Academia.eduAcademia.edu

İslam Sanatının İki Ucu | Turan Koç

2020, Düşünen Şehir Dergisi

Abstract

S anat söz konusu olduğunda ne kadar özen göstersek de yine anlatılamayacak, hatta ima ve işaretten öteye gidemeyecek olan bir durum söz konusu. Zaten sanat biraz da bunun için var. Yoksa bir şeyleri başkasına aktarmak için sanatın dışında, felsefe, bilim, tarih gibi epeyce disiplin veya bilgi alanı var. Dünyanın her yerinde ve uzun zamandan beri var. Ama yine uzun zamandan beri, hatta bu bilimler ve disiplinler olmadan önce de, sanat var. Böyle bir alan hakkında konuşmaya çalışacağım. "Sanatın iki ucu" denince ilk bakışta görüleceği üzere, sanatın görme ve gösterme şeklinde iki boyutu, iki açılımı var. Görme, doğrusu sanatla ilgili değil; estetikle, bedii tecrübeyle ilgili bir şey. Görmeye geleneğimizde "müşahede" deriz, şahit olma deriz. Ama bu şahit olma herhangi bir duyu organımızla şahit olma değil, belki de bütün varlığımızla şahit olmadır. Buna felsefi dil ve söylemde "ayrımlaşmamış tecrübe" veya "tecrübe bütünlüğü" diyebiliriz. İrfanî geleneğimiz buna "vicdani zevk" der. Vicdani dediğimiz, varoluşsal tecrübe. Bu varoluşsal tecrübeyi kendi varlığımız üzerinden düşündüğümüz zaman dilimiz tutulur, bir şey söyleyemeyiz.