Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
15 pages
1 file
2019
Türk edebiyatının çağdaş şairlerinden Arif Ay, şiirlerinde insanı ve insana dair her şeyi odağa alır. Arif Ay'ın şiirlerinde şehirler de üzerine medeniyetlerin yazıldığı ayrıcalıklı alanlar olarak yer edinir. Bu çerçevede şiirlerinde şehir ve medeniyet ilişkisini "bilinçli olmak" ve "idrak etmek" gibi zihinsel tasavvurlarla birlikte değerlendirir. Dünya ölçeğinde yaşanan bütün zulümlere karşı direnişçi bir söylemle meydan okuyan Arif Ay'ın şiirlerinde İslam medeniyetine ev sahipliği yapmış şehirler de geçmiş, şimdi ve gelecek üzerinden kültürel belleği yansıtıcı/tamamlayıcı bir terkip hâlinde anlatılır. Bu makalede Arif Ay'ın şiirlerinde İslam coğrafyasındaki şehirlere bakış açısı irdelenecektir.
RUMELİDE, 2021
Osmanlı düşünce ve sanat dünyasında şiir ve şehir arasındaki ilişki çok boyutludur. Bu ilişkinin bir boyutu da klasik dönemde mekân algısı üzerinden gelişmiştir. Fiziki anlamının dışında içinde bulunulan kültüre göre anlam ve yer kazanan mekân, o kültürün anlamsal kodlarını belirleyen ve çerçevesini çizen anahtar kavramdır. Anlamsal boyutlarını ait olduğu kültür ve medeniyetin kozmoloji görüşünden de alan mekân, bütün sanat tasarımlarının önemli bir belirleyicisidir. Onun varlıkla, var oluşla ilişkisi sanatkârın tahayyül gücüyle birleşerek sanat eserini meydana getirir. Mekân, düşünme ve sanatsal yaratma ediminin üzerinde gerçekleştiği zeminin adıdır. Osmanlı düşüncesi, mekâna bakışını ait olduğu İslam kültüründen almıştır. Buna göre mekân, bireyin önceden kazandığı bilgi ve kültürün merceğinden algılanmaktadır. Bu mercek bir kaleydeskop gibi sanatçıların üslup farklarının ortaya çıkardığı çeşitlilikle ışığı rengârenk boyutlarıyla yansıtır. Bununla birlikte kolektif bir bilincin hâkim olduğu, bireyin ya da öznenin tek başına çıkarımlarına fırsatın bırakılmadığı bir alımlama biçiminin, söz konusu ışığın kaynağı olduğu söylenebilir. Klasik Osmanlı şehri de mekânı tümüyle insan iradesinin tahakkümü altına bırakmadığından merkezî bir plan etrafında oluşmaz. Şehir doğal bir akış halinde büyür. “Boş mekân” anlayışı olmadığından insanın mekânda tahakküm hakkını kendinde görerek topografyayı bozmasına izin verilmez. Klasik Türk şiirinde tasarım ve estetik açısından şehir ve mimarîyle kuramsal bir ortaklık mevcut olduğu gibi ayrıca şiirlerin, şehrin bütün dinamiğini metin tanıklıklarıyla yansıtan önemli kaynaklar olduğu da görülecektir. Çalışmada Osmanlı tasavvurunda şehir tarihi, şehir kavramının felsefî arka planı irdelendi. Şehir kavramının teorik çerçevesi çizilmeye çalışıldıktan sonra klasik Türk şiirinde şairlerin şehir algısı ile sınır ve imkân olarak şehrin hayata yansıyan boyutlarına dair şiir örnekleri verildi.
2017
Modern Turk edebiyatinin baslangici olarak kabul edilen Tanzimat yillarindan bugune Turk siirinin en tartismali konularindan biri gelenek kavramidir. Tartismanin merkezinde ise gelenegin reddedilmesi ya da gelenegin temelluk edilmesi meselesi bulunmaktadir. Bu tartisma Osmanli devletinde batililasma sureci ile birlikte edebiyat disi alanlarda baslayip edebiyata gecmis bir tartismadir. Batililasma ile birlikte Turk edebiyatinda ilk defa gorulen edebi turlerin yani sira siirde de geleneksel siirde kullanilan form, dil, uslup, muhteva gibi unsurlara batidan alinan yeni dil, uslup, sekil, muhteva gibi unsurlar eklenir. Bu durum siirde gelenegi surdurme ya da reddetme arasinda devam eder. Gunumuz sairlerinden olan Akif Inan’in siiri de bu baglamda ele alinmis ve siirlerindeki gelenege ait sekil, uslup, dil, muhteva gibi unsurlar tespit edilmeye calisilmistir. Bunun icin ilk olarak gelenek konusunda genel ve kisa bir giris yapilmis, ardindan Akif Inan’in gelenek hakkindaki gorusleri ve si...
Türkiye Cumhuriyeti'nin Yüzüncü Yılında Türk Edebiyatı, 2023
Medeniyet, bir toplumun maddî-mânevî değerlerinin bir sistem halinde inşa edilmesinin bir sonucudur. Dolayısıyla yaşayış şekilleri, sanat, ilim, ticaret, sanayi, eğitim ve fikir hayatı medeniyetlerin birer ürünü ve yansıması olarak kabul edilmektedir. Medeniyetin devamlılığı öncelikle kültürel devamlılığa bağlıdır. Kültürün çeşitli unsurlarıyla geleceğe aktarılmasında sanat önemli bir role sahiptir. Bir medeniyetin canlılığı ve değeri sanat eserlerinin niteliği ile eş değerdedir. Bir medeniyet ne derece yükselmişse, sanat eserleri ve dil o derecede incelmiş ve olgunlaşmıştır. Bu anlamda edebiyat türü olan şiir, yaygınlığı ve işlevselliğiyle oldukça önemli ve öndedir. 18. yüzyıldan itibaren başlayan medeniyet ve kültür değişimi, kültürel kopukluğu ve köksüzlük tehlikesini de beraberinde getirmiştir. Şiir de söz konusu kültürel değişimden büyük oranda etkilenir. Klasik şiir, gerçekliğe uygun olmadığı ve modern çağın ihtiyaçlarını karşılamadığı gerekçesiyle reddedilir. Batı edebiyatı ve düşüncesi Türk edebiyatının merkezine yerleşir. Edebiyatın, medeniyetle bağı konusunda yurtdışında edindiği bilgi, gözlem ve tecrübeleriyle Yahya Kemal, kendini “kökü mâzîde olan bir âtiyim” şeklinde tanımlar ve Bergson’dan esinlenerek kültür ve sanatta imtidat (devamlılık) düşüncesini benimser. Takipçisi olmayan Yahya Kemal’in gelenek ve medeniyetin devamlılığını gündeme getirmesi kültür tarihimiz açısından önemli bir dönüm noktasıdır. Yahya Kemal’in bilinçli bir çaba ile kurduğu sanat, tarih, medeniyet ve gelenek ilişkisini farklı poetikalarla Necip Fazıl Kısakürek, Asaf Hâlet Çelebi, Behçet Necatigil, Arif Nihat Asya, Attilâ İlhan, Sâmiha Ayverdi, Bekir Sıtkı Erdoğan, Abdullah Öztemiz Hacıtahiroğlu, Kemal Edip Kürkçüoğlu, Memduh Cumhur, Fuat Bayramoğlu, Mustafa Tahralı ve niceleri devam ettirir.
Orhan Pamuk'un 2003 yılında yayımlanan İstanbul: Hatıralar ve Şehir adlı kitabı, İstanbul'un biyografisiyle yazarın otobiyografisinin iç içe geçerek anlatıldığı bir anı kitabıdır. Doğduğu günden 22 yaşına kadar ki anıları, düşünceleri ve çevresindikler üzerinden kendi hayat hikayesini anlatması bakımından otobiyografi, İstanbul'un tarihi olaylarını, insanlarını, sokaklarını ve en önemlisi İstanbul'da hayatı hüzün temasıyla özdeşleştirerek anlatmasıyla da biyografi özeliği taşıdığını söyleyebiliriz. Orhan Pamuk'un doğduğu günden itibaren İstanbul'un tarihiyle beraber ilerleyen akış, gazete haberleri, afişler ve fotoğraflarla destekleniyor. Doğduğu evle başlayan anlatı İstanbul sokaklarında son buluyor. "Bu kitapta anlatının merkezi Pamuk olduğu için, en başta kendi çocukluğunu anlatırken, İstanbul'u da kendi gözünden, içten dışa doğru, anne-baba-ağabey-ev-sokak-mahalle sırasıyla, oturduğu yer olan Nişantaşı'ndan anlatmaya başlar. Sanki önce İstanbul'u anlatacak "ben"i tanırız. Ama aslında İstanbul ve "ben"in resmi birlikte oluşur." 1 Yazarın hafızası, şehrin geçmişinde gezinirken aynı zaman da İstanbul'u dışarıdan bakan gözlerden de görürüz. Hatıralar üzerine kurulu bu kitabı, öncelikle hafıza kavramı açısından incelemek şehirle birleştiği noktaları, kendi kimliğini şehir üzerine nasıl kurduğunu anlamak açısından yardımcı olacaktır. Halbwaches'ın kolektif hafızaya dikkat çekmesinin ana tanımı olan, "Hatırlamak için ötekilere ihtiyacımız vardır."görüşünü şöyle açar; "bireyin hafızası öznel gelişen bir süreç olmaktan ziyade toplumun içinde ve ona bağlı olarak gelişen bir olgudur. 1 Nüket Esen, Modern Türk Edebiyatı Üzerine Okumalar (İstanbul: İletişim,2006),225.
Özet Geçmişten bugüne şehir olarak adlandırılan sosyal yapı ya da yerleşim birimleri, insanların basit biçimde hayatını devam ettirdiği, başkalarıyla iletişim hâline geçtiği mekânlar olmaktan öte bir anlama sahiptir. Şehir kelimesi çoğu zaman “medine” ve “medeniyet” kelime ya da kavramlarıyla birlikte kullanılmaktadır. Şehir medeniyetin taşıyıcısı, medeniyet de şehri kurucu, güçlendirici ve şekillendiren unsurdur. Şehir ve medeniyet kavramları arasında oluşan kopmaz/organik bağdan hareketle bu kavramlar birbirinin bütünleyici unsuru, özdeşi olarak görülerek “şehir, medeniyettir” şeklinde ifade edilmiştir. Dünyada iki kıta üzerinde kurulmuş tek şehir olma özelliğine sahip olan İstanbul; köklü bir geçmişe dayanan tarihi, birçok medeniyetin kurucusu, taşıyıcısı ve yansıtıcısı olması yönüyle bir medeniyet şehri olarak nitelendirilir. Coğrafi konumu ve tabii güzelliklerinin yanı sıra tarihî dokusu ve mimarisi ile benzersiz bir siluete sahip olan İstanbul, tüm bu yönleri ve güzellikleriyle birçok sanatçıya ilham kaynağı ve çok sayıda edebî esere konu olmuştur. Klasik edebiyattan Halk edebiyatı ve Yeni Türk edebiyatına kadar eserlerinde İstanbul’u işleyerek şehre olan sevgilerini dile getiren, şehrin güzelliklerini anlatmaya çalışan birçok sanatçı, İstanbul şairi/yazarı olarak hafızalarda yer edinmiştir. Sezai Karakoç da şiirlerinde İstanbul’a geniş yer veren şairlerdendir. İstanbul’u İslam medeniyetinin başkenti olarak gören Karakoç, yazdığı şiirler ile İstanbul’un maddi ve manevi unsurlarını özgün bir şekilde işler. Sezai Karakoç’un Şiirlerinde Şehir ve Medeniyet adlı yüksek lisans tezinden hareketle hazırlanan bu çalışmada, Sezai Karakoç’un “İslâm Medeniyetinin Başkenti” ve “Başkentler Başkenti” şeklinde nitelediği İstanbul’un şairin şiirlerine yansıyan tarihî ve manevi yönü üzerinde durulmuştur. Anahtar Kelimeler: Sezai Karakoç, İstanbul, Şehir, Medeniyet, Gelenek, Modernizm, Tarih, Maneviyat. Abstract From past to present, social and residential units which named as cities, have a meaning beyond the places for telecommunicating each other. The city word is often used with the "medina" and "civilization" word or concept. City carriers of civilization, civilization in the city founder, is strengthening and shaping elements. Between the concepts of city and civilization formed unbreakable/organic a bond. These concepts are an integral part of each other and It has been expressed as “city is civilization”. Istanbul is the only city in the world which has the distinction to be established on two continents, Istanbul is also called as a civilization city because Istanbul has a long history and Istanbul is the founder, carrier and reflective of many civilizations. Besides the Geographical location and natural beauty of Istanbul, it has a unique silhouette with historical structure and architecture, With all these aspects and beauty, they inspired many artists and Istanbul has been the subject matter of numerous literary works. Many Istanbul poet/writer who has a place in the memory expressed their love for the city and try to describe the beauties of Istanbul, by classical folk and new Turkish literature. On Sezai Karakoc poems Istanbul has a wide place. Karakoc considers Istanbul as the capital of Islam civilisation, and he wrote the material and spiritual elements of Istanbul in the original way. This work is written for the master’s thesis “Sezai Karakoç’un Şiirlerinde Şehir ve Medeniyet”. Sezai Karakoc designated Istanbul as "Capital of Islamic Civilization" and "Capital of capitals" with the way he described the poet's poems focused on reflecting Istanbul's historical and spiritual direction.
Düşünen Şehir Dergisi, 2021
Her sözün evveli bismillâhdır Mahlukın çün hâlıkı Allâhdır Revâdır ismini yâd itmek anıñ Kim andandır hayâtı cümle cânın Battal-nâme
Uluslararası Mehmet Akif Ersoy Sempozyumu [Balıkesir: 11-13 Mart 2011] Bildiriler Kitabı, Haz. M. Narlı ve başk. Balıkesir, Balıkesir Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, ss. 261-280 (2011) , 2011
Bu metinde, “Doğu”, “Batı”, “gelenek” ve “modernlik” kavramları ekseninde, yirminci yüzyıl başlarının sosyal ve siyasal sorunlarının Mehmet Akif Ersoy’un şiirlerine yansımaları analiz edilmektedir. Safahat’ta mekân ve zaman yolculuğuna çıkarak, şairin sosyal ve siyasal sorunlara çözüm olarak gördüğü kimliğin ana unsurlarını belirlenmeye çalışılmaktadır. Bilindiği gibi, Âkif’in şiirlerinin güçlü bir sosyolojik ve ideolojik arka planı bulunmaktadır. Onun şiirleri, siyasallaşmış bir kültürün ve siyasallaşmış bir inancın ürünüdür. Akif’in şiiri, “Marifet” ve “Fazlilet”i birleştirmeyi amaçlayan sosyal ve politik bir manifestodur. kif’in şiiri, sosyal ve politik bir “manifesto”dur. Bu manifestonun “gelenek” ve “modernlik”; “Doğué ve “Batı” üzerine sözleri; itirazları ve talepleri vardır. Her manifesto gibi, Âkif’in manifestosu da mevcut duruma karşı itirazlar içerir. Âkif’in Batı taklitçiliğine olduğu kadar, Batı’ya karşı önyargılı tepkiciliğe itirazı vardır. Halkı atalete sürükleyen görenekçiliğe olduğu kadar, yenilik ve modernlik adına tarihsel değerlerin yok sayılmasına itirazı vardır. İnançsızlığa olduğu kadar, hurafelerle dolu din anlayışına itirazı vardır. Batı’nın emperyalist emellerine olduğu gibi, halkı birbirine yabancılaştıran ve düşman kılan “kavmiyet” düşüncesine itirazı vardır. Âkif’in manifestosunda yer alan başlıca talepler şunlardır: Toplum, din ve bilimi rehber edinmelidir. Gelenek ve modernliğin olumlu değerleri birleştirilmelidir. İslâm ve Doğu toplumları, yeniden insancıl değerler üreten kendine özgü bir medeniyeti hayata geçirmelidir. Batı’nın marifeti ile Doğu’nun fazileti birleştirilmelidir. İslâm ve Doğu toplumları özlerine sadık kalarak, kendi medeniyet değerlerine sahip çıkarak, kalkınmalı, ilerlemeli, modernleşmelidir. Âkif, geleneksel ve modern değerler arasında bir sentez oluştururken, ölçüsü, toplumun çıkarlarına ve inançlarına uygunluktur. O, “gelenek ile modernliği birleştiren İslâmcı” bir kimliğe sahiptir.
"İslam Felsefesinde Toplumsal Tasavvurun İnşası: Şehir ve Medeniyet İlişkisi, 2022
İnsanoğlunun birlikte yaşaması diğer canlılardan farklı olarak toplumsal tasavvurun inşasını gerektirmektedir. Bundan dolayı medeni insanın temel ayırt edici vasfı, akıl ve irade melekelerini kullanması ve bunun sonucunda ortaya çıkan kültür ve medeniyet tasavvurudur. İnsan bu melekelerini kullanmazsa, insani niteliklerinden uzaklaşmış olur. İnsanı ve yapıp etmelerini anlayabilmenin yolu da insan tabiatı üzerine çok yönlü incelemeleri gerektirir. İnsanlık tarihine bakıldığında insanın topluluklar halinde yaşadığı görülmektedir. Ancak toplulukların toplum haline gelebilmesi aralarında fikir ve uygulama birliğini gerektirir. Günümüz insanının yaşadığı bireysel, toplumsal ve siyasal tecrübeler geçmişte tecrübe ettiğimiz merkez çevre ilişkisini kırmış ve farklı bir noktaya çekmiştir. Bu noktada köyden kente göç, kuşaklar arası eğitim ve kültürel farklılıklar, nüfus hareketleri ve iletişim vasıtalarındaki değişimler etkilidir. Toplumsal tasavvurun inşasında şehir ve medeniyet ilişkisi tarihte olduğu gibi günümüzde de büyük önem arz etmektedir. Sağlıklı bir şehirlileşmenin gerçekleştiği yerlerde medeni bir toplum oluşma imkânı da artmaktadır. Çünkü insanlar arası etkileşim şehir ortamlarında artmakta, bu da değişimi ve gelişimi beraberinde getirmektedir. Ancak bu, sağlam temeller üzerinde gerçekleşmezse var olan değerlerin ve kültürel alt yapının yok olmasına, toplumun çözülüp dağılmasına da sebep olabilmektedir. Günümüzde her alanda yaşanan yoğun hareketlilik, toplumsal hayatta olumlu katkılar sunduğu kadar olumsuz durumlara da sebebiyet verebilmektedir. Bu sorunları çözmenin yolu ise günümüzde ortaya çıkan yeni durum ve şartlara göre kültür ve medeniyet tasavvurumuzun şekillendirilmesinden geçmektedir. Bu noktada klasik şehir anlayışının ötesine geçerek yeni bir anlayış ortaya koymamız gerekmektedir. Geçmişte insan yığınlarının bir arada yaşadığı yerleri şehir olarak nitelendirmek mümkün değilken, bugün bunlar şehir olarak nitelendirilebilmektedir. Şehrin oluşumu ve medeniyete katkı verecek bir düzeye erişimi bilgi alma, işleme ve yönetme becerisiyle alakalı bir durumdur. Bu da kültür, sanat, mimari, felsefe ve edebiyat gibi insanoğlunun ruhuna dokunan kanallar vasıtasıyla ortaya çıkmaktadır. Bunlarla ilgili bütüncül bir tasarım ortaya konulduğu takdirde bir şehirden bahsetmenin imkânı doğmaktadır. Bu bütüncül tasarım, evrensel insanlık mirasına bir takım değerler aktarabildiğinde şehrin medeniyet dairesine katkısından bahsedebiliriz.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Yayınları, 2021
Şehir Üzerine Düşünceler II , 2021
Mecmua Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi, 2019
Düşünen Şehir Dergisi, 2020
DergiPark (Istanbul University), 2023
Düşünen Şehir Dergisi, 2019
Düşünen Şehir Dergisi, 2023
Online Journal of Art and Design, 2024
DBY Yayınları, 2023
Journal of History School, 2023
Kült Cultural Studies Journal, 2011
Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 2016
Düşünen Şehir Dergisi, 2023
Şehir, Toplum ve Kimlik, 2023
Journal of Tourism and Gastronomy Studies, 2019
"Eskimeyen Filmler/Timeless Movies", 2017