Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
19 pages
1 file
Birinci Dünya Savaşı sonrasında, Güney vilayetleri önce İngilizler akabinde Fransızlar tarafından Batı Anadolu ise Yunanlar tarafından haksız bir şekilde işgal edilmiştir. Bu işgallere karşı Anadolu'nun birçok yerleşim merkezinde olduğu gibi Silvan'dan da tepkiler yükselmiştir. Din adamları, tarikat liderleri, eğitimciler, eşraf, aşiret reisleri ve toplumun önde gelenleri toplumsal katmanların tamamını temsilen protestolar organize etmiş ve yaşananlar konusunda ahaliyi irşat etmiştir. İşgalci güçlere gösterilen bu anlamlı ve onurlu duruş, Kürt Teâli Cemiyeti'nin ayrılıkçı politikalarına da gösterilmiştir. Böylece asırlarca gölgesi altında yaşadıkları Osmanlı Devleti'ne tabi olmayı ve Millî Mücadele'yi desteklemeyi tercih etmişlerdir. Mustafa Kemal Paşa'nın Birinci Dünya Savaşı esnasında Silvan'da 16. Kolordu Kumandanı olarak görev yaparken kurmuş olduğu dostluklar ve toplum nezdindeki etkisi halkın Millî Mücadele'ye olan desteğinde etkili olmuştur.
Milli Mücadele döneminde Fransızların güney illerini işgali üzerine Ergani Maden Sancağı’ndan İstanbul Hükümeti’ne, Meclis-i Mebusan Başkanlığı’na ve İtilaf Devletleri’nin elçiliklerine gönderilen protesto telgrafları çekilmiş, Müslüman ahaliye yapılanlar lanetlenmiştir. Ermeni çetelerinin kan dökmesine göz yuman Fransız Generali Guro’nun yargılanması gerektiği açıkça dile getirilmiştir. İzmir’in Yunanlar tarafından 15 Mayıs 1919’da işgal edilmesi üzerine birçok yerde olduğu gibi Ergani Maden’de de işgal kınanmış, işgale seyirci kalan İtilaf Devletleri sert bir şekilde eleştirilmiştir. Osmanlı Devleti’nin hoşgörülü idaresi altında milliyetlerini ve dinlerini muhafaza eden Rumların da bu süreçte Yunanlarla birlikte hareket etmesi ve onların tetikçiliğini yapmasıkınanmıştır. Ayrıca tarihsel ve demografik açıdan Osmanlı ve Müslüman yurdu olduğu belirtilen İzmir’in işgaline son verilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Milli Mücadele döneminde Batı Cephesi’nde Yunanlara karşı elde edilen askeri zaferler tüm yurtta olduğu gibi Ergani’de sevinçle karşılanmıştır. Milli Mücadele’nin askeri seyrini değiştiren Sakarya Zaferi sonrasında çekilen destek ve tebrik telgraflarında elde edilen zaferden dolayı Mustafa Kemal Paşa’nın şahsında ordu ve meclise şükranlar dile getirilmiş, bu konuda her türlü fedakârlığa hazır olunduğu ifade edilmiştir. Önce işgallere karşı gösterilen protestolar ve akabinde askeri zaferlerin sahiplenilmesi toplumda milli dayanışmanın artmasını sağlamıştır. Sakarya Zaferi’nden sonra Ergani Mebusu Hakkı Bey, Elazığ’da neşredilen Satvet-i Milliye’deki “Harp ve Sulh” adlı bir makalesinde Milli Mücadele için önemli mesajlar vermiştir. Hakkı Bey, makalesinde Türklerin gayrimüslimlere karşı haksızlıklar yapıldığı ve Türklerin barışa yanaşmadığı iddialarına cevap vermiştir. Bu süreçte Amerika’nın Yakındoğu azasından Pavul tarafından Batı basınında oluşturulan Ermenilere ve Rumlara karşı kötü davranıldığı iddialarının asılsız ve maksatlı yapıldığı vurgulamıştır. İngilizleri, İslamiyet’in ve Şarkın kahredici düşmanı olarak tanımlayan Hakkı Bey, Türklerin giriştikleri istiklal mücadelesinde muvaffak olacaklarına dair inancını ortaya koymuştur. Misak-ı Milli’nin gerçekleşmesi için bir nefer kalıncaya kadar mücadele edileceğini belirtmiştir. Türkleri, şarkta sulh ve selametin en büyük aktörü olarak niteleyen Hakkı Bey, Türklerin istiklaline müdahale edilmemesi gerektiğini vurgulamıştır. İzmir’in işgali üzerine toplumda yükselen milli bilinç süreç içerinde milli teşkilatın kuruluşuna zemin hazırlamıştır. Erzurum Kongresi’nde Diyarbakır ve Ergani’nin temsil edilememesi teşkilatlanmayı bir süre geciktirmişse de Sivas Kongresi’nden hemen sonra Ergani’de Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti kurulmuştur. Sivas Kongresi’ne gecikmeli de olsa delege olarak katılan İhsan Hamit Tigrel, Ergani’de Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin kuruluş sürecinde etkili olmuştur.
Türkiye Bilimler Akademisi, 2023
Dünya Savaşı esnasında orduların, tehcir kafilelerinin ve mültecilerin geçiş güzergâhı üzerinde olması nedeniyle ciddi sıkıntılar çekmiştir. Mondros Mütarekesi'nden sonra Antep, Urfa, Maraş ve Adana'nın Fransızlar tarafından işgal edilmesi ve Müslümanlara karşı yapılan zulümler Malatya'da tepkilere yol açmıştır. Sadece işgallerin protesto edilmesiyle yetinilmemiş, oluşturulan gönüllü birliklerle Antep, Urfa ve Maraş'ın mücadelesine destek sağlanmıştır. Bu kapsamda Malatya Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, halkın bilinçlendirilmesinde ve Millî Mücadele'ye destek sağlanmasında önemli bir rol oynamıştır. İzmir'in Yunanlılar tarafından işgali nedeniyle Malatya'da mitingler ve protestolar yapılmıştır. Protestolarda, haksız bir şekilde gerçekleşen işgal nedeniyle İtilaf devletleri eleştirilmiş, İstanbul Hükümeti de harekete geçmeye çağrılmıştır. Paris Konferansı'nda Ermenilerin Vilayat-ı Sitte üzerindeki talepleri üzerine Malatya'dan yine protesto telgrafları çekilmiştir. Malatya'daki bu girişimler millî bilincin gelişmesine zemin hazırlamış, Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin teşekkülünü hızlandırmıştır. Elâzığ Valisi Ali Galip ile birlikte hareket eden Malatya Mutasarrıfı Halil Rami Bey'in Millî Mücadele'ye muhalif tutumu nedeniyle Malatya delegeleri Erzurum ve Sivas kongrelerinde temsil edilememiştir. Malatyalılar, Vali Ali Galip, Mutasarrıf Halil Rami ile Binbaşı Noel ve beraberindekilerin Sivas Kongresi'ni basarak Millî Mücadele'yi kesintiye uğratma girişimine karşı sağduyulu hareket etmişlerdir. Böylece Malatya Mutasarrıfı Halil Bey'in telkinleri, Ali Galip Bey'in baskıları, Binbaşı Noel'in tahrikleri boşa çıkarılmıştır. Millî Mücadele'nin askeri safhası boyunca Malatya ve çevresinden çok sayıda destek telgrafı çekilmiş, zaferler coşkuyla kutlanmıştır.
Türkler tarafindan evcilleştirildiği kabul edilen at, kullanım alanının muharebe meydanlarının olduğunun anlaşılmasıyla hem kendi hayat akışını hem de muharebe meydanlarındaki kazananı değiştirmiştir. M.Ö. 209 yılında Türk ordusunda yer alamaya başlayan atlı birlikler, süvariler ordunun vazgeçilmez kuvvetini oluşturmuştur. Mondros Ateşkes Antlaşmasına kadar ordu içinde etkin görev alan süvari birlikleri antlaşma gereği üç alay seviyesine düşürülmüştür. Ancak yerelde başlayan Milli Mücadele'nin ilk oluşturduğu birlikler yine süvari birlikleri olmuştur. Kurtuluş Savaşı içindeki I. İnönü, II. İnönü, Sakarya Muharebesi, Büyük Taarruz'un ve sonrası takip harekatının başarılı olmasında süvari birliklerinin payı büyük olduğu gibi eşsiz bir yönetim sergileyen Fahrettin Altay ve diğer süvari birlik komutanlarının katkıları da yadsınamaz.
KİTAP, 2021
BİTLİS'İN BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI VE MİLLİ MCÜCADELE DÖNEMİNDEKİ TARİHİ AYRINTILI ŞEKİLDE ELE ALINMIŞTIR.
Türkiye’de sosyal ve siyasi gelişmelere paralel olarak Hükümetler tarafından çok sayıda genel af yasası çıkarılmıştır. Hukukî, sosyal ve siyasal açıdan oldukça önemli bir yere sahip olan af yasaları, gerek gündeme getirildikleri dönemlerde, gerekse yürürlüğe girdikleri tarihten itibaren, siyasi çevrelerde ve kamuoyunda önemli birer tartışma konusu olagelmiştir. Bununla birlikte, bugüne kadar daha ziyade hukuki boyutuyla ele alınmış olan konunun tarihsel boyutu üzerinde fazla durulmamıştır. Temel olarak, savaş ilanlarından önce veya savaş, ihtilal ve inkılâplardan hemen sonra yeni bir başlangıç yapılması ve geçmiş dönemin unutulması gibi amaçlarla genel af yasaları çıkarıldığı görülmektedir. Bunların yanı sıra cezaevlerinin mevcudunu azaltmak ve mahkemelerin yükünü hafifletmek gibi faydaları olan genel af yasaları siyasi iktidarlar tarafından sıkça başvurulan uygulamalar arasındadır. TBMM Hükûmetleri de kuruldukları tarihten itibaren zaman zaman af yasaları çıkarmışlardır. Nitekim Birinci TBMM, Kurtuluş Savaşı boyunca çok sayıda özel af yanında, Millî Mücadele’ye taraftar kazanmak, TBMM ile halk arasında yakınlaşmayı temin etmek ve düzenli orduya asker sağlamak gibi amaçlarla kısmi genel af yasaları çıkarmıştır. Özellikle Sakarya Savaşı ile Başkomutanlık Meydan Muharebesi arasındaki dönem zarfında yoğunlaşan bu af kanunları, Meclisin Millî Mücadele dönemi boyunca sadece yargılama müessesesini değil, aynı zamanda af yetkisini de önemli ölçüde kullandığını göstermesi bakımından da dikkate değerdir.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Son Saat Gazetesi, 2024
Atatürk Yolu Dergisi, 2019
Karadeniz İncelemeleri Dergisi, 2024
MİLLÎ MÜCADELE’NİN METİNLEŞEN YÜZÜ- ATEŞTEN GÖMLEK, 2023
SDE AKADEMİ DERGİSİ, 2021
ISSAS 2. İpekyolu Akademik Çalışmalar Sempozyumu Bildiri Kitabı, 2018
ADIYAMAN ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ DERGİSİ, 2024
BOOK- Karya' dan Cumhuriyete Marmaris, 2011
TÜRK BASIN TARİHİ ULUSLARARASI SEMPOZYUMU 19-21 EKİM 2016 / ELAZIĞ, 2017