Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
11 pages
1 file
Özet "Dünya tarih nedir?" ve "dünya tarihi nasıl incelenmelidir?" soruları tarih felsefesi bağlamında tartışılmışlardır. 18.-19. yüzyıl tarih felsefelerinin dünya tarihine ilerlemeci bakışına karşın, 20.yüzyılda döngüselci bir tarih yaklaşımı ortaya çıkmıştır. Bu yaklaşımın en önemli temsilcilerinden biri Oswald Spengler'dir. Bu çalışmada, Spengler'in tarih felsefesi, onun "doğa olarak dünya" ve "tarih olarak dünya" ayrımı temelinde tartışmaya açılacaktır. Doğa olarak dünyanın nedenselliğine karşı, tarih olarak dünyanın yazgısallığını savunan Spengler'in, kültürlerin organik yapısını nasıl açıkladığı ve bu yapı ekseninde nasıl bir tarih modeli sunduğu gösterilecektir. Spengler'in tarih anlayışında temel kavram kültürdür ve o, tarihsel süreci kültürlerin organik yapısı üzerinden açıklamıştır. Bu nedenle o, kültür dünyasından söz ettiğinde, aynı zamanda tarih olarak dünyaya gönderimde bulunmakta ve bu dünyanın anlaşılması için ise, karşılaştırmalı morfoloji yöntemini önermektedir. Ona göre bu yöntem, tarihin döngüsel yapısını ve dolayısıyla kültürlerin yazgısını açığa çıkarmaktadır. Burada, düşünürün "batının çöküşü"ne dair kehaneti de göz önünde tutularak, bir yöntem olarak "dünya tarihinin morfolojisi" açıklanmaya çalışılacaktır.
DergiPark (Istanbul University), 2016
Barla, geçmişten günümüze Isparta ili içerisinde küçük fakat önemli bir mekândır. Eğirdir Gölünün kıyısına yakın, sarp dağların yamaçlarında kurulu olan bu belde güzelliğiyle ve kültürel yönüyle de önemlidir. Tarihsel olarak birçok devletlerin elinde Isparta'yla birlikte el değiştiren Barla, toplum yapısı ve yaşam biçimi, mekânsal özellikleriyle dikkate değerdir. Bu çalışmada Barla'nın Isparta çevresiyle birlikte tarihsel olarak geçirmiş olduğu değişimlerden ve kısa tarihinden, geçmişteki sosyal ve kültürel yapısından ve farklı mekânsal özelliklerinden bahsedilecektir. Çalışmada Barla'nın önemli değerleri ve kültürel simgelerine de yer verilip bu mekân ile olan ilişkileri değerlendirilecektir.
Batı"da tarihçiler arasında biyografinin Tarih türü olup olmadığı konusunda yoğun tartıĢmalar halen devam etmektedir. Biyografinin Tarih"e değil Edebiyat"a ait bir yazım türü olduğunu savunanların en temel hareket noktası biyografilerdeki övgü ve yergilerin mevcudiyetidir. Bazıları ise "Ģahısların tarihi olmaz" gerekçesiyle biyografilerin Tarih türü olmadıklarını ileri sürmüĢlerdir. Ġslam tarihçiliğinde ise böyle bir tartıĢma vuku bulmuĢ değildir. Zira en ba-Ģından beri biyografi çalıĢmaları Tarih"in bir alt dalı ve hatta bizatihi Tarih"in kendisi olarak değerlendirilmiĢtir. Bu çalıĢmamızda uzun süredir tarihçiler arasında tartıĢma konusu olan biyografinin, Tarih"in bir alanı olup olmadığı, tarihle ilgisi, tarih yazımındaki yeri gibi meseleleri Stefan Zweig"ın kaleme aldığı biyografiler özelinde ele alacağız. Zweig"ın daha çok tarihî Ģahsiyetleri ele aldığı biyografiler çerçevesinde Tarih algısı, yorumu, nakli gibi konular üzerinde duracağız. Böylece biyografi yazıcılığının Tarih türü olup olmadığı yolundaki tarihçiler arasında süregelen tartıĢmanın sahada ne derece karĢılığı olduğu veya biyografinin hangi kategoride değerlendirilmesi gerektiği hususunda ciddi bir fikir edinmek mümkün olacaktır.
Journal of Turkish Studies, 2021
In the past, instrument making was a profession that continued with knowledge transferred from master to apprentice as the traditional method deems appropriate. Today, the profession in question has gained an academic identity through the instrument making departments opened in our universities, along with the traditional method carried out in market conditions and has become a scientific and artistic practice and research area that attracts more and more attention abroad, as well. However, although there are many written documents about the history of Turkish music, there are very few written sources about the producers of the instruments used in performance, their working styles or the characteristics of the instruments produced. With a general evaluation, information on the subject is mostly obtained through the recordings and notes made by the producers of the few instruments that have survived until today. However, a second source that contributes to the formation of the aforementioned information is some scraps of information obtained from the memories of old musicians. It is known that due to the scarcity of instrument museums and quality inventory studies in our country, many historically important instruments succumbed to bad conditions and disappeared over time. It is seen that a serious morphological examination has not yet been made for the few instruments that have survived the bad conditions due to the fact that the 'method' problem has not been overcome. Taking into account the problem briefly summarized above, this study aims to present a proposal for a morphological examination method to the benefit of practitioners who want to make artistic works based on scientific foundations in the field of organology and applied organology. Together with the cross-sectional images to be obtained through the use of computerized tomographic scanning technology on a historically important classical kemençe, the aforementioned examination will contribute both to the above-mentioned issues and the instrument museum and inventory studies in our country. The study was found ethically appropriate by the Social and Human Sciences Research and Publication Ethics Committee of Dokuz Eylül University in line with the decision no.10 taken on 07.07.2021. * Teşekkür: Araştırmaya konu olan kemençenin sahibi ve görüşme kişisi Mehmet Güntekin'e, diğer görüşme kişileri Fikret Karakaya, Ahmet Kadri Rizeli, Murat Yerden, Mahmut İnanç ve Orçun Güneşer'e, bilgisayarlı tomografi görüntüleme programının kullanımı ve bulguların yorumlanması aşamasındaki yardımları için Prof. Dr. Oğuz Dicle'ye, teknik konulardaki destek ve önerileri için Metin Akkeçeli'ye ve tomografik taramanın gerçekleştirilmesi aşamasındaki desteği için Kadir Bozdoğan'a içten teşekkürlerimi sunarım.
Doktora Çalışması , 2018
İDEALKENT, 2020
Yaşadığımız kentler zaman içerisinde fiziksel olarak bir takım değişimlere uğramaktadır. Değişimler gerçekleşirken oluşan yeni koşullar yalnızca fiziksel bağlamla sınırlı olmayıp, sosyal yapıda da çeşitli ölçekte değişikliklere sebep olmaktadır. Kentsel morfoloji çalışmaları bu bağlamda kent içerisinde meydana gelen farklı kapsamlardaki değişimi ele alarak, söz konusu değişim sürecini okumamıza yardımcı olmaktadır. Çalışmanın amacı Adana tarihi kent merkezinde bulunan Abidinpaşa Caddesi'nin 1938 ve 2018 yılları arasındaki fiziki formunda meydana gelen değişimi morfoloji yaklaşımı bağlamında analiz etmek ve değişimin ardındaki çeşitli etkenlerin içeriğini ve etkilerini değerlendirmektir. Coğrafya ve tarih temelli morfoloji yaklaşımıyla analiz edilen çalışma alanı, kadastro haritaları, hâlihazır haritalar gibi kentin fiziki gelişim sürecinin takip edilebileceği materyaller yardımıyla dönemlere ayrılarak incelenmiştir. Çalışma sonucunda Roma Dönemi'nden günümüze kadar varlığını sürdürdüğü tahmin edilen Abidinpaşa Caddesi'nde zaman içerisinde meydana gelen dönüşümün binalar, arazi kullanımı ve kat adedi bakımından esaslı şekilde gerçekleştiği, buna karşın sokak dokusunda ve parsellerdeki değişimin daha küçük ölçekli olduğu görülmüştür.
Türk Düşüncesi, 2019
DergiPark (Istanbul University), 2023
Evrimci ve biyolojik indirgeme ile, ruhu ve bedeni (ya da aklı ve ruhu) ayrı konumlandıran geleneksel anlayış, bedeni akla temelden teslim etmiş, bedenin algı araçları yani duyuları sağlayan tüm enstrümanları sadece aklın idrakine indirgenmiştir. Kültürel teorilerde insan bedeni, yaşadığı dünyadan, ekolojik çevreden, sosyal ve kültürel hayattan ilişki kurduğu nesnelerden ve bireylerden geri plana atılarak koparılmıştır. Kültürel olan değerleri akla, hareket ve eyleme yönelik olan değerleri biyoloji ve fizyolojiye pay eden geleneksel bilimin sundukları, özellikle sosyal bilimlerde bedene dair farklı bir düşünce gelişimine olanak tanımamıştır. Bu ayrım Kartezyen mirasla olduğu kadar, Hristiyanlığın bedeni günahların, arzuların, aşırı hazzın merkezi olarak küçümsemesiyle de desteklenmiştir. İnsan bedeni ve hareketlerinin merkezinde olduğu fenomenleri ilk kez kamuya sunan antropoloji erken dönemlerinde kültürel faaliyetlerin merkezinde gözlemlenen bedeni, topluluğun içindeki konumunda dövme, giysi, süslenme, gibi taşıdığı izlerle daha çok pasif bir yapıda değerlendirmiştir. Ancak tarihsel gelişimi içinde bedeni bu kez kültürü, dönüştürme ve yeniden üretme gücüne sahip bir araştırma nesnesi olarak ortaya çıkarmıştır. Antropolojideki her yeni katkı ve takip edilen farklı alanlardaki bilimsel gelişme, bedeni alanın merkezine doğru biraz daha yaklaştırmıştır. Sosyal bilimlerin yeniden kaynaklarına dönmesini sağlayan antropoloji, kendi kaynaklarını da yeni başlıkların sağladığı bakış açıları ile sorgulayarak, insanın kültürel dünyasını beden merkezli bir bağlamda değerlendirmeye başlamıştır. Bu çalışmada yeni dünyanın keşfiyle yaygınlaşan ilk antropolojik metinlerde, farklı fiziksel özellikleriyle gündeme gelen yeni insanın, Avrupa düşünce dünyasını biçimlendirmesi ve antropoloji disiplini içerisinde özel bir alan haline gelecek bedenin bir araştırma nesnesi olarak ortaya çıkışı değerlendirilmiştir.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
2. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMLER VE İNOVASYON KONGRESİ TAM METİN KİTABI, 2019
Tarihçi & Geçmişi Kurgulamak: Kuram-Tasarım-İnşa, 2020
Uluslararası Prof. Dr. Halil İnalcık Tarih ve Tarihçilik Sempozyumu Bildiriler II. Cilt, 2022
İslam Düşünce Atlası, 2022
7th International Symposium on Academic Studies in Educational and Social Sciences – Proceeding Book (Educational Sciences), 2019
Hitit Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergis, 2018
Türk Kültürü İncelemeleri Dergisi, 2020
Tarihin Peşinde-Uluslararası Tarih ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2021
İdealKent Dergisi, 2020
BENGİ: Dünya Yörük-Türkmen Araştırmaları Dergisi, 2022
Türkiye Kentsel Morfoloji Ağı, (III. Kentsel Morfoloji Sempozyumu Bildiriler Kitabı, Ankara), 2022
Tarih Sahnesinde Türk Dünyası Kadını Uluslararası Sempozyumu Bildiriler Kitabı, Ed. Azamat Ziyo – Osman Karatay – Muhayyo Isoqova – Ali Balcı, İzmir: Ege Üniversitesi Yayınları, 2023.I, 2023