Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2020, Düşünen Şehir Dergisi
…
6 pages
1 file
Eskiler aramaz, iz sürerdi. Bilirlerdi Evet'le Hayır arasına Belki Sokulduğunda Felaket gelir. Noksanı fark ederlerdi, çünkü bütünden Nelerin koptuğu besbelli. Dağılmak eskilerin dilinde Ufalanmak anlamına gelirdi İz sürerlerdi irileşmek, ulaşmak, toparlanmak için Biz yeniler bir an önce dağılsak bari deriz Korkarız kaybolmaktan çokluk içinde.
Düşünen Şehir, 2020
İslam sanatları estetiğinin anlaşılması ve İslam sanatına dair bütün türlerde bu estetiğin izlerinin ortaya çıkarılması için kavramsal bir düzlem ihtiyacı, İslam sanatları literatürü incelendiğinde görülecektir. İslam sanatına dair tespit edilecek kavramlar, bu estetiğin kapsamını ve derinliğini tayinde ve bu sanat anlayışının “ikonolojik” boyutunu kavramada işe yarayacaktır. Bu amaçla klasik dönemin en önemli özelliğinden biri olan “devam ve bütünlük fikri”nin bir sonucu olarak İslam sanatlarında biçim ve anlam bütünlüğüne bakıldığında biçim ve anlam düzeyinde belirlenecek kavramların bu sanat anlayışının kavranmasını kolaylaştıracağı söylenebilir.
İlmu'l-Cemal: İslam Sanatlarının Estetiği, 2023
ÖNSÖZ “Allah cemildir, cemali sever” Cemâl ism-i fail, cemîl sıfat-ı müşebbehe... El-Cemîl’in yan- sıması, gömlek giyinerek bizce görünür olmuş hali ise cemâl... O görünmese de, ete kemiğe bürünmese de cemîl. Görünen halini temâşa ile zevk ettiğimizin bir katresini söze, musikiye, kağıda, kaleme, mızraba, tele, hüsnühatta döküşümüz ilmu’l- cemâl. Bazen “ete kemiğe bürünür Yunus diye görünür.” İslam sanatlarının estetiği bir kaal ilmi değil hale yansıyan hakikat ve marifet şulesi. Bu makamda şiir “sükûtun şerbeti”, musikî ruhun tabii gıdası, tezhip sır pedesinden sızan ışık, ebru sonsuzluğun resmi, minyatür kesret, hat vahdet demektir. Beyt: “O gül-endâm bir al şâle bürünsün yürüsün Ucu gönlüm gibi ardınca sürünsün yürüsün” 16 • İLMU’L-CEMÂL: İSLAM SANATLARININ ESTETİĞİ İmdi, Elinizde tuttuğunuz bu mütevazı çalışmanın aslı 1996 yı- lında Yüksek Lisans tezi olarak sunulmuştur. Çeşitli sebeplerden eserin okurla buluşması gecikti. Bizden sonra da çok emekler verildi bu sahaya. Başta dostum Ramazan Barman’ın ve Turan Koç’un çalışmaları olmak üzere birçoğun- dan da haberdar oldum. Lakin, bu eseri, ilk yazıldığı dönem- deki otantikliğini muhafaza etmek amacıyla mümkün mertebe aslına sadık olarak size arz etmeyi daha doğru buldum. Tez hocam, hayatta tanıdığım en nazik, en özenli, en say- gılı kişilerden biridir. Prof. Dr. Muhsin Kalkışım üniversiteye intisap ettiğim sırada benden üç tez konusu teklif etmemi istedi. Yeni kurulmuş bulunan Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi’nde (KSÜ) henüz İlahiyat Fakültesi bulunmu- yordu. Muhsin Hocam’a, doktoraya nasipse İslam Hukuku alanında devam edeceğimi, Yüksek Lisansımı Türk Dili ve Edebiyatı alanında yazarken konuyu buna göre belirlememizin uygun olacağını arz ettim. Kendileri de muvafakat ettiler. Nispeten az kalem oynatılmış bir saha olan İslam esteti- ği, Beşir Ayvazoğlu’nun tabiriyle “aşk estetiği” literatürünü okuduktan sonra iki konudan birini yazmak üzere hocamdan destur istedim. Bunlardan birisi Seyyid Hüseyin Nasr’ın bıraktığı yerden alarak, onu tamamlayacak bir çalışma yapma arzusuydu. Nasr, İslam Sanatları ve Maneviyatı’nı yazmıştı. Hulasa olarak İs- lam sanatlarının tasavvuftan doğduğunu ve tekkelerde icra edildiğini ortaya koymaktaydı. Biz de fıkıh ilminin İslam sa- natlarıyla ilişkisini ortaya koyacak bir çalışma yapabilirdik. Böylece en başta üzerinde anlaştığımız İlahiyat ve Edebiyat arasında bir tez, disiplinler arası bir çalışma yapma prensibine de uygun olacaktı. Bize göre tasavvufun İslam sanatlarına katkısı bir otomo- bilin gaz pedalına, İslam hukukunun katkısı ise fren pedalına benzetilebilir. Fıkıh, sanatın motivasyonu olmaz, nasıl yapıla- cağını tarif etmez ancak sınırlarını çizdiği için İslam sanatların- da belirleyici bir etkisi vardır. Bu konuyu yıllar sonra 2016’da Washington DC’de kaldığım sırada birkaç kez karşılaştığım Seyyid Hüseyin Nasr’a da açtım. “Sizin eseriniz devamı mahi- yetinde fıkıh ilminin, şeriatın İslam sanatlarıyla ilişkisini ortaya koyacak bir çalışma yapmayı arzu ediyorum” dedim. O da çalışmalarını gittikçe daha Kur’an-ı Kerim merkezli yapmaya başladığını anlattı ve son çalışmalarından örnekler verdi. Muhsin Hocam’a arz ettiğim ikinci tez önerisi ise Ali Haydar Haksal’ın çalışmasının devam mahiyetinde Hadis-i Şeriflerde ve umumen sünnet-i seniyyede güzellik kavramının izlerini sürmekti. Hocam her iki konunun da kıymetli ve araştırılma- ya değer olmakla birlikte fazlaca İlahiyat ağırlıklı oldukları gerekçesiyle bunları kabul etmedi. Nihayet “İslam’ın estetik anlayışı” tezimizin konusu ve başlığı oldu. Bunu hocamla müzakere ettiysem de değiştirmeye muvaf- fak olamadım. “Hocam, böyle bir tez Türk Dili ve Edebiyatı konulu bir tez yazmak gibidir, çok geniş” dedim. “Olsa olsa bir ansiklopedinin içindekiler kısmı olur” dedim. Zira tezin 100 sayfayı geçmemesini de şart koşmuştu. Muhsin Hocam “Türkiye’de bu sahada çalışma yok. Sizin çalışmanız ilklerden olacak. Dolayısıyla saha hakkında genel bir fikir verecek bir çalışma yapmanız uygundur” buyurdular. Biz de “emir edebin üstündedir” deyu bu çalışmaya cesaret ederek boyumuzu aşan bir yükün altına girdik. Zannediyorum bu eserin gün yüzüne çıkması ve okuyu- cuyla buluşmasının bu kadar geç kalmasının asıl sebebi de bu acziyet hissidir. Muhammed Mustafa Şelebi Hoca doktora tezi Ta’lilu’l- Ahkam’ı 25 sene sonra yayımlamıştı. Acaba gönlümüzden ona mı taaccüp ettik de bizim yüksek lisans tezi 27 sene gecikmeli olarak görücüye çıkıyor!.. Sürç-i lisan etti isek affola.. Fatih Okumuş Kozludere - Kahramanmaraş, 3 Şubat 2023
TÜRK İSLAM KÜLTÜRÜ VE AKTARIMI, 2021
Türk-İslâm edebiyatında kullanılan edebî sanatların menşeinin Arap edebiyatı olduğu konusunda şüphe yoktur. Nitekim bu alanın temsilcilerinin şiir ve nesirlerinde istifade ettikleri muhteva kaynakları da büyük oranda Arap edebiyatıdır. Çünkü Türk-İslâm edebiyatı, İslâm itikad sisteminin de tesiri altında inkişaf etmiş ve söz konusu medeniyet havzasının değerlerine bağlı kalmıştır. Dolayısıyla klasik olarak adlandırılabilecek edebî bir eserin muhtevası doğrudan ya da dolaylı olarak dini literatürle ilişkili olacaktır. Zira edebiyatımız için kullanılan "Türk-İslâm Edebiyatı" adlandırması başta olmak üzere toplumun kullandığı iletişim sistemini değerlerinden ayrı düşünmek mümkün değildir. Hâkka, 69/44-46.
Platform, 2023
Tarih boyunca dünyanın dört bir yanına yayılmış olan İslam medeniyeti bölgesel ve kültürel unsurların İslam’ın güzellik anlayışıyla mezcedildiği derin bir İslam sanatı kurmuştur. İslam sanatı güzel yazıdan mimariye, görsel sanatlardan müziğe nev-i şahsına münhasır bir anlayışla yüzyıllardır devam ediyor. Günümüzde İslam sanatının uygulamalarını tarihî mirasta görmenin yanı sıra geleneğin modern ve post-modern unsurlara eklemlenmesiyle ortaya çıkan yeni formlarında da görüyoruz. Platform dergisi olarak bu sayımızda İslam sanatının bugününü çok değerli isimlerle ele alıyoruz. Modernizm ve İslam sanatı üzerine teorik çalışmalarının yanı sıra bir sanatçı ve yönetmen olan Kaz Rahman İslam sanatının geleceğini tartıştığı bir yazıyla dergimize katkıda bulundu. İslam sanatına katkıda bulunan değerli isimler Güzellik ve İslam Üzerine kitabının yazarı Valerie Gonzalez, Çinli Hattat Haji Noor Deen, Filistinli Yönetmen Nevres Salih’le söyleşiler gerçekleştirdik. Sinema, müzik, mimari gibi İslam sanatının dallarında günümüze ışık tutan çok değerli yazıları istifadenize sunuyoruz. Bunun yanı sıra İslam sanatının günümüzdeki önemli sanatçılarına ve bu alanda kaleme alınan kitaplara yer veriyoruz.
İnönü üniversitesi sanat ve tasarım dergisi, 2018
Bu makale, hayatımızın içerisinde sıradan bir nesne gibi görünen ancak biçim ve içeriği yönünden çok anlamlı bir yere sahip olabilen kitabın, aynı zamanda bir sanat dalı ve bir sanat formu olarak varoluş sürecine odaklanmaktadır. "Sanatçı Kitabı" üzerine yapılan bu çalışmada "kitap" ve "sanatçı kitabı" kavramları arasındaki ayrım belirlenmeye çalışılmış, tarihsel süreçte farklı sanatçıların tasarımları incelenerek "sanatçı kitabı" üzerine bir farkındalık oluşturulmaya çalışılmaktadır. Konu ile ilgili araştırma sürecinde, batı ülkelerinde "sanatçı kitabı" üzerine koleksiyon ve arşivlerin olduğu, uluslararası "sanatçı kitabı" merkezlerinin, satış mağazalarının ve galerilerinin bulunduğu, "sanatçı kitabı" fuarlarının ve çeşitli organizasyonların düzenlendiği, "sanatçı kitabı" üzerine yayınların olduğu, çağdaş kitap sanatları sergilerinin düzenlendiği ve katalogların hazırlandığı gözlemlenmiştir. Bir ön araştırma olarak nitelendirilebilecek bu çalışma, konu ile ilgili bundan sonraki araştırmalara ışık tutarak, ülkemizde "sanatçı kitabı" üzerine odaklanmayı artırıcı, yapılan çalışmaların daha görünür ve kalıcı kılınması yönünde bir adım niteliği taşıma gayretindedir.
2018
Sanat nedir?, diye baslayan bir sorunun sonucunda ortaya cikan alanin adi “estetik dusunum”dur. Bu dusunumun ortaya cikmasina neden olan sey, sanatin nesnesi olan ‘guzel’dir. Guzel, dogasi geregi sabit ve degismez bir bakis acisina izin veren bir ‘nesne’ degildir. Guzel, degismez kurallara ve yasalara sahip olmamakla kalmaz, hatta kural ve yasalara karsi bir direnc gosterir. Bu dirence tanik oldugumuz eylem ise, pratik bir alan olan estetik deneyimdir. 'Estetik deneyim' kavramini, tanimlamak ya da ifade etmek sadece zor degil, neredeyse imkânsizdir. Bu imkânsizliga ragmen, estetik deneyim kavrami, estetik alaninda cok fazla tartismanin ve anlasmazligin odagi olmustur: Bilgi veren ya da vermeyen, bilincsiz, aktif, pasif, katartik, temasa olarak ifade edilecek bir deneyim. Bu yuzden bu kavramin ifade ettigi sey, tam anlamiyla bir“belirsizlik” alanidir. Cunku ne tam anlamiyla felsefenin ve ne de tam anlamiyla sanatin soz sahibi oldugu bir yerdir. Daha ziyade, ozne- nesne ve tum...
Düşünen Şehir Dergisi, 2023
İ slam sanatları estetiği, dünyayı güzelleştirme ve bireyi içinde bulunduğu âlem ile bütünleştirme amacındadır. İnsanın tabiatla kurduğu bütünlük arayışı, onun döngüsünü devam ettirecek eylemleri yerine getirme çabası ile sonuçlanmıştır. Bu bir yükümlülük olarak kıyamet anında bile devam eden bir görevdir: "Kıyamet kopar da sizden birinizin elinde bir hurma fidanı bulunursa, eğer helakten önce onu dikmeğe güç yetirebilecekse, onu diksin." (Buhari, Edebü'l-Müfred, 222). Sanatta bir hareket noktası olan tabiatın insanla ilişkisi, estetiğin de ilkelerini belirler. Tabiat, bu estetikte alt edilmesi gereken bir düşman yahut yaşamın zorluklarının kaynağı olarak görülmez. Bilakis, tabiat bireyin huzur ve saadetine giden yolların işaret taşları olarak görülür. Tabiatla bireyin bu barışıklığı insanı, içinde bulunduğu dünyada ayrıksı, tutarsız, amaçsız bir biçimde aidiyet yoksunu kılmaz. İnsan, içinde yer aldığı tabiatın en seçkin üyesi olarak onunla ayrışmadan ve çatışmaya
Karadeniz Uluslararası Bilimsel Dergi, 2021
ÖZ Konya ili Beyşehir ilçesi sınırları içerisinde, Beyşehir Gölü'nün güneybatı kıyısında yer alan Kubad Abad Sarayı, Alaaddin Keykubad I. tarafından yaptırılmıştır. Kubad abad sarayı çevre ve iç surları ile yirmi civarında yapıdan oluşmaktadır. Kubad abad sarayının iç duvarlarında zengin çiniler yer alır. Günümüze ancak birkaç duvar buluntusuyla korunagelmiş olan Kubȃd-ȃbad Sarayı duvar çinilerinin büyük bir gün yüzüne çıkarılmıştır. Sarayın duvarlarındaki desenli, figüratif ve yazılı çiniler Konya'daki Karatay Müzesinde sergilenmektedir. Sarayın duvarlarını klasik arabesk kompozisyon desenli, figürlü ve yazılı sekiz köşeli yıldız, kare ve bunları birbirine bağlayan haçvari çiniler süslemektedir. İslam sanatları içerisinde resim ya da tasvir belli bazı nedenlerden dolayı temkinli bir tavırla karşılanmış bir sanattır. Bu tavırdan dolayı minyatür sanatı olarak kendisini göstererek ve gelişmiştir. Kubad-abad Sarayı'ndaki figürlü çiniler arasında yer alan önemli örneklerin başında insan figürleri gelir. Sultan ve yakınlarını sembolize eden bu figürler, Türk usulü oturmuş şekilde bağdaş kurmuş şekilde tasvir edilmişlerdir. İnsan figürleri yanında, çift ve tek başlı kartallar, uzun ömür, şifa ve kötü ruhları uzaklaştıran simgesel masal hayvanları dragonlar, lotus tipi bir hayat ağacının sağında ve solunda yer alan kuşlar, balıklar, filler, tavus kuşları, at, eşek, arslan, kaplan, köpekler, çeşitli av hayvanları olan tavşan, dağ keçisi, su kuşları, mitolojik yaratıklar sfensk, siren ve grifonlar da bu çiniler üzerinde görülür. Asya Türk mitolojisinden çeşitli hayvanlara, masalsı yaratıklara ve sembollere sahip bu çiniler Türk-İslam sanatına zengin eserler vermiştir. Plastik düzeyde insan ve masalsı hayvan figürlerinin işlendiği bu zengin içerikli çinilerin şekil, sırlama malzemesi, renk tekniği ve estetik özellikleri açısından değerlendirilmesi bundan sonraki çalışmalara ışık tutacaktır.
2016
Dini Kültürde Polemik Konusu Olarak Sanat, Müzik Ve Resim İslam'da yasak mıdır?
Türk İslam Sanatı Üzerine Denemeler, 1982
KUBAN, Doğan.,Türk İslam Sanatı Üzerine Denemeler, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul, 1982.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Düşünen Şehir Dergisi, 2023
Gencîne -Klasik Türk Edebiyatı Araştırmaları Dergisi-, 2021
Güzel Sanatlar Enstitüsü dergisi, 2010
Art-e Sanat Dergisi, 2017
The Journal of Academic Social Science Studies, 2016
DergiPark (Istanbul University), 2011
The Journal of Academic Social Science Studies
Mustafa İzzet Def'ü'l-Mesâlib fî Edebi'ş-Şâ'ir ve'l-Kâtib (İnceleme-Metin-Dizin), 2014