Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2021, pegem
Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi 21. yüzyılın cahilleri, okuma yazma bilmeyenler değil; öğrenemeyen, eskiden öğrendiklerinden gerektiğinde vazgeçemeyen ve yeniden öğrenemeyenler olacaktır. Alvin Toffler ÖĞRENME ÇIKTILARI Bu bölüm sonunda aşağıdaki kazanımları elde etmeniz beklenmektedir. Dijital okuryazarlık kavramının tanımını yapabileceksiniz. Dijital vatandaş kavramının tanımını yapabileceksiniz. Dijital okuryazarlık ve vatandaşlık arasındaki ilişkiyi kavrayabileceksiniz.
Güncel Alan Eğitimi Araştırmaları (Ed. Ö.T. Kara), 2020
İçinde bulunduğumuz teknoloji çağının akıl almaz bir ivme ile ilerlemesi zorunlu bir göç kavramını da beraberinde getirmektedir. Bu göç her ne kadar bir yer veya yurt değiştirme gibi ifade edilmese de aslında fiziksel bir ortam değişikliğinin ta kendisi olduğu söylenebilir. Öyle ki, bu ortam değişikliği teknolojik gelişmişlik ile birlikte her geçen gün ilerlemekte; yazının mağara duvarlarından tutun da kalemin kağıt üzerindeki serüveninden ve sonrasında da dijital ortamlardaki ilerleyişine kadar köklü bir yer değiştirmesi ile ele alınabilmektedir. Söz konusu bu göç, teknolojik gelişmeler temelinde gerçekleşirken bu gelişmişliğin içerisine doğan çocukların farklı psiko-sosyal ve kültürel gelişimsel özellikler gösterdiği de kaçınılmaz bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır. Alanyazında dijital yerli olarak tanımlanan yeni nesil çocukların özellikleri; bilgiye anında erişebilen (Oblinger & Oblinger, 2005), cep telefonu, bilgisayarları ile anlık mesajlaşan ve hayatının bir parçası olan (Burhanna, Seeholzer & Salem, 2009), bilgiye ulaşmanın kolay olduğunu düşünen (Selwyn, 2009), üst düzey teknoloji kullanma öz-yeterliğine sahip ve teknolojiyi bozmaktan korkmayan (Bennett, Maton & Kervin, 2008) şeklinde açıklamaktadır. Prensky (2005) yeni nesil çocukların fikirlerini ifade etmek için akranlarıyla sürekli iletişimde olmak istediklerini ifade etmektedir. Söz konusu dijital dünya çocuklarının sahip oldukları bu özelliklerin sosyal ağ ve mobil araçları tercih etme sebepleri üzerinde etkili olduğunu ifade eden Teo (2013), bu araçların çocukların öğrenmeleri ve gelişimleri üzerinde avantaj sağladığını ortaya koymaktadır. Her ne kadar günümüz çocuklarının genetik kodları ile uyumlu olduğu ve gelişimleri üzerinde oldukça önemli avantajlar sağladığı düşünülse de dijital ortamların bilinçsiz bir şekilde kullanımının dezavantajlı durumları da ortaya çıkardığı alanyazında görülmektedir. Buna göre ele alınan bu bölümde çocukların dijital dünyada etkileşimde oldukları uygulamalar ve bu uygulamaların sosyal-gelişimsel açıdan çocuklar üzerindeki avantajları ve dezavantajları ile dijital okuryazar birey olmanın ebeveyn, çocuklar ve öğretmenler açısından önemine ilişkin zengin bilgilerin ve derin araştırmaların kapsamlı olarak verilmesi düşünülmektedir.
İLETİŞİM ARAŞTIRMALARI VE FİLM ÇÖZÜMLEMELERİ II, 2021
Bilgisayar ve internet teknolojilerinde yaşanan gelişmelerle birlikte bilgi dijital ortamlara taşınmıştır. Böylelikle bilgi okuryazarlığı kavramı ortaya çıkmış, ardından dijital yetenekler, bilgisayar okuryazarlığı ve dijital okuryazarlık gibi kavramlar da gündelik hayatımızın içerisine dahil olmuştur. Bu kapsamda dijital okuryazarlık her geçen gün daha fazla önem kazanmaya başlamıştır. Dijital okuryazarlığın önemine dair farkındalığın artmasıyla birlikte bilginin nesiller arasında aktarılmasında en büyük rolü üstlenen eğitim kurumları kullandıkları eğitim-öğretim metotlarını yeni medya teknolojilerine uyarlanmış, eğitim ve teknoloji arasındaki entegrasyonu güçlendirmeye çalışmışlardır. Özellikle yüksek öğretim kurumlarında temel dersler için yapılan çevrimiçi eğitim çalışmaları başarı ile sürdürülmektedir. Ancak 2019 yılının sonunda Çin’in Wuhan kentinde çıkan ve ülkemiz de dahil olmak üzere tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 virüsü eğitimi de önemli derecede etkilemiş ve sadece temel dersleri kapsamaktan çıkarak hem teorik hem de uygulamalı tüm dersler için çevrimiçi eğitime geçilmesine neden olmuştur. Covid-19 nedeniyle uzaktan/çevrimiçi eğitime geçiş sürecinde hem öğretmenler hem de öğrenciler açısından birçok problem ortaya çıkmıştır. Bu problemler dijital okuryazarlık becerilerinin gelişmemesi, yetersiz kalması ve doğru kullanılamaması ile doğru orantılı olarak görülebilmektedir. Bu bağlamda, araştırmada çevrimiçi eğitimle dijital okuryazarlığın dönüşümü incelenmiş ve bu dönüşüm sürecinde yaşanan problemler analiz edilerek ortaya çıkarılmıştır.
Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar Dergisi, 2024
Bu çalışma, ekonomilerin dijitalleşmesiyle birlikte gün geçtikçe adından daha çok söz ettiren dijital doğanları ele almaktadır. Dijital doğanlar, iş modelini en güncel web ve mobil teknolojilere ve daha fazla dijitalleşmeye dayandıran yeni bir firma türüdür. Bu çalışmanın amacı, dijital doğanların uluslararasılaşmasına odaklanarak literatüre katkı sağlamaktır. Yerel pazarlarda ortaya çıkan dijital doğanların dijitalleşmesi ile uluslararasılaşma süreci doğrudan ilişkilendirilemese de kullandıkları iş modeli uluslararasılaşma üzerinde etkili olmaktadır. Çalışma neticesinde dijital doğanların, dijital iş modellerine dayalı olarak geleneksel firmalara göre daha kolay, daha hızlı, daha az kaynakla, daha düşük maliyetle ve eş zamanlı olarak birçok ülke pazarında faaliyet gösterebilme potansiyelinin olduğu anlaşılmıştır. Dijital doğanların başarılı olması için uluslararası iş modellerinin temelinde kaliteli insan sermayesine sahip olması, niş pazarlara odaklanması, ilk olmanın avantajlarından yararlanması, güçlü kullanıcı tabanına sahip olması, ağ etkilerinden daha fazla yararlanması, sürdürülebilir yenilikçiliğe odaklanması, fikri mülkiyet haklarının korunduğu ve yüksek nüfuzlu yabancı pazarlara öncelik vermesi gerekmektedir.
Eğitim ve Toplum Araştırmaları Dergisi, 2021
Bu çalışmanın amacı, dijital okuryazarlığa dönük farkındalığı, dijital yerlilerin gözünden anlamaya çalışmaktır. Nitel yöntem kullanılarak yapılan araştırma, bütüncül tek durum çalışması ile desenlenmiştir. Çalışma grubunda 8-10 yaş aralığında olan 6 katılımcı bulunmaktadır. Araştırmanın geçerliği ve güvenirliğini sağlamak için araştırmacılar arası uyuşum katsayısı hesaplanmış, araştırmacı çeşitlemesi, uzman görüşü alma ve katılımcı teyidi yöntemleri kullanılmıştır. Çalışmanın sonuçlarına göre katılımcılar, kendilerini dijital araçları kullanma konusunda yeterli görmektedirler. Dijital kaynakları daha çok eğitim, oyun oynamak, eğlenmek, video izlemek ve iletişim kurmak amacıyla kullanmaktadırlar. Katılımcılar dijital kaynaklarda karşılaştıkları bilgilerin doğruluğunu ayırt etme, güvenli dijital ortamları tercih etme ve kişisel bilgilerin paylaşılmaması gerektiğine yönelik farkındalığa sahip olduklarını belirtmişlerdir. Ancak; güvenli ortamları sorgulama, güvenli ortamları oluşturma noktasında yetersiz kaldıkları anlaşılmaktadır.
Pegem Akademi, 2022
Tanımları farklılık gösterse de mekânsal okuryazarlık, coğrafi bilgiyi keşfederek organize etme, analiz etme ve değerlendirme sürecinde yetkin becerilere sahip olmak anlamına gelmektedir (Goodchild, 2006). Mekânsal okuryazarlık, içinde yaşadığımız fiziksel dünyayı nasıl anladığımızı ve onunla nasıl etkileşim kurduğumuzu konu edinmektedir (Demirkaya vd., 2019; Moore-Russo vd., 2013). Mekânsal okuryazarlığı mekânsal düşünme ve muhakeme yeteneğinin bir sonucu olarak gören Bednarz & Kemp, (2011)’e göre, eğer bireyler mekân hakkında düşünebiliyor ve muhakeme yapabiliyorsa bu bireylerin mekânsal okuryazar oldukları söylenebilir. Yazarlar mekânsal okuryazarlığı dünyaya kuş uçuşu bakıldığında onu anlayabilme, mekânsal örüntüleri tanımlayabilme, ölçek ve mekânsal çözünürlüğü yorumlayabilme şeklinde tanımlamaktadırlar.
LOJİSTİK VE DİJİTALLEŞME, 2021
Sektörlerin ve Mesleklerin Geleceği konusu ele alınırken, yapılan çalışmalardan olan Lojistik ve Dijitalleşme, esas itibarı ile teknoloji ve yapay zeka ile birlikte “Akıllı Lojistik” giderek önemsenmekte, lojistik ve tedarik zinciri üyelerinin iş süreç faktörlerinde değişimlere yol açtığı sorunsalı üzerine odaklanmıştır. Çalışmada literatür taraması yöntem olarak seçilmiş ve lojistik sektöründeki değişimin eğitim başlığı altında tasarlanan politikalar ile ilerleyebileceği önemli üniversiteler ve kuruluşlarda geleceğin meslekleri konu başlığında farklı meslek dalları veya yüzdelik değişimler yaratıldığı bulgu ve sonuçları elde edilmiştir. Bilimsel açıdan, bundan sonra yapılacak çalışmalarda emeğin dijitalleşmesi başta olmak üzere doğacak yeni meslekler ve sektörlere de dikkat çekilmesi gereği önerilmiştir.
VATANDAŞLIK VE ÇOKKÜLTÜRLÜ YURTTAŞLIĞIN DÖNÜŞÜMÜ
DİJİTAL BELEDİYECİLİK UYGULAMALARI VE VERİMLİLİK AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ: KARABAĞLAR BELEDİYESİ ÖRNEĞİ, 2022
Eğitim ve Öğretim Araştırmaları Dergisi, 2021
Bu araştırmanın temel amacı, üniversite öğrencilerinin dijital okuryazarlık düzeylerinin çeşitli değişkenler açısından incelenmesidir. Araştırmanın çalışma grubunu, 2020-2021 eğitim öğretim yılında Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu Bölgesinde bulunan bir devlet üniversitesinde öğrenim gören 589 üniversite öğrencisi oluşturmaktadır. Araştırmada nicel araştırma yöntemlerinden tarama modeli kullanılmıştır. Veri toplama aracı olarak; üniversite öğrencilerinin kişisel bilgilerine ulaşmak için araştırmacı tarafından geliştirilen "kişisel bilgi formu" ve dijital okuryazarlık düzeylerinin belirlemek için Ng (2012) tarafından geliştirilen "dijital okuryazarlık ölçeği" kullanılmıştır. Analiz sürecinde betimsel istatistikler, Mann-Whitney U-testi ve Kruskal Wallis testinden yararlanılmıştır. Araştırma sonucunda, üniversite öğrencilerinin dijital okuryazarlıklarının orta düzeyde olduğu sonucuna varılmıştır. Üniversite öğrencilerinin dijital okuryazarlık düzeyleri ile öğrenim görülen birim, bilgisayar kullanım yılı ve internet kullanım yılları değişkenleri arasında anlamlı farklılığın olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Ancak cinsiyet, yaş ve ailenin ekonomik gelir düzeyi değişkenleri ile dijital okuryazarlık düzeyi arasında anlamlı bir farklılık görülmemiştir.
Özet: Ahi Evran'ın, 1200'lü yılların başında Anadolu'da kurduğu Ahi Teşkilatı ile Anadolu'nun ekonomik, sosyal, kültürel ve dinî hayatına dönüşümler getirdiği görülmüştür. Uluslararası akademik yönetim-organizasyon yazınında önemli bir yer tutan, 1983 yılında Dennis Organ ve arkadaşları tarafından kavramsallaştırılan (Bateman ve Organ, 1983; Smith, Organ ve Near, 1983) " örgütsel vatandaşlık davranışı (ÖVD) " kavramı yaklaşık 800 yıl önce Ahi Evran'ın kurduğu yönetsel yapıda farklı bir biçimi ile görülebilmektedir. " Resmi ödül sistemine doğrudan ya da açıkça konu olmayan, örgütün (teşkilatın) etkin bir biçimde çalışmasına yardımcı olan, gönüllü, bireysel davranışlar(Podsakoff vd., 2000) " şeklinde tanımlanabilen ÖVD'nın Ahilikteki yönetsel uygulamalarda tarihsel izleri sürülecektir. Günümüz yazınında ele alınan örgütsel yaşamda mükemmellik, dürüstlük, olgunluk ve fazilet çerçevesindeki bireysel özellikler (Akgemci ve Özgener, 1998) ile teşkilatın çalışmasındaki gönüllülük esası Türk yönetim yazınında yerini yıllar öncesinde almaktadır. Bu çalışmanın temel amacı Ahi Evran'ın kurmuş olduğu temeller üzerinde yükselen Ahilik ve Ahilik Kültürü ile örgütsel davranış alanının önemli konularından biri olan örgütsel vatandaşlık davranışı arasındaki ilişkiyi incelemektir. Üç ana bölümden oluşan çalışmada ilk olarak örgütsel vatandaşlık davranışı ve örgütsel vatandaşlık
Ulusal Kimlik ve Dil, 2022
Bilişsel yaklaşımlar açısından ulusu açıklar. ✓ Sembolik yaklaşımlar açısından ulusal kimliği açıklar. ✓ Yapısal-İşlevsel yaklaşımlar açısından ulusal kimlik ve dil ilişkisini açıklar. ✓ Semboller sistemi olan dili tanımlar.
DergiPark (Istanbul University), 2021
The purpose of this study is to determine the financial literacy levels of high school students and to reveal whether the financial literacy level of these student develops in line with some of their financial behaviors in life. For this purpose, we administered a questionnaire to a total of 456 students attending in several Anatolian and Vocational Technical Anatolian High Schools in Istanbul. The
Mekansal Çalışmalar Dergisi, 2024
Dijital teknoloji ürünlerinin hızlı, pratik ve her yerde kullanılabilmesinin yanı sıra, her geçen gün gelişen teknoloji sayesinde yeni kullanım olanakları ve alanları da sunmaktadır. Bu alanlardan birisi de içmimarlıktır. Mimari tasarım 1990’lı yılların ikinci yarısında dijital ortamda yapılmaya başladı; 21.yüzyıldan bu yana zamandan tasarruf etmek ve tasarımı geliştirmek için üç boyutlu çalışmalar gibi dijital teknolojik süreçlerden yararlanılmaktadır. Çok boyutlu, görsel veya sanal ortamda dijital temsil kullanılarak; üretim yapılmadan önce var olan görülmekte ve tasarım süreci buna göre şekillendirilmektedir. Tasarım sürecinde sorunlar hızla çözülmektedir hem enerji hem maddi kaynaklardan tasarruf sağlanabilmektedir. Böylece olası hataların önüne geçilmektedir. Günümüzde mimari tasarımda dijital teknolojinin kullanımı; 2 boyutlu,3 boyutlu çizim ve programları, yapay zekâ ürünleri, sanal gerçeklik (VR), 3 boyutlu yazıcı sistemleri yaygın olduğu gibi iç mekanda da dijital teknolojiyle üretilen birçok tasarım ürünü kullanılmadır. Diğer yandan mekanların kullanım konforunu arttırmak için teknoloji kullanılarak uygulamalar yapılmaktadır ve bu tür uygulamalara olan talep her geçen gün artmaktadır. Bu çalışmada ise Türkiye’deki sayısal ve eşit ağırlık taban puanlı lisans içmimarlık eğitiminde dijital üretim teknolojisinin kullanımı ve ders içerikleri incelenmiştir. İçmimarlık- içmimarlık ve çevre tasarımı bölümleri olan üniversiteler listelenerek, ders içeriklerine göre değerlendirilmiştir. Dersler zorunlu-seçmeli, yarıyıl, AKTS ve teorik-uygulama olarak incelenmiştir. Bilgisayar destekli modelleme ve görselleştirme derslerinin iki bölümde de diğer iki ders konularından daha fazla olduğu, 3B yazıcılar ve hızlı prototipleme-üretim derslerinin diğer derslere göre daha az, sanal gerçeklik ve yapay zekâ derslerinin de daha fazla olduğu görülmektedir. Çalışmanın iç mimarlık eğitimi alanında gelecekçi yaklaşımlar için önemli bir yazılı kaynak oluşturması amaçlanmaktadır.
çalışmada, eğitim kurumlarının ana yapı taşlarından olan öğretmenlerin duygusal emek gösterimlerinin, onların Örgütsel Vatandaşlık Davranışları (ÖVD) üzerine etkileri araştırılmıştır. Bu maksatla, Ankara'da orta öğretim kurumlarında görev yapan 169 katılımcıdan anket yoluyla elde edilen veriler analiz edilmiştir. Çalışmada değişkenler arası ilişkiler ve etkileri korelâsyon ve regresyon analizleri ile ortaya konurken, değişkenlere ait ölçeklerin doğrulanması esnasında yapısal eşitlik modelinden istifade edilmiştir. Elde edilen bulgular incelendiğinde, öğretmenlerin duygusal emeklerinin, ÖVD'leri üzerinde önemli etkilere sahip olduğu görülmüştür. Özellikle, görevleri esnasında yüzeysel rol yapan öğretmenlerin, ÖVD'leri düşük iken, duygularını doğal olarak yaşayabilenlerin ise ÖVD'lerinin yüksek olduğu tespit edilmiştir. Derinden rol yapanların ÖVD'leri düşük olmasına karşın yüzeysel rol yapanların ÖVD'lerine göre artma eğilimi göstermektedir. Çalışmada, duygusal emeğin alt boyutları bazında, kişiye ve örgüte yönelik ÖVD'ye olan etkileri de ortaya konulmuştur. Abstract: In this study, the display of emotional labor of teachers who are important constituent of education system are examined on their Organizational Citizenship Behaviors (OCB). For this purpose, data are obtained and analyzed from 169 secondary school teachers working in Ankara. The relations and effects between variables are presented by correlation and regression analyses. The validity of scales are measured with structural equation model. According to the findings, it is seen that teachers' emotional labors have significant effects on their OCB. Particularly, while teachers' OCB who surface act are low, teachers' OCB who can behave natural are high. As for deep acted teachers, their OCB are also low, but there is an upward trend in terms of surface acting. On the basis of sub-dimensions of emotional labors' effects on organizational behaviors towards individuals (OCBI) and organizational behaviors towards organizations (OCBO) are also exerted. Furthermore depend on findings, some suggestions are made to the human resource executives of education institutions, school managers and principals for qualified and effective education.
Siyaset Bilimi Ansiklopedisi, 2022
Yayınevinin yazılı izni olmaksızın, kitabın tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve dağıtımı yapılamaz. Nobel Akademik Yayıncılık, 2011 yılından beri "tanınmış uluslararası yayınevi" statüsündedir. Bu ansiklopedide yayınlanan madde başlarının bilimsel ve hukuksal sorumluluğu yazarlarına aittir.
Öğretme evrensel bir gayrettir. Yaşadığımız sürede insanoğlu hep yeni şeyler öğrenmektedir. Öğrenme ve öğretme karşılıklı bir bilgi akışı olduğu için her iki durumda da aktif olmak zorunluluğu vardır. Öğrencilere ahlaki ve manevi değerlerin aşılanması ilk olarak ailede başlar, okulda şekillenir ve toplumda yaşanır hale gelir. Bu manada işin en önemli kısmı okula yani öğretmene düşmektedir. Yeti-şen nesle insanların kabul ettikleri etik ve sosyal değerler eğitimi benimsetmek gerekir. Ahlaki ve manevi değerler eğitimi dediğimizde aklımıza vatanperverlik,sevgi, saygı, sorumluluk, adalet, yardımse-verlilik, doğruluk-dürüstlük, duygudaşlık (empati), hoşgörülülük, sabır vs. gelir. Anahtar Kelimeler: Değerler eğitimi, ahlaki-manevi değerler, okul, öğretmen
Bugün teknolojik anlamda yaşanan gelişmeler, içinde yaşadığımız dönemi dijital çağ olarak adlandırmamızı sağlamaktadır. Çünkü dijitalleşme yaşamımızı her yönüyle kuşatmaktadır. İnsanlar da bu dijital dönüşüme adapte olmaya çalışmaktadır. Dijitalleşen dünyanın sağladığı olanaklardan yararlanma, yaşanan hızlı gelişmelere ve değişimlere ayak uydurma gereksinimi dijital kültürü var etmektedir. Günümüz dünyasında insanlar iş yaşamlarında, eğitimlerinde veya günlük yaşamalarında çevrimiçi teknolojileri sıklıkla kullanmaktadır. Dijital kültürün bir parçası olabilmek için kapsamlı zihniyet dönüşümüne ihtiyaç duyulmaktadır. Bireylerin dijitalleşen dünya kültürünün bir parçası olması tercihleri dışında gerçekleşmektedir. Günümüzde dijital teknolojiler aracılığıyla sunulan çözümler kısa sürede yüksek performans elde edilmesine olanak sağlamaktadır. Bunun yanı sıra dijital teknolojilerin verileri yorumlamayı ve saklamayı kolaylaştıran ara yüzleri de bulunmaktadır. Web 3.0 ile başlayan dijitalleşme, web 4.0 ile ivme kazanmıştır. Bu kapsamda nesnelerin interneti, siber fiziksel sitemler, karmaşık ve akıllı sistemler, büyük veri ve bilgi alışverişi, robotlar, 3D yazıcılar gibi pek çok farklı dijital gelişme ve araçla karşılaşmaktadır. Bu araç ve sistemlerin gün geçtikçe sayısının ve özelliklerinin arttığını düşünürsek dijital dönüşümün kaçınılmaz olduğunu söyleyebiliriz. Bu dönüşüm beraberinde kendine ait kültürü de getirmektedir. Dijital yaşam internet aracılığıyla sunduğu yeni medya ortamında yazı, ses, görüntü veya hareketli görüntü aracılığıyla farklı medya biçimlerini kodlayarak sayısal bir iletişim ağı oluşturmaktadır. Bu iletişim ağı ulusal
Gaziosmanpasa Universitesi Sosyal Bilimler Arastirmalari Dergisi, 2018
Bu çalışma Tokat ilindeki kamu çalışanlarının finansal okuryazarlık düzeylerini ve finansal okuryazarlık düzeyleri ile istatistiksel olarak anlamlı ilişkiye sahip olduğu düşünülen sosyo-demografik faktörleri analiz etmeyi amaçlamaktadır. Belirtilen amaç doğrultusunda Tokat merkez ilçede 470 kamu çalışanıyla Nisan-Haziran 2016 döneminde yüz yüze görüşme yöntemiyle anket çalışması yapılmıştır. Elde edilen veriler, frekans ve ki-kare analizleri kullanılarak değerlendirilmiştir. Araştırma bulguları, kamu çalışanlarının finansal okuryazarlık düzeylerinin düşük olduğunu ve finansal okuryazarlık düzeyleri ile eğitim, meslek ve kredi kartı kullanımı gibi faktörler arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişkinin olduğunu göstermektedir. Bu sonuçlara göre, finansal okuryazarlık düzeyini geliştirmek amacıyla uygulanacak politikalarda bireylerin sosyo-demografik özelliklerinin dikkate alınması gerektiğini söylemek mümkündür.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.