Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
18 pages
1 file
NEAR EAST HISTORICAL REVIEW
Belleten, 2007
Osmanlı Devleti'nde diğer gayrimüslim tebaanın yararlandıkları bütün ayrıcalıklardan yararlanan Nesturiler, din ve kültürlerini serbestçe yaşayabilmişler ve bu hoşgörü ortamında XVI. yüzyıldan XX. yüzyıla kadar, aşağı yukarı dört yüz yıl kadar, dinsel ve kültürel bakımdan hiç bir asimilasyona maruz kalmadan varlıklarını sürdürebilmişlerdir. Osmanlı ile İran devletleri arasındaki sınır bölgesinde (Van-Musul-Urmiye üçgeni arasında) sıkışarak, XIX. yüzyıla kadar dış dünyadan ve uygarlıktan ayrı kalarak uzun bir tecrit dönemi yaşayan Nesturiler, Kürt kabileler tarafından etrafları çevrilmiş vaziyette hayatlarını sürdürmüşlerdir. Bu dönemde dışarıdaki Hıristiyan dünyasından, sadece kendilerini Katolik Kilisesiyle birleştirmek isteyen Fransız misyonerler ile ilişki kurmuşlardır.
PhD Thesis, 2019
It’s a well-known reality for some considerable time that the missionaries, as a group aiming at “gaining either the Muslims and non-Muslims for Jesus”, pointing out the “eternal truth” to their “nominal brethren” and saving the Muslims from the “abysses of heresy”, were in close relations with Britain that cherishes political and economic desire upon the Ottoman Empire; and were in good contact with the foreign tradesmen. For sure, they had substantial though indirect weight in shaping the politics of the empire. In this study, some related issues such as how those missionaries were educated, when and in what conditions their mother states got into those kinds of adventures, what were their direct or indirect goals, whether those goals were overlapped with those of any and in what sense, what were their strategies toward and tools for the Turkish-Islamic society, and the dimensions of religious and cultural annihilation they caused are tried to be treated.
2002
Misyon ve Misyonerlik Kavramları Latince missio teriminden gelmekte olan "misyon", sözlük anlamı itibarıyla görev, yetki, bundan türetilmiş olan misyoner terimi ise "görevli olan kişi" anlamlarına gelmektedir. Ancak Hıristiyan geleneğinde misyoner ifadesi, bir kavram olarak, resmi kilise teşkilatı ya da herhangi bir Hıristiyan cemaat tarafından Hıristiyan mesajını ve dinini yaymak amacıyla özel olarak yetiştirilen ve bu çerçevede özellikle Hıristiyanlık dışı toplumlarda görevlendirilen kişi anlamına gelmektedir. Böylesi kişilerin oluşturduğu harekete ise misyonerlik adı verilmektedir.
Kitabevi Yayınları, 2018
Arka kapak yazısı: "Hıristiyanlık inancı, ortaya çıkışından itibaren misyon karakterli bir şekilde sistematize olmuştur. İsa’nın havarilerine söylediği: “Gökte ve yeryüzünde bütün yetki bana verildi. Bu nedenle gidin, bütün ulusları öğrencilerim olarak yetiştirin. Onları Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un adıyla vaftiz edin. Size buyurduğum her şeye uymayı onlara öğretin. İşte ben, dünyanın sonuna kadar her an sizinle birlikteyim (Matta 28:18-20).” mesajı doğrultusunda inanan, din adamı, kilise arasındaki bağın kurulmasında misyon önemli bir paya sahip olmuştur. Hıristiyanlıkla özdeşleşen ve iç içe gelişen misyonerlik kurumu, Dünya tarihi ilerledikçe belirli dönüşümler geçirmiştir. Başlangıçta, Hıristiyanlık inancının, ilk yayıldığı yerlerde tutunmasının başlıca yardımcısı olan misyonerlik, zaman içerisinde Batı sömürgeciliğinin ulaştığı coğrafyalarda, sömürgecilerin emellerini gerçekleştirmesi için önemli araçlardan biri haline gelmiştir. Bu noktada misyonerlikle hedeflenen Batı emperyalizminin ulaştığı yeni coğrafyalarda “yeni müminler” ile nüfuz alanları vücuda getirmektir. Elinizdeki bu kitap, Türkiye’nin farklı üniversitelerinde, farklı disiplinlerde çalışan akademisyenlerin ortak ürünüdür. Eserin amacı, yeni bulgu ve belgeler ışığında Türkiye’nin gündeminden hiç düşmeyen misyonerlik meselesine yeni bir soluk kazandırmaktır. Çalışma içerisinde yer alan bölümler daha çok 19. yüzyıl ve 20. yüzyıl başlarına tarihlenmektedir. Coğrafi olarak Anadolu; misyonerler açısından ise Protestan Misyonerlerin faaliyetleri merkeze alınmıştır."
American Missionary Activities in the Ottoman Empire and Harput American College In the study; It is aimed to examine the activities of American missionaries in the Ottoman Empire and the Harput American College in particular of these activities. Data about missionary activities and Harput American College was obtained from missionary travel books and memories, archival sources and many copyrighted works. In this study, the Prime Ministry Ottoman Archives were used, as well as the scanning / compilation method, which is one of the research methods. From the 16th century, when the first missionary activities started in the Ottoman lands, until the 19th century, missionary activities continued uninterruptedly. In this process, missionaries in the empire provided the opportunity to communicate closely with the minorities living in the Ottoman Empire through many institutions, especially education. Although the Protestant American missionaries, who set foot in the Ottoman geography at the beginning of the 19th century, started their missionary activities later than the Catholic missionary groups, the Protestants became the Protestant missionary group that carried out the most effective missionary activities in the Ottoman geography. Like every missionary group, American missionaries began their missionary activities in the Ottoman geography in line with individual efforts and religious purposes. The United States of America, which has just joined world politics and wants to rise politically, culturally and economically, has used missionaries as an intermediary to achieve these goals. American missionaries, who made good use of the multinational and linguistic structure of the Ottoman Empire, chose the Armenians, who were scattered and affiliated with the Gregorian Sect of Christianity, as their target. American missionaries were more active in Eastern Anatolia, where Armenians had a larger population. In Eastern Anatolia, the missionaries, who mixed with the Armenians in many fields, including education, health and other services, had the opportunity to create a human community that could work for the interests of America as well as spreading the Protestant sect. The American missionaries, who benefited from the Armenians having a population all over the empire, succeeded in creating a community that could serve their purposes on the Ottoman Empire, thanks to their education policies. iv Students educated by missionaries in Harput American College or Euphrates College immigrated to America or participated in missionary activities. It was also ensured that an enlightened Armenian class emerged during the educational activities. The Armenians, who were also affected by the influence of the Nationalism movement brought by the French Revolution, started activities to leave the Ottoman Empire. The influence of the missionaries was great in the revolt of the Armenians in many parts of the empire.
Belleten c. LXXXVI sy. 296 s: 309-334., 2019
www.ilimvetasavvuf.com, 2024
Misyonerlik, evrensel dinler ve özellikle Hristiyanlık bağlamında dinin yayılması amacıyla yapılan faaliyetlerdir. Misyonerler, dar anlamıyla herhangi bir dini öğretiyi yabancı ülkelerde yaymakla yükümlü din görevlileri olarak tanımlanır. Daha geniş anlamıyla ise başkalarını belirli bir öğretiye, özellikle dini bir öğretiye ikna etmeye çalışan, onları bu öğretiye çekme amacını üstlenen kişiler olarak tanımlanır. "Misyoner" terimi yaygın olarak Hristiyanlığı yaymayı amaç edinen görevliler için kullanılmaktadır. Misyonerlik, sadece dinsel bir faaliyet değil kültürel, siyasal ve ekonomik boyutları olan bir emperyalizmdir. Misyonerliğin kültürel boyutu, ulusal dilin ve dolayısıyla kültürlerin eğitim öğretim yaşamından çıkarılarak yerine küresel dil safsatası ile yabancı dilin konulmasıdır. Kasıtlı olarak veya bilmeyerek Türk halkının inancına saldıranlar, farkında olmasalar da misyonerliğe hizmet etmiş olmaktadırlar. Çünkü Türk halkının inancında meydana gelebilecek bir inanç boşluğunu doldurulmasını Hıristiyan misyonerleri sabırsızlıkla beklemektedirler. Çünkü din inancı, toplum için doğal bir ihtiyaçtır. Tehlike büyüktür. Toplum olarak kültürümüzü ve dini inançlarımızı Batı emperyalizmin musallat olmasından korumalıyız. 1000 yıldır toplumumuzun birliğini ve bütünlüğünü, bağlı bulunduğumuz İslam dininin temel ilkeleri ile sağladık. Bu yüzden her devirde bağımsızlığımızı elde edebildik. Bu yolda nice zaferler elde eden ülkemiz bundan sonra da aynı inanç ve ilkelerle yoluna devam ederek, Batı misyonerliğinin ülkemizde hezimete uğramasına çalışmalıyız.
2013
Anglo-Sakson misyonerlik faaliyetlerinin Osmanli-Ingiliz iliskilerinin gelisim surecinde oynadiklari belirleyici rol, en buyuk Protestan cemiyetlerinden biri olan Church Missionary Society’nin imparatorluktaki faaliyet alaninin yayginligiyla acik bir bicimde sergilenmektedir. Sanayilesme sureciyle birlikte guc dengelerindeki kaymalardan oturu bir taraftan Akdeniz’in kontrolu imparatorlugun elinden giderek cikarken, diger taraftan Ingiltere’nin XVI. yuzyildan itibaren Fransa’yla devam eden mucadelesi, 1871’de birligini kurarak guclu bir devlet haline gelen Almanya’nin da devreye girmesiyle, XIX. yuzyilda daha karmasiklasmistir. Artik Ingiltere her turlu tehditi, firsati, catisma ve isbirligi olanaklarini bolgenin en onemli aktoru haline gelmek amaciyla degerlendirmeye baslamistir. Anglikan Kilisesi’nin faaliyetleri, misyon bolgelerinin ilgili ulke tarafindan nufuz alani haline getirilmesini kolaylastirmasi itibariyla Britanya Imparatorlugu acisindan giderek daha kârli ve siyasi iktid...
DergiPark (Istanbul University), 2007
Misyonerlik, dünün meselesi olmak kadar basit değil; tam tersine güncel, somut ve uygulanan ülkeler açısından tahribi yüksek, uzun süreli bir problemler yumağıdır. Ülkemizdeki misyonerlik faaliyetlerinin bu günü ile ilgili üç yıl kadar önce TSK'nın, Emniyet Genel Müdürlüğü'nün ve Ankara Ticaret Odası'nın yayınladığı raporlar, konunun ciddiyetini ortaya koyacak niteliktedir. Misyonerlerin kullandıkları yöntemler, uyguladıkları taktikler dikkate alındığında bu işin programlı ve kurumsal destekli olduğu kolayca görülebilmekte ve bunları nasıl öğrendikleri, nasıl yetiştirildikleri sorusu ister istemez akıllara gelmektedir. Ahmet Hamdi Paşa'nın 1914'te yazdığı, İslâm Dünyası ve İngiliz Misyoneri-İngiliz Misyoneri Nasıl Yetiştiriliyor? adlı kitabı, işte bu soruya cevap verecek içeriktedir. Yazar, görevli olarak Yemen'e gitmiş, orada bulunan Abdullah Mansur adında bir İngiliz misyonerle tanışmıştır. Kitap bu yolculuk sırasında öğrenilenleri ve misyonerlik karşısında alınabilecek önlemleri ihtiva etmektedir. Bunun yanında yazar, Deniz Yarbay (Bahriye Kaymakamı) Mustafa Bey'in 25 yıl kadar önce İngiltere seyahati sırasında misyonerlerden öğrendiklerini de anlatmaktadır. Kitabın 38-87. sayfaları arası Mustafa Bey'in hatıralarına ayrılmıştır. Kitap, Prof. Dr. Cemal Sofuoğlu tarafından notlar eklenerek sadeleştirilmiş ve 2006'da basılmıştır. Baş tarafında Ali Birinci'nin, Ahmet Hamdi Paşa'yı tanıtan bir yazısı mevcuttur. Zafer Çınar tarafından hazırlanan ve Yeditepe tarafından 2007 yılında basılan bir nüshası daha bulunmaktadır. Bu nüshada ise ilk olarak misyonerlikle ilgili özet bilgiler veril-* Adana-Ramazanoğlu İlköğretim Okulu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Osmanlı Devleti'nde Amerikan Board'un Kadın Misyonerleri, 2023
İNSAMER Analiz, 2019
Sosyal Bilimler Akademi Dergisi, 2020
Osmanlı Devleti'nde Amerikan Board Misyonerleri, 2022
Journal of International Social Research
II. Abdülhamid Döneminde Cizvit Teşkilatının Osmanlı Topraklarındaki Eğitim Faaliyetleri (1876-1909), 2023
Erzincan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2022
Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, 2017
Turkish academic research review, 2022
Near East Historical Review, 2020
Din Fenomenolojisi ve Misyonerlik, 2023
Journal of International Social Research, 2016
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, 2021