Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2010, ilahiyatdergi.ankara.edu.tr
https://doi.org/10.1501/Ilhfak_0000001034…
56 pages
1 file
Fundamentals of Islamic Economic Thought in the Holy Quran The teachings of religion in the field of economics draw the attention of researchers in recent times. Numerous studies on the contribution of Islam to this area in particular have been published. Today, a science with the name of “Islamic Economics” appears. But reached point indicates an understanding of economics rather than an economic system. The most important basis of this understanding of economics is the Quran. The Quran provides intellectual base to the economic field, brings principles for ordering and legitimating, and offers examples related directly to application. We’ll discuss the first one of them in this article. Thus, we aim to explore the reference field that forms the intellectual basis for economic choice, decision, purpose and activities. Keywords: Islamic economics, the Koran, the Caliph, suitable action, musakhkhar, responsibility. Son zamanlarda dinin iktisat alanıyla ilgili öğretileri araştırmacıların dikkatini çekmektedir. Özellikle İslam’ın bu alana katkısı konusunda çok sayıda araştırma yayınlanmaktadır. Günümüzde “İslam İktisadı” adını taşıyan bir bilim alanı ortaya çıkmaktadır. Fakat ulaşılan nokta, bir iktisat sisteminden ziyade bir iktisat anlayışını işaret etmektedir. Bu iktisat anlayışının en önemli dayanağı Kur’an’dır. Kur’an, iktisat alanına düşünsel temel sağlamakta, düzeni ve meşruluğu sağlayıcı ilkeler getirmekte, uygulamayla doğrudan ilgili örnekler sunmaktadır. Makalemizde bunlardan birincisini ele alacağız. Amacımız, iktisadi tercih, karar, amaç ve faaliyetlerin düşünsel zeminini oluşturan referans alanını ortaya koymaktır. Anahtar Kelimeler: İslam iktisadı, Kur’an, halife, ameli salih, musahhar, sorumluluk.
İslam İktisat Düşüncesi: Birikim ve Yönelim, 2017
Turkish translation of Muhammed Nejatullah Siddiqi - Islamic Economic Thought: Foundations, Evoution and Needed Direction
İslami Araştırmalar Dergisi, 2003
Bu çalışmada gerek teorik, gerekse pratik açıdan. çeşitli sıkıntılarla yüz yüze olan İslam iktisadının başlıca sorunları tartışılmaktadır. Bu bağlamda biri daha ,teorik, üçü ise daha pratikle ilgili olmak üzere İslam iktisadının önemli dört sorunu irdelenmiştir: İslam ekonomisinin pratiğinin olmaması ve İslam iktisat teorisi arasında nasıl bir bağlantı olduğu, İslam'da faiz ve "sermayenin fiyatı" sorunu, entelektüel altyapı sorunu ve nihayet "tercih çarpıtması" sorunu .
Kamusallaşan İslam: Görsellerle 1960-1980 Arası Toplumsal Tezahürler, 2021
1960’lı yıllar Türkiye siyasal, toplumsal ve ekonomik hayatının birçok açıdan yeni tecrübeler yaşadığı yıllardı. Askeri darbenin ertesinde yeni bir anayasa hazırlanmış, yeni bir ekonomik programa geçilmiş, sanayileşme yönündeki adımlar kırsal işgücünün kentlere akınını doğurmuş, kentlerdeki nüfus yoğunluğu artmış ve üniversite çevrelerinde milliyetçi mukaddesatçı ve Marksist kümelenmeler arasında ideoloji eksenli bir mücadele filizlenmiştir. Bu dönemde İslamcılık, yerellik/sağcılık/milliyetçilik/ mukaddesatçılık pozisyonlarını kat ederek İslami olanın gündelik ve politik hayatta kendi başına ne ifade edebileceğini tefekkür etmeye yönelen bir otantiklik arayışına doğru yol almıştır. İslam’ın ilahi ve kusursuz bir hayat nizamı olduğu fikrinin olgunlaşması, onun hayatın her alanını kuşatan ilkeler vaaz ettiği, hukuktan siyasete, eğitimden ekonomiye kadar insan hayatını belirleyen bütün sahalarda söz ve iktidar sahibi olması gerektiği yönündeki çağrıların yaygınlaşmasını beraberinde getirmiştir. İslamcılık politik talepkârlığını arttırırken bunu entelektüel müzakerelerle beslemek ve sorumluluk atfettiği hemen her alanda belli sorulara yanıt vermek zorundaydı. Kapitalist bir devlet ve toplum düzeninde, özellikle ideolojik saflaşmaların bu düzene ilişkin sorunlar ekseninde şekillendiği bir dönemde, iktisadi meseleler de büyük bir sınanma ve dahası, hayat nizamı inşa etme iddiasıyla ortaya çıkan bir düşünce hareketi için bir var olma meselesiydi. İslamcılar diğer birçok meseleyle olduğu gibi ekonomi-politikle de ilgilendiler. Çoğunlukla teorik ve dönemin siyasi ideolojik koşullarına acele cevaplar yetiştirme kaygısının ağır bastığı içerikler olsa da, İslamcılar kapitalizm, sosyalizm, komünizm, emek, sermaye, mülkiyet, servet, sosyal adalet, işçi hareketleri, sendikacılık, İslam iktisadı, bankacılık, ticaret vb. dönemin en çok konuşulan meseleleri üzerine sayısız içerik ürettiler.
Öz: Osmanlı Devleti'nin farklı dönemlerinde devlet düzeninde yaşanan aksaklıkları ve bunların çözüm yollarını ortaya koymak gayesiyle çeşitli ıslahatnameler, risaleler ya da raporlar hazırlanmıştır. Değişen şartlar göz önüne alındığında, ilk dönemlerdeki daha çok askeri bozulmaları ele alan risalelerden farklı olarak, 19. yüzyılda hazırlanan bazı risaleler, iktisadi düşünceyi ilgilendiren görüşleri kapsamakta ve bu yönde teklifler sunmaktadır. Bunlardan birisi de, Risâle-i Tedbîr-i 'Umrân-ı Mülkî başlığını taşıyan elyazmasıdır. Viyana Milli Kütüphanesi'nde bulunan ve muhtemelen tek nüsha olan bu eser, dönemin iktisadi düşüncesine ışık tutacak mahiyettedir. 1833 yılında kaleme alınmış olduğu anlaşılan ve Osmanlı Devleti'nde iktisadi düşünce tarihi bakımından mevcut kaynaklar içerisinde ilk telif eser olarak nitelendirilebilecek bu elyazması, esas olarak politik ekonomiye dair bilgiler ihtiva etmekte ve bazı bölümlerinde yer yer İbn-i Haldun'a ait görüşlere yer vermektedir. Birçok disipline konu olan görüşleriyle İbn-i Haldun'un iktisadi ve mali görüşleri de önem arz etmektedir. Bu açıdan Osmanlı Devleti'nde telif olunan ilk iktisat elyazmasında İbn-i Haldun'a ait fikirlerin yer almış olması dikkate değerdir. Bu sebeple, ele alınan çalışmanın başlıca amacı, Risâle-i Tedbîr-i 'Umrân-ı Mülkî'nin müellifinin İbn-i Haldun'a ait aktardığı görüşleri ve eleştirileri ortaya koymaktır. Abstract In different periods of the Ottoman State, various reforms, treatises or reports have been prepared in order to reveal problems and the ways of solution. Given the changing circumstances, unlike the treatises which deal with more military deterioration in the early periods, some of the 19th century treatises include and offer suggestions on economic thought.
Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2019
Müstakil bir bilim dalı olarak tarihi çok eski olmasa da İslâm iktisadının düşünce köklerini İslâm’ın doğduğu zamanlara kadar götürmek mümkündür. Hayatı tüm yönleriyle kuşatan İslâmiyet, ticarî faaliyetlerin yoğun olduğu bir coğrafyada yaşayan ilk muhataplarına iktisadî içerikli çok sayıda ilke ve kural belirlemiştir. Klasik İslamî ilimler geleneğinde iktisadî konulara tahsis edilmiş özel bir ilim dalı bulunmamasına rağmen başta fıkıh olmak üzere bazı İslamî ilimlerin bünyesinde bu konuların ele alındığı görülmektedir. Bu bağlamda nassların doğru anlaşılmasını ve yeni durumlara uygulanmasını amaçlayan fıkıh ilmi, iktisadî anlayışın gelişmesine büyük katkı sunmuştur. On dört asırlık zengin fıkıh birikiminin yakından incelenmesi, birçok bilim alanı gibi İslâm iktisat düşüncesine dair sağlam bilgilere ulaşılmasına da vesile olacaktır. Klasik fıkıh eserlerinde iktisadî düşüncenin yerinin tespiti bu bakımdan da önem arz etmektedir. Bu makalede İslâm iktisat düşüncesinin mahiyeti, kaynakl...
Marife Dini Araştırmalar Dergisi, 2021
++ Türkçe’ye çevrilen bu çalışma, Rachel M. McCleary ve Robert J. Barro tarafından yazılan ve 2019 yılında Princeton University Press tarafından ABD, New Jersey’de yayınlanan The Wealth Of Religions: The Political Economy of Believing and Belonging (Dinlerin Serveti: İnanmanın ve Ait Olmanın Ekonomi Politiği) isimli kitabın Islam and Economic Growth (İslâm ve İktisadi Büyüme) başlıklı dördüncü bölümüdür. Metnin Türkçe’ye çevrilmesi ve çevirinin yayınlanması için yayıncıdan yazılı resmî izin alınmıştır. Metnin takip edilmesini kolaylaştırmak adına başlıklar tarafımca numaralandırılmıştır; metindeki dipnotlar ve dipnotlardaki kaynaklar çeşitli konuları açıklamak amacıyla tarafımca çeviriye eklenmiştir. Metinde parantez içindeki atıf bilgileri ve çevirinin sonunda yer alan notlar McCleary ve Barro’ya aittir. Yazarların atıf yaptığı kaynaklar, Kaynakça’da gösterilmiştir. ++ İslâm, inananların dünya ve ahiret hayatında felaha ermesini gaye edinir. Müslümanların dünya hayatında makul bir iktisadi refah içinde hayatlarını idame ettirmeleri, kişilerin kulluk bağlamında kendilerinden beklenen sorumlulukları yerine getirebilmeleri açısından gerekli bir şart olarak telakki edilir. Makul iktisadi refahtan kasıt ise servetin belirli kesimlerde toplanmaması ve tüm kesimlerine adilâne bir şekilde dağılması suretiyle toplumdaki herkesin ortalama bir hayat standardını haiz olmasıdır. Nitekim bu gayenin yerine getirilebilmesi için, İslâm hukukunda bir takım kural ve kurumlar ihdas edilmiş; İslâm tarihi boyunca hüküm icra etmiş olan İslâm devletleri de bu kural ve kurumlara uymaya çalışarak, kendilerine tabi olanların makul refah içinde yaşamalarını sağlamaya çalışmışlardır. Tabiidir ki İslâm’ın iktisadi düzeni, insanı merkez edinmiş olması nedeniyle, sermaye birikimini ve kâr etmeyi nihai gaye olarak hayatın merkezine koyan ve insanı bu nihai gayeye varmada sadece bir vasıta olarak telakki eden ve adeta onu metalaştıran Batılı (konvansiyonel) iktisadi sistemlerden ayrışmaktadır. Çevirimize konu olan eserlerinde Barro ve Cleary, esas ve üstü kapalı olarak İslâm'ın makul refah yaklaşımını Batılı iktisadi büyüme doktrinlerinin bakış açısından sorgulamakta ve İslâm'ın, iktisadi faaliyetleri durağanlaştıran, statükocu ve dolayısıyla iktisadi büyümeyi yavaşlatan bir iktisadi doktrine sahip olduğunu iddia etmektedirler. Bu bağlamda yazarlar giriş kısmında GSYH cinsinden ölçülen iktisadi büyüme oranlarını iddialarına temel olarak almakta ve tarihî süreçte Osmanlı İmparatorluğu’nu teşkil etmiş olan günümüzün Müslüman ülkeleri ile geçmişte ve günümüzde büyük ölçüde kapitalizmin bayraktarı olan Avrupa’yı teşkil eden OECD ülkelerinin GSYH büyümelerini mukayese etmekte; geçmişte geride olan Avrupa ülkelerinin günümüzde iktisaden neden ve nasıl daha ileri duruma geçmiş olduklarını irdelemektedirler. Birinci bölümde yazarlar, İslâm’ın zuhuru ile Arap siyasi sisteminin ne şekilde değiştiğini kısaca anlatmakta ve Müslümanlığa geçişin ancak ikna yoluyla olabileceğinden bahisle bu durumun, dönemin Müslüman yöneticilerini daha az tutucu olmaya sevk ettiğini ifade etmektedirler. İkinci bölümde ise medreselerin İslâm’ın yükseliş dönemlerindeki önemine ve rolüne vurgu yapılmakta; ancak zamanla, medreselerin ve onların destekçisi olan vakıfların daha az hoşgörülü hâle geldikleri ve özellikle medreselerin aklî bilimlerin eğitiminden uzaklaşmak ve dinî bilimlere odaklanmak suretiyle siyasi yönetimler için bir meşrulaştırma vasıtasına dönüştüğü ifade edilmektedir. Üçüncü bölümde ise Avrupa’da çeviri faaliyetlerinde özellikle XII. asır ile birlikte bir patlama yaşanırken, aynı dönemde Müslüman ülkelerde eleştirel düşünmenin baskılandığı ve bu durumun araştırma şevkini ve İslâm’ın haricindeki dünyaya duyulan merakı azaltmak suretiyle bilimsel ilerlemelere set çektiği iddia edilmektedir. Dördüncü bölümde, genel olarak İslâm hukukunun, miras sistemi ve fâiz yasağı gibi hükümler vasıtasıyla iktisadi gelişmeye engel teşkil ettiği ifade edilmektedir. Beşinci bölümde Müslüman ülkelerin siyasi ve askerî güçlerindeki değişmelerin Avrupa üzerinde ciddi etkileri olduğu, Reformasyon süreci bağlamında ele alınmaktadır. Altıncı bölümde, hac ve ramazan tartışılmakta, haccın dinî hoşgörüyü arttırdığı, ramazan saatlerindeki uzama ve kısalmanın iktisadi büyüme ve verimlilik üzerinde bir etkisi olduğu vurgulanmaktadır. Yedinci bölümde Hristiyanlık, Yahudilik ve Budizm’in iktisadi söylemleri kısmen ele alınmakta, sekizinci bölümde ise İslâm’ın iktisadi uygulamalarının diğer dinlerdeki benzer uygulamalar ile mukayesesi yapılmaktadır. Yazarlar, nihayetinde, Hristiyanlığın kendi bünyesinde bir iç dönüşümü başarabildiği, yani Protestanlığı ortaya çıkarabildiği için, Yahudiliğin ise manevi değerler yerine bu dünyadaki başarıya odaklandığı ve beşerî sermayeye büyük önem verdiği için bilimsel ve iktisadi açıdan gelişebildiği; İslâm ülkelerinin ise mezkûr dönüşümü gerçekleştiremedikleri ve beşerî sermayeyi yeterince geliştiremedikleri için diğer dinlere tabi ülkelere göre bilimsel ve iktisadi açıdan geride kaldıkları yorumunda bulunmaktadırlar. Yazarların, sadece iktisadi büyümeye odaklı, siyasi ve askerî bağlamları ve konjonktürel gelişmeleri kapsam dışı bırakan bu bakış açıları İslâm iktisadı, fıkıh, İslâm ve Osmanlı siyasi, askerî ve iktisat tarihi, İslâm kültür ve medeniyet tarihi cihetinden ve her birisi kendi alanlarında uzman araştırmacılar tarafından değerlendirilmeye muhtaçtır. Zira genel olarak İslâm, özel olarak İslâm’ın iktisadi söylemlerine ve uygulamalarına yönelik bu ve benzeri tarizlere ancak böyle ihatalı çalışmalar ile nitelikli cevaplar verilmesi mümkündür. Bu bağlamda bizim bu çalışmayı çevirmedeki temel amacımız, İslâm'ın ihdas ettiği iktisadi/finansal düzen hakkında, özellikle gayrimüslim dünyada ve İngilizce akademik literatürde serdedilmiş menfi yaklaşımları Türk akademisyen ve araştırmacıların dikkatine sunmak ve bu tür menfi iddialara ve tarizlere karşı Türk akademi camiası tarafından bilimsel vasıtalarla mukabelede bulunulmasına zemin hazırlamaktır.
Journal of Humanity and Society (İnsan & Toplum Dergisi), 2018
Öz: Timur Kuran, İslam ekonomisi eleştirisi gerçekleştiren önemli bir teorisyendir. Kuran, çalışmalarının çoğunda İslam ekonomi söyleminin gerçekçi bir zemine oturup oturmadığını tartışmaktadır. İslam ekonomisinin tutarlı bir teorisinin bulunmadığını ve İslam hukukunun Orta Doğu'yu ekonomik olarak geri bıraktığını iddia etmektedir. İslam ekonomisine ve Orta Doğu'nun gelişimine dair araştırma yaparken genel olarak iktisadı, özel olarak da İslam ekonomisini, iktisadi olmayan hukuk, ahlak, kimlik gibi unsurlarla ilişkilendirmeye çalışmaktadır. Bu yaklaşımıyla Kuran'ın temel metodolojisinin, ekonomik faaliyetleri, kurumsal sosyal yapılarla açıklamaya çalışan kurumsal iktisat olarak belirtilebilir. Kuran, kurumsal iktisat çerçevesini kullanarak İslam ekonomisini ve Orta Doğu'nun ekonomik gelişme sürecini açıklamaya çalışmaktadır. Ancak analizindeki temel sorunu, hem kurumsal iktisadı hem İslam ekonomisini hem de Orta Doğu'nun gelişme sürecini kendi öz varlığıyla değil Ortodoks iktisadın kabul edeceği sonuçlara göre değerlendirmesidir. Kuran'ın İslam ekonomisine yönelik eleştirileri de Ortodoks iktisatçıların özelde kurumsal iktisada genelde de heterodoks iktisada yaptığı eleştirilerin benzeridir. Aslında Kuran'ın İslam ekonomisine yönelik eleştirilerinin birçoğu modern Ortodoks iktisadın da sorunlarıdır ve aynı eleştiriler modern iktisat için de geçerlidir. Gerçeklikten uzaklaşan formalistik ekonomi söylemi, bedavacılık sorunu, piyasa başarısızlığı teorisi, modern iktisadın karşılaştığı önemli sorunlardır ve bunlar sadece İslam ekonomisine ait sorunlar değildir. Dolayısıyla söz konusu sorunlar üzerinden İslam ekonomi söyleminin eleştirilmesi yerinde değildir.
İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2020
Islâm iktisadinin ayri bir bilim dali olarak ortaya cikmasi yaklasik son bir asri bulmasina ragmen dusunce olarak Islâm’in ilk yillarina kadar goturulmesi mumkundur. Kur’an ve Sunnetin iktisadi hayata dair getirdigi ilkeler, canli bir ekonomik hayatin icinde olan ilk Muslumanlarin uygulamalariyla ete kemige burunmustur. Bu cercevede Islâm ilim geleneginin yazili kaynaklarina bakildiginda zengin bir muhteva ile karsilasilmaktadir. Islâm iktisat dusuncesinin kaynaklari olarak incelenmesi gereken bu eserler genel ve ozel olmak uzere ikili bir tasnifle ele alinmaktadir. Sabri Orman tarafindan “Kur’an-i Kerim - Hadis Mecmualari ve Şerhleri - Tefsir, Fikih, Fikih Usulu, Kelâm, Tasavvuf ve Edep Literaturleri - Felsefe - Tarih ve Cografya” seklinde siralanan bu genel kaynaklar arasinda Fikih ve Fikih Usulu eserlerinin de yer aldigi gorulmektedir. Islâm iktisat dusuncesinin ozel kaynaklari, “harâc, emvâl, kesb, hisbe” turu eserler ile daha ozelde muhtelif bazi konulara hasredilmis literaturd...
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2019
Bu makale iThenticate programında taranmış ve intihal içermediği tespit edilmiştir.
Toplumsal yapı ile ekonomik süreçler arasındaki işlevsel ilişkiler, sosyolojinin temel konularından birisini teşkil eder. Bireyler, gruplar ve sistemler arasındaki karşılıklı belirleyici ilişkilerin görünürlük kazandığı alanlardan biri olan ekonomik davranış ağı, aynı zamanda bireylerin ahlaki, dini ve ideolojik tercihlerinin de yansıdığı bir zemindir. Düşünsel ve toplumsal değerleriyle örtüşmeyen ekonomik yapılar içerisinde kaynaklara yön verme ve değer kazandırma çabaları, İslam toplumlarında son dönemde güncelliğini koruyan sorunların başında gelmektedir. Çözüm olarak İslam ekonomisi uygulamalarını modern ekonomik sistemlere bir alternatif olarak ortaya koyma girişimleri, seksenli yıllardan beri İslam toplumlarının gündeminde yoğun şekilde yer almaktadır. Aslında bu girişimler, kapitalist uygulamalara İslam dininin değerleri ekseninde refleksif tepki ortaya koyma niteliği taşımaktadır. İslam'ın ekonomik ilkelerinin diğer sosyal, siyasal ve ahlaki ilkeleri ile bütünlüklü bir yapı içerisinde anlam kazandığı düşünülürse, mevcut tartışmaların şu an için mikro düzey bir değişim boyutunda gerçekleştiği söylenebilir. Bu çalışmada ekonomik etkinliklerin sosyolojik işlevi bağlamında, İslam ekonomisinin temel ilkelerinin İslam"ın ideal toplum tasarımı içerisindeki yeri ve anlamı üzerinde durulacaktır.
DergiPark (Istanbul University), 2023
2003
İktisat, ifrat ile tefrit arasında bulunan itidal noktasına denir. İslâm'da, abdest alınacak suda, yapılacak ibadette, bir suçluya verilecek cezada hep iktisatlı olmamız emredilmiştir. Cimriliğe ve israfa kaçmadan orta yolun izlenmesi iktisad yolu olarak anlatılmıştır 1 .Terim olarak "insanın, kıt kaynakları yönetimi, geliştirmesi ve bu kaynakları ihtiyaçlar doğrultusunda kullanmasına yönelik faaliyetleri" 2 şeklinde tarif edilen iktisadın esasları İslâm'da, vahiy ile şekillenmektedir. Peygamberler, Sünnetullah gereği sadece kendilerine indirilen vahyi gönderildikleri topluma iletmekle kalmamış, onu yaşanan bir din haline getirme görevini yerine getirmişlerdir. İşte bu sebeple Hz. Muhammed, on üç yıllık Mekke ve on yıllık Medine hayatında söz ve hareketleri ile yeni bir toplumun oluşması için gerekli prensipleri ortaya koymuştur 3. Dolayısıyla İslâm'a göre her hangi bir meselenin konumunu ortaya koymak hususunda referansımız "Kur'ân" ve "Sünnet" olmalıdır. Bu iki kaynakta ekonomiye yön verecek temel prensipler ortaya konmuştur. Kur'ân, hem dünya hem de ahiret hayatını düzenlemeyi hedeflediği için doğal olarak madde ile ilişkileri belirleyici hükümler ve prensipler de içermektedir. İktisadi hayatta, insanların uymaları gereken esasları ortaya koyma bağlamında Kur'ân'da iktisadi yönü ön plana çıkartılan Şuayb peygamberden söz edilmiştir. Hz. Şuayb kavmini Allah'ın birliğine çağırdıktan sonra onlara "Ölçüyü tastamam yapın, (insanların haklarını) eksik verenlerden olmayın. Doğru terazi ile tartın. İnsanların hakkı olan şeyleri kısmayın. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın. Sizi ve önceki nesilleri yaratan Allah'tan korkun." 4 demiştir.
Afyon Kocatepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi dergisi, 2020
İslam iktisadı ve finansının, kavram olarak ortaya atıldıkları 1930'lara ve uygulamaya başlandığı 1970'lere göre günümüzde bilinirliliği daha ön plandadır. Zira süreç içerisinde alana ilişkin yapılan teorik çalışmalarda artış ve sektörde de büyüme yaşanmıştır. İslam iktisadı ve finansı sistemi 2020 itibariyle 3 Trilyon dolarlık bir piyasa büyüklüğüne ulaşmıştır ancak halâ farklı sorunlarla yüz yüzedir. Bu sorunlar İslam iktisadı ve finansının gerçek potansiyeline ulaşmasının önündeki temel engellerdir. Bu çalışmada amaç, İslam iktisadı ve finansının gelişmesini engelleyen temel sorunların belirlenmesi ve sınıflandırılmasıdır. Sorunlara ilişkin sınıflandırmayı yaparken uzmanların bireysel tecrübelerinden, sektörün uygulama geçmişinden ve teorik çalışmalardan istifade edilmiştir. İncelemeler sonucunda İslam İktisadı ve Finansının temel sorunları 3 ana başlık altında toplanmıştır. Bunlar; teoriye ilişkin sorunlar, uygulamaya ilişkin sorunlar ve beşerî sorunlar şeklindedir. Belirlenen ana sorunlar altında ise 12 alt sorun ayrıca incelenmiştir. Tespit edilen sorunların tartışılması alanın hem teorik hem de pratikte amaçlarını gerçekleştirmesine katkı sağlamayı amaçlamaktadır.
Hikmet - Akademik Edebiyat Dergisi, 2020
Bu çalışmada Mustafa Kutlu’nun hikayelerinde ortaya koyduğu iktisat anlayışı, İslam İktisadı bağlamında değerlendirilmiştir. İslam İktisadı içerisinde yer alan İslami Birey kavramı dikkat çekmektedir. Özellikle İktisadi Birey ile İslami Bireyin karşılaştırılması, İslam İktisadının daha iyi anlaşılmasını sağlamaktadır. Bu anlamda Mustafa Kutlu’nun Sevincini Bulmak ve Hesap Günü hikaye kitapları genelde İslam İktisadı ve özelde İslami Birey bağlamında içerik analizi yöntemiyle incelenmiştir. Eserlerinde iktisat ve siyaset konularına oldukça yer veren Kutlu’nun özellikle hakim sermaye karşısında dile getirdiği eleştiriler hikayelerinde oldukça yer tutmaktadır. Yapılan çalışma sonucunda da Kutlu’nun hikayelerinde ortaya koyduğu iktisadi bakış açısının İslam İktisadı ve İslami Birey kavramaları ile örtüştüğü görülmektedir.
İslam İktisadını Yeniden Düşünmek, ed. Taha Eğri, Necmettin Kızılkaya, Oguz Karasu, İGİAD Yayınları., 2014
Yarım yüzyıldan daha uzun bir süredir devam eden "İslam iktisadı" çalışmaları son dönemde hızını artırarak devam etmektedir. Bu alanda yapılan konferans, seminer ve atölye gibi bilimsel faaliyetlerin sayısı çoğalmakta; akademik dergi, telif eser şeklinde yayın faaliyetleri çeşitlenmekte, İslam iktisadı ve finansı alanında dünyanın farklı üniversitelerinde yüksek lisans ve doktora programları açılmaktadır. Elinizde tuttuğunuz bu kitap da bu çalışmalardan bir tanesinin ürünü olarak ortaya çıkmıştır.
DergiPark (Istanbul University), 2022
This article has been reviewed by at least two referees and scanned via a plagiarism software. / Bu makale, en az iki hakem tarafından incelendi ve intihal içermediği teyit edildi.
IJISEF, 2019
Öz İslam dini, iktisad konusunda, ifrat ve tefritten uzak mutedil bir yol izlemiştir; bir yandan geçim temini ile rızık elde etmenin insanın müstağnî kalamayacağı husus olduğunu kabul ederken, öte yandan, insanın maîşet talebini hayatının aslî amacına dönüştürmesini tasvip etmemiştir. Bundan dolayıdır ki, Kur’ân ayetlerinin bir yandan ruhbanlığı yerdiğini görürken; diğer yandan Allah’ın lütfunu ummayı emrederek, ticaretle uğraşmayı “Allah’ın fazlını istemek” olarak isimlendirdiğine şahitlik ederiz. İslamî anlayışa göre iktisad, Allah (c.c.) tarafından bazı doğal dinamiklere tevdi edilmiş bir nizamdır. Söz konusu dinamiklerin başında şüphesiz, arz-talep dengesi gelmektedir. İslam iktisadı, ferdî mülkiyeti inkar edercesine sınırlandıran sosyalist ekonomi ile bireyin mülkiyeti ve iktisap hakkı noktasında hiçbir kuvvet ve kudret tanımayan kapitalist ekonomi anlayışlarından farklı olarak vasat bir yol takip etmektedir. Anahtar kelimeler: İslam iktisadı, Sosyalizm, Kapitalizm, Usûlî Mukayese.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.