeltilmesi için bu çalışmada özellikle Geç Dönem Stoası olarak da adlandırılan Roma Stoası filozofları, Seneca, Epiktetos ve Aurelius üzerinden “doğaya uygun yaşama” iddası bir ahlak öğretisi ve mutluluk felsefesi olarak bütünlükçü bir tarzda sunulacaktır. Bu çalışmanın asıl tezi, Roma Stoacıların “doğa” dedikleri şeyin daha çok Arapçadan Türkçeye geçmiş olan “fıtrat” kavramına yakın bir anlam içerdiğidir. Nitekim genel olarak Stoacılar iradeyi temel alan ahlak anlayışlarını, varlık bütününün bir parçası olan insanın en yüksek iyiye ulaşmasını yani insanın doğaya/doğasına uygun yaşamasına bağlamışlardır. Dolayısıyla, Stoacı düşünürlerin “insan nasıl mutlu olabilir?” sorusuna verdikleri “doğaya uygun yaşama” cevabı kendi tartışmaları üzerinden anlaşılır kılınacaktır.
2020
Doğaya uygun yaşamak"ı amaçlayan Stoacılık, gündelik pratiklere dair önerileri ve kişileri kendini araştırmaya yönlendiren ikazlarıyla çeşitli dönemlerde olduğu kadar günümüzde de kişilere belirli eylem olanakları sunar. Bu olanakların gerçekleştirilebilir olması için "doğaya uygun yaşamak"ın anlamının tartışıldığı bu çalışmada, doğadan hareket eden, akla uygunluğu ölçüt alan ve erdemi erek olarak belirleyen Stoacılığın, hareket noktası, ölçüt ve erek arasında nasıl bir bağlantı kurduğuna değinilmektedir. Çalışma Stoa etiğinin önemli kavramlarından biri olan oikeiōsis aracılığıyla doğa, akıl ve erdem kavramları arasında bir bağlantı olduğunu ve bu kavramların farklı bağlamlarda birbirlerinin yerine kullanılabilir olduklarını Stoacı metinlerden hareketle ortaya koymaktadır. Bu bağlantılar ve kavramsal geçişlilik, Stoacıların "doğaya uygun yaşamak" ile kastettiklerinin yalnızca doğaya uygunluk olmadığını, bunun yanı sıra bu ifadenin, "doğaya, akla ve erdeme uygun yaşamak" anlamına geldiğini göstermektedir.
R. G . COLLINGVV/OOD'UN DİN FELSEFES, 2016
2007
“ İntibâh'ta Kadın Bedeni ve Doğayla Erkek Zihni ve Medeniyetin Karşıtlığı”. Varlık (Haziran 2007): 13-17.
2015
Yasanilan yuzyilin en buyuk sosyal sorunlarindan birisi, insanlarin ve toplumlarin birbirlerine karsi gelistirdigi olumsuz zihinsel yonelimler ve yonelimlerin bir sonucu olarak ortaya cikan birlikte yasama kulturunun zarar gormus olmasidir. Yasanilan diger bir sorun ise insanin dogaya karsi yuzyillardan beri gelistirdigi bilinc ve bu bilincin neden oldugu dogal tahribat ve insanin doga ile olan birlikteliginin zarar gormus yapisidir. Dogaya ve birlikte yasama kulturune zarar veren her iki sorun, temelde birlikte yasama kulturunun dejenere olmus aktuel durumunu yansitmaktadir. Yalnizca sosyal bir varlik olarak degil, ayni zamanda dogal ve dogaya ait bir varlik olarak insan, butuncul bir bakis acisiyla birlikte, yasama diyalektigini zorunlu olarak doga ile paralel baslangiclara dayandirmak zorundadir. Sunulan bu bakis acisi cercevesinde calismamizin amaci, insanin doga ile olan iliskisinin gerekcelendirilmis yapisini, birlikte yasama kulturu baglaminda alarak, dogayi dikkate alan bir ...
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Sanat ve Tasarım Dergisi, 2023
Marmara Universitesi Kadin ve Toplumsal Cinsiyet Arastirmalari Dergisi
SineFilozofi, 2020
Tasarım + Kuram, 2020
DergiPark (Istanbul University), 2023
Mediterranean Journal of Humanities, 2017
Artvin Çoruh Üniversitesi Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi, 2019
ULUSLARARASI MİTOLOJİ İ SEMPOZYUMU, 2019
BİLİMKURGUYU ANLAMAK: Alt Türlere Eleştirel Yaklaşımlar, Nobel Bilimsel Eserler, 2021
Kültür Bakanlığı Yayınları, 2002
ETHOS: Felsefe ve Toplumsal Bilimlerde Diyaloglar , 2017
Feminist Tahayyül, 2022
Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi, 2019
Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, 2017