Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
9 pages
1 file
Bu makalenin konusunu mukayeseli hukuk ve hukuk tarihi bilimleri ışığında ceza hukuku yaptırımı şeklinde uygulanan teşhir oluşturmaktadır. Biz teşhiri geniş yorumlayarak, teşhir edilen olgunun çeşitli yöntemlerle diğer kişiler tarafından bilinmesi en azından ondan haberdar olunması olarak algılıyoruz. Çağdaş ceza hukukunun ortaya koyduğu iyi bir cezada olması gereken şahsilik, insan onuruyla bağdaşma ve düzeltilebilirlik prensipleri dikkate alındığında teşhiri teknik anlamda ceza olarak kabul etmemek gerekir. Fakat hukuk tarihinde çeşitli devletlerde teşhir, hem bir ceza olarak uygulanmış hem de hükmün alenen infazı şeklinde karşımıza çıkmıştır. Çok yakın tarihe kadar ise teşhir ülkemizde hükmün ilanı şeklinde kendisini göstermiştir. Bugün ise Amerika Birleşik Devletleri'nde teşhir, güvenlik tedbiri şeklinde uygulanmaktadır. Faili teşhir etmek ile onun doğrudan manevi varlığına bir müdahale söz konusu olmaktadır. Bu nedenle bu müessese kullanılırken çok dikkatli olmak gerekir.
2016
Iftira sucu, Turk Ceza Kanunu’nun (TCK) Millete ve Devlete Karsi Suclar ve Son Hukumler baslikli Dorduncu Kismin, Adliyeye Karsi Suclar isimli Ikinci Bolumunde, 267 nci maddede duzenlenmistir. Maddenin duzenlenisi ve doktrindeki gorusler degerlendirildiginde, iftira sucunun magdurunun tuzel kisi olup olamayacagi hususunda tartismalar bulundugu gorulmektedir. Nitekim devletin magdur olup olamayacagi hususu da tartismali olup, isbu calisma kapsaminda, bir devletin iftira sucunun magduru olup olamayacagi, ozellikle soykirim sucu cercevesinde incelenecektir. Turk Ceza Hukuku’na gore, “Devlet” bir sucun faili olamaz, nitekim TCK’nin 20 nci maddesinde “(1)Ceza sorumlulugu sahsidir. Kimse baskasinin fiilinden dolayi sorumlu tutulamaz. (2) Tuzel kisiler hakkinda ceza yaptirimi uygulanamaz. Ancak, suc dolayisiyla kanunda ongorulen guvenlik tedbiri niteligindeki yaptirimlar saklidir .” seklinde bir duzenleme yer almakta olup bu husus acikca belirtilmektedir. Konumuz itibariyle temel sorun bi...
2017
Bu makalede Osmanli son doneminden gunumuze Turkiye’de mukayeseli hukuk calismalari kapsaminda ele alinabilecek akademik calismalara dair bir degerlendirme sunulmasi hedeflenmistir. Soz konusu calismalarda, bir asri asan tarihi surec icerisinde Bati’da gelisen mukayeseli hukuk calismalarinin takip edildigi, ozellikle Cumhuriyet doneminde hukuk iktibasindan kaynaklanan bir zihni sinirlamayla daha cok mikro duzeyde ve belirli Bati ulkelerinin mevzuatiyla mukayeselere gidildigi gorulmektedir. Esasen hakim hukuk cevrelerinin makro duzeydeki mukayeseli hukuk calismalarini gereksiz bulmalari kadar ondan kaygi duymalari da bu alanla ilgili egitim ve yayinlarin zayif kalisinin temelinde yatmaktadir. Ote yandan mukayeseli hukuk calismalarinin 1980 sonrasi gelistigi ilahiyat fakulteleri cevresinde de mikro duzeyde calismalar yapildigi, farkli din ve medeniyetlerde ortaya cikan hukuk bilim ve gelenekleri ile yururlukteki hukuk sistemlerine dair makro duzeyde calismalarin yetersiz oldugu gorulm...
2014
ÖZET Ceza hukukunda çok eski devirlerden beri uygulanan, hemen hemen bütün hukuk düzenlerinde bir müeyyide türü olarak rastlanan müsadere, işlenen bir suçtan dolayı belirli kanunî şartlar altında, kişinin bir şey üzerindeki mülkiyet hakkına son verilerek mülkiyetin kamusal karakter taşıyan bir teşekküle geçmesi sonucunu doğuran bir yaptırımdır. Kökeni Roma hukukuna dayanan müsadere, idealleri için ölümü göze alabilen insanların arkalarında aile fertlerini sefalet içinde bırakmayı göze alamayacakları düşüncesiyle ölüm cezasından bile daha etkili bir yaptırım olarak değerlendirilmiştir. Türk Ceza Kanunu'nda "Güvenlik Tedbirleri" başlığı altında düzenlenen yaptırımlardan biri de müsaderedir. Kasıtlı bir suçun işlenmesinde kullanılan, suçun işlenmesine tahsis edilen ya da suçtan meydana gelen eşya müsadere edilecektir. Bunun mümkün olmaması halinde kanunda bunun değeri kadar para tutarının müsaderesi öngörülmüştür. Kanun, suç işlemenin bir kazanç kaynağı olarak görülemeyec...
Mukayeseli hukuk çalışmalarının Batı'da XIX. yüzyılın başlarından itibaren ortaya çıkışı ve özellikle aynı yüzyılın ikinci yarısından itibaren daha yoğun ilgi gören bir araştırma alanı haline gelmesinden beri var olan şey, ağırlıklı olarak tek bir medeniyetin hukuk sistemleri arası mukayeselerdir; bir başka ifadeyle mukayeseli hukuk çalışmaları, -her ne kadar âlemşümul bir kuşatıcılık arzusu ve yönelişi içeren örnekler bulunsa da-esas itibarıyla Batı hukuk gelenekleri, hukuk çevreleri ve sistemleri arasında bir karşılaştırmaya yönelmiştir. Bu haliyle mukayeseli hukuk, -kapsamı, içeriği, yöneldiği gaye gibi açılardan farklılıklar taşısa da-medeniyet içi gördüğü fonksiyon itibarıyla İslam medeniyetindeki "hilaf" ilmine tekabül eder.
TBB Dergisi, 2007
TBB Dergisi, 2006
hakemli makaleler Olgun DEĞİRMENCİ 57 TBB Dergisi, Sayı 67, 2006 hakemli makaleler Olgun DEĞİRMENCİ 59 TBB Dergisi, Sayı 67, 2006 özellikle kadın ve çocuk nüfuslarının baskı altında tutulmasına sebep olmaktadır. 7 Dünyada hemen hemen tüm ülkelerin kaynak, hedef veya transit ülke olarak insan ticaretinde kullanıldığı Birleşmiş Milletler raporlarında ifade edilmektedir. 8
Selçuk Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü , 2011
Bu çalışmanın amacı hakiki şahısların cezaî mesuliyetini Afgan Ceza Hukuku ve Caferi fıkhı ile mukayeseli bir şekilde ele almaktır. Cezaî mesuliyet ?insanın kendi seçimiyle anlamı ve sonucunu idrakinde olarak işlediği, hukuk nizamınca suç sayılan fiilin ceza niteliğindeki yaptırımlarına katlanmasını? ifade eder. Cezaî mesuliyetin şartları, yaşayan insan olmak, idrak sahibi olmak, irade hürriyetine sahip olmak, yasaklanan bir fiili işlemektir. Bu şartlardan yoksun olan şahısların cezaî sorumluluğundan bahsetmek mümkün değildir. Çalışmamız giriş, iki bölüm ve sonuçtan oluşmuştur. Çalışmamızın birinci bölümünde suç, ceza ve mesuliyet kavramları Afgan Ceza Hukuku açısından incelenmiştir. Ayrıca cezai mesuliyetin esası hakkında batılı hukukçular ve İslam âlimlerinin görüşlerine de değinilmiştir. İkinci bölümde ise cezai mesuliyeti düşüren sebepler başlığı altında yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, ikrah ve ölüm'ün cezaî mesuliyeti etkisi Afgan Ceza Hukuk ve Caferi fıkhı ile mukayeseli bir şekilde anlatılmıştır. Yine bu bölümde cezaî mesuliyeti hafifletici sebepler başlığı altında hata, sarhoşluk, zaruret hali, uyku hali, baygınlık, unutkanlık ve cehaletin cezaî mesuliyeti etkisi Afgan Ceza Hukuku ve Caferi fıkhı açısından mukayeseli bir biçimde ele alınmıştır. Anahtar Kelimeler: Caferi Fıkhı, Afgan, Ceza Hukuku, Mesuliyet The purpose of this study is to consider the criminal responsibility of natural person according to Afghan Criminal Law in comparison with Jafari jurisprudence (Fiqh). Criminal responsibility is defined as ?the bearing of a person to the punishment and sanctions of an act he endorsed with his own choice and which is regarded as crime by the legal order.? Terms of criminal responsibility are to be a living humanbeing, to be conscious, to have the freedom of will, commit a proscribed action. It is not possible to talk about the criminal responsibility of individuals who lack these essentials. This study consistts of an introduction, two chapters and a conclusion. In the first chapter of the study, concepts of crime, punishment, responsibility are explained according to Afghan Criminal Law. Moreover in this chapter the views of Western jurists and the Islamic scholars about the basis of criminal responsibility are mentioned. In the second chapter of the study under the title of ?reasons for drop of criminal responsibility?, the effects of childhood, insanity, compulsion and death to criminal responsibility are explained according to Afghan Criminal Law in comparison with Jafari Jurisprudence (Fiqh). Also in this chapter under the title of mitigating causes of criminal resposibility; the effects of mistake, drunkenness, state of necessity, state of sleep, faintness, forgetfulness and ignorance of the law to criminal responsibility are explained according to Afghan Criminal Law in comparison with Jafari Jurisprudence (Fiqh). Keywords: Jafari Jurisprudence, Afghan, Criminal Law, Responsibility.
İslami hükümlere göre devamlı evlenme engellerinden birisi de süt akrabalığıdır. Bu fıkıh kitaplarında rada' başlığı altında incelenmektedir. Sözlükte "süt emmek; emzirmek" anlamlarındaki rada' kelimesi terim olarak "bir kadının sütünün emzirme yoluyla ya da başka bir şekilde içilip yutulması" demektir. Emziren süt anaya murdi', süt emene de radi' denir. Çocuğun süt emme çağında kendi annesinden başka bir kadından süt emmesi halinde, bu çocukla süt emziren kadın ve bu kadının hısımları arasında bir süt hısımlığı meydana gelir. Bu da karabetü'r-rada' kelimesiyle ifade edilir. Kan yoluyla meydana gelen hısımlığa "nesep hısımlığı", evlilik yoluyla doğan hısımlığı ise "sıhrî hısımlık" denir. Süt hısımlığı, bazı istisnalar dışında kan hısımlığı ile aynı yasakları doğurur.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
DergiPark (Istanbul University), 2007
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi
Adalet Yayınevi, 2023
TBB Dergisi, 2006
Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi dergisi, 2001
Public and Private International Law Bulletin, 2011
Tasavvur / Tekirdağ İlahiyat Dergisi, 2023
İstanbul Hukuk Mecmuası, 2020
Kadin ve Demokrasi Dernegi, 2018
ilahiyat tetkikleri dergisi, 2021
Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Prof. Dr. Mustafa Avcı'ya Armağan, 2024
Zenodo (CERN European Organization for Nuclear Research), 2022
DergiPark (Istanbul University), 2022
MUKAYESELİ HUKUKTA ÖLÜM CEZASI vE İSLÂM HUKUKU AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ, 2011
Journal of International Social Research, 2016