Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2014, SAGE YAINCILIK
…
413 pages
1 file
Ayntâb Vakıfları adlı bu çalışmada Memluklulardan Osmanlıya ve buradan Cumhuriyetin ilk yıllarına kadar uzanan bir dönemde Ayntâb'da bulunan vakıfların tespiti ve bunların sosyo-ekonomik boyut ve işlevleri ortaya konulmaya çalışılmıştır. Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi, Başbakanlık Osmanlı Arşivi ve Gaziantep Şer'iyye Sicil Defterlerinde vakıfların anayasası niteliğinden 88'i fazlası hayrata ve 153'ü de fazlası evlada meşrut olmak üzere toplam 241 vakfiye tespit edilmiştir. Bu vakfiyelerin 165 tanesi erkekler ve 76 tanesi de bayanlar tarafından oluşturulmuştur. Erkekler tarafından oluşturulan bu vakfiyelerin 52 tanesi fazlası hayrata, 113 tanesi de fazlası evlada meşrut vakfiyedir. Bayanlar tarafından oluşturulan vakfiyelerin ise 36 tanesi fazlası hayrata, 40 tanesi de fazlası evlada meşrut vakf niteliğindedir. Ayrıca 1 tane de Gayrimüslim vakfiyesi tespit edilmiştir. Bu vakfiyelerin yanı sıra masa başında alınan kararların sahadaki uygulamaları niteliğinde olan Vakıf Muhasebe Defterleri olmadan yapılacak vakıf çalışmalarının eksik kalacağı düşüncesiyle, vakıfların muhasebe defterleri de irdelenmiştir. Bu Evkaf Muhasebe Defterinde vakıf adını müteakip varidat, sonra masarifat kalem ve miktarlarına yer verilmiştir. 2174 Numaralı Vakfiye Defterinin 339-345 nolu sayfaları arasında yer alan ek 7 sayfalık kayıta göre Osmanlıdan Cumhuriyete intikal eden 47 Cami ve Medrese ve 96 tanesi de sair olmak üzere toplam 141 vakfın kaydı bulunmaktadır. Bunların birçoğu daha önce verilmiş vakfiye kayıtlarındaki vakıflar ile aynı olmakla birlikte farklı olanlar da tespit edilmiştir.
AVRASYA Uluslararası Araştırmalar Dergisi, 2020
XIX. yüzyılın ikinci yarısı ve XX. yüzyılın başı Osmanlı Devleti'nde gerek siyasi ve askeri gerekse sosyal-ekonomik anlamda büyük sıkıntıların yaşandığı, devleti çöküşe götüren dönem olmuştur. Avrupalı devletlerle yapılan savaşlar, devlet teşkilatında ve buna bağlı olarak sosyal yapılanmada derin yaralar açmıştır. Yapılan savaşlarda ölenlerin yanı sıra geriye kalan sakat, muhtaç ve yetimlerin sayısı gün geçtikçe artmıştır. Sosyal bir devlet olan Osmanlı, bu anlayışla ihtiyaç sahibi bu insanların himaye edilmesi, barındırılması noktasında kendinden önceki Türk devletlerinden devraldığı vakıf geleneğini sürdürmenin yanı sıra farklı çözüm arayışlarına girmiştir. Süreç içerisinde bu anlamda Eytam Sandıkları, Islahhane, Darülhayr-ı Âli, Darüşşafaka, Darülaceze gibi yeni kurumlar tesis edilmiştir. Bu kurumlardan biride Darüleytam yani Yetimler Evi'dir. Balkan Savaşı ve Birinci Dünya Savaşı sonrası ortada kalan yetimlerin iskân ve eğitimleri sorunu Darüleytamların kuruluş amacını oluşturmuştur. İlk olarak merkez İstanbul'da faaliyete başlayan kurum süreç içerisinde taşralarda da faaliyete geçmiştir. Darüleytamlar kurumsal olarak her ne kadar 1914 yılında faaliyete geçmiş ise de Ayıntab Kazasında bu tarihten çok daha öncesinde yetimler evi olduğu bilinmektedir. Ayıntab'da Müslümanlara ait yetimler evi dışında Ermenilere, İngiliz ve Amerikalılara ait yetim evleri bulunmaktaydı. Avrupalı devletlerin misyoner faaliyetleri çerçevesinde özellikle Amerikalılara ait birden fazla yetim evinin oluşundaki sebeplerin başında hiç kuşkusuz yüzyıllarca Ayıntab'da Müslümanlarla iç içe yaşamış olan Ermenilerin etkisi olduğu bir gerçektir.
Turkish Studies , 2008
ABSTRACT The Ramadanies had conquested Kınık in 1352 and ruled the region untill 1516 in the year which it became an adherent part of the Ottoman Empire. First waqf in Kınık was founded by the Ramadanies. According to the official records 14 waqfs were founded in the region during the Ottoman period. 2 mesjids, 5 mosques, 2 zaviyes, 2 caravansaries and 3 hairats of those waqfs were located in the center of Adana and Payas. However it does not seem possible to explain the socio-cultural life of Kınık region by means of those 14 waqfs alone. In the article below a quantitative and descriptive classification of the Kınık region waqfs have been made.
Şehirlerin oluşumu ve gelişmesinde vakıf müesseselerinin önemli bir yeri olduğu bilinmektedir. Özellikle Türk-İslâm şehircilik geleneğinin bir parçası olan mahallenin, bir mescid veya câmii etrafında şekillenmesi ve bunların gelirlerini sağlayan vakıfların kurulması, ayrıca bu yerleşim birimlerinin bir şeyh veya dervişin önderliğinde zâviyeler oluşturulması, şehrin kurulmasında ve gelişmesinde başlıca âmiller olarak gözükmektedir 1. Anadolu'da kurulan Türk-İslam Devletlerinde ve özellikle Osmanlı Devleti'nde vakıflara gereğince önem verilmiştir. Beylikler ve Osmanlı döneminde Anadolu adeta bir vakıflar cenneti haline gelmiştir. Sul-tanların, ailelerinin, devletin ileri gelenlerinin ve varlıklı insanların mallarını vakıf yapmak suretiyle hiz-mete dönüştürerek ebedileştirmek artık bir gaye olmuştu. Anadolu'da kurulan beyliklere merkezlik yapan tüm şehirlerde, o beyliğin sultanı veya aileleri tarafından yapılan birçok vakıf esere rastlamak mümkündür. " Dulkadırlılardan Osmanlılara İntikal Eden Ayıntâb Vakıfları " adıyla anılan bu çalışmaya temel teşkil edecek kaynaklar, Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Tapu-Kadastro Genel Müdürlüğü Kuyud-ı Kadime Arşivi, Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi ve Kütüphanesi ile birlikte, Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi, İsam kütüphanesi'ndeki mevcut belge, kitap ve makaleler kaynaklık etmektedir. Başbakanlık Osmanlı Arşivi'nde başta Mühimme Defterleri olmak üzere bu konuda Dulkadır Eyâletine ait tahrir defterleri, Ayıntâb Evkaf Defterleri ve Cevdet-Evkâf tasniflerinden istifade edilmiştir. Dulkadır beyliği sınırları içerisinde Dulkadır Beylerine aid camii, medrese ve bunlara ait vakıflara rastlanmaktadır. Ancak bunların tamamını tesbit etmek mümkün gözükmemektedir. Çünki, bazı defterlerin çürümüş olması, bazılarının erken döneme aid olmaması bu durumu zorlaştırmaktadır. Fakat elde mevcut bulunan defterlerdeki kayıtlara göre Antep ve Maraş'ta bu şahısların eserlerine rastlanılmaktadır. Mesela: Alâüddevle medresesine aid vakıf kayıtlarında Maraş ile birlikte Antep'in birçok köylerinde rastgelinmiş-tir. Buralarda bulunan köylerin mahsûlünün bir kısmı bazı zaviyelerin vakıfları arasında yer almakta, aynı şekilde dinî müesseselere ayrılan vakıflar aynen devam etmekte olup, " Medine-i Münevvere " ye ait vakıf kayıtları da bu defterde görülmektedir. XIV. yüzyılın ilk yarısında Maraş ve Elbistan havâlisinde ortaya çıkıp, doğuda Harput'tan batıda Kırşehir'e, kuzeyde Bozok (Yozgat) ile Sivas'ın güneyindeki Gemerek ve Gürün'den başlayarak, güneyde Antep'i de içine alacak bir şekilde Hatay'a bağlı Hassa'ya kadar olan coğrafî alan içerisinde iki asra yakın hüküm süren Dulkadırlılar, Oğuzlar'ın Bozok koluna mensûp idiler 2. Dulkadıroğlu Zeyneddin Karaca Bey tarafından 1337 yılında kurulan Dulkadır Beyliği 3 , Anadolu'da büyük fetih hareketlerine girişerek 4 , çok geniş bir coğrafî sahada hâkimiyet kurmuştur. Bu hâkimiyetini de kendi içerisinde yetiştirmiş olduğu önemli şahsiyetler sayesinde sağlamıştır. Bu şahsiyetler arasında en önemli kişiliğin son Dulkadır Beyi Alâüddevle'ye ait olduğu söylenebilir. Alâüddevle'yi önemli bir şahsi-yet kılan nedenlerin başında, onun şahsî kişiliğinin yanısıra başında bulunduğu beyliğin coğrafî konumu ve yaşadığı zamanın hâdiselerinin seyrinin tekâmül yönü olsa gerektir.
VAKIF VE SOSYAL KALKINMA, 2021
Aydın ve çevresi yüzyıllardan beri Türk-İslâm beylik ve devletleri tarafından idare edilmiş olmasına ve günümüze çok azı ulaşsa da kayıtlarda rastladığımız önemli eserlere sahip olmasına rağmen İslâm Devletlerinde her bakımdan toplumsal hayatın vazgeçilmez unsuru olan vakıflar bakımından yeterince araştırılmamıştır. Her ne kadar bazı çalışmalar yapılmışsa da özellikle Osmanlı Dönemi vakıf kültürünün eserleri, yitip gidenler ile birlikte kaydedilip geleceğe mümkün olduğunca eksiksiz bir envanter ulaştırmak önemli bir hizmet olacaktır. Vakıflar ile ilgili kayıtların eksikliği, Aydın ve çevresine ait eserlerin tam olarak bir envanterinin çıkarılmasını zorlaştırmaktadır. Buna rağmen son yıllarda yapılan çalışmalarla en azından günümüze ulaşmış eserlerin dökümünün yapılabildiğini söyleyebiliriz. Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Sanat Tarihi bölümünün yaptığı çalışmalar burada özellikle zikredilmelidir. 1858 Arazi kanunnamesi öncesi yapılan sayımlar Tanzimat ve toprak reformu hazırlıkları düşünüldüğünde vakıfların toprak rejimindeki etkileri ve yeni tapu kadastro sistemindeki azımsanamayacak payları hesaba katılmadan doğru bir değerlendirme yapılması mümkün değildir. Bu defterler Cumhuriyet dönemine kalan vakıfların durumu ve günümüzdeki hâline geliş ve Osmanlı vakıf sisteminin değişim sürecini Aydın örneğinde okumaya yardımcı olacak çok kıymetli bilgiler içermektedir.
Several benefactors from almost every status, member of military or non-military class and wealthy or middle class member in the Ottoman society, served and contributed to the city in which they lived by waqfs they founded and properties which they donated to the waqfs to their cities. Waqfs which founded with large participation and performed with an active administration and under close supervision both grew in number and served bigger crowds throuhout the Ottoman history and the effect of waqfs to city life became more apparent day by day. Waqfs which were non-governmental organizations at the same time played a big role in forming city life throuhout the centuries and helped a great deal conduct religious and social services by cooperation and solidarity The janissary corps which lasted in Ottoman war power for centuries contributed to Ottoman triumphs, gained reputation by their service and obtained several concessions in time. However, by transformation in the formation of corps, janissaries' role in the society came to change in politically, socially and economically. Members of the corps taking part in waqf institution is an indication of this transformation. In the eighteenth century, from high ranking officers such as janissary ağas to low ranking soldiers lots of janissaries founded waqfs.
SSSJournal, 2018
“Bikru'l-Vakt fî Ma’rifeti Sülûki Ibni'l-Vakt and Ebi'l-Vakt” named treatise (risala) of Shah Veli Ayintabi from shaikhs of the XVI. century Halvetiyye order, is the explanatory commentary of the Surah of Inşirah. The verses of surah are explained by the terms ibnü'l-vakt and ebu'l-vakt as seven maqam in treatise. The person’s sadr, the heart (kalp), the soul (ruh), the secret (sır), the secret of secret (sırr-ı sır), the secret of more secret (sırr-ı hafi), the secret of most secret (sırr-ı ahfa) maqams are mentioned in the treatise of the spiritual journey of traveler (salik) which is explained with the concept of time (vakt). The sadr, the center of Islam, the heart, which is to be the source of faith and marifat, and if the heart is cleansed from evil, it will be a source of God's observations. For this reason, Shah Veli, in treatise, has dealt with the maqams of heart in a very original way and with great emphasis. The article consists of an introduction and three chapters. In the introduction, brief information was given about his life in order to recognize the author. In the first part, the introduction of the treatise, the reason of the writing and the subject of the treatise is explained. In the second chapter, the text of the treatise is translated from Arabic into Turkish. In the third chapter, the commentary of the Insirah Sura, which is the main subject of the treatise, and the seven maqams of the heart were discussed. In this section, the views of Shah Veli are evaluated as compared with the other sufis. Key Words: Shah Veli Ayıntabi, Sayr u Sulūk, Heart, Ibnu’l-Vakt, Abu’l-Vakt.
Sanat ve Ayakkabılar, 2021
Bu makale, asırlardır insanlığın kullandığı bir nesne olarak ayakkabıyı, bir nesne olmanın dışında, çeşitli bağlam ve yan anlamlarda sanat eserlerine yansımasını araştırmaktadır. Aristotales'ten günümüze birçok düşünürün tartıştığı nesne ve özne ilişkisi, bu makalede öncelikli olarak Rene Decartes ve Karl Marks'ın açıklamalarıyla ele alınmaktadır. Bununla birlikte sanatsal pratiklere değinen bu makalede, Van Gogh'un "Ayakkabılar"ı Martin Heidegger'in açıklamalarıyla ele alınırken, 1960 sonrası sanat pratiklerinin çeşitliliği de göz önünde bulundurularak, Andy Warhol'un "Shoes Diamond Dust", Nayland Blake'in "Lap Dog", Lisa Milroy'un "Shoes", Mona Hatoum'un "Still Performance" ve Sigalit Landau'un "Salted Lake" eserleri, kimlik, göç, cinsiyet kuramları bağlamında ele alınmıştır. Ayakkabı imgesine Türkiye perspektifinden bakan Şakir Gökçebağ'ın "Misafirler II" adlı eseri göç, kimlik ve mülteci kavramlarını ele almaktadır. Vahit Tuna'nın kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerini ele aldığı "İsimsiz" adlı eseri de bu makalede yer almaktadır.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşiv Rehberi, 2020
Türkbilimde Arayışlar-Timur Kocaoğlu Armağanı, 2022
TÜRK KÜLTÜRÜNDE GELENEKSEL AYAKKABI SANATI, 2020
Selçuklu Araştırmaları Dergisi , 2021