Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
19 pages
1 file
Ashes of Time
Esnek ve parçalanmış çalışma zamanları iş piyasasını dolayısıyla toplumu ve bireyi nasıl dönüştürür
Tarihi belirleyen, kategorize eden ve düzenleyen temel birim zamandır. Zaman ihtiyacı, insanlığın var olduğu andan itibaren , yaradılışı gereği bir zaruret olarak ortaya çıkmıştır. Zamanın anlamlaştırılması ve kategorik sınıflandırılması insanın sosyal bir yönünü temsil etmektedir. Zamana bağlı ve zamandan bağımsız olarak toplumlar, süreklilik arz eden bir enerjiye sahiptirler.Toplum, bu enerjinin dışa vurum şiddetine göre sürekli olarak bir devinimdedir. Bu devinimin lokomotifi ise kültürüdür. Toplumu meydana getiren en önemli ögelerin başında kültür birlikteliği gelmektedir. Kültür ise, bulunduğu toplumun anatomik yapısını ortaya koyan bir bileşkedir. Toplum tarafından biçimlendirilmiş , toplumun yaşayış düzenini, kendileriyle ve başkalarıyla olan ilişkilerini sınırlayan ve sınıflandıran genel yaşam kurallarıdır diyebiliriz. Bu bileşkenin yelpazesinde dil ana unsurdur. Yalnız, şunu ifade etmek gerekir ki, bu ana unsur çoğunlukla dil / din ekseninde gezinmektedir. Tam da bu noktada zamanın, zamanın gerektirdiklerinin ve etkilerinin bu eksen üzerinde ne denli belirleyici olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu belirleyicilik, zamanın içinde yer alan tarihe her gün yeni dipnotlar düşmektedir. Toplum, bu belirleyici unsurların bileşkesi olan kültürün temel taşıdır.Ve her ikisininde bağlı olduğu ortak nokta zamandır. Toplum olmadan kültürün, kültür olmadan toplumun oluşması mümkün değildir. Toplumu, toplum yapan ve ona aidiyetlik kazandıran, meşruiyetini sağlayan dil / dindir. Tarihin bir çok döneminde etkin olan unsur '' din '' olmasına karşın, toplumlar-milletler tarihinde '' din '' henüz pek yenidir ve asıl aidiyetlik unsuru olmaktan uzaktır. Ancak bu aidiyetlik unsurunun önemli bir ögesidir. Toplum / millet oluşumunda dil en önemli ve en belirleyici unsurdur. Bu tarihin pek çok döneminde olduğu gibi günümüzde de böyledir. Her ne kadar kültürün içerisinde dil alt başlıkmış gibi gözükse de-kültürün genelleyici bir kavram oluşundan ötürü-kültürü meydana getiren, yeşerten ve geliştiren dildir. Dolayısı ile dil olmadan kültür olmaz denilebilir. Zira kültürü ifade etmek ve tarihsel süreç içerisinde düzenlemek için dile büyük bir gereksinim vardır. Din, kültürden çok zaman sonra ortaya çıkmış olmasına karşın kültürü belirleyici bir unsur olduğu için yeri, hemen dilden sonradır. Bu bağlamda toplumu toplum kılan üç ana unsuru sayabiliriz. Bunlar dil, din ve kültürdür. Kültür bağlamında dünyanın en eski kültürlerinden birisi hiç şüphesiz Türk Kültürü' dür. Yalnız şunu ifade etmek gerekir ki, Türk Kültürü' nden daha eski olan kültürler olmasına karşın bunların yalnızca bir ya da ikisi yaşanılabilir halde günümüze kadar gelebilmiştir. Dolayısı ile Türk Kültürü bu bağlamda da ender kültürlerdendir. Aynı benzeşme Türk Dilleri açısından da bu şekildedir. Tarih içerisinde Türk Kültürü ve dili , birçok kereler değişime uğramıştır.Temel olarak aynı kalabilmeyi başarmış olsa bile çevresindeki başka kültürlerden ve dillerden etkilenmek sureti ile yer yer değişikliğe uğramış olmakla birlikte günümüze kadar gelebilmeyi başarmış ve son olarak bu günkü şeklini almıştır. Bu değişim toplum içerisindeki enerjiden kaynaklanmaktadır.
Dervıs Zaım: Toplumsalın Eleştirisinden Geleneğin Estetiğine Yolculuk Ankara: DE- Ki Nisan 2010 , 2010
Bir yönetmenin sinemasını konuşmaya başlamak kaçınılmaz olarak onun yaratıcı yönü ve ürettiği işler üzerinde imzası olan bir yönetmen olarak farklılığını tartışmayı beraberinde getirecektir. Zamanını doldurmuş bir yaklaşım olan auteur sinemasına ait bir kuramdan
"Zaman Mekân" içinde, eds.: A. Şentürer, Ş. Ural, Ö. Berber, F.U. Sönmez, s.: 168-185, YEM Yay., İstanbul, 2008.
Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, 2021
Makalelerin dil, üslup ve içerik sorumluluğu yazarlara aittir. Yazılarda ifade edilen görüş ve düşünceler, dergimizi ve kurumumuzu bağlamaz.
Adnan Oktar (Harun Yahya) Bugüne kadar, gelmiş geçmiş bütün din ahlakına karşı olan kişilere ve akımlara bakıldığında hemen hepsinin felsefi temelinde materyalist (maddeci) düşüncenin yattığı görülür. Bilindiği gibi materyalistler Yaratılış gerçeğini reddederler. Bunun yerine maddenin sonsuzdan beri var olduğu ve sonsuza kadar da mutlak bir varlık olarak kalacağı yanılgısını savunurlar. Diğer bir deyişle maddeyi ilahlaştırırlar. (Allah'ı tenzih ederiz) Materyalistlerin kendi kaynaklarında materyalizm (maddecilik) şöyle tarif edilir: space Gökleri ve yeri bir örnek edinmeksizin yaratandır... (En-am Suresi, 101) Materyalizm dünyanın ezeli ve ebediliğini (öncesiz ve sonrasızlığını), Tanrı tarafından yaratılmış olmadığını ve de zaman ve mekanda sonsuzluğunu kabul eder.1 Materyalizmin maddeyi bu derece putlaştırmasının nedeni, her ne olursa olsun Allah'ın varlığını kabul etmemektir. Çünkü madde mutlak değilse bir başlangıcı var demektir; bir başlangıcı varsa da yoktan var edilmiş, yani yaratılmış demektir. Nitekim 20. yüzyılın sonunda tüm bilim dünyasının vardığı ortak sonuç, maddenin mutlak olmadığı, bir başlangıcı olduğu gerçeğini doğrulamaktadır: Tüm evren yaklaşık 15 milyar yıl önce "sıfır" hacimdeki bir noktanın patlamasıyla yokluktan meydana gelmiş ve genişleyerek günümüzdeki şeklini almıştır. Büyük Patlama (Big Bang) adı verilen bu olayın doğruluğu, pek çok somut delil ve gözlemle, aynı zamanda teorik fizikçilerin hesaplamalarıyla da kanıtlanmıştır. Bugün bilimin ulaştığı son nokta, Allah'ın Kuran'da bildirdiği ve İncil ve Tevrat'ta da haber verilen "evrenin yoktan var edildiği" gerçeğini doğrulamaktadır. Yine bununla birlikte çağdaş bilim, materyalizmi ve bunu esas alan ideolojileri her alanda yalanlamakta, materyalist görüşe sahip olanların maddeye dayalı dünyalarını yıkmakta, Yaratılış'a karşı yürüttükleri mücadelede onları yenik düşürmektedir. Buna rağmen materyalistler, maddenin mutlak değil, yaratılmış olduğu gerçeğini bilimle çatışmak pahasına da olsa kabul edemezler. Çünkü bu gerçeği kabul etmek Allah'ın varlığını kabul etmelerini, Allah'a iman etmeleri ise din ahlakını kabul etmelerini ve yaşamalarını gerektirecektir. Din ahlakı ise herşeyden önce Allah'a kesin bir boyun eğmeyi ve teslimiyeti gerektirdiğinden, elbette ki böyle bir tutum, kibirlerine yenik düşmüş bu insanlara ağır gelecektir. Allah Kuran'da, gerçekleri gördükleri halde, kibirleri yüzünden gerçeklerden kaçanların durumunu şöyle bildirmektedir: Vicdanları kabul ettiği halde, zulüm ve büyüklenme dolayısıyla bunları inkar ettiler. Artık sen, bozguncuların nasıl bir sona uğratıldıklarına bir bak. (Neml Suresi, 14) Materyalistler, maddenin yanı sıra zamanın da mutlak olduğu, yani sonsuzdan gelip sonsuza gittiği yanılgısına inanırlar. Bu çarpık anlayışa dayanarak da kaderi, ahiret gününü, cenneti ve cehennemi reddetmeye çalışırlar. Oysa bugün modern bilim, maddenin olduğu gibi, maddenin bir türevi olan zamanın da maddeyle birlikte yokluktan var edildiğini ve zamanın da bir başlangıcı olduğunu ispatlamıştır. Aynı zamanda, zamanın izafi (göreceli-rölatif) bir kavram olduğu, materyalistlerin yüzyıllardır zannettikleri gibi değişmez ve sabit olmadığı, değişken bir algı biçimi olduğu da 20. yüzyılda ortaya çıkmıştır. Zamanın ve mekanın izafiyeti Einstein'ın "Rölativite" teorisiyle kanıtlanmış ve bu gerçek bugünkü modern fiziğin temelini oluşturmuştur. landscape Göklerde ve yerde ne varsa tümü Allah'ındır. Allah, her şeyi kuşatandır. (Nisa Suresi, 126) Sonuç olarak, zaman ve mekan mutlak olmayan, başlangıçları olan, Allah'ın yoktan var ettiği kavramlardır. Zamanı ve mekanı yaratan Allah, elbette bu kavramlardan münezzehtir. Allah, zamanın her anını zamansızlıkta belirlemiş, tespit etmiş ve yaratmıştır. İşte materyalistlerin akıl erdiremedikleri "kader" gerçeğinin özü de buradadır. Bizim için geçmişte yaşanmış ve gelecekte yaşanacak olan olayların tümü, zamandan münezzeh olan, zamanı yoktan var eden Yüce Allah'ın bilgisi ve hakimiyeti dahilindedir. Kuran'da 1400 yıl önce bildirilen ve inananların gönülden inandıkları gerçekleri bugün modern bilim de doğrulamakta ve Kuran'ın Allah'ın sözü olduğuna şahitlik etmektedir. Asırlardır Allah'ın varlığını ve Yaratılış gerçeğini reddeden materyalist düşünce ise, dilinden düşürmediği ve her fırsatta arkasına sığınmaya çalıştığı bilim tarafından her alanda yalanlanmaktadır. Bu kitapta, materyalistlerin öne sürdükleri iddiaların hiçbir bilimsel ve mantıksal geçerliliği olmadığını, aksine materyalizmin bugünün bilimi ile tamamen çökertildiğini delilleriyle aktaracağız. Burada anlatılan konular maddenin aslı, zamanın ve mekanın izafiyeti ile ilgili çok önemli deliller içermektedir. Öyle ki belki de bugüne kadar hiç düşünmediğiniz bazı gerçeklerle karşılaşacak, maddenin özünün materyalizmin iddia ettiğinden veya size öğretilenden çok daha farklı olduğunu anlayacaksınız.
2018
Buyuk Buhran oncesi donemde toplumsal donusumler gerceklesmis, teknolojinin gelisimi kitlesel uretim faaliyetlerini arttirmis, buyuk sirketler kazanclarini reel uretim faaliyetlerinin yaninda finans sektorunde degerlendirmeye baslamistir. Modern Zamanlar filmi, boyle bir donemi resmetmis ve krizin sonuclarini toplumun gozunden anlatmistir. Bu makalenin amaci, ortodoks iktisatin kabullerine elestirel bir yaklasim getiren ve Kurumsal Iktisat’in kurucusu kabul edilen Veblen’in iktisat anlayisini, donemin ekonomik ve sosyal sartlarini buyuk olcude yansitan Modern Zamanlar filmindeki anlatim temelinde somutlastirmak, Veblen’in iktisat literaturune katkilarini film ile ortak noktalari esas alarak tartismak ve ekonomik krizlere neden olan davranislari analiz etmektir.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Moment Journal, 2018
Kaygı. Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Felsefe Dergisi, 2021
Hitit Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2015
Kanuni Sultan Suleyman ve Zamanı, 2022
BAK: Yakın Plan, 2019
Düşünen Şehir Dergisi, 2020
Temaşa Erciyes Üniversitesi Felsefe Bölümü Dergisi, 2021
Düşünen Şehir Dergisi, 2020