Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
Tarih ve Toplum 135 (March 1995), 43-46.
…
3 pages
1 file
elini heykeltraş Sn. Zerrin Böu Sn. Rıza Başikoğlu tarafınn evrak arasından bir defter zca olarak kaleme alınmış bu ce "Fecr-i Ati" bölümüyle yine mış, Şubat 1911 tarihini taşıifelik bir önsöz çıkmış bulunn matbu eserleri hakkında daçln bk. Ömer Faruk Akün, "Naitap Halindeki Eserlerinin ilk dyat Mecmuası, C.)<VIII, ls-. 1-78; ayrıca bk. Ali Ekrem, al Tab'olunuyor, lstanbul Dediler ki sana emel bağlayan, Kabrinde diz çöküp, bir dem ağlayan. Ber-murad olurmuş! Ben de bir zaman Ağlayıp murada ermeğe geldim! Şu hicran yılının son baharında Jaleler titrerken çemen-zarmda. Gün doğmazdan ewel, ben mezarında Matem çiçekleri dermeğe geldiml Seni andım b.ütün gam çekenlerle, Aşk-ı hak uğruna yaş dökenlerle, Sarı gonca veren şu dikenlerle Taşına bir çelenk örmeğe geldim! Yadın ölüm gibi bir sırr-ı mübheml. Neş'e-i sevda mı bu hiss-i elem?! Ruhumda ne füsun eyledin bilmem?.. Bu gün sana gönül vermeğe geldim!..
2014
Pausanias’a göre, Hellenler tarafından Keltler; Romalılar tarafından, Gallialılar olarak adlandırılan bu kavmin MÖ 3. yüzyılda Avrupa üzerinden Küçük Asya’ya göç edenleri hem Hellenler hem de Latinler tarafından “Galatlar” şeklinde adlandırılırdı. Antik yazarlar Galatların sayıları hakkında yaklaşık olarak birbirine yakın tahminlerde bulunmalarına rağmen, genel olarak tartışmaya açık bir konu olan nüfusları hakkında kesin bir rakam vermek oldukça güçtür.
2019
Hinterlandından bereketli topraklara sahip olan Byzantion, her zaman bu topraklardan verim alamamıştır. Zira Th rak kabileler, sürekli bu toprakları istila etmiş ve yağmalamışlardır. Th rakia'da MÖ 5. yüzyıl ortalarında Odrys Krallığı'nın ortaya çıkışı ve dolayısıyla hinterlandındaki kabilelerin merkezi bir krallığa tabi olması Byzantion'u rahatlatmıştır. Odrys Krallığı'nın en güçlü olduğu dönemde, 426 yılında Atina Halk Meclisi'nin Byzantion'un tahıl ihracatı ile ilgili aldığı bir karar (IG I 3 .61), kentin bereketli hinterlandından tam verim aldığına işaret eder.
At’a armağan, 2018
Mehmed Siyah Kalem’e atfedilen ve 1300 ile 1500 yılları arasındaki dönemde yapıldığı tahmin edilen çizimler, Orta Asya resim geleneğinin ve görsel sanatlarının en ilginç örneklerinden birini oluşturmaktadır. Seksen yapraklık bu albümdeki minyatürler, gerek konu, konunun ele alınış biçimi gerek üslûp özellikleri bakımından gerekse bahsedilen dönemin sanat anlayışından farklılık göstermesi sebebiyle sanat târihçilerini yakından alakâdar etmiştir.
Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji Bölüm Dergisi, 2012
Wlodzimierz Staniewski tarafından 1977"de kurulan Gardzienice Tiyatro Topluluğu, bugün kuruluĢundan çok farklı bir anlayıĢla da olsa halen yoluna devam ediyor. Gardzienice"nin tiyatro anlayıĢını belirleyen etmenler ve ilkeler üzerinde duracağımız bu yazıda topluluğun geçirdiği değiĢimin izlerini sürmeye ve olası nedenlerini açıklamaya çalıĢacağız. KuruluĢundan bu yana Gardzienice"nin sanat yönetmenliğini yürüten Staniewski"nin tiyatro anlayıĢını ve oyunculuğa bakıĢını Ģekillendiren etmenler arasında Polonya"daki romantizm geleneği, Grotowski"nin Tiyatro Laboratuarı deneyimi ve Bahtin"in felsefi düĢünceleri yer alır. Romantizm, yabancı iĢgalinin sık yaĢandığı Polonya"da ulus bilincin oluĢmasında rol oynayan temel etmenlerden biridir. Özgür iradeyi, sanatçının yaratma özgürlüğünü, sanatın toplumsal değiĢiklikler için araç olduğunu gündeme getiren Romantizm Polonyalı yazar ve sanatçılar tarafından büyük ölçüde benimsenir. Tiyatroda Romantizmin öncüsü 19. Yüzyıldan bu yana Polonya"da oyunları en fazla sahnelenen oyun yazarlarından biri olan Adam Mickiewicz"dir. Polonya"da ulusal tiyatronun kimlik kazanmasına önemli katkılarda bulunan Adam Mickiewicz, Polonyalılık kimliğinin yaratılmasında geleneklere ve halk kültürüne dönülmesi gerektiğini savunmuĢtur. Adam Mickiewicz ve onun yolunu açtığı geleneksel olanın arayıĢıyla kırsala ya da taĢraya dönüĢ, Polonya"da deneysel tiyatroyu belirleyen en önemli motiflerden birisi olmuĢtur. Slav tiyatrosu üzerine çalıĢmalar yapan Daniel Gerould, Mickiewicz"in Polonya tiyatrosu üzerindeki etkisinden Ģöyle bahsediyor: "Modern Polonya tiyatrosunun ruhu, Polonya"da tiyatro sanatına iliĢkin en değerli belgelerden biri ve yaratıcı çalıĢmanın değiĢmez itici gücü olan Mickiewicz"in bu kâhince yazısında yaĢıyor… Kantor, Grotowski, Sekizinci Gün Tiyatrosu, Gardzienice ve modern Polonya tiyatrosunun en iyileri Mickiewicz"in bir gün gerçekleĢeceğini bildiği geleceğin Slav tiyatrosu düĢünün hayata geçmesine katkıda bulunmuĢtur." 1 Polonya tiyatro * İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji Anabilim Dalı Yüksek Lisans öğrencisi 1 Aktaran Allain, Paul, Gardzienice: Polish Theater in Transition, Routledge, 1997, s: 9. --68 tarihinde Mickiewicz"in dıĢında deneysel toplulukları etkileyen bir diğer kiĢi, tiyatronun birlikte yaĢayan ve uyumlu çalıĢan bir topluluğun üretimi olduğunu düĢünerek kendi kumpanyasını kurmuĢ ve kumpanyasıyla birlikte Polonya"yı baĢtan sona gezmiĢ olan Juliusz Osterwa"dır. Osterwa"nın kumpanyası Reduta, Grotowski"nin Laboratuarı için örnek model teĢkil ederken Staniewski de daha önce Reduta tarafından da ziyaret edilmiĢ Ukrayna"ya gezisi sırasında sık sık Osterwa"dan bahseder. Üniversitede sosyal bilimler alanında eğitim gören Staniewski, 1970"te mezun olmasına yakın Krakow"da STU Tiyatrosu adlı bir öğrenci topluluğunda oyunculuk yapmaya baĢlar. STU"nun Wroclaw turnesinde Grotowski"nin beğenisi kazanan Staniewski daha sonra Grotowski"nin davetini kabul ederek onun Laboratuarına katılır. Staniewski kısa süre içinde Grotowski"nin para-tiyatro deneyimlerinin on iki kiĢilik çekirdek kadrosuna dâhil olur. Staniewski Grotowski"nin Laboratuarında çalıĢtığı süre boyunca çeĢitli projelerde yer almanın yanında birçok workshop yönetmiĢtir. 1976"da Laboratuar"dan ayrılan Staniewski gerekçesini Ģöyle açıklar: "Grotowski"nin paratiyatro çalışması zirvesindeyken kutsal olmayan tiyatro yapmak için laboratuarından ayrıldım. Rabelais"in "Gargantua ve Pantagruel"i ile işe başladım. Bu çalışmayı taşrada yaşayan insanlara gösterdim çünkü büyük şehirlerdekilere göstermekten utanıyordum. Bu çalışma Grotowski"nin Laboratuarı"nın tam karşı kutbunda yer alıyordu. 1976"da Laboratuarı terk eder etmez büyük bir tutkuyla bir tiyatro oyunu sahnelemek istedim. Laboratuarın tabirimizle "hareket etme"-hiçbir zaman sadece teatral bir etki ya da Ģampiyon süper starlar yaratılması uğruna olmadı. KarĢılıklılığı uygulamak içindi ve hâlâ öyle" 12 diyerek hareketin kendisinin önemine iĢaret ederken Gardzienice"nin temel belirleyenlerinden bireyselliğe değil topluluğun ortak çalıĢmasına ve uyumuna verilen önemi de yansıtıyor. Gösteriler Gardzienice"nin 31 yıllık tarihinde sadece yedi gösteri bulunuyor. Bunlardan ilki olan "An Evening Performance" topluluğun kuruluĢun hemen ardından kırsal bölgelere yaptığı gezilerde ortaya çıkmıĢtır. Rabelais"in Pantagruel ile Gargantua öykülerinden esinlenilmiĢ, Adam Mickiewicz"in Dziady adlı eserinden kimi parçaların, Latince bir ilahinin ve Ġngilizce bir Ģarkının yer aldığı bu ilk gösterinin metni geziler sırasında oluĢturulmuĢ, topluluğun geziler yoluyla yerel halklara iliĢkin gözlemleri jestler ve ses kullanımına yansımıĢtır. Paul Allain, topluluğun "An Evening Performance"ı sergilendiği ilk yılları "sadece teorik açıdan değil pratik olarak da Bahtin"e en yakın" 13 oldukları evre olarak tarif ederken Halina Filipowicz"in gösteriye iliĢkin gözlemleri de aynı noktaya iĢaret ediyor: Performans akıl ya da düşünceden ziyade duyulara ve duygulara hitap ediyor. Olay dizisi ya da psikolojik gelişim değil kısa ve dinamik epizotların hızlı bir akışı var. Düzenleyici unsurlar hızlı yürüyüş ritmi ve zıtlıkların karşılıklı etkileşimi: ciddi ve grotesk, spritüel ve iğrenç, canlı ve yalın. Atmosfer komiklik ile ciddiyet, siniklik ile yücelik, alaycılık ile sevecenlik arasında değişiyor. 14
2014
Polyainos’a göre Klearkhos, Byzantion’da baş gösteren iç karışıklıkları yatıştırmak; kentin huzurunu ve güvenliğini sağlamak amacıyla komutasına verilen 4 gemilik filoyla Peloponnesos’tan yelken açtı. Çanakkale Boğazı’ndaki Lampsakos’a (Lapseki) geldiğinde kentin limanında demir attı.
2011
Pausanias’ Control of Byzantion and the ‘Conspiracy Theory’ The aim of this article is to investigate Pausanias’ control over Byzantion and reconsider the body of evidence of how he corresponded and conspired with the Persian King Xerxes against Hellas. Under the command of Pausanias, allies of the Hellenic League besieged Byzantion, which the Persians then held and conquered in ca. 477 B.C. According to Iustinus (IX. 1. 3), Byzantion remained in Pausanias’ control for seven years. This date has been commonly accepted. The interpretation is that Byzantion stayed under Pausanias’ rule and the event is dated ca. 477 to ca.470 BC. The interpretation is commonly based on the supposition that once Byzantion had been conquered, Pausanias controlled the city with the help of his allies and with the support of the Persians. This, however, was certainly not the case. A new consideration of the events during and just after Pausanias’ conquest of Byzantion may provide us with a clearer picture of the historical situation and sequence. Soon after Pausanias’ control over Byzantion, his acceptance of Persian customs, his violent temper and arrogance, and his displays of power towards the allied Greeks made the latter (and the Lacedaimonians) desert him. At this time the Athenian generals in Byzantion were Cimon and Aristeides. The gentle and humane manners of Cimon and the just and reasonable behaviour of Aristeides made Pausanias’ former allies join the Athenian side. With tact and diplomacy the Athenian generals formed the beginning of a new federation like the one the Lacedaimonians had in Peleponnesos. This was the founding of the Attica-Delos League in ca. 477 BC. Their first confederate undertaking was to end Pausanias’ control over Byzantion. The Athenians did this with the help of the Chians, Samians, and Lesbians, and with the constant support of the Byzantines. Just afterwards Cimon campaigns to Eion. According to Thucydides (I. 98. 1) Eion is named as the first confederate undertaking and was taken by seige. These campaigns are also mentioned in the papyrus fragments of Ephoros (FGrHist II. 70 fr. 191 str. 37-46= Oxyrh. Pap. XIII. s. 100, 1610 F. 6). The sequence of events can also be followed in Diodorus of Sicily (XI. 60. 2 dn. 2) and Plutarchus (Cim. VII. 1 fn. 1). According to Scholia in Aeschinem (II. 31), εἰληφότες Ἠϊόνα, ἐπὶ ἄρχοντος Ἀθήνησι Φαίδωνος= the capture of Eion is placed during the archonship of Phaidon. Phaidon’s archonship in Athens is dated to ca. 476 B.C. Contrary to Iustinus, and many modern scholars, Pausanias’s control over Byzantion did not last seven years, but was merely temporary, possibly a maximum of seven months.
Byzantinoturcica is a well-known work which was prepared by distinguished Hungarian Byzantolog Gyula Moravcsik. This study contains Turkic toponyms, ethnonyms, anthroponyms and titles which were recorded in Byzantine sources from the date of the Hun Empire. In our paper, original Turkic titles before the Muslim age have been analysed from the perspective of Turkic philology and cultural history. These titles are respectively bayan, bagatur, beg, buyla, çabış, çopan, içirgü, kagan, kan, kapkan, kılaguz, tarkan, tigin ve tudun. Transferring of these titles from the old Turkic culture to the modern ages are examined semantically and etymologically.
lisans tezi, 2022
498 ve 711 yıllarını kapsayan Erken Bizans döneminde "Altın Sikkelerdeki İmparatorluk Kıyafetleri ve Nişanları" adlı tez çalışmasındaki konunun amacı belirtilen devir boyunca hüküm süren tüm imparatorların altın sikkelerindeki imparatorluk kıyafetleri ve nişanlarının tarihsel süreç içerisindeki gelişimi, değişimi, ikonografik anlatımı, değerlendirilmesidir. İkonografik yorumlar yapılırken dönemin özellikleri dikkate alınmış olup imparatorun kendi kişiliği üzerinden de değerlendirme yapılmıştır. Bu tez çalışması iki bölümden oluşmakta olup, birinci bölümde erken Bizans dönemindeki imparatorluk kıyafetleri, ikinci bölüm erken Bizans dönemi altın sikkelerdeki imparator tasvirleri olarak ayrılmıştır. Birinci bölüm erken Bizans devrinde imparatorların altın sikkeler üzerinde betimlendiği kıyafetlerin tanımları resim sanatı örnekleri ışığında yapılmıştır. İkinci bölümde imparatorların altın sikkelerde kıyafet ve nişanlarla betimlemelerinin ikonografik yorumlanması ile birlikte sikkelerdeki tasvirlerine yer verilmiştir. Değerlendirme kısmındaysa tüm erken Bizans devrindeki imparatorların kendi dönemlerindeki siyasi, sosyal, ekonomik, askeri olayların anlatımına yer verilmiş olup sikkelerdeki tasvirlerinin her imparatorun kendi dönemlerinde nasıl olayların neticesinde ortaya çıktığı ya da süreklilik gösterdiği açıklanmaya çalışılmıştır. 2 2. ERKEN BİZANS DEVRİNDEKİ İMPARATORLUK KIYAFETLERİ 2.1. Paludamentum Paludamentum, askerlerin giydiği ve askeri kökenli bir pelerin olmakla birlikte imparator, imparatoriçe, soylular ve saray mensubu insanlar tarafından da kullanılmıştır. Renkleriyse; mor, beyaz, koyu vişne olarak farklılık göstermektedir. Yarım daire ya da ikizkenar yamuk şeklinde olup, düz kenarları boyunca tablion yer alan imparatorluk pelerinidir. 1 Bu tablionlarda soylu kişilerin bu pelerini giydiğini göstermek amacıyla yapılan altın renginde baklava dilimi ya da dini tasvirler bulunur. Roma İmparatorluk Çağı ve Erken Bizans döneminde kullanılmıştır. Bu kıyafet genelde bir tunik üstüne giyilen zırh ve zırhın üstüne ise paludamentum olarak giyilmektedir. Pelerinin ön kısmında sikkelerde V şeklinde izler olması da bol olduğunu göstermektedir (Şek. 1). Sağ omuzdan ise pelerin bir fibula ile tutturulmasıyla giyim tamamlanmaktadır. İmparatorun paludamentumu hanedan rengi olan erguvan rengidir (Şek. 2). Erken Bizans sikkelerinde imparator, cepheden ya da profilden betimlenmiş halde paludamentum giymiş betimlenmesiyle beraber sağ omzunun açıklığı ve fibula sağ omzunda belli olmaktadır. Sikkelerde paludametumu, chlamysden ayıran başlıca özellik askeri temelli bir pelerin olmasıdır. İmparatorun başında askeri miğfer ya da sikkenin arka yüzünde zafer simgesi Victoria figürü varsa paludamentum olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca sikkelerde paludamentum ve chlamys dökümlü durmaktadır. Paludamentum askeri pelerin ama chlamys ise daha çok yönetici sınıfın giydiği kıyafet olduğu için askeri nitelikli figürler sikkelerde chlamys ile birlikte bulunmamaktadır (Şek. 3). 2.2. Sagion Sagion, Roma ve Erken Bizans devrinde kullanılmakla birlikte Orta Bizans sikke tasvirlerinde çizimi ve kullanımı kalkmıştır. İmparatorun üç adet sagionu vardır. Bunlar; Hrusoperikleiston (altın çerçeveli), Khrusoun (tamamen altın), Roes (kızıl renkli) 2. Sagion adlı pelerin paludamentum gibi askeri kökenli olmakla birlikte yarım daire kesimli ve ondan biraz daha kısa, dizlere kadar düşen bir askeri pelerindir (Şek. 4). Paludamentumdan farkı sağ omuzdan fibula ile tutturulmak yerine iki omuzdan birden tutturulur pelerin öne düşmez ve paludamentumun aksine sadece sırtı korumasıyla paludamentumdan ayrılmaktadır. Askerler ve keşişler tarafından giyilen pelerinler için de kullanılmış olan sagiondan, 12. yüzyılda Kecharitomene Rahibe Manastırı typikonunda manastır giysisinin genel bir terimi olarak bahsedilmiştir. Bazı durumlarda iki omuzdan tutturulmak yerine boğazın altından üst göğüs hizasından bağlanması da sagionun diğer bir giyilme tarzıdır. Sikke ve başka tasvirlerde de sagion giyimli bir kişinin direkt zırhının görünmesiyle sagion olduğu anlaşılmaktadır. Paludamentumda ise zırh görünmez, sadece bol pelerinin V şeklinde kıvrımları görünmektedir. Sikkede, sagion ve paludamentum giyimli bir imparator; başında askeri miğfer, elinde mızrak ve sikkenin arka yüzünde Victoria tasviri olabilir. Sagion, askerler, keşişler ve imparatorlar tarafından kullanılmıştır. Sagion adlı pelerin chlamyse kıyasla daha kısa olmakla birlikte imparatorluk rengi olan erguvan renkte olma ihtimali yüksektir. Yine İmparatorun giydiğini vurgulamak amacıyla altın işleme ve inci süslemeler olmaktadır. Yine de, imparator II. Basileos'un psalterinde imparatorun pelerini, muhtemelen mavi renkli bir sagiondur 3 (Şek. 5-6).
2014
Antikçağda bütün ünlü kentlerin kuruluşları, tarihi verilerle kanıtlanamayan şiirsel ya da mitolojik hikayelerle süslenmiştir. Söz konusu kentlerin kuruluşlarından önceki zamanlara ait olan bu efsaneler, esas itibariyle insanlarla tanrısal olguları karıştırarak kentlerin başlangıçlarına değer katmak isteyen antikçağ yazarlarının ortaya attıkları söylencelerdir. Bu çeşit öykülerde çoğu zaman efsanenin nerede bitip tarihin nerede başladığı belli olmaz. Zira mitoloji ile tarih bir defa birbirine karışmaya görsün, ondan sonra bir daha onları birbirinden ayırmak kolay olmaz. İstanbul açısından da durum böyledir.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2018
Arkeoloji ve Sanat, 2019
Journal Of History School, 2021
Z Dergisi , 2017
FLSF Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi, 2021
Aşk ile Çalışan Yorulmaz, Ali Akyıldız Armağanı, 2024
Arkhaia Anatolika 5, 2022