Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2022, İPA İstanbul Dergisi, Sayı 4
…
5 pages
1 file
Yazıda, doğa olaylarının afetlere dönüşmesi sürecinde etkisi olan dört etmen etmen belirlenmektedir.
Dosya 47: TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi, 2020
Günümüzde sanayi ve teknolojideki insan faaliyetleri, kentlerin doğal çevresini derinden değiştirmektedir. Sağlıklı ve yaşanabilir doğal bir kentsel çerçevenin sağlanması adına yıllardır çeşitli araştırmalar yapılmaktadır. COVID-19, kentle insan arasındaki ilişkiyi değiştirmekte ve küresel olarak kentsel yaşamı yeniden şekillendirmektedir. Kentlerin daha sürdürülebilir ve yaşanabilir olması adına COVID-19'un kentsel dünyadaki etkileri önemli olmaktadır. COVID- 19'un "yeni normal"i, sağlık, ekonomi, politika, kent gibi kesişen gündemler içerisinde yalnızca sağlık sorunları çerçevesinde değil aynı zamanda çevresel sürdürülebilirlik ve "yeşil" ekonomik iyileşme bağlamında da değerlendirmek mümkündür. Bu durum şehirlerde yaşama biçimlerimizi yeniden şekillendirmek üzerinde tartışmaları ve araştırmaları yönlendirmektedir. Bu makale doğaya dair insan odaklı düşünceye eleştirel yaklaşmakta, tarihsel süreçlerdeki salgın hastalıkların kent üzerindeki etkilerinden çıkarımlarda bulunmakta ve insanla birlikte dönüşen doğayı anlamaya çalışmaktadır. Halk sağlığı bağlamında COVID-19 pandemisinin bizi doğanın kusurlu yönleri ile daha da yaklaştırmış olabileceği savı üzerinden kent ve doğa ilişkisini sorgulamaktadır.
Afetlerde Sosyal Hizmet, 2024
Afet çalışmalarının genellikle “doğal” ve insan yapımı olmak üzere iki şekilde değerlendirildiğini görmekteyiz. İlki yaşananları ağırlıklı olarak doğal olaylar ve sebepler olarak ele alırken, ikincisi insan kaynaklı olaylar ve sebepler olarak ele alma eğilimindedir. Ancak antropologlar, afetleri bu iki etkenin bileşiminde ya da arakesitinde değerlendirerek üçüncü bir seçeneğin varlığını gündeme getirmektedirler. Afetlere ve sonrasında yaşananlara antropolojik bakış, fiziksel yıkım ve kayıplara ek olarak hayatta kalanların sosyal/kültürel yönden de hasar gördüklerine vurgu yapmaktadır. Dolayısıyla afetler sonrasında bu yönde de çalışmalar yapılmasının gerekliliği gündeme getirilmektedir. Bu yazı, afet antropolojisi çerçevesi altında, 6 Şubat 2023 depremini toplumsal eşitsizlik ve adaletsizliğin yanı sıra etnik ayrımcılık boyutunu da öne çıkararak “kültürel afetlere” yaklaşımı ele almaktadır. Afet ve afet yönetimine antropolojik bakış, aslında bize bunun ne kadar interdisipliner bir alan olduğunu bir kez daha hatırlatır. Çünkü doğal ve/ya insan yapımı fark etmeksizin afetler zaten pek çok alanı ilgilendiren olaylar(dan)dır.
Bu yazı BirGün Pazar’ın 23 Temmuz 2017 tarihli 541’inci sayısında yayımlanmıştır.
EUL Journal of Social Sciences, 2010
Disasters are important crisis for modern political systems and administrative mechanisms, requiring a rapid and accurate response. In this sense, every disaster is a test of legitimacy for the State and the governing elites. At the same time, all disasters are re-interpreted, even redesigned at individual or at group level, thus transformed into different social realities. Redefining the incident according to their own needs or purposes, As in the case of Marmara earthquakes of 1999 (Turkey), actors may try to expand their action margin on the public sphere, to gain legitimacy or to strengthen their legitimacy and to take advantage of the erisis situation in order to express their political demands. The aim of this article is to illustrate how a disaster may have political and social usages, by studying the Turkish context of post-August 17, 1999 and the discourses in the Turkish press. Özet: Afetler modern siyasal sistemler ve idari mekanizmalara için hızla ve doğru yöntemlerle tepki verilmesi gereken krizlerdir. Bu anlamda her felaket devletin ve yönetsel seçkinlerin meşruluğunun sınanmasıdır. Aynı zamanda her afet, birey ya da grup düzeyinde yeniden yorumlanan, hatta kurgulanan toplumsal gerçekliklere dönüşür. Aktörler, gereksinimleri ya da amaçları doğrultusunda olayı yeniden tanımlayarak 1999 Marmara Depremleri (Türkiye) örneğinde olduğu gibi kamusal alanda hareket alanlarını genişletmek, meşruluk kazanmak ya da meşruluklarını sağlamlaştırmak, siyasal taleplerini dile getirmek için, kriz ortamından yararlanmak isteyebilirler. Bu çalışmada afetin siyasal ve toplumsalolarak nasıl kullanım gôrebileceğini 17 Ağustos 1999 depremleri sonrası Türkiye bağlamını ve Türk basınındaki söylemleri inceleyerek örneklemeye çalışacağız.
Tokat İlmiyat Dergisi, 2024
Abstract: Although there are many theories about when and under the influence of what forces the universe came into existence, there is a general understanding that the laws of nature that dominate it have remained unchanged until today. According to this, any situation that is not understood in the functioning of the universe is not seen as an eternal mystery, but as a problem to be understood in time. However, due to some psycho-theological and socio-cultural reasons, this is sometimes forgotten or consciously covered up and other roles are assigned to the laws of nature. These roles are defined as good and bad according to the effects of the laws of nature on the life of the individual and society. In the paper, the worst of these definitions are discussed from a theological point of view. The most known of the qualifications attributed to natural events; culturally catastrophe, religiously tested, and philosophically theodicy. These characterizations are neither entirely wrong nor correct. Because here, it is not the explanation of the scientific reasons of the laws of nature, but the judgment-oriented evaluation of the results they cause. For example, the solid, liquid and vapor states of water, the source of life; It can be expressed with the concept of disaster in cultural memory due to floods, punishment in religious literature and evil in philosophical discussions. Since these subjective evaluations will not change the state of water in objective reality, it is necessary to change the way of life by determining in which situations it turns into disaster, test and evil in order to reduce its negative effects on our lives. Thus, it is possible to make a healthy assessment about both the real quality of the water and the situations it causes. In the research, a general evaluation was made regarding the place of the subject in the context of current discussions by using the inductive method. Özet: Evrenin ne zaman ve hangi kuvvetlerin etkisiyle meydana geldiği konusunda birçok teori olmasına karşın, ona egemen olan doğa yasalarının değişmeden günümüze değin devam ettiğine dair genel bir anlayış vardır. Buna göre evrenin işleyişinde anlaşılmayan herhangi bir durum, sonsuz bir gizem olarak değil, zamanla anlaşılacak bir problem olarak görülür. Ancak psiko-teolojik ve sosyo-kültürel bazı nedenlerden dolayı bazen bu unutulur veya bilinçli olarak örtülerek doğa yasalarına başka roller yüklenir. Bu roller, doğa yasalarının birey ve toplum yaşamındaki etkilerine göre iyi ve kötü olarak tanımlanır. Çalışmada, bu tanımlardan kötü olanları, teolojik bir bakış açısıyla ele alınmıştır. Tabiat olaylarına yüklenen nitelendirmelerden en fazla bilinenleri; kültürel açıdan afet, dinsel açıdan imtihan ve felsefik açıdan kötülük kavramlarıdır. Bu nitelendirmeler, tümüyle ne yanlış ne de doğrudur. Çünkü burada, doğa yasalarının bilimsel sebeplerinin açıklaması değil, neden olduğu sonuçların yargı odaklı değerlendirilmesi söz konusudur. Örneğin hayat kaynağı suyun katı, sıvı ve buhar halleri; su baskınları nedeniyle kültürel hafızada afet, dinsel literatürde ceza ve felsefi tartışmalarda kötülük kavramıyla ifade edilebilir. Bu sübjektif değerlendirmeler, suyun objektif gerçeklikteki durumunu değiştirmeyeceğinden onun yaşamımızdaki olumsuz etkilerini azaltmak için hangi durumlarda afet, imtihan ve kötülüğe dönüştüğünü tespit ederek yaşam biçimlerinin değiştirilmesi gerekir. Böylece hem suyun gerçek niteliği hem de sebep olduğu durumlar hakkında sağlıklı değerlendirme yapma imkânına sahip olunabilir. Araştırmada, tümevarım yöntemi kullanılarak konunun güncel tartışmalar bağlamındaki yerine ilişkin genel bir değerlendirme yapılmıştır.
Yaşadığımız gezegen var olduğu ilk günden beri doğası gereği çeşitli hareketlilikler sergilemektedir. Doğanın rutin işleyişi olarak ortaya çıkan depremler, seller, volkanik patlamalar ve fırtınalar gibi doğa olaylarının canlıları tehdit etmesi de yeni değildir. Bununla birlikte, doğanın rutin işleyişinin afet şeklini alması yarattığımız insani sistemlerin bir sonucudur.
İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Dergisi 44(2): 717-745, 2024
Disiplinler arası bir çalışma konusu olarak afet giderek daha fazla ilgi görmektedir. Son yıllarda hem afetin doğal değil toplumsal bir olgu olduğu yönündeki iddialar hem de buna yönelik eleştiriler yaygınlaşmaktadır. Bu makale bu iddiaları tartışmak ve eleştirel sosyoloji perspektifinden hareketle afete ilişkin yorum, anlam ve çağrışımların toplumsal dinamikleri nasıl yönlendirdiğini göstermek amacıyla hazırlanmış bir derleme çalışmasıdır. Çalışmada kavramların söylemler çerçevesinde inşa edildiği ve belirli hakikatleri oluşturmak için kullandığı vurgulanmakta, tehlikeler paradigması, kırılganlık paradigması ve eleştirel yaklaşımlardan yola çıkarak afete ilişkin tanımların nasıl değiştiğine değinilmekte ve “doğal afet” kavramını kullanmanın yaratabileceği riskler ve kavram karmaşası tartışılmaktadır. Afetlerden yalnızca doğayı sorumlu tutmak insanın doğayla savaş hâlinde olduğu ve insanın doğa karşısında ne yaparsa yapsın başarısız olacağı düşüncesini güçlendirir, bu düşünce bir grubun çıkarını gözetirken diğerini görmezden gelen afet politika ve yasaları için de zemin hazırlar. Hangi nüfusun yardıma muhtaç ve risk altında olduğu, kime hangi yardımların yapılacağı tartışılırken kullanılan kavramlar bu zemini güçlendirebilir. Toplumsal kurumlar söylemi ideolojiyle çerçeveleyerek şekillendirip ideolojiyi yeniden ürettiği için belirli bir paradigmaya işaret eden söylem içindeki dilin problemli kullanımı bir tür bilgiyi ve çıkarı meşru kılarken diğerini görünmez hâle getirebilir. Bu çerçevede “doğal afet” kavramını kullanmak da benzer riskleri taşıdığı için bu kavrama eleştirel yaklaşmak gerekmektedir.
Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, 2017
Kitap İncelemesi
Journal of ADEM, 2020
Afetler, topluluklar açısından tehdit unsuru oluşturan, büyük can ve mal kayıpları ile sonuçlanabilen ve beklenmedik bir şekilde gerçekleşebilen durumlardır. Afetlerin nerede ve ne zaman gerçekleşebileceği çoğu zaman tahmin edilebilir olmamakta ve gerçekleşmesi halinde yıkıcı etkisi toplumun tüm kesimlerinde derinden hissedilmektedir. Sonuçları bağlamında değerlendirildiğinde afetler, pek çok insanı dezavantajlı konuma sürükleyebilmekte ve bu insanlarda profesyonel bir yardım alma ihtiyacını ortaya çıkarabilmektedir. Bu noktada, afetlere ilişkin gerekli koruyucu tedbirlerin alınması ve afet yaşanması durumunda ihtiyaç duyulan yardımların sunulması adına görev alan meslek gruplarından biri sosyal hizmet uzmanlarıdır. Sosyal hizmet uzmanları, gerek afet öncesinde yürütmüş oldukları koruyucu ve önleyici çalışmalar, gerekse de afet sonrasında gerçekleştirmiş oldukları psikososyal destek hizmetleri gibi pek çok faaliyet kapsamında afet alanına ilişkin olarak görev ve sorumluluk üstlenmektedirler. Bu çalışma, sosyal hizmetin afetlerle ilişkisini mevcut literatür bağlamında değerlendirmeyi ve sosyal hizmet uzmanlarının afetlerle ilgili mesleki uygulamalarını incelemeyi amaçlamaktadır. Bu amaç doğrultusunda çalışmada öncelikle afet kavramına değinilmiş, afetlere yönelik sosyal hizmet uygulamasına ilişkin değerlendirmelerde bulunulmuş ve sosyal hizmet uzmanlarının afetlere ilişkin olarak gerçekleştirebilecekleri mesleki çalışmalara yer verilmiştir.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, 2011
Transformation of Human-Nature Relation : A Historical Perspective, 2018
Özgür Yayınları eBooks, 2023
Tasarım + Kuram, 2020
Sosyal Bilimlerde Güncel Tartışmalar 12, 2023
Marmara Cografya Dergisi, 2013
Arredamento Mimarlık, 2024
Coğrafi Bilimler Dergisi, 2023
Türkiye'de Afete Dirençli Toplum ve Afet Eğitimi, 2020
Sürdürülebı̇lı̇rlı̇k Odaklı Bütünleşı̇k Atık ve Afet Yönetı̇mı̇, 2024
Adam Akademi Sosyal Bilimler Dergisi