Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2015, Dicle Medical Journal / Dicle Tip Dergisi
…
7 pages
1 file
Objective: Present study aims to compare control group patients and patients with diffuse alopecia in order to understand the nature of the relationship between symptoms and level of anger and to see whether patient group has higher number of symptoms than control group. Methods: 43 female patients who were diagnosed diffuse alopecia in dermatology clinic and 52 age-andgender-matched control participants were included in the study. 20% of patients (n=19) with androgenetic alopecia, 10.5% of patients (n=10) with diffuse alopecia areata and 14.7% of patients (n=14) with telogen effluvium participated in study. Hospital Anxiety and Depression Scale (HADS) and The Trait Anger and Anger Expression Scale (TAAES) were filled by the participants. Also patients were followed up by a standard hospital form recording alopecia. Results: It was found that patients with alopecia revealed significantly more depression (p<0,001) and anxiety (p<0,001) scores than control group. Also trait anger (β = 0,216, Wald Z = 3,697, Exp(B)= 1,241, p<0,05) and anxiety (β =-0.466, Wald Z = 5,008, Exp(B)= 0.628, p<0,05) scores significantly predicted alopecia group. Additionally total time period for alopecia significantly and positively correlated with depression (r= 0,402, p<0.01) and anxiety (r=0,393, p<0,01) scores. Comparing patient groups with each other, trait anger and expressed anger were significantly different across groups. Conclusion: Patient group reported more anxiety and depressive symptoms than control group. In treatment of patients with alopecia, bidirectional relationship between alopecia and psychological symptoms should be in consideration. Collaboration with psychiatry is suggested in order to improve treatment efficacy and patients' life satisfaction. In addition anger management seems essential in treatment of patients with diffuse alopecia.
Türk Psikiyatri Dergisi, 2004
Amaç: Fibromiyalji sendromunda bedensel ve psiflik belirtiler görülür ve bu psiflik etmenlerin, hastal›¤›n klini¤inde önemli rol oynad›¤› düflünülmektedir. Bu çal›flma; aleksitimi ile öfkenin, hastal›¤›n klini¤inde oynad›¤› rolü araflt›rarak, fibromiyaljinin daha iyi anlafl›lmas› amac›yla planlan-m›flt›r. Yöntem: Çal›flma, Fiziksel T›p ve Rehabilitasyon poliklini¤ine baflvuran fibromiyalji sendromu tan›s› konan 101 kad›n hasta ile romatoid artrit tan›s› konan 30 kad›n hasta ve 59 sa¤l›kl› kontrolle yürütülmüfltür. Bireyler Görsel Analog Öl-çe¤i, 20-Maddelik Toronto Aleksitimi Ölçe¤i, Spielberger Sürekli Öfke ve Öfke ‹fade Tarz› Ölçe¤i, Beck Anksiyete Öl-çe¤i, Beck Depresyon Ölçe¤i, Fibromiyalji Etkilenme Anketi ve sosyodemografik özellikleri sorgulayan bir görüflme formu kullan›larak de¤erlendirilmifltir. Bulgular: Gruplar yafl, e¤itim y›l›, medeni durum ve ekonomik durum aç›s›ndan birbirine benzer yap›da idi. Fibromiyalji sendromlu grupta anksiyete ve içe döndürülmüfl öfke puanlar›, di¤er gruplardan anlaml› ölçüde yüksek bulundu. Depresyon ve aleksitimi puanlar›, fibromyalji grubunda sa¤l›kl› kontrol grubuna oranla anlaml› ölçüde yüksek bulundu. Sonuç: Bu bulgular fibromiyalji hastalar›n›n romatoid artritli hastalara oranla daha fazla anksiyete ve öfke-içe yafla-d›klar›n› göstermektedir. Hasta gruplar› sa¤l›kl› kontrol grubundan daha fazla aleksitimik olmas›na ra¤men kendi aralar›nda anlaml› fark bulunmad›. Bu durum bir öfke ifade tarz› olan bast›r›lm›fl ve içe döndürülmüfl öfkenin, yüksek anksiyeteyle birlikte hastal›¤›n bir parças› oldu¤unu düflündürmektedir.
2010
Anksiyete bozukluklari ve depresyon arasinda gecerli bir ayrimin olup olmadigi tartismali bir konudur. Her iki bozuklugun belirtilerinde onemli ortusmeler vardir ve bu durum kesin taniya karar vermeyi zorlastirabilir. Bu sorunu goren arastirmacilar, anksiyete ve depresyonun ortusen ve farklilasan belirtileri belirlemeye yonelmislerdir. Bu noktada yapilan arastirmalar, dusuk ozdegerlilik, olumsuz duygudurum ve bilislerin varligi gibi cesitli boyutlari olan negatif duygudurumun bu iki bozuklugun ortak noktasi oldugunu gostermektedir. Kisinin cevre ile uyum ve memnuniyet duzeyini yansitan pozitif duygudurumun yetersizligi ise, depresyon icin ayirt edici nokta olarak tanimlanmaktadir. Daha sonraki calismalar ise, anksiyete bozukluklari icin ayirt edici faktorun belirlenmesinin gerekliligine odaklanarak, somatik/otonomik uyarilma faktorunu ucuncu boyut olarak tanimlamislardir. Fenotipik modeller, teorik olarak sorunu cozmus gorunse de, negatif duygudurum boyutunun diger iki boyuta gore o...
Ege üniversitesi hemşirelik fakültesi dergisi, 2006
Mayıs 2005, I. Ege Dermatoloji Günleri'nde poster bildiri olarak sunulmuştur) ÖZET Bu araştırma, Ege Üniversitesi Dermatoloji Kliniğinde yatan hastaların umutsuzluk, anksiyete, öfke duyguları ve problem çözme becerilerinin belirlenmesi ve aralarındaki ilişkinin incelenmesi amacıyla planlanmış tanımlayıcı türde bir araştırmadır. Araştırma gerekli izinler alındıktan sonra, Eylül 2004-Nisan 2005 tarihleri arasında E.Ü.T.F. Hastanesi Dermatoloji Kliniği'nde yatan hastalara uygulanmıştır. Araştırmada 5 tip soru formu kullanılmıştır. İlk form Araştırmacılar tarafından hazırlanan, hastaların sosyo-demografik özelliklerini, hastalık öyküleri, hastalıkları hakkında bilgi durumları, sağlık algıları ve stresle baş etme durumlarını yansıtmayı amaçlayan 20 sorudan oluşan tanıtıcı bilgi formudur.
2011
Derleme / Review ÖZET: Depresyon ve anksiyete bozuklukları Depresyon ve anksiyete bozuklukları tıbbi hastalıkların en sık görülenlerindendir. Depresyon ve anksiyete sıklıkla birlikte görülür ve de diğer tıbbi hastalıklara da çok sık eşlik ederek onların seyrini ve tedavi yanıtını olumsuz ola-rak etkilerler. Depresyonun klinik olarak farklı ve bazen tanısı zor olan birkaç alt tipi bulunur. Genel tıbbi duruma bağlı anksiyete bozukluklarının yanı sıra, panik bozukluğu, yaygın anksiyete bozukluğu, sosyal anksiyete bozuk-luğu, özgül fobi ve travma sonrası stres bozukluğu olarak bilinen beş ana anksiyete bozukluğu ve bunlarla ilişkili bozukluklar anksiyete bozuklukları ailesini oluşturur. Bu bozuklukların tanı ve tedavileri, psikiyatristler dışındaki hekimleri de, bu bozuklukların genel tıbbi hastalıkların seyrini ve prognozunu etkilemesi bakımından, ilgilendir-mektedir. Bu yazıda depresyon ve anksiyete bozukluklarının, epidemiyoloji, fizyopatoloji, komorbidite, tanı ve tedavilerinin kısa...
2000
Alexithymia, Hopelessness and Depression in Social Phobic Patients: A Study with a Control Group Alexithymia is reported to be prevalent in anxiety disorders such as posttraumatic stress disorder and panic disorder. This study aims at searching the prevalence of alexithymia in social phobia and also assessing the levels of hopelessness, depression and anxiety in social phobic patients. 24 patients who were diagnosed as generalized social phobia according to DSM-IV criteria by two psychiatrists and twentyfour age, gender and education matched healthy controls were taken in the study. Subjects were assessed by self-report measures on depression, anxiety, hopelessness and alexithymia. The patient group was also given Liebowitz Social Anxiety and Sheehan Disability scales and correlation analysis was performed between psychometric measures. Social phobic patients scored significantly higher than healthy controls on the measures of depression, anxiety, hopelessness, alexithymia and suicidal ideation. Disability in the family life was associated with alexithymia, depression and anxiety, whereas no association was found between social anxiety and disability scores. Alexithymia was independent of depression and anxiety. Social phobia shows high rates of comorbidity with major depression. Anxiety, hopelessness and suicidal ideation are prevalent in social phobic patients. Alexithymia also comes out as a prevalent personality trait in this group of patients.
2018
Bu arastirmanin amaci, bir kadin hastaliklari ve dogum hastanesine terapotik abortus nedeniyle yatirilan kadinlarin yasadiklari durumluk-sureklik anksiyete duzeylerinin belirlenmesidir. Arastirmanin verilerinin toplanmasinda kadinlarin sosyo-demografik ve obstetrik ozelliklerini sorgulayan 40 sorudan olusan kisisel bilgi formu ile Spielberger ve arkadaslari tarafindan gelistirilmis olan Durumluk-Surekli Anksiyete Envanteri kullanilmistir. Arastirmada terapotik abortus yapilan kadinlarin durumluk anksiyete puan ortalamasi 55,77±9,62, surekli anksiyete puan ortalamalari ise 48,11±7,20 olarak bulunmustur. Arastirmada ayrica, STAI TX-I ve II puanlari ile kisilerin ve eslerinin yaslari arasinda istatistiksel olarak anlamli bir korelasyon bulunmamistir (p>0,05). Ancak durumluk anksiyete puani ile sureklik anksiyete puanlari arasinda %36,4 duzeyinde pozitif yonde bir anlamli iliski bulunmustur (p<0,01). Sonuc olarak arastirmamizda; terapotik abortus olan kadinlarin orta duzeyde anks...
Turkiye Klinikleri Journal of Nephrology, 2008
Anadolu Psikiyatri Dergisi, 2011
_____________________________________________________________________________________________________ ÖZET Amaç: Araştırmanın amacı kişilerarası tarz, kendilik algısı, öfke ve anksiyete arasındaki ilişkileri incelemek ve anksiyeteyi farklı yoğunluklarda yaşayan bireylerde, bu değişkenlerden hangilerinin yaşanan belirtileri yordadığını araştırmaktır. Yöntem: Anksiyete bozukluğu tanısı konmuş (s=52) ve herhangi bir ruhsal sorunu olmayan bireyler (s=52); kişilerarası ilişki tarzları, öfke yaşantıları, kendilik algısı, genel belirti düzeyi ve anksiyete belirtileri açısından karşılaştırılmışlardır. Bu amaçla Kişilerarası İlişki Tarzları Ölçeği, Çok Boyutlu Öfke Envanteri, Sosyal Karşılaştırma Ölçeği, Kısa Semptom Envanteri ve Beck Anksiyete Ölçeği kullanılmıştır. Sonuçlar: İstatistiksel analizler sonucunda anksiyete bozukluğu yaşayan bireylerin daha olumsuz bir kişilerarası ilişki tarzına sahip oldukları, benlik algılarının daha olumsuz olduğu, daha fazla kişilerarası öfke ve öfkeyle ilintili davranışlar yaşadıkları ve anksiyete ve genel belirti düzeylerinin daha yüksek olduğu bulunmuştur. Yapılan hiyerarşik regresyon analizi sonuçlarına göre, kendilik algısının yaşamdan ve kişilerarası ilişkilerden duyulan memnuniyetin hem hafif hem de ciddi düzeyde anksiyeteyi yordadığı görülmüştür. Kişilerarası ilişkilerden duyulan memnuniyetin, daha ciddi düzeydeki anksiyete belirtilerini anlamada daha önemli bir rolü olduğu da gözlenmiştir. Tüm bu yordayıcı değişkenlerin de öfke ve kilişkilerarsı iletişim tarzları ile yüksek düzeyde anlamlı ilişkiler içinde olduğu saptanmıştır. Tartışma: Çalışmanın sonuçları anksiyete bozukluğu yaşayan bireylere yönelik olarak yürütülen tedavilerde yalnız belirtileri azaltmaya yönelik girişimlerin yetersiz kalabileceğini düşündürmektedir. Bu hastalara uygulanacak olan girişimlere; bireyin kişilerarası ilişkilerini iyileştirmeye ve daha doyumlu kişilerarası ilişkiler kurmasına yardımcı olabilecek iletişim becerileri, öfke yönetimi ve gevşeme tekniklerine yönelik eğitim programlarının eklenmesi yararlı olabilir.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Acibadem Universitesi Saglik Bilimleri Dergisi, 2018
Toplumsal ve Kültürel Boyutlarıyla KORONAVİRÜS SALGINI, 2022
Cukurova Medical Journal, 2021
Türk Psikoloji Dergisi (SSCI)
Cumhuriyet Medical Journal, 2013
Noropsikiyatri Arsivi-archives of Neuropsychiatry, 2011
… Bilim ve Sanatı …, 2009
Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2007
Cukurova Medical Journal, 2017
Van sağlık bilimleri dergisi, 2023