Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2020, The Journal of Academic Social Sciences
…
21 pages
1 file
Büyük sanatçıların eserlerini kopyalamak, teknik beceriyi arttırmanın yanında sanatsal eğitimin bir parçasıdır. Her sanatçı başka bir sanatçının eserinden ilham alabilir; kendi eserlerinde o sanatçılara göndermeler yapan birçok öge kullanabilir. Bunlar, başka bir sanatçıya öykünmenin bilinen yollarındandır. Bazıları ise eserlerin aslını kopyalarken bunu gizlice yapmakta ve özgün bir üslup olarak sunmaktadır. Bu durum sahtecilik olarak isimlendirilmektedir. Konu bu bağlamda hukuksal çerçevede değerlendirilmektedir. Fikir ve sanat eserleri üzerindeki haklar, FSEK'da düzenlenen hukuk ve ceza davalarıyla koruma altına alınmıştır. Özel hukukta fikir ve sanat eserleri üzerindeki hakların ihlali halinde tecavüzün ref'i (FSEK m. 66-68), tecavüzün men'i (FSEK m. 69), tazminat (FSEK m. 70/1-2) ve temin edilen kârın devri (FSEK m. 70/3) davalarını açabilmek söz konusudur. Bu haklar sınai hakları ve telif haklarını kapsamaktadır. Bu çalışmanın amacı, görsel sanat eserlerinin yeniden üretimi ve sahteciliğini örneklerle ve 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) kapsamında düzenlenen eserin hususiyetini açıklamaya çalışmaktır.
Journal of International Social Research, 2018
Tarihin başlangıç dönemlerinden buyana insanoğlunu diğer canlılardan farklı kılan en önemli özelliklerden biri karşılıklı iletişim kurma yetisi olmuştur. İletişim kişilerin birbirlerini anlaması için bir ihtiyaç sonucu oluşan bir gerekliliktir. İnsanlar günümüze kadar geliştirilmiş olan farklı iletişim türlerini kullanarak birbirlerini anlayabilmekte ve bilgi aktarımında bulunabilmektedirler. İletişim çağında yaşadığımız günümüzde görsel iletişim, evrensel dil oluşumu açısından ön planda yer almaktadır. İletişimde kullanılan görseller anlatım ifadesi olarak birer evrensel dildir. Görsel sanatların her dalında kendine has bir dil olmakla birlikte bu diller, görsel semboller ve işaretler dünyasını oluşturmaktadır. Görsel semboller ve işaretler görsel iletişimi hızlandırarak yaygınlaştırmaktadır. Sanatın insanlar için ilgi çekici olmasının altında yatan gerçeklerden biri gizemli yönünün de bulunmasıdır. Bu gizemi çoğunlukla semboller oluşturmaktadır. Günümüze kadar sanat gizemden ve mistisizmden beslenmiştir. Böylece sanatsal sembolizm gündeme gelmiştir. Bireyler arası iletişim kurmanın çok farklı yolları olduğu için iletişim şekli sürekli değişebilir ancak, değişmeyen bir kavram vardır ki; o da semboldür denilebilir. Semboller bir şeyi tanıtan, temsil eden biçim ya da alametler olduğundan iletişimde önemli bir ifade formudur. Semboller aracılığıyla iletişim kurmanın yolu onları anlama ve anlamlandırmayla doğrudan ilişkilidir. Mağara duvarlarına çizilen resimler, ilk yazı sistemleri, petroglifler, hiyeroglif yazılar, sayısal sistemler, soyut ve somut birçok resim ile betimsel anlatımlar anlamlandırmayı bekleyen birer sembol olarak değerlendirilebilir. Görsel sanatların içerdiği semboller ve işaretler alanın dilini ortaya koyarak görsel sanat dili oluştururlar. Betimsel tarama yöntemiyle gerçekleştirilen bu araştırmanın genel amacı; görsel sanatlardaki evrensel dili semboller ve iletişim açısından değerlendirmek, görsel sanatların evrensel dil olma boyutunu tartışmak ve sanatsal sembolizmin önemini vurgulamaktır.
Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2001
2012
Eserlerin korunmasiicin, olasiriskler goz onune alinarak cevresel kosullarin duzenlenmesi hayati onem tasimaktadir. Bu anlamda muzelerde, sergilerde veya kisisel/kurumsal koleksiyonlarda eserlere ait risklerin nasil ve kimler tarafindan ustlenilecegi ve buna uygun olarak nasil bir planlama yapilacagifarklilik gostermektedir. Eserler muzede veya sergiler sirasinda Devlet Garantisi (Devlet Tazminat Sistemi-DTS), ozel sigorta, sigortasiz veya personel korumalisistemler ile korunmaktadir. DTS’de sergiler sirasinda bir hasar veya eser kaybidurumunda, serginin bulundugu ulkedeki kamu otoriteleri tarafindan eser sahiplerine tazminat odenmesi veya hasarin restorasyon maliyetlerinin karsilanmasisoz konusudur. Ozel Sigorta da ise, “Fine Arts Insurance” olarak anilan ve “Sanat Eserlerine Yapilan Paket Sigorta Sozlesmeleri” olarak ifade edilebilen ve bir kisim genel sartlarin isigialtinda paketlenmisteminatlariiceren uygulamalar mevcuttur. Sigorta sirketi acisindan olaya bakildiginda, yangin si...
in resimleri üslup olarak oryantalizme yakındır. Eserleri arasında "Kaplumbağa Terbiyecisi" önemli bir yer tutmaktadır. Resmin mekanı olan Bursa'daki Yeşil Camii'nin üst katındaki odanın duvarlarındaki sıvalar ve çiniler yer yer dökülmüştür. Tablonun tek ışık kaynağı adamın önündeki alçak penceredir. Ellerini arkasına kavuşturmuş olan adam bir ney tutmaktadır. Sırtında bir nakkare asılıdır ve buna bağlı bir mızrap boynundan aşağı sarkmaktadır. Eserde, kaplumbağaların esin kaynağının Lale Devri'ndeki Sadabad eğlenceleri sırasında, hava karardıktan sonra sırtlarına mum dikilerek serbest bırakılan kaplumbağalar olduğu öne sürülmüştür. Başka bir yoruma göre ise, düşünceli biçimde dikilen adam sabır gerektiren zor bir iş olan kaplumbağaları terbiye etme işini, elindeki ney ve sırtındaki nakkareyi çalarak başarmayı ummaktadır. Terbiyesi zor olan kaplumbağaların nefse benzetildiği bu eserde, nefsin terbiyesinin ancak neyle yapılabileceği mesajının verildiği de yapılan yorumlar arasındadır. Akım: Oryantalizm Diğer Önemli Eserleri: Kaplumbağa Terbiyecisi, Arzuhalci, Kur'an Okuyan Hoca, Silah Tüccarı, Leylak Toplayan Kız, Mihrap.
Idil Journal of Art and Language, 2016
Görsel sanatlarda görme biçimi ve görsel algı, temel dayanaklardan birisidir. Bilinçli bir görüye ve görsel algıya sahip olmak önemli bir amaçtır. Bu açıdan fark ettiğimiz önemli bir soruna, görsel algının ve görünün önyargıların etkisinde kaldığı sorununa dikkat çekilmektedir. Bu nedenle, bu çalışmada, görsel sanatlarda, görmenin önyargılı olduğu savunulmaktadır. Ayrıca sanat literatüründe kullanılmayan "görsel önyargılar" kavramının sanat literatürüne girmesi gerekmektedir. Araştırmanın önemi, sanat eğitimi, yaratım ve alımlanması sürecine yansıyan görsel önyargılara dikkat çekerek farkındalığı artırmak ve çözüme yönelik yeni araştırmalara yol açmaktır. Sonuç olarak, düşünce ve değer yargıların önyargılı olması gibi, görsel algının da görsel önyargıların etkisi altında kaldığı, belleğe kayıtlı imgelerin mevcut duyum ve algı verisine etki ederek, onu olduğundan farklı algılanmasına neden olduğu ileri sürülmektedir. Bu nedenle görsel önyargıların, sanatsal yaratım ve alımlama sürecine yansıyan etkileri ele alınmalı, incelenmeli ve çözüm yolları araştırılmalıdır. Bu sayede, görsel önyargıların, sanatın yaratma ve alımlama süreçlerine olan yansımaları konusunda farkındalık artırılabilir ve olumsuz yansımaları azaltılabilir.
Bu araştırmanın amacı, sanat eserinin var olan diğer nesnelerle nasıl bir ilişkisi olduğunu ve onlardan nasıl ayrıldığını incelemeye almaktır. Bunun için Heidegger'in "sanat eseri" üzerine yaptığı analiz temel alınmıştır. Heidegger sanat eserini, esere yüklenen ve ona ulaşmanın önünü kapatan bilgileri hesaba katan bir yaklaşımla değerlendirir. Böylece eser, sanat eserini malzemeden ibaret gören anlayıştan ya da salt nesneye indirgeyen tutumdan sıyrılarak okunabilir. Bunun için araştırma kapsamında nesne ve sanat eseri ayrımı üzerinde durarak var olan nesneler içinde sanat eserinin nasıl konumlandığı incelenmiştir. Sanat eserinin diğer nesnelerden nasıl ayrıldığını anlayabilmek için sanatsal yaratım sürecine bakılması gerekliliği ortaya çıkmıştır. Bu süreci örneklemede, eser ve malzeme ilişkisi üzerinde durulmuş ve sahip olduğu tarihsel bilgiyle birlikte malzemeye dair bir hafıza kaynağı taşıdığı için seramik eser örnekleri seçilmiştir. Araştırma sonucunda, sanatsal yaratımın, bir aracın üretilmesinden farklı olarak, özel bir bilme türünü içeren yapısının sanat eserini bir nesne ya da üretildiği malzeme olmanın ötesine taşıdığı görülmüştür.
Günümüz Heykel Sanatında Varoluşçu Etkiler başlıklı bu metin bir Sanatta Yeterlik eser metni olarak hazırlanmıştır. Varoluşçuluk, bir felsefi disiplin olarak İkinci Dünya Savaşı sonrasında, iki dünya savaşı geçirmiş, yıkıntılar içinde ve kendi yarattığı ideallerin yok olduğunu görmüş bir Avrupa’nın ortasında ortaya çıkmış ve köklerini bu coğrafyada salmıştır. Varoluşçuluğu tarihsel olarak ele alan birçok kaynakta akım köklerini, felsefe tarihini devrimsel bir şekilde değiştiren ve insanın dünyada kendini bilmesinin önemine ve nasıl yaşaması gerektiğine dair düşünceleriyle felsefenin yönünü doğadan insana doğru çeviren Sokrates’te bulmaktadır. Elbette Sokrates Varoluşçu bir filozof değildir, ancak düşünceleriyle bu akımın filozoflarını oldukça etkilemiştir. Sokrates gibi aslında Varoluşçu olmayıp bu akımla ilişki kurulan Kierkegaard, Nietzsche, Blaise Pascal gibi pek çok farklı filozof vardır ancak Varoluşçuluğun asıl yeşerdiği yer yukarıda da belirtildiği gibi İkinci Dünya Savaşı sonrası Avrupa’dır. Ele aldığı iç sıkıntısı, dünyaya fırlatılmışlık, ölüm karşısında insanın varoluşu, kaygı, absürt gibi kavramlar dönemin toplumsal ve siyasal yaşantısında somut karşılıklar bulduğu için de oldukça popüler bir felsefe akımı olmuş ve etkileri günümüze kadar ulaşmıştır. Etkilerinin bu kadar geniş bir alanda ve zamansal olarak da uzun sürmesinin başka bir sebebi de akımın filozoflarının, diğer felsefe akımları ve disiplinlerinin aksine felsefi düşünce ve kavramlarını daha çok edebi metinler üzerinden aktarmaları ve bu sayede de entelektüel çevrelerde olduğu kadar gündelik yaşantının içinde de ses getirmiş olmalarıdır. Varoluşçuluk bu popülerliği üzerinden oldukça eleştirilmiş, bunalım ve umutsuzluk felsefesi olmakla itham edilmiştir. Varoluşçuluğun etkileri, edebiyat ve tiyatronun sınırlarını aşarak; resim, heykel, sinema, şiir, fotoğraf gibi alanlara da yansımış, bu felsefeden etkilenen ve kendi yaşantısı ve yaratma biçimleriyle bu felsefe arasında ilişki kuran birçok sanatçı olmuştur. Bu metnin konusu olan varoluşçuluk ve heykel ilişkisi de bu yüzden önemlidir. Bu eser metninin eser kısmını oluşturan üretimler, bütün bu kavramlar tarihsel ve felsefi olarak açıklandıktan sonra, varoluşçuluk ve heykel ilişkisine referans olabilecek üretimleri olan günümüz sanatçılarının eserleri üzerinden örneklenerek açıklanmış ve metin bu şekilde tamamlanmıştır.
Uluslararası Sanat ve Sanat Eğitimi Dergisi, 2019
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
2. Uluslararası Mühendislik Mimarlık ve Tasarım Kongresi., 2017
Journal of Turkish Studies, 2019
SANATÇININ KENDİLİĞİ VE YARATICI ETKİNLİĞİNE TRAVMA ÜZERİNDEN BİR BAKIŞ - EXAMINING ARTIST’S SELF AND CREATIVE PROCESS FROM THE TRAUMA PERSPECTIVE, 2020
JOURNAL OF ARTS, 2020
Siirt Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü dergisi, 2020
Ticaret ve Fikri Mülkiyet Hukuku Dergisi, 2021
Felsefe Arkivi, 50.Sayı, 2019
THE TURKISH ONLINE JOURNAL OF DESIGN, ART AND COMMUNICATION, 2016
Kurgu Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi Uluslararası Hakemli İletişim Dergisi, 2003
Turkish Studies (Elektronik), 2016
Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2019
Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi, 2018
DergiPark (Istanbul University), 2024
MAİV Yayınları, 2023
Erciyes İletişim Dergisi, 2013
Dilbilim Araştırmaları Dergisi, 1999