Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2016, Idil Journal of Art and Language
…
14 pages
1 file
Görsel sanatlarda görme biçimi ve görsel algı, temel dayanaklardan birisidir. Bilinçli bir görüye ve görsel algıya sahip olmak önemli bir amaçtır. Bu açıdan fark ettiğimiz önemli bir soruna, görsel algının ve görünün önyargıların etkisinde kaldığı sorununa dikkat çekilmektedir. Bu nedenle, bu çalışmada, görsel sanatlarda, görmenin önyargılı olduğu savunulmaktadır. Ayrıca sanat literatüründe kullanılmayan "görsel önyargılar" kavramının sanat literatürüne girmesi gerekmektedir. Araştırmanın önemi, sanat eğitimi, yaratım ve alımlanması sürecine yansıyan görsel önyargılara dikkat çekerek farkındalığı artırmak ve çözüme yönelik yeni araştırmalara yol açmaktır. Sonuç olarak, düşünce ve değer yargıların önyargılı olması gibi, görsel algının da görsel önyargıların etkisi altında kaldığı, belleğe kayıtlı imgelerin mevcut duyum ve algı verisine etki ederek, onu olduğundan farklı algılanmasına neden olduğu ileri sürülmektedir. Bu nedenle görsel önyargıların, sanatsal yaratım ve alımlama sürecine yansıyan etkileri ele alınmalı, incelenmeli ve çözüm yolları araştırılmalıdır. Bu sayede, görsel önyargıların, sanatın yaratma ve alımlama süreçlerine olan yansımaları konusunda farkındalık artırılabilir ve olumsuz yansımaları azaltılabilir.
Journal of International Social Research, 2018
Tarihin başlangıç dönemlerinden buyana insanoğlunu diğer canlılardan farklı kılan en önemli özelliklerden biri karşılıklı iletişim kurma yetisi olmuştur. İletişim kişilerin birbirlerini anlaması için bir ihtiyaç sonucu oluşan bir gerekliliktir. İnsanlar günümüze kadar geliştirilmiş olan farklı iletişim türlerini kullanarak birbirlerini anlayabilmekte ve bilgi aktarımında bulunabilmektedirler. İletişim çağında yaşadığımız günümüzde görsel iletişim, evrensel dil oluşumu açısından ön planda yer almaktadır. İletişimde kullanılan görseller anlatım ifadesi olarak birer evrensel dildir. Görsel sanatların her dalında kendine has bir dil olmakla birlikte bu diller, görsel semboller ve işaretler dünyasını oluşturmaktadır. Görsel semboller ve işaretler görsel iletişimi hızlandırarak yaygınlaştırmaktadır. Sanatın insanlar için ilgi çekici olmasının altında yatan gerçeklerden biri gizemli yönünün de bulunmasıdır. Bu gizemi çoğunlukla semboller oluşturmaktadır. Günümüze kadar sanat gizemden ve mistisizmden beslenmiştir. Böylece sanatsal sembolizm gündeme gelmiştir. Bireyler arası iletişim kurmanın çok farklı yolları olduğu için iletişim şekli sürekli değişebilir ancak, değişmeyen bir kavram vardır ki; o da semboldür denilebilir. Semboller bir şeyi tanıtan, temsil eden biçim ya da alametler olduğundan iletişimde önemli bir ifade formudur. Semboller aracılığıyla iletişim kurmanın yolu onları anlama ve anlamlandırmayla doğrudan ilişkilidir. Mağara duvarlarına çizilen resimler, ilk yazı sistemleri, petroglifler, hiyeroglif yazılar, sayısal sistemler, soyut ve somut birçok resim ile betimsel anlatımlar anlamlandırmayı bekleyen birer sembol olarak değerlendirilebilir. Görsel sanatların içerdiği semboller ve işaretler alanın dilini ortaya koyarak görsel sanat dili oluştururlar. Betimsel tarama yöntemiyle gerçekleştirilen bu araştırmanın genel amacı; görsel sanatlardaki evrensel dili semboller ve iletişim açısından değerlendirmek, görsel sanatların evrensel dil olma boyutunu tartışmak ve sanatsal sembolizmin önemini vurgulamaktır.
Kurgu Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi Uluslararası Hakemli İletişim Dergisi, 2003
Özet: Varlıkları anlamak için düşüncelerin sıçrayışını içeren görme fikrine oldukça aşinayız. Ancak görme olayını dikkate aldığımızda, nesnelerin ya da görüntülerin gôzümüzdeki retinaya yansımasından başka, onları beynimizde anlamlandırma gereksinimi içerisindeyiz. Görme olayı, göze gôrünenlerin yanında bir çok bilgi kaynağını da içermektedir. Görerek anlamlandırma, duyusal süreç ve görselokuryazarlık bu çalışmanın temel konusunu oluşturmaktadır. Görsel okuryazarlık kavramı, temel görsel elemanlar, duyu teorileri ve görsel kültür, nesnelerin ya da gôruntulerin algılanmasında basamak oluşturmaktadır. Ayrıca, görsel iletişim alanında sürekli göz ve beyin arasında gerçekleşen bilgi akışının çözümlenmesinde, nelerin etkin olduğunun ortaya konulması anlamında da bu çalışma önemli görülmüştür.
the Journal of Academic Social Sciences, 2021
Görme duyumuz, belirli koşullarda görüntüleri farklı şekillerde algılayabilmekte, bu durum fizyolojik ve psikolojik yanılsamaya neden olabilmektedir. Yanılsama, görme sürecine bağlı olarak yaşamın her alanında kendini gösteren bir gerçekliktir. Ancak yanılsama kavramı görme duyumuzu fiziksel ve zihinsel açıdan farklı biçimde uyarmaktadır. Görsel yanılsamalar zihinsel, optik yanılsamalar ise fiziksel uyaranlarla ilgilidir. Bu doğrultuda araştırmada görsel ve optik yanılsama arasındaki ayrımın belirlenmesine odaklanılmıştır. Temelde benzer gibi görünen görsel ve optik yanılsama, iki farklı kategori olarak ele alınmalıdır. Bu yaklaşım tasarım sürecinde alınacak kararlara bağlı olarak içerik ve biçim arasında dengeli bir ilişki sağlamaktadır. Belirlenen içerikle güçlü bir ilişki kurması gereken görsel ve optik yanılsama, hedeflenen görsel mesajı doğru bir şekilde yansıtmalıdır.
The Journal of Academic Social Science Studies, 2017
Fransızca askeri bir terim olup öncü birlik sözcüğünden gelen avangard, başta Fransızca olmak üzere hemen hemen her dilde kültür, sanat ve politika ile bağlantılı, deneysel, yenilikçi işler veya kişiler olarak tanımlanmaktadır. Kültür, sanat gerçeklik tanımları içinde kabul gören kural olarak benimsenmiş ilkeleri sarsıp sınırlarını değiştirmeyi amaç edinir. Bu ilkeler sosyal reformlardan estetik deneyimlerin değişimine kadar çeşitlilik gösterebilir. İlk ortaya çıkışı Romantizm ve Sanayi Devrimi ile başlayan, ticarileştirme, bayağılaştırma, ucuzlatma ve estetik uygunsuzluk gibi kavramlarla tanımlanan kiç formlar kitlesel olarak üretilip dağıtılma imkanı bulur. Zenginleşen orta sınıf kendi tercihleri doğrultusunda edebiyat, müzik, resim gibi çeşitli ürünleri sipariş ederek talepte bulunur. Bu yapılanma da sanatın satılmak için yapılmasına, ticarileşmesine neden olur. Modernistlerce kiç, bilinçli olarak kültür endüstrisinin ideolojisi doğrultusunda kar etmek amacıyla üretime sunulur. Modernist sanat yaratıcılığa, biricikliğe, eşsizliğe dayanan yaşamdan ayrı, kurmaca ve özerk bir evrensel estetik kurma amacındaydı. Bu anlayış dışındaki girişimleri reddedip kiç olarak tanımladılar. Kulka, kiçi sanat olmayan farklı bir estetik grupta tanımlar ve tanım için net bir formül önerir. 1950-1960'lı yıllarda başladığı düşünülen postmodern dönüşüm, Modernizmin tüm değerlerine saldırarak ona sırt çevirir. Başlarda Modernizmin kötü, tehlikeli, zararlı saydığı tüm formlar, özellikle popüler kültür geniş bir kabul görüyordu. İlk kırılma noktası, Pop-art'ın kiç olarak kabul gören ticari kültürü sanata dahil etme girişimiydi. Son aşamada ise Modernizm, kiçi redderken, postmodernizm ona kucak açtı ve sanatın sınırlarını kiçi de içine dahil ederek genişletti.
Anadolu Üniversitesi Sanat & Tasarım Dergisi, 2016
Yüzyıllardır yeni arayışlar içerisinde olan insanoğlu kendini ifade etmek ve düşüncelerini dışa vurmak için çok çeşitli yollar denemiştir. İzleyicinin, eserin bir parçası haline dönüşerek, gözlemlemeye devam ederek, "keşif yolculuğunu" sürdürmesi ve beklenenin ötesine geçmesi günümüze ait bir buluş değildir. Sanatçı ve tasarımcı sadece bugün değil, çok daha öncesinde de görünen ve görünenin ötesindeki gerçeklik ile ilgilenmiştir. Bilimsel buluşların ve teknolojinin getirileri ile kendi sahasını genişleterek, yenilikleri deneyimleme imkanı bulan sanatçı, mesajını iletmek kaygısını her dönemde yaşamıştır. Bakış açısını değiştirmek ve sürprizler yaratmak üzerine kurgulanmış hikayesi, seyirci ile buluştuğunda, ister kağıt üzerinden hayata aksın, isterse mekan ya da ekran, çıkarılan sonuç o mesajın söylemek istediği kadardır. Yazıyı, görüntüyü bir yemeğe eklenen bir malzeme gibi yoğurarak, kendi tarzını bilimsel gelişmeler eşliğinde sunan sanatçı ve tasarımcı rönesanstan itibaren anamorfik denemeler ile yepyeni lezzetler peşinde koşmaktadır. Tarihi 1400' lü yıllara dayanan bu teknik, daha sonraları sinemada da kullanılagelmiş ve günümüzde de modern sanatçılar tarafından denenmiş ve geliştirilmiştir.
HUMANITAS - Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi, 2017
Sanat eserleri biriciktir. Bu yüzden tekildir. Sanat eserlerinin gizli yönleri vardır. Bu yüzden sanat eserlerinin analizinde birçok farklı yöntem bulunmaktadır. Sanat eserleri sanatçı üretimi de de olsa varlığını insana ve insanın içinde bulunduğu evrenden alır. Görsel sanatçılar, filozoflar şairler, mucitler, bilim adamları ve yazarlar gibi yaratıcı süreçlerde paradokstan da beslenerek eser üretmektedirler. Bir nesnenin görünen özelliklerinden bazılarını değiştirdiğimizde görsel algımız değişebilmektedir. Resme baktığımızda gözlerimiz beynimize bir görüntü göndermektedir. Bazen beyin bunu yanlış da analiz edebilmektedir. Görsel algıya tam olarak her zaman güvenmek bizim dış dünyayı yorumlamamız esnasında hatalara neden olabilir. Bu durumlar görsel paradoks olarak değerlendirilebilmektedir. Sanatçılar bu paradoksal denklemleri temalarında kullanarak izleyicide yanılsama oluşturmak isterler. Paradoks algılandığında bir açıklamaya ihtiyaç duyulur. Bu makalenin amacı, paradoksu yapıtlarında tematik olarak kullanan görsel sanatçılardan Partıck Hughes, Maurits Cornelis Esher, Ignatius Widiapradja, Rene Magritte, Chema Madoz' un yapıtlarını analiz etmektir. Paradoks içeren iki boyutlu tasarımlarda bir sağaltma sadeleştirme söz konusudur. Bunun yanında görsel sanatçılar genellikle temayı, temel bir takım biçim ve renkler ile sınırlandırılarak sofistike yollara ulaşmada mesajın doğrudan izleyici ile buluşmasını ve düşündürmesini istemektedirler. Bu nedenle görseller izleyici ile birçok farklı iletişime girmektedir. Makalede, Paradoks kavramı literatür bakımından araştırılmıştır. Araştırma, Partıck Hughes, Maurits Cornelis Esher, Ignatius Widiapradja, Rene Magritte, Chema Madoz' e ait on adet görsel ile sınırlandırılmıştır. Seçilen bu görseller içerik konu ve teknik olarak incelenip oluşan veriler ışığında yorumlamalar yapılacaktır.
İdil Dergisi`ne gönderilecek yazıların özgün olması ve evrensel bilime katkı sağlaması beklenmektedir. Bununla birlikte, bilim insanı ve sanatçıları tanıtan, yeni etkinlikleri veya yayınları duyuran yazılara ve röportajlara da yer verilir. Makalelerin İdil`de yayımlanabilmesi için daha önce bir başka yerde yayımlanmamış olması gerekir. Sempozyum, kongre v.b bilimsel toplantılarda sunulmuş; ancak yayımlanmamış bildiriler ile lisansüstü tezlerden üretilmiş çalışmalar da yayıma kabul edilir. Her yılın sonunda derginin yıllık dizini hazırlanır ve Kış sayısında yayımlanır. Dergi, Yayım Kurulu tarafından belirlenen yurt içi ve dışındaki kütüphanelere, uluslararası indeks kurumlarına ve abonelere, yayımlandığı tarihten itibaren bir ay içerisinde gönderilir. İdil, dergide yayımlanan bütün makalelere DOI numarası tahsis eder. İdil, sanat ve dil alanlarında üretilen özgün ve nitelikli çalışmaları yayımlamayı amaçlamaktadır. Kültürlerarası bir iletişim aracı olarak dil ve sanat derginin başlıca ilgi alanıdır. Görsel, yazılı ve sözlü kültür, popüler kültür, halk sanatları, sinema, sanal akımlar başta olmak üzere sanat ve dilin bütün alt alanları derginin kapsamını oluşturmaktadır.
The Journal of Academic Social Sciences, 2020
Büyük sanatçıların eserlerini kopyalamak, teknik beceriyi arttırmanın yanında sanatsal eğitimin bir parçasıdır. Her sanatçı başka bir sanatçının eserinden ilham alabilir; kendi eserlerinde o sanatçılara göndermeler yapan birçok öge kullanabilir. Bunlar, başka bir sanatçıya öykünmenin bilinen yollarındandır. Bazıları ise eserlerin aslını kopyalarken bunu gizlice yapmakta ve özgün bir üslup olarak sunmaktadır. Bu durum sahtecilik olarak isimlendirilmektedir. Konu bu bağlamda hukuksal çerçevede değerlendirilmektedir. Fikir ve sanat eserleri üzerindeki haklar, FSEK'da düzenlenen hukuk ve ceza davalarıyla koruma altına alınmıştır. Özel hukukta fikir ve sanat eserleri üzerindeki hakların ihlali halinde tecavüzün ref'i (FSEK m. 66-68), tecavüzün men'i (FSEK m. 69), tazminat (FSEK m. 70/1-2) ve temin edilen kârın devri (FSEK m. 70/3) davalarını açabilmek söz konusudur. Bu haklar sınai hakları ve telif haklarını kapsamaktadır. Bu çalışmanın amacı, görsel sanat eserlerinin yeniden üretimi ve sahteciliğini örneklerle ve 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) kapsamında düzenlenen eserin hususiyetini açıklamaya çalışmaktır.
Çağlardan Örneklerle Sanat Yazıları-I, 2024
2024, Bu kitabın tüm yayın hakları Gece Kitaplığı'na aittir. Kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz, izin almadan hiçbir yolla çoğaltılamaz.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
İdil - Uluslararası Sanat ve Dil Dergisi
Siirt Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü dergisi, 2020
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, 2019
Mesleki ve Teknik Eğitimde Küresel Gelişmeler, The Global Development in Vocational and Technical Education. Uluslararası Mesleki Bilimler Sempozyumu-International Vocational Science Symposium. IVSS2017, 2017
The Journal of Academic Social Science Studies
Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, 2020
Journal of Turkish Studies, 2018
Ph. D. Thesis, YÖK, National Thesis Center / Ulusal Tez Merkezi, 2020
Yaratıcı Drama Dergisi, 2014
DergiPark (Istanbul University), 2022