Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
Bilgi Yönetimi
Ülkemizde nitelikli elektronik imzanın kullanımına 5 Ocak 2004 tarih ve 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu ile başlanmıştır. 5070 sayılı Kanun, Avrupa Birliği (AB) 1999/93/EC Direktifini model alarak güven hizmetleri kapsamını elektronik imza ve zaman damgası ile sınırlı tutmaktadır. 2014 yılında ise günümüz gereksinimlerini karşılamak için elektronik kimlik tanımlama ve güven hizmetleriyle ilgili bir AB tüzüğü olan Elektronik Kimlik Belirleme ve Güven Hizmetleri Tüzüğü (eIDAS) yayımlanarak güven hizmetleri çeşitlendirilmiştir. AB 1999/93/EC Direktifi yerine geçen eIDAS; basit, gelişmiş ve nitelikli olmak üzere birbiri üzerine yapılanan üç farklı elektronik imza türü tanımlamaktadır.
Elektronik Seviye Denetleme Devreleri ve Metal Detektörler -Electronic Level Control Circuits and Metal detectors , 2009
Bu yazıda, özellikle endüstriyel uygulamalarda metal detektör ve seviye denetleme devrelerinden bahsedilecektir. Bu uygulamalarda yaygın olarak kullanılan belli başlı iki LC osilatörünün-Colpitts ve Clapp osilatörünün osilasyon frekanslarının bağıntıları verilecektir. Bu iki LC osilatörü, metal detektör uygulamalarında yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu yazıda bu osilatörleri gerçekleştirirken gözetilecek hususlara değinilmiştir. İç-içe geçmiş silindirik bir sıvı haznesinin içindeki sıvı veya katı madde değişirken, kapasite hesaplanması örnek olarak verilmiştir. Amerika Birleşik Devletleri'nde ve İngiltere'de metal detektör kullanımı serbesttir. Eğlence amacıyla kişiler metal detektörlerini plajlara götürmekte ve kuma sakladıkları sikkeleri (metal paraları İng. coins) ve metalleri, metal detektörlerle bulmaya çalışmaktadırlar. Bu durumu kataloglarında da görmekteyiz. Böylece metal detektörler bir eğlence aracı olarak da kullanılmaktadır. Kıbrıs'ın kuzeyinde maalesef "metal detektör" bulundurmak yasaklanmıştır. Dolayısıyla metal detektörler konusunda bilimsel çalışmalar yapılması da bilvesile kösteklenmekte ve engellenmektedir. Bu yasakçı zihniyet sonucunda, tarlalarda mayın arama becerisinden insanlarımız yoksun olmaktadır ve günü geldiğinde de beceri eksikliğinden ötürü bu gibi işlerin yabancılara ihale edilmesi zorunlu olmaktadır. Yasakçı zihniyet bu tutumuyla ekonomik bakımından bindiği dalı da kesmektedir.
Elektronik Kimlik Trendleri, 2021
Elektronik kimlik (eID – Electronic Identification) alanı; güvenlik, veri gizliliği ve kolaylığa yönelik geniş çaplı küresel değişimler nedeniyle hızlı bir şekilde değişmekte, fiziksel ve sayısal dünyalar arasındaki hatlar ise giderek bulanıklaşmaktadır. Biyometri gibi uzun süredir kullanılan kimlik belirleme teknolojileri, sayısal kimliğe yönelik geleneksel yaklaşımları altüst etmek üzere yeni ortaya çıkan teknolojilerle birleşmektedir. Teknoloji alanındaki bu gelişme ve değişimler, hükümetlerin vatandaşlarına kimlik verme şeklini de derinden etkileyecektir. Elektronik kimlik veya eID denildiğinde, çevrim içi hizmetlere erişmek veya çevrimiçi işlemler yapmak maksadıyla kişi veya kuruluşlar için bir kimlik kanıtı sağlayan sayısal bir çözümden bahsedilmektedir. Bu makalenin amacı; eID’yi etkileyen mevcut teknolojilerin hâlihazır durumunun genel bir çerçevesini ortaya koymak ve kısa ile uzun vadede elektronik tanımlamanın geleceğini şekillendirecek olan temel trendleri kısaca özetlemektir. Devletler tarafından verilen eID’lerin, özel sayısal kimlik çözümleriyle karşılaştırıldıklarında uygulanabilir olmalarını sağlamak ve kullanılabilirlik ile güvenlik açılarından da vatandaşların ihtiyaçlarına uygun olarak kalmalarını sağlamak maksadıyla politika belirleyicilerin eID alanında beklenen gelişimi anlamaları çok önemlidir.
Atom çekirdeğinin çevresinde elektronların sırasıyla yerleştiği ve çekirdek çevresinde dönüp durmakta olduğu belirli temel enerji seviyeleri vardır. Bir enerji seviyesi atom çekirdeğine ne kadar yakınsa, sahip olduğu enerji o kadar düşüktür. Her elektron sahip olduğu enerjiye göre atom çekirdeği etrafında belli enerji seviyelerinde bulunur. Elektronların çekirdek etrafında bulunma olasılığının en yüksek olduğu bölgeye “yörünge” (ingilizce: orbit) denir. Kaynak: http://ortaogretimkimyasi.com/ders4_3.html
Adli Tıp Bulteni, 2001
Öz Stabilizasyon, puzolanik katkı malzemeleri kullanılarak killerin kıvam, dayanım ve sıkışma gibi geoteknik özelliklerinin iyileştirilmesidir. Kolay uygulanabilir ve ekonomik olması nedeniyle günümüzde en fazla tercih edilen yöntemlerden birisidir. Killi zeminlere belli oranlarda katkı malzemesi eklenerek uygulanan bu yöntem ile zemin içerisinde meydana gelen puzolanik reaksiyon sonucunda kilin geoteknik özellikleri iyileştirilebilmektedir. Bu yöntemde kullanılan katkı malzemeleri kireç, uçucu kül, silis dumanı, çimento, reçine gibi doğal olmayan puzolanlar ile birlikte tüf, volkanik kül, şeyl, diatomit gibi doğal puzolanik malzemeler de kullanılmaktadır. Ancak, daha ekonomik olması nedeniyle stabilizasyonun sadece doğal veya hem doğal hem de yapay puzolanlar kullanılarak yapılması önemlidir. Bu çalışmada, yapay ve doğal puzolanların kullanılması durumunda yüksek plastisiteli killerde meydana gelen dokusal değişimler incelenmiştir. Bu amaçla yapılan laboratuvar çalışmalarında, katkı malzemesi olarak sönmüş kireç, silis dumanı, uçucu kül ve tüf kullanılmıştır. Farklı tür ve oranda kullanılan katkı malzemelerinin etkisiyle kilin kıvamında ve dokusunda meydana gelen değişimler incelenmiştir. Yapılan çalışmalardan elde edilen sonuçlara göre, özellikle yapay ve doğal katkı malzemelerinin birlikte kullanıldığı örneklerde likit limit (LL) değerlerinin önemli ölçüde azaldığı belirlenmiştir. Tüm örneklerde Taramalı Elektron Mikroskobu (SEM) çalışmaları yapılmıştır. SEM çalışmaları ile elde edilen görüntüler, LL değerlerinde en fazla azalmanın meydana geldiği örneklerde puzolanik reaksiyon sonucunda önemli ölçüde topaklanmanın oluştuğunu göstermektedir. Bu örneklerde gelişen topaklanma sonucunda tane boyutları ve taneler arası boşluklarda artışlar belirlenmiştir. Ancak, LL değerindeki azalmanın sınırlı olduğu örneklerde topaklanma yeterince gelişmemiştir ve taneler daha plakamsı şekillidir.
ÖZET Güç akış analizi güç sistemleri açısından vazgeçilmez bir araç olarak karşımıza çıkmaktadır Bu amaçla bir çok güç akış analizi metodu ve programı literatürde ve piyasada geliştirilmiştir. Bu çalışmada ise gerçek bir sistemin güç akış analizleri ele alınmıştır. İzmir ili ve çevresine ait enerji iletim ve dağıtım hatlarının güç akış analizleri farklı senaryolar altında incelenmiş ve olası durumlar için alternatif çözüm önerileri üretilmiştir.
Online Uyuşmazlık Çözümü Online dispute resolution (ODR) yakında sıkça duyacağımız terimlerden olacak. ODR taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü sırasında teknolojinin de kullanıldığı bir yöntem olarak adlandırılabilir. ODR ile “Müzakere”, “Mediasyon” ve “Tahkim” gibi veya bunların değişik birleşimleri gerçekleştirilebilmektedir. Bu teknolojik çözüm metodu klasik ADR (Alternative Dispute Resolution) yöntemlerinin dengi olarak görülebilir. ODR da geleneksel müzakere yöntemleri ve süreç teknolojinin sunduğu online ortamlarda gerçekleşir.
Journal of Turkish Studies, 2013
Bu çalışmanın amacı, seviye belirleme sınavlarının matematik öğretiminde ne tür sorunlara yol açtığına dair öğretmen görüşlerinin neler olduğunu tespit etmektir. Bu amaçla bağlantılı olarak 21 maddelik bir açık uçlu yazılı anket formu araştırmacı tarafından hazırlanmış ve araştırmacının ulaşabildiği matematik öğretmenlerinden 17 tanesi ankete cevap vermiş olup bu anketler değerlendirmeye alınmıştır. Güvenirlik için araştırmacı ve alan uzmanı tarafından yapılan kodlamalar üzerinde iki kodlayıcı arasında uyuşum yüzdesi % 82 olarak hesaplanmıştır. Bu oran veri analizi açısından güvenirliğin sağlandığını göstermektedir. Elde edilen bulgular ışığında genel başarı düzeyinde düşüş, kazanımlara ulaşma düzeyinde azalma, disiplin sorunlarında artış, olumlu ders katılımında azalma temalarıyla ilişkili olmak üzere sorunların frekansının 45 olduğu, en fazla başarı düzeyindeki düşüşün atıf aldığı bununla birlikte kazanımlara ulaşma düzeyinde düşüş olduğu, disiplin sorunlarının arttığı ve derse olumlu katılımda azalma olduğuna değinildiği görülmüştür. SBS'nin öğrencilerdeki stres düzeyini artırdığı, matematik okur yazarı geliştirmenin sınav nedeniyle zorlaştığı, davranış bozukluklarının artması ve öğrencilerin programda yer alan konuları sınavda çıkan ve çıkmayan şeklide gruplama ve sınavda çıkmayan konulara çalışmama eğilimi gösterdikleri görülmüştür. Bulgulardan elde edilen sonuçlara dayalı olarak SBS kaldırılana kadar öğrencilerin "Sınav Yoluyla Öğrenme"ye tabi tutulması, matematik öğreticilerinin matematik okuryazarlığı konusunda hizmet içi eğitime tabi tutulması ve uygulamalı matematikçilerle matematik eğitimcilerinin sınav sorularını hazırlama konusunda işbirliği içinde çalışması önerileri geliştirilmiştir.
Elektronik Eğitim İçerikleri: Genel Bakış, 2022
Ana Dili Eğitimi Dergisi, 2019
Bu araştırmanın amacı, Sınıf Eğitimi ve Sosyal Bilgiler Eğitimi programlarında okuyan öğretmen adaylarının dijital okuryazarlık (sayısal yetkinlik) düzeylerini bazı değişkenler açısından incelemektir. Çalışmada öğretmen adaylarının dijital okuryazarlık düzeylerini ortaya koymak amacıyla tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmaya, 2017-2018 eğitim-öğretim yılında, bir devlet üniversitesinin, Sınıf Eğitimi ve Sosyal Bilgiler Eğitimi lisans programlarının 3. ve 4. sınıflarına devam eden 216 öğretmen adayı katılmıştır. Örneklem seçiminde, öğretmen adayları tarafından "Öğretim Teknolojileri ve Materyal Tasarımı" dersini almış olma veya almakta olma şartı gözetilmiştir. Araştırma verileri, Akkoyunlu, Yılmaz Soylu ve Çağlar (2010) tarafından geliştirilen "Sayısal Yetkinlik Ölçeği" aracılığıyla toplanmıştır. Ölçek, 7'li likert tipi 45 maddelik bir ölçektir. Araştırmanın veri toplama sürecinde araştırmacı, öğretmen adaylarına ölçekleri dağıtıp gerekli açıklamaları yapmıştır. Toplanan verilerin analizinde SPSS 20 paket programı aracılığıyla betimsel istatistiklerden ve t testi analizinden yararlanılmıştır. Çalışmada ölçeğin motivasyon ve yetkinlik alt boyutlarını oluşturan maddelerinden faydalanılmıştır. Bunun nedeni bu iki alt boyutun, bu çalışmada ulaşılmak istenen verileri elde etmede yeterli olduğu düşüncesidir. Dolayısıyla çalışmada ölçeğin iki alt boyutunu oluşturan toplam 26 maddesi analize tabi tutulmuştur. Araştırma sonuçlarına göre erkek öğretmen adaylarının dijital okuryazarlık düzeyleri, kadın öğretmen adaylarınınkinden anlamlı derecede yüksek bulunmuştur. Katılımcıların genel olarak orta düzeyde dijital okuryazarlığa sahip oldukları da çalışmanın bulguları arasındadır.
İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2021
2004 yılında yürürlüğe giren Elektronik İmza Kanunu ve ardından gelen diğer hukuki düzenlemelerle birlikte, elektronik imza kullanımı giderek yaygınlaşmış hem kamuda hem de özel sektörde sıklıkla kullanılmaya başlamıştır. Güvenli elektronik imza, özellikle pratikliği ve güvenilirliği sebebiyle tercih edilen bir imza yöntemi olarak karşımıza çıkmaktadır. Hem Borçlar Kanun’unda hem de Elektronik İmza Kanun’unda, güvenli elektronik imza, kural olarak el ile atılan imzaya hukuken eşdeğer sayılmıştır. Bunun için güvenli elektronik imzanın Kanunla belirlenen özellikleri taşıması gerekir. Çalışmamızda bu özelliklerden genel olarak bahsedilmiştir. Kullanımı yaygın olan güvenli elektronik imza türünde, imza sahibi kimselerin çoğunlukla sözleşmelerin içeriğine dikkat etmeyebileceği, mevzuattaki düzenlemelerden de haberdar olmayabilecekleri göz önünde bulundurulmuş ve konunun derli toplu işlenmesine çalışılmıştır. İmza sahibi olan kişilerin hakları ve yükümlülükleri sınıflandırılarak, belli ba...
Elektronik İmza; sahip olduğu kimlik doğrulama, bütünlük ve inkâr edilemezlik özellikleri ile ıslak imzaya eşdeğer olmasının yanı sıra sanal ortamda ihtiyaç duyulan güvenlik, güvenilirlik ve hukuki açıdan geçerlilik ihtiyaçlarına da cevap veren bir teknolojidir. E-imzanın artan kullanım oranları ile birlikte bir takım güvenlik problemleri ortaya çıkmıştır. Bu güvenlik problemleri şifreleme sistemleri, e-imza uygulamaları, servisler veya altyapılara ilişkin olabildiği gibi ıslak imzada karşılaşılabilen, sahte imzaya karşılık gelebilecek yetkisiz kullanım, yetkisiz imzalama problemleri de olabilmektedir. Bu tez çalışmasında, e-imzanın yetkisiz kullanımına karşı, elektronik olarak imzalanan belgelerin güvenliğini artıracak yeni bir sistem önerilmiştir. Küresel yer belirleme sisteminden de yararlanacak olan bu sistem e-imzalı belgelerin nerede imzalandığının tespit edilmesine ve e-imza kullanımın konum açısından sınırlanabilmesine olanak sağlamıştır. Çalışma kapsamında önerinin gerçekleşebilirliğini ortaya koymak için geliştirilen e-imza güvenliğinin artırılmasına yönelik konum damgası sistemi uygulaması başarılı sonuçlar vermiştir.
Özet: Bu çalışmanın amacı, elektronik imzalama prosedürü, kullanılan algoritmalar ve bunların bazı devlet kurumlarında uygulanmasında karşılaşılan sorunlar ele almaktır. Bazı kurumlara bizzat gidilerek veya online olarak elektronik imza uygulamaları ile ilgili bilgi alınmış, nelerin/nerelerde kullanıldığı, sistemin genel olarak nasıl çalıştığı ve geçerlilikleri, karşılaşılan sorunlar ayrıntılı bir şekilde incelenmiştir. Ayrıca bu inceleme sonucunda elektronik imzanın yeterince kullanılmadığı saptanmıştır. Çağdaşlığı yakalamak ve geri düşmemek için devlet ya da özel tüm kurumlarda elektronik imza uygulamasına geçilmesi zorunlu bir olgudur.
IOHS EXPO International Occupational Health And Safety Congress And Fai, 2018
İş Güvenliği Uzmanlarının Görev, Yetki, Sorumluluk ve Eğitimleri Hakkında Yönetmelik uyarınca, iş güvenliği uzmanları, işin acil durdurulması gereken durumları işverene ve ilerleyen süreçte yetkililere bildirmek ile yükümlüdür. Yine tespit edilen riskler onaylı deftere işlenmektedir. Ancak uygulamada işveren ile olan çalışan – maaş veren ilişkisi nedeniyle sorunlar yaşanmaktadır. Bu sorunları ortadan kaldırılması amacıyla iş güvenliği uzmanların e-imza kullanması ve kayıtlı elektronik posta (KEP) adreslerine bildirim yapması önerilmektedir. İş güvenliği uzmanları ile yapılan yapılandırılmamış mülakatlar neticesinde yaşanan sorunlar belirlenmiştir. E-imza ile yapılan yazışmalar inkar edilemezlik özelliğine sahiptir. Oluşturulduğu ve iletildiği tarihler kayıt altına alınmaktadır. Ayrıca KEP adresleri e-imza ve zaman damgası içerdiğinden resmi tebligat yolu olarak kabul edilmektedir. İş güvenliği uzmanların elektronik sistem üzerinde e-imza ile bildirim yapması, yapılan bildirim ile ilgili olarak yaşanan arşivleme, inkar etme, işverene ulaşamama, kanıtlayamama gibi sorunların ortadan kalkmasını ve önlemlerin daha hızlı şekilde devreye alınmasını sağlayacaktır. Yine çok sayıda kişiye tebliğ edilmesi gereken dökümanların tebliğ ve tebellüğünde önemli ölçüde zaman kazanılacaktır.
Semester Project, 2020
Otomotiv sektörü gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde kritik öneme sahip bir sektördür. İstihdam oranına olumlu etkisi, katma değer getirisi ve teknolojik gelişmelere katkısı açısından ülke ekonomisine doğrudan ve dolaylı etkisi bulunmakla birlikte kendini sürekli olarak yenilemek zorundadır. Mevcut durumda, ülkemiz ve dünya otomotiv sektöründe büyük paya sahip olan içten yanmalı araçlar, fosil yakıt kullanması sebebiyle özellikle ekolojik dengeye büyük zarar vermektedir. Bunun yanı sıra, gün geçtikçe azalan fosil yakıt rezervlerinin de etkisiyle otomotiv üreticileri alternatif arayışına girmişlerdir. 19. yüzyılda üretimi teknik ve ekonomik sebeplerden dolayı tamamen durmuş olan tümü elektrikli araçlar ile son zamanlarda yaygınlaştırma çalışmaları hızlanan hibrit elektrikli araçlar, konvansiyonel araçların yerini almaya başlamıştır. Bu çalışmada, otomatik kontrol donanımları sayesinde insan faktörüne ihtiyaç duymayan otonom araç teknolojileri, tümü elektrikli ve diğer araç türlerinde kullanılan diferansiyel/şanzıman uygulamaları karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. Bu çalışmada ayrıca 27 Aralık 2019 tarihinde lanse edilen Türkiye’nin Otomobilinin “PEST Analizi” de yer almaktadır.
İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2021
2004 yılında yürürlüğe giren Elektronik İmza Kanunu ve ardından gelen diğer hukuki düzenlemelerle birlikte, elektronik imza kullanımı giderek yaygınlaşmış hem kamuda hem de özel sektörde sıklıkla kullanılmaya başlamıştır. Güvenli elektronik imza, özellikle pratikliği ve güvenilirliği sebebiyle tercih edilen bir imza yöntemi olarak karşımıza çıkmaktadır. Hem Borçlar Kanun'unda hem de Elektronik İmza Kanun'unda, güvenli elektronik imza, kural olarak el ile atılan imzaya hukuken eşdeğer sayılmıştır. Bunun için güvenli elektronik imzanın Kanunla belirlenen özellikleri taşıması gerekir. Çalışmamızda bu özelliklerden genel olarak bahsedilmiştir. Kullanımı yaygın olan güvenli elektronik imza türünde, imza sahibi kimselerin çoğunlukla sözleşmelerin içeriğine dikkat etmeyebileceği, mevzuattaki düzenlemelerden de haberdar olmayabilecekleri göz önünde bulundurulmuş ve konunun derli toplu işlenmesine çalışılmıştır. İmza sahibi olan kişilerin hakları ve yükümlülükleri sınıflandırılarak, belli başlıklar altında incelenmiş, dolaylı olarak güvenli elektronik sertifika hizmetini sağlayanların da hak ve yükümlülüklerinden bahsedilmiştir. İmza sahibinin ve sertifika hizmeti verenlerin yükümlülüklerini yerine getirmesinin önemine dikkat çekilmeye çalışılmış, bu yolla hukuki sorunların azalacağına ve bu imza türüne olan güvenin artacağı inancıyla konu incelenmeye çalışılmıştır. Halihazırda var olan eksiklikler ve sorunlar tespit edilmeye çalışılarak, imza sahibi olanlarda veya edinmeyi düşünenlerde farkındalık oluşturulması hedeflenmiştir.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.