Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2019
…
6 pages
1 file
Abstract: Urinary incontinence is not only medical but also a social problem which is more common between women than men throughout the world and in our country and it affects negatively the life quality. Even though it is not a life threatening problem, the disease which is connected with continuous involuntary micturition and irritation distresses the individual. Incontinence disturbance, as it gives the feeling of contamination and inadequacy, on the ground of fear of stigmatized by society, denial of symptoms can be at the forefront. This denial sense of symptoms caused disinclination in the initiation of incontinence therapy and to maintain the therapy, social isolation and sense of shame. The perception of the smell of urine of the person who suffers from incontinence by another person, evokes the social judgement in the way of failure of looking after herself. Perception of stigmatization influences the processes of healing by causing social environment to abstraction and beh...
Özet: Üriner inkontinans (Üİ) medikal, psikososyal ve bireysel hijyen uygulamaları ile ilgili problemlere neden olan yaygın bir sağlık sorunudur. Mesane ve üretradan oluşan “Aşağı üriner sistemin” iki temel görevi vardır; idrarı depolamak ve zamanı geldiğinde boşaltmak. Mesane boynu ve proksimal ürteranın sfinkterik özelliklerini yapamamaları ya da mesaneden kaynaklanabilen bazı nedenlerle aşağı üriner sistem depolama görevini yeterince yapamazsa inkontinans yani idrar kaçırma ortaya çıkar. Üİ’lı hastaların bakım ve tedavisindeki amaç; bireylerin tekrar kontinansını sağlamaktır. Kontinansı sağlamada ise cerrahi, ilaç ve davranışsal tedaviler kullanılmaktadır. Davranışsal tedavinin amacı; mesanenin kapasite etkinliğini artırarak mesane kontrolünün kazanılmasını sağlamaktır. Anahtar kelimeler: Kadın; Üriner İnkontinans; İdrar Kaçırma; Davranışsal Tedavi Yöntemleri.
Sosyoloji Araştırmaları Dergisi
Kadınlar tarafından kadın sorunlarına çözüm üretmek amacıyla kurulan dernek vakıf, grup, kolektif, kooperatif, platform ve benzeri kadın örgütlerinin, 20. yüzyılın son çeyreğinde yükselişe geçen ve kadın hakları ile toplumsal cinsiyet eşitliği alanında önemli kazanımlar elde eden küresel kadın hareketinin oluşumunda önemli bir rol oynadıkları bilinmektedir. Türkiye'de tarihsel olarak Batıdan farklı koşullarda, uluslaşma sürecinin zorunlu bir bileşeni olarak gelişen feminist kadın hareketi, ulusal bağımsızlık sonrasında özerkliğini yitirmişse de, 1980'li yıllarla birlikte yeniden ortaya çıkarak toplumsal cinsiyet ayrımcılığı ve kadın sorunlarının çözümü bağlamında toplumsal cinsiyet politikalarının dönüştürülmesinde önemli bir rol oynamıştır. Özellikle 1990'larla birlikte yükselişe geçen kimlik siyaseti ile birlikte ülke çapında yaygınlaşan ve farklı kadınlık konumlarından hareket eden kadın örgütlerinin iş birliği ile yürüttükleri mücadele, Türkiye'de sadece kadın haklarıyla ilgili yasal iyileştirmelerde ve kadın sorunlarına çözüm üretmede değil, demokratik muhalefeti güçlendirerek demokratikleşme çabalarına da önemli bir katkı sağlamıştır. Ancak kadın hareketindeki kurumsallaşma, proje feminizmi yönündeki gelişmeler ve kimlik siyaseti temelindeki ayrışmalarla birlikte, Türkiye'de de kendi tarihsellikleri içinde daha önce de özerklikle ilgili sorunlar yaşayan kadın örgütlerinin, bağımsız/özerk eleştirel feminist örgütlenme yapılarını ve kitlesel katılım özelliklerini yitirerek STK'laştıkları ve apolitik-profesyonel yapılara dönüştükleri yönündeki iddialar literatürde yoğun eleştirilere ve tartışmalara yol açmıştır. Cinsiyet eşitliği ile ilgili endekslerde kadının ekonomik, sosyal ve siyasal statüsü ile ilgili verilerde Türkiye'de en iyi durumdaki iller arasında yer alsa da Eskişehir'de kadın örgütleri üzerine görece daha sınırlı sayıda çalışma bulunmaktadır. Bu bağlamda bu çalışmanın temel amacı Eskişehir'de faaliyet gösteren kadın örgütlerinin özerklik bağlamında örgütsel yapılarını, amaçlarını, faaliyet alanlarını ve nihayetinde politik gündemi etkileyebilecek bağımsız bir söylem ve politika geliştirme kapasitelerinin incelenmesidir. Çalışma nitel bir araştırmanın bulgularına dayanmaktadır, katılımcılar Eskişehir'de kadın sorunuyla ilgilendiğini beyan eden tüm örgütlerin yönetici, temsilci veya üyesi olan ya da örgütlerden bağımsız olarak kadın hareketine dahil olan 38 kadındır, veriler yarı yapılandırılmış mülakatlarla toplanmış, mülakatlar tematik olarak analiz edilmiştir. Katılımcılar temalar altında ortaya çıkan benzerlik ve farklılıklar üzerinden üç analitik gruba ayrılmış ve bulgular bu gruplar üzerinden, tarihsel bir arka planda, Türkiye'de kadın hareketi ve feminizmin tarihsel gelişimi ile ilişkilendirilerek, karşılaştırmalı olarak sunulmuştur. Bulgular, farklı ideolojilere ve kimliklere sahip kadın örgütlerinin birbirleriyle sınırlı bir temas halinde olduklarını, ancak sosyal ve politik olarak konumlarına yakın örgütlerle ilişki içinde olma eğiliminde olduklarını göstermektedir. Bu nedenle, erkekler tarafından sürekli olarak yeniden üretilen eşitsiz toplumsal ilişkilerle mücadelede özerk bir kadın hareketinin gelişimi açısından kritik önem taşıyan ortak bir paydada buluşmakta çok zorlanmaktadırlar.
İstanbul tıp fakültesi dergisi, 2016
Çalışmamızın amacı Türkiye'de üriner inkontinans ile ilgili düşünce ve tutumları ortaya koymaktır. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya, İstanbul Fatih ilçesinde rastgele seçilen, onay veren ve anket doldurtulan 150 kişi dahil edilmiştir. Katılımcılara Üriner İnkontinans Davranış Skalası (Urinary Incontinence Attitude Scale) doldurulmuştur. Üriner İnkontinans Davranış Skalası (Urinary Incontinence Attitude Scale), İngilizce'ye hakim 3 çevirmen tarafından Türkçe'ye çevrilerek geçerlik ve güvenirliği yapılmış, Cronbach alfa değeri 0.72 saptanmıştır. Bulgular: 122 kişi anketi tam olarak doldurmuştur. Yaş ortalaması 35.5 ± 10.8'dir. Katılımcıların 79'u (%64.8) kadın, 43'ü (%35.2) erkektir; 57'si (%46.7) evli, 65'i (%53.5) bekardır. 11 (%9.0) ilkokul, 4 (%3.3) ortaokul, 21 (%17.2) lise, 86 (%70.5) üniversite mezunu saptanmıştır. Katılımcıların %49.2'si ilk üriner inkontinans semptomlarının önemsenmeyebileceğini, %41.8'i idrar kaçırma üzerine konuşmanın utanç verici ve zor olduğunu, %88.5'i idrar kaçırmanın önlenebileceğini, %57'si sağlık sorunları arasında idrar sorunlarının sorgulanması ve bildirilmesi gerektiğini düşünmektedir. Ayrıca %86.8'i idrar kaçırmanın sosyal hayatı olumsuz yönde etkilediğini, %95.1'i idrar kaçırmanın üstesinden gelinebileceğini düşünmektedir. Kadın ve erkek katılımcıların verdikleri yanıtlar ayrı ayrı değerlendirildiğinde istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmıştır. Soru 2'de kadınlar daha yüksek oranda idrar kaçırmanın utanç verici olmadığını düşünmektedir. Soru 10'da, erkekler daha yüksek oranda idrar kaçırmanın asap bozucu olduğunu düşünmektedir. Soru 11'de kadınlar daha yüksek oranda, sağlık sorunları değerlendirilirken idrar ile ilgili sıkıntıların bildirilmesi gerektiğini belirtmiştir. Sonuç: Çalışmamızda, katılımcıların çoğunluğu idrar kaçırmanın bir sorun olduğunu, tedavi edilebileceğini, önlenebileceğini; ancak idrar kaçırma üzerinde konuşmanın utanç verici olabileceğini ve sağlık sorunları sorgulanırken idrar kaçırma şikayetlerinin de sorgulanması gerektiğini düşünmektedir.
Turkish Research Journal of Academic Social Science, 2021
Faith in the hereafter, which is one of the principles of belief in Islamic Religion, which exists at every moment from the creation of people to death, has a great role in raping the life of people in the world. The belief that people will be held to account in hereafter for what they do in this world develops a sense of responsibility in a person. People with sense of responsibility created by the belief in the hereafter turn to righteous deeds that will be rewarded by Allah, avoiding forbidden behaviour that will be punished if they do so. One of the behaviours that are also forbidden in our religion is violence and the most common kinds of their is violence which iş directed to women in family. Belief in the hereafter has a big role in preventing this increasing violence from day to day. In this article the role of belief in hereafter in preventing the violence to the women in family will be discussed.
Ege üniversitesi hemşirelik fakültesi dergisi, 2019
Current and Evidence-Based Applıcations in Conservative Treatment of Urinary Incontinence in Woman: Literature Review ÖZ Üriner inkontinans kadın yaşam kalitesini olumsuz etkileyen önemli bir sorundur. Kadın yaşı ilerledikçe sorun ciddi boyutlara ulaşabilmektedir. Dünyada kadın nüfusunun ve kadınların yaşam ömürlerinin uzun olması, üriner inkontinans insidansında artış riskine neden olması açısından, önlenmesi ve tedavisi ayrı önem taşımaktadır. Üriner inkontinansın tedavisinde konservatif tedavi yöntemleri, cerrahi yöntemin riskleri nedeniyle uygulanamadığı, istenmediği ya da cerrahi girişimin uygun olmadığı durumlarda kullanılabilmektedir. Hemşirelerin üriner inkontinansa yönelik tedavi, bakım ve danışmanlık hizmetlerini güncel ve kanıt temelli sunmaları, hastaların tedavi ve bakım kalitesini arttırarak daha olumlu sonuç almalarını sağlayabilmektedir. Bu çalışmada kadınlarda üriner inkontinans sorunlarına yönelik uygulanan konservatif tedavi yöntemlerindeki güncel ve kanıt temelli yaklaşımların hemşirelik uygulamalarına yansıtılabilmesi için incelenmesi ve tartışılması amaçlanmaktadır. Çalışmanın temel bulgularından bazıları; davranışsal tedavilerin sıkışma tipi inkontinans ve stres üriner inkontinansta (SÜİ) anlamlı bir azalma sağladığıdır. Mesane eğitiminin sıkışma veya miks tip inkontinansın tedavisinde ilk basamak olarak uygulanabileceği (A düzeyinde kanıt), konların ise; pelvik taban egzersizleri ve elektrostimulasyona benzer etkinlikte olduğu ve tedavi opsiyonu olarak önerilebileceği şeklindedir. Sonuç olarak, literatürde yer alan güncel ve kanıt temelli çalışmalar, konservatif tedavi yöntemlerinin üriner inkontinans türlerinin tedavisinde farklı kanıt düzeylerinde etkili olduğunu göstermektedir.
İstanbul Aydın Üniversitesi, 2015
Bu kitabın tamamının ya da bir kısmının, kitabı yayımlayan şirketin önceden izni olmaksızın elektronik, mekanik, fotokopi ya da bir kayıt sistemi ile çoğaltılması, yayımlanması ve depolanması yasaktır. Bu kitabın tüm hakları İstanbul Aydın Üniversitesi'ne aittir.
Avrasya uluslararası araştırmalar dergisi, 2018
Kadın, gerek aile hayatı; gerekse siyasi, sosyal ve ekonomik alanlardaki konumu ile her zaman dikkat çekici olmuştur. Cinsiyet olgusu, biyolojik bir gerçek olarak düşünüldüğünde toplumsal cinsiyet rollerinin nasıl ortaya çıktığı akla gelen sorulardandır. Toplumun cinsiyetlere yüklediği roller neticesinde kadın, bazen açık seçik, bazen de dolaylı olarak çelişkili ve gerilimli bir süreç içerisine sürüklenmiştir. Kültür oluşum süreci içerisindeki olgulardan birinin din olduğu düşünülürse; din, milletin dünya görüşü, gelenekleri ve cinsiyetleri nasıl imgelendiği ile ilgili bilgi verir. Bu sebeple dinin ortaya koymuş olduğu kurallar, mitoslar, kıssalar, kutsal olanın tasavvur edilişi ve bunun sonucu olan çıkarımlar her zaman o kültürde yaşayan insanların rollerini belirleyici nitelikte olmuştur. Ancak toplumsal cinsiyet rollerinin oluşumunda tek otoritenin din olmadığı düşünülmektedir; çünkü insanoğlunun tarihi, dinin tarihinden daha eskiye dayanmakta, ilk baştan beri kadın ve erkeğin karşıt olarak yeryüzünde bulunduğu da unutulmamalıdır. Bu kapsamda çalışmanın sorunsalı, geleneksel tarım toplumlarında kadınların erkeklerle yalnızca biyolojik olarak değil, toplumsal işlev olarak da eşit sayılabilecek haklara sahip olmamalarıdır. Çalışmanın temel sorusu: kadınlığı belirleyen otoritelerin ne(ler) olduğudur? İnsanların bütün deneyimlerini anlamlı bir yapıya oturtup açıklamaya çalışan din, iki cinsi birbirine bazen yabancılaştırmış bazen de birtakım kurallarla cinsler arasında sınırlar oluşturmuştur. Toplumsal cinsiyetin inşasında tek otoritenin din olmadığı hipotezinden hareketle makale, toplumsal cinsiyet algısını İslam, özel mülkiyet, kadın ve erkek arasındaki biyolojik farklılıklar kapsamında açıklamayı hedeflemektedir.
2015
Bu arastirmanin amaci kadinlara yonelik olumsuz tutumlarin sarkilar uzerinden incelenmesidir. Calisma nitel arastirma desenine gore dizayn edilmistir. Ornekleme yontemi icin amacli ornekleme yonteminden olcut ornekleme ve maksimum cesitlilik ornekleme yontemi izlenmistir. Ayrica verilerin toplanmasinda basit rastlantisal ornekleme yontemi de kullanilmistir. Televizyon muzik kanallari ve sarki sozleri sitelerinden elde edilen, anlaminda ve iceriginde kadina yonelik olumsuz yargi bulunan 300 sarki 17.04.2015 – 27.04.2015 tarihleri arasinda dort arastirmaci tarafindan nitel arastirma desenine uygun olarak analize tabi tutulmus ve sarkilar sozlerine uygun cikarimlar yapilarak 4 ana tema altinda toplanmistir. Kadina yonelik olumsuz yargilari iceren 300 sarkiya iliskin temalar ve alt temalar su sekilde siralanmaktadir: (1) Toplumda Kadin (n: 53, %17), 2) Cinsellik (n: 128, %43), (3) Kadina Yonelik Uygunsuz Soylemler ve Davranislar (n: 96, %32), (4) Kadinin Dis Gorunusu (n:23, %8). Analize...
Erkeğin rahme tohumu bırakan yaratıcı; kadının da bunu besleyen toprak olduğuna inanılır. Tohum ve toprak -görünürde masum iki imge. Oysa aralarında bir hiyerarşi var; erkeklere atfedilen yaratıcılık ve hayat verme gücü onları simgesel olarak Tanrı'ya yaklaştırırken, kadınların besleyici rolü onları Tanrı tarafından yaratılanla, yani dünya ile eşleştiriyor. Carol Delaney *Tohum ve Toprak Türk Köy Toplumunda Cinsiyet ve Kozmoloji Evvela kynodontas ne demektir, söze öyle başlamalı diye düşündüm. Kynodontas Yunanca bir kelime, anlamı ise köpek dişi. Elbette siyaset bilimi literatüründe olup da duymadığınız bir terim falan değil. Ünlü yönetmen Yorgos Lanthimos'un şu çok konuşulan filminin adı. Film drama türünde gösterilse de, google'landığında rahatsız edici filmler kategorisinde önünüze çıkabilmesi kuvvetle muhtemel.
Mukavemet Dergisi, 2022
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Fe Dergi, 2020
Sosyoloji Araştırmaları Dergisi, 2018
Social Sciences Studies Journal
Intermedia International e-journal, 2020
Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi (SAUIFD), 2008
Journal of International Social Research
Türklük araştırmaları dergisi, 2022
Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2020
Uluslararası İnsan Çalışmaları Dergisi, 2021
Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi
TÜRKİYE’DE KADIN MUHTAR OLMAK: İZMİR ve GAZİANTEP ÖRNEĞİ, 2022
The journal of academic social science studies, 2015