Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
Journal of Turkish Studies
…
30 pages
1 file
hedefi, küresel bir risk dünyasında korkuların yarattığı toplumsal etkileri "yorgun toplumlar" imgesiyle ilişkilendirerek ortaya koymaktır.
Günümüz toplumlarında, küreselleşmenin de etkisiyle üzerinde tartışılan yeni toplumsal durumlardan bahsedilmektedir. Bunlar üzerinde tartışılmaya başlanılan korku kültürü, risk toplumu, belirsizlik ve güvensizlik olgusu gibi toplumsal durumlardır. Teknolojideki ilerlemeler ve küreselleşme, insanları ve toplumları yeni değerlerle beraber değişime zorlamıştır. Bu değişim ve dönüşüm riskleri ve korkuları da beraberinde getirmiştir. Bu korkuları, ekonomiyle (ekonomik darboğazlar, işsizlik korkusu), eğitimle (başarısızlık korkusu), aileyle, çocuklarla, evlilikle (boşanma korkusu), suçla (şiddete maruz kalma korkusu), siyasetle (iktidara ters düşme korkusu), cinsiyetle (cinsiyet ayrımcılığı), yaşlılıkla (ölüm korkusu), sağlıkla (pandemi korkusu), dinle (kökten dinci korkusu), terörle, göçle (yasa dışı sığınmacı korkusu), afetle (deprem korkusu) ilişkilendirerek sıralayabiliriz. Korku insanların en ilkel duygularından biridir. Geçmişte avcılık ve toplayıcılıkla geçimini sağlayan topluluklarda vahşi hayvanlardan, doğal afetlerden, düşman başka bir kabileden korku duyulmaktaydı. Günümüzdeki risklerin çeşitli ve karşı konulmasının zor olması, önceden öngörülebilmesinin güçleşmesi, insanların güvensiz ve belirsiz bir ortamda korku duymalarına neden olmuştur. Modern dünyada riskler her yerdedir ve insan kendi eliyle yaratmıştır. Çağımızda korkular salgın hastalık gibi etrafımızı kuşatmıştır. İnsanlar, dünyanın eskisi gibi olmadığından dolayı korkularının arttığını ifade etmektedir. İnsanlar korkutularak yönlendirilmeye çalışılmaktadır. Siyasette, sosyal medyada, emlak pazarında korkularla insanlar etki altına alınmaktadır. Eskiden korkular birleştirici bir rol üstlenirken, bugün yerini toplumları ayrıştıran ve bölen bir role bırakmıştır. Belirsizlik korkunun kaynağıdır. İnsan bilmediği şeylerden korkar ve kaygılanır. Korku insanın düşüncelerinden oluşan bir duygudur. Eğer düşüncelerinde tehlike hissederse korku ile tepki verir. İnsanlarda düşünceler aynı olsa da verdikleri reaksiyonlar farklılaşabilir. Çoğu insan yaşadıkları korku sebebinin düşünceleri olduğunu bilmedikleri için, sorunu nasıl çözümleyebilecekleri konusunda çaresizlik yaşarlar. Giderek korkuları büyür ve içinden çıkılamaz bir boyut alır. Kişiler korkularıyla iki türlü mücadele ederler. Korkuyla başetme yollarından biri problemi çözmeye odaklı diğeri de duygusal rahatlamaya yöneliktir. İlki çözüm temelli bir mücadeleyi içerir. Sorunun temeline inilerek ortadan kaldırılmaya çalışılır. Duygusal rahatlama yönteminde ise kişiler sorunu kabullenir ya da sorun- dan kaçarak korkuyu azaltmayı tercih ederler. Kendilerinin hareket serbestliğini kısıtlayarak insanlardan uzaklaşırlar. Bu durumda hayattan yaşayarak öğrenebilecekleri olumlu duyguların oluşumunu engeller. Var olan problemi tanımlamak sorunu çözmenin ilk adımıdır. Bu kitapta toplumsal korkularımızı tanımlamaya çalıştık. Bilgi birikimi ve deneyimleri açısından zenginlik gösteren yazar ekibimizle hayatımızı kuşatan toplumsal korkuları ele alarak emek verdik. Bu anlamda temel kavramları zengin bir içerikle sunmayı hedefledik. Bu açıdan bakıldığında, uzmanlık alanlarında deneyimli yazarlarımızla alana katkılarımızı sizlerle paylaşıyoruz. Eserimizin hazırlanmasında emeği geçen çok değerli yazarlarımıza ve çalışmanın her aşamasında bizi destekleyen Eğitim Yayınevine teşekkür ederim. Korkularımızın esiri olmamak dileğiyle. Dr. Öğr. Üyesi Yelda Sevim
V. International Balkan and Near Eastern Social Sciences Congress Series - Kırklareli / Turkey, 2017
Günümüzde korku kavramı ile ilgili yapılan araştırmaların daha çok sosyoloji, psikoloji gibi alanlarda gerçekleştirildiği görülmektedir. Ancak bu kavram yönetim literatüründe yer alan örgüt kültürü içinde farklı boyutlarda karşımıza çıkmakta ve farklı şekillerde kullanılıp, yönlendirilebilinmektedir. Klasik yönetim anlayışları içinde sayılabilecek korku temelli yönetim, örgütlerde korku kültürü oluşturulması yolu ile işgörenlerin istenilen hedefler doğrultusunda sevk edilmesi için liderlerin kullandığı bir araç olarak görülebileceği yadsınamaz bir gerçektir. Bu nedenle korku kültürü liderler/yöneticiler açısından büyük önem arz etmektedir. Fakat korku kültürünün yalnızca liderlik ve yöneticilik tarzı açısından incelenmesi yeterli olmayabilir. Korku kavramı çocukluk dönemlerinde başlayan bir olgu olabilmektedir ve küçük yaşlarda ebeveynlerinden, öğretmenlerinden ve çevrelerinde yer alan diğer kişilerden korkan bireyler çalışma hayatında lider/yönetici ya da işverenlerinden de korkabilmektedirler. Bunun yanında korkunun bireysel, insana ait bir gerçeklik olarak ortaya çıktığı ifade edilebilir. Ancak diğer yandan insana ait bir gerçeklik olan korku kavramı örgüt içinde ve örgüt dışında yer alan birtakım faktörlerden de etkilenip ortaya çıkabilir. Bu anlamda örgütlerde korku kültürü farklı boyutlarda ele alınıp, bir bütün şeklinde incelenmeye değer bir kavram niteliği taşımakta ve yapılan çalışma, örgütlerde korku kültürünü içeren araştırmaların bir sentezini sunmaktadır. Bu amaç doğrultusunda çalışma; örgüt kültürü, örgütlerde korku kültürü, korku kültürünün tarihsel gelişimi, korku kültürünün örgütlere olan etkileri, korku kültürüne değinen araştırmalar ve farklı örgütlerde kullanılabilecek korku kültürünü oluşturan unsurlara dair bir model önerisinde bulunulması şeklinde sıralanmıştır. Araştırmanın, örgütlerde korku kültürü kavramını farklı boyutlar açısından irdelenmesini sağlayacağı ve korku kültürü konusunda ilgili araştırmacıların farkındalık düzeylerini artırmalarına katkı sağlayarak farklı bakış açıları sunacağı düşünülmektedir.
Copyright © Bu kitabın Türkiye'deki her türlü yayın hakkı Eğitim Yayınevi'ne aittir. Bütün hakları saklıdır. Kitabın tamamı veya bir kısmı 5846 sayılı yasanın hükümlerine göre kitabı yayımlayan firmanın ve yazarlarının önceden izni olmadan elektronik/mekanik yolla, fotokopi yoluyla ya da herhangi bir kayıt sistemi ile çoğaltılamaz, yayımlanamaz.
AUZEF-Felsefe Bölümü, Sosyolojiye Giriş-1 ders özeti. Pozitivist Sosyoloji, Auguste Comte, Emile Durkheim, Max Weber, Karl Marx, Ziya Gökalp, Sabahattin Bey, Yapısal İşlevselcilik, Çatışma Teorisi, Sembolik Etkileşimcilik, Fenomenolojik Sosyoloji, Statü, Rol, Franfurt Okulu, Dahrendorf, Mead, Ferdi Ben ve Sosyal Ben, Toplumsallaşma, Sosyalleşme, Ayna benlik, Toplumsal Statü, Toplumsal Rol, Toplumsal Tabakalaşma, Prekarya, Türkiye’de Toplumsal Tabakalaşma, Toplumsal Hareketlilik, Sosyal Mobilite, Kültürün Öğeleri, Türk Toplumunun Değerleri,
2020
Spor, modern dunyada toplumlarin zamanlarinin onemli bir bolumunu isgal eden bir sosyal eylem bicimidir. Gerek katilimci olarak, gerekse izleyici olarak modern insanin ilgi alanlarindan onemli birisini spor aktiviteleri olusturmaktadir. Ote yandan spor, onemli bir ekonomik sektor haline de gelmistir. Bireysel amator spora yonelik urunler onemli bir pazar payina sahipken profesyonel-endustriyel spor ekonomik dunyanin onemli bir parcasini olusturmaktadir. Zaman zaman toplumsal yasamda spor bireyler, gruplar ve siniflar arasi catismanin da bir tur cisimlesmis hali olarak gorulebilir. Toplumsal catismanin sembolik (ve bazen) somut hali olarak da yorumlanabilir. Bu calisma bu yaklasim tarzinin olabilirligini sorgulamayi amaclamaktadir.
Sosyoloji Divanı, 2016
Sosyoloji bir bilim ve bir düşünme yöntemi olarak iki ayrı tanıma sahiptir. Bir bilim olarak sosyoloji mütehassıs kişilerin, bilim emektarlarının güvenilir ve geçerli şartlar içinde çalıştığı sınırları ve yöntemi belirgin bir disiplindir. Bir düşünme yöntemi olarak sosyoloji her eğitim düzeyinden ve meslek grubundan insanların faydalanabileceği bir uğraş, bir görme biçimi veya bir araçtır. Bir bilim olarak sosyolojinin yöntem ve kavram havzası genişledikçe bir düşünme biçimi olarak sosyolojik muhayyile de güçlenmektedir. Emektarlarının bilime yaptığı katkı popüler kullanıma açıldıkça sosyoloji gündelik hayata daha etkin müdahil olmaktadır.
Eskiyeni, 2019
Dealing with the concept of god in philosophy, theology, kalām etc. is necessary, aside being surprising, since it is among one of the most essential topics of these disciplines. But when it comes to deal with the concept of god in Sociology or when “the concept of god in Sociology” is talked about, it is considered at first glance that the two things which should not be together are used together in a paradoxical way and with a meaningless force. However, if the issue is seen a little more closely, it will be understandable that the situation is not so. Because researching social dimensions of religion or reverse that society’s religious dimensions, Sociology has directly or indirectly been interested with the concept or subject of god; by carrying the subject on further aspects, some sociologists have even argued that society generates a god or gods, the society and God are the same thing, and god or gods are the reflections of society or groups. Thus, in Sociology, especially in the classic “Western Sociology”, society is god (God, god or gods), and god is soci-ety or group. In this viewpoint, society deifies or makes itself god. This can also be expressed as follows: God makes Himself society or socializes Him-self that is, reflects himself into society. In a sense that God has become sociology/sociological, and sociology has become god/divine. In this study, the concept of god in sociology is considered based on the ideas of some sociologists and some sociological sources at the level of introduction.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Araştırma Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Felsefe Bölümü Dergisi (Yayınlanmıyor), 1992
YELKEN, Ramazan, “Sosyolojinin Ontolojik Haritası: Sosyoloji ve Etik, Sosyal Bilim Etik ve Yöntem içinde, Edit: Osman KONUK, Ahmet Kemal Bayram, Adres Yay., Ankara, 2009, s.153-176. , 2009
Hilmi Yavuz: 'Edebiyat Okumaları']
Göç Sosyolojisi, 2023
Kitaphaber Kitap ve Eleştiri Dergisi, 2023
Journal of academic social resources (asrjournal), 2022
TESAM VII. Uluslararası Sosyal Bilimler Kongresi Gelenekten Geleceğe: İkinci Yüzyılın Eşiğinde Sosyal Bilimleri Yeniden Düşünmek, 2023
2019
Istanbul Journal of Sociological Studies, 2015
Avrasya terim dergisi, 2022
Istanbul Journal of Sociological Studies, 2016
Sosyoloji Araştırmaları Dergisi, 2022
TC DİCLE ÜNÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ARKEOLOJİ VE SANAT TARİHİ ANABİLİMDALI KLASİK ARKEOLOJİ BİLİMDALI YÜKSEK LİSANS TEZİ, 2010
Selçuk Üniversitesi edebiyat fakültesi dergisi, 2020
Bir Sosyolog Bir Kavram ve Din -1, 2023