Academia.eduAcademia.edu

"Osmanlı Döneminde Anadoluda Seccadenin İşlevinin Değişimi"

2014, “DÖNÜŞÜM” TEMALI ULUSLARARASI SANAT VE TASARIM KONGRESİ/Bildiri kitabi

9-14. yüzyıllar arasında ki İslam Sanatının en önemli özelliği, ibadet esnasındaki işlevi iken 14-19. yüzyıllar arasındaki İslam Sanatı ise Osmanlı Kültürü’nün zenginliği ile beraber dekoratif yönü, sanatsal ekspresyonu ve farklı sosyal kimlikleri ile öne çıkmaktadır. Daha doğrusu artık İslam Sanatı kendi başına sadece dine uyumlu bir sanat değil, aynı zamanda kendi kendine de sosyal statü oluşturan bir sanat olmuştur. Anadolu’da İslamiyet hiç bir dönemde, özellikle de Osmanlı döneminde “saf” İslam olmamıştır; eski gelenekler İslam dininin törenleri ile birleşmiş, bu geleneklere olan derin inanç dine de yansıtılmıştır. Kim olursa olsun; Yörük, gayrimüslim, Müslüman, padişah ya da köylü, hepsi için törenlerde kullanılan sembolik eşyaların ve edilecek duaların sihirli (magic) tarafı çok önemli olmuştur. Bu eşyalar arasında seccade de bulunmaktadır. Çeyizlik eşyalar arasında ilk sırada yer alan seccadelerdir. Kutsallık, nazarlık görevi ya da koruma özellikleri seccadenin sembolik anlamına yabancı değildir. Seccade halk kültüründe daha samimi yer oluşturmuşken, sarayda seccadeler daha “kutsallaşmış” saray kültürüne uygun bir biçime bürünmüştür. Saraydaki seccade kültürü çok daha gelişmiş ve zengindir; kıblegâh özel muhteşem tasarımlar, en yüksek kalite ile üretilmiştir. Ayrıca unutmamak gerekir ki seccade diğer Anadolu halıları ile beraber Avrupa’ya yayılmıştır ve kiliselerde, saraylarda lüks eşya olarak büyük ilgi görmüştür; sosyal statü belirten, estetiği yansıtan, ayin yapılan binalarda ve törenlerde önem kazanan bir eşya olmuştur. Hristiyanlar, Yahudiler tarafından hem ayin yapılan binalarda hem de bazı dini ibadetleri gerçekleştirirken seccade kullanılmıştır. Osmanlı döneminde bütün Tekstil Sanatı dalları “altın” dönemini yaşamıştır. Seccade gibi özel eşyalar dinin etkisi altında doğmuş, Anadolu Kültürü tarafından renklendirilmiş ve Yörük ellerin yardımı ile kendine özgü bir forma kavuşmuştur.