Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
10 pages
1 file
Orta Asya'daki Türk boylarının dinf ve tasavvufi bir çok geleneği vardır. Bunlar, a) Dua ve zikir gelenek/eri, b) Mezar ziyareti gelenekleri ve c) Diğer gelenekler, şeklinde tasnif edilebilir. Ancak bu gelenek, merasim ve ritüeller son yıllarda unutuZmaya yüz tutmuştur. Bu kültürün yazılı ve görsel araçlarla kayda geçirilip topluma tanıtılması önemli bir hizmet olacaktır. Bu makale, söz konusu gelenekleri incelemektedir.
ORTA DOĞUDA DİN VE MEDENİYET, 2022
Existence-essence relationship has been defined in various ways in relation to subject, object, time and space since Antiquity. While the essence of existence and the essence of religion are horizontally related, the existence of religion emerges as a result of perceiving the essence of existence and religion with a vertical relationship depending on the cognitive level of the human being. The essence of religion, which acts as a bridge between the existence of the universe and the existence of Allah, establishes a relationship of awareness and unity between the essence of the universe and the essence of Allah. The religion of Islam also came into existence with its subjective, objective, spatial and temporal characteristics, as in the relationship between existence and essence. Salah (prayer), Sawm (fasting), Zakah (almsgiving-charity) and Hajj (pilgrimage), which have been adopted by all Muslims from the time of the Prophet (pbuh) to the present, have formed the essence and indispensable pillars of religion. These four worships affirm the existence of Allah in the most basic and most inclusive sense, in place of subject, object, space and time that express existence in the universe. Salah is the tawhid of the subject, Zakah is the tawhid of things, Hajj is the tawhid of the place, Sawm is the tawhid of time that it reminds the existence of Allah through repetitions and unification of tawhid. Thus, everything that exists in the universe points to the existence of Allah with its subject, object, time and space features that are inextricably linked horizontally and with this horizontal inseparable bond, the perception of those who exist in the universe and the worships that point to their connection with Allah as concrete, abstract and postformal thought (supra- abstract, metaphysics) in accordance with the cognitive level of human beings, creates a vertical connection between Allah and human and ensures the emergence of the perception of religion. The essence of religion summarized in the three levels of religious practice in Islam as expressed in the famous hadith of Jibril: Islam, Iman, and Ihsan refers to three cognitive levels that Islam is concrete; Iman is abstract, Ihsan ismetaphysiccs (postformal thought). The religion of Islam, which came into existence in the person of the Prophet (pbuh), diversified in proportion to the ‘A‘yan-ı Sabite’ and ‘istidat’ (aptitude, capability) of the Companions, who learned and perceived religion from him in accordance with their concrete, abstract and postformal thought cognitive levels. The religion of Islam, which was structured in this way, became a prototype for future generations, not only at the levels of Islam, faith and benevolence, but also by being shaped morally, socially and culturally depending on this basic ground. ‘A‘ayn-ı Sabite’ and ‘istidat’ were the key concepts in establishing a vertical connection with Allah through religion, and the perspective and perception of the Companions who came into contact with the Prophet (pbuh). Thus, the perception of religion, which became identical with the cognitive level of each Companion, and the perception of Allah as the deity they believed in; It has continued to be transferred to the next generations with the same contact method and further diversified. While the unity and tawhid in the essence of religion were preserved horizontally, diversity and levels of knowing Allah emerged vertically on this ground. In the paper, the cognitive, subjective, objective, spatial and temporal contacts of the first interlocutors of the Islamic religion with the Prophet (pbuh) and, accordingly, the religious structure depending on the perceptions of the companions in proportion to their ‘A‘yan-ı Sabite’ and ‘istidat’ will be shown from various perspectives.
International Journal Of Turkish Literature Culture Education, 2013
Orta Asya Türk Cumhuriyetleri, tarihten bu yana farklı dinleri ve din mensuplarını bünyesinde barındıran bir coğrafya olma özelliğine sahiptir. Bu bölgede yaşayan Müslüman Türk toplulukları farklı din mensupları ile birlik ve beraberlik içerisinde yaşamaktadır. Bu araştırmada, Azerbaycan ve Kazakistan'da yaşayan Müslüman Türk topluluklarının diğer dinlere bakışı ve diğer din müntesipleriyle bir arada yaşama biçimleri incelenmekte ve diğer dinlere bakışı etkileyen teolojik, siyasi, stratejik, kültürel ve psikososyal nedenler tespit edilmeye çalışılmaktadır. Söz konusu coğrafyada çeşitli konularda yapılan araştırmalar bulunmakla birlikte, farklı din mensuplarının bir arada yaşamalarını konu edinen ve bu konunun arka planındaki nedenleri irdeleyen araştırma sayısının yeterli düzeyde ve yeterli nitelikte olmadığı söylenebilir. Bu araştırma gerek bu ülkelerde yaşayan Müslümanların faklı dinlere bakışı ve bir arada yaşama biçimlerini alan araştırması yöntemiyle değerlendirecek olması gerekse farklı din mensuplarının bir arada yaşamasını mümkün kılan teolojik, kültürel ve psikososyal nedenleri yaşayan şekilleriyle tespit etmeyi amaçlaması açısından önem taşımaktadır.
“Dışlamacı Müslümanlığın Orta Asya’daki İzdüşümleri: Selefilik Hareketi ve Taliban”, [M. S. Kafkasyalı (ed.), Orta Asya’da İslam: Temsilden Fobiye, Ankara, 2012] içinde, III. cilt, s.1287-1324.
2022
Bütün hakları saklıdır. 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası'nın hükümlerine göre bu kitabın tamamı ya da bir bölümünün, Demavend Yayınları'nın yazılı izni olmadan elektronik, mekanik, fotokopi veya herhangi bir kayıt sistemi ile yayınlanması, çoğaltılması ya da depolanması yasaktır.
2024
İnsanlığın oluşumundan bugüne kadar tarihin her döneminde üstün güce sahip kutsalların varlığı inancı var olagelmiştir. Bu kutsalların başında da varlığın kendisinden kaynaklandığı ilah tasavvuru gelmektedir. İnsanın çeşitli bilgi kaynakları ve elde ediş yolları özüne vakıf olunamayan ilahın farklı insanlarda birbirinden farklı tasavvurlarını meydana getirmiştir.
Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Velî Araştırma Dergisi, 2021
Hunlardan başlayarak 8. yüzyılda İslâmiyet'e kadar uzanan ve ardından 11. yüzyılda Selçuklular eliyle Anadolu'ya ulaşan duvar resimleri, Türk-İslâm sanatının önemli unsurları arasında yer alır. Daha çok iç mekân süslemeleri olarak karşımıza çıkan bu resimler, Osmanlı devrindeki Batılılaşma hareketi ile en hareketli günlerine kavuşarak önce başkent İstanbul'da karşılık bulmuş ve 19. yüzyılda Ayanlar eliyle Anadolu'ya taşınmıştır. Yüzyılın sonlarında ise taşradaki kırsal köy camilerine kadar gidebilmiştir. İşte burada tarikatların da devreye girdiği görülür. Böylelikle, başta İstanbul ve diğer önemli Osmanlı kentlerindeki dini ve sivil mimariye işlenen doğa ve manzara içerikli tasvirler ile birlikte tasavvufi sembollerin de yer aldığı süsleme anlayışı çeşitlenerek zenginleşmiştir. Artık, cami duvarlarına tarikat dervişlerine ait tac gibi aksesuarlar ile Zülfikar, teber, nefir ve keşkül gibi derviş çeyizlerine ait eşyaların da tasviri yapılmaya başlanır. Bunların yanı sıra mizan terazisi, livâü'lhamd (Peygamber sancağı), sancak, tespih, Ashâb-ı Kehf gemisi gibi tasavvufi olduğu düşünülen diğer sembolik kavramlar da resmedilmiştir. Böylelikle duvar resimleri; bani-usta-cemaat üçlüsünün tasavvufi görüşlerini yansıtan, mensup oldukları tarikatların mesajlarını aktaran sanatsal bir araca dönüşmüştür. Bu yazıda, Doğu Karadeniz Bölgesi'ndeki köylerde inşa edilen camilerin harim mekânı duvarlarındaki tarikatların tasavvufi dünyalarında önemli yer edinmiş nesnelerin tasvirleri anlatılmış ve Anadolu başta olmak üzere diğer İslâm coğrafyalarındaki benzer örnekleriyle bir değerlendirme yapılmıştır.
AKADEMİAR Akademik İslam Araştırmaları Dergisi, 2018
There were many civilizations established throughout history. As well as the significant civilizations before common era, many glorious civilizations were established such as Roman Civilization which was the continuation of Greek Civilization in the first and middle ages in the common era, Sasanian Civilization, Chinese and Indian Civilizations. One of the magnificent civilizations which left its mark in history in the last fourteen hundred years was hands down the Islamic Civilization. The existence of a system of values which embraces the society and meets its spiritual needs is a must for the establishment and survival of the civilizations. Sufism takes the first lines of these values in the Islamic Civilization. In this study, the role of Sufism in the development of the Islamic Civilization is investigated.
2017
Kuzey Irak, dini ve kulturel cesitlilik acisindan oldukca zengin bir bolgedir. Islam’in bolgeye gelisiyle baslayan toplumsal degisim, hayatin her alaninda hissedilmistir. Islam dunyasinda ilim ve tasavvuf alaninda meydana gelen degisim ve hareketlilik, Kuzey Irak bolgesini de etkilemistir. Horasan, Nisabur ve Bagdat Zuhd Mekteplerinin etkiledigi bolgede, pek cok tarikat tasavvufi faaliyet yurutmus ve toplumsal destege mazhar olmuslardir. Northern Iraq is a quietly rich region in terms of religious and cultural diversity. The social change that began with the advent of Islam in the region has been felt in every area of life. The change and mobility of science and mysticism in Islamic world influenced the northern Iraqi region. In the region that was affected by the Zuhd School of Horasan, Nishabur and Baghdad, many sects have carried out Sufistic activities and have honoured of social support.
2010
Bu tetkiki, diğer ihtisas sahalarında, aynı meselelerle uğraşan meslekdaşlarıma ithaf ediyorum. Burada, türk tarihinde büyük bir rol oynayan ve türk milletinin ana yurdu olan ülkelerin medeniyeti üzerinde, Çin kaynaklarında bulunan malûmatı bir araya topladım. Bu malzeme, mahdut olduğu gibi, bitaraf da değildir. Çinlilerin, yalnız düşmanca mü nasebetlerde bulundukları memleketler hakkında, iyi şeyler yazmaktan ziyade, fenayı yazacakları kolayca anlaşılabilir. Biz araştırıcıların vazife leri bundan, kendimizi şaşırtmaksızm, doğruyu ortaya çıkarmağa çalış maktır.. Eldeki malzemeden çıkarılabileceğini .sandığım neticeleri elde etmeğe-. uğraştım. Bu malzeme-eğer tâbir caizise-tarihin bir merhalesini ih¬ ; tiva eder: türk olmayanların şarkî ve garbî Türkistan 'm mühim bir kısmını ellerine geçirdikleri zamanda başlar ve türklerin buraları ye niden geri aldıkları zamanda sona erer. Bu yüzden okuyucu yanlış bir intiba alabilir; fakat bu, onu yanıltmamalıdır. Her zaman hatırda tutul malıdır ki, burada tarih seyrinin yalnız muayyen bir bölümü, türk halk larının ikinci plâna çekildikleri bölüm, anlatılmıştır. Malzememizin mensup olduğu devirde türk yaşayışının en mühim hâdiseleri daha doğuda, Moğulistan ve şimalî Çin 'de cereyan etmiştir. Bu merkezin tekrar batıya. göçmesi, daha sonradır. 10. Po-lu Saha: A-kou-Ch'iang'm şimal-batısında, şimalî Shansi 'de Tez'dan 13900 li 1 ötede (Pei-shih, 97). Medeniyet: Memleket yaş ve 1 i li, Han devrinde, takriben vasatî olarak, 500 metredir; fakat bu bir hayli deği şebilir (bk. T'oung Pao, c. 36 s. 2). Orta ve garbî Asya halklarının medeniyeti 131 çok sıcaktır, fakat düzdür. Burada Sih-ch'uan 1 atları vardır. Mahsûl ve âdetler takriben A-kou-Ch'iang 'lardaki gibidir (Pei-shih, 97 = s. 3043 b). Zaman: T'o-pa devrinden beri.
Hayatı idame unsurlarının en önemlilerinden olan su, insanlık tarihinin bidayetinden beri muhtelif din ve inançların kutsalları arasında yer almıştır. Tarih boyunca yerleşimini su kaynaklarına yakın yerlerde kuran insanlığın denizleri, gölleri, nehirleri ve su kaynaklarını kutsamış olduğu görülmektedir. Suyla ilgili tezahürler; su tanrıları, su perileri, mucize su kaynakları, hayat suyu ve dine giriş ritüelleri gibi suyla ilgili birtakım kültlerin doğmasına yol açmıştır. Tarih öncesi zamanlardan bu yana su, hem insanın hem de evrenin verimliliğinin yörüngesini şekillendirici olarak görülmektedir. Đnsanların ataları çok eski zamanlardan beri, suyun insanlar ve diğer canlılar için ne kadar hayati bir öneme sahip bir madde olduğunu çok iyi biliyorlardı. Bu yüzden su kavramı üzerinde birtakım mitolojik özellikler atfetmiş, suya olağanüstü bir değer vermişlerdir. Hemen tüm eski kültürler ve dinlerde su, yaşamın evrensel sembolü olarak görülmüştür. Su kaynakları eski insanlar tarafından kutsal yerler ilan edilmiş, ırmaklar, nehirler, göller ve denizler tanrıların yaşadığı özel alanlar olarak görülmüştür.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
AKADEMİAR Akademik İslam Araştırmaları Dergisi, 2018
MEZOPOTAMYA’NIN ESKİ ÇAĞLARINDA İNANÇ OLGUSU VE YÖNETİM ANLAYIŞI, 2019
Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2015
Ortadoğu ve Göç
GEÇMİŞİN İZİNDE GELECEĞİN PEŞİNDE HAYMANA ÇALIŞTAYI | 6 - 7 OCAK 2023, 2023
Böyük Azərbaycan şairi İMADƏDDİN NƏSİMİNİN 650 illik yubileyinə həsr olunur, 2019
Turk Kulturu Ve Hacı Bektas Veli Arastırma Dergisi, 2002
Social Sciences Studies Journal
MANAS Sosyal Araştırmalar Dergisi
Journal of Turkish Studies, 2016
Kocatepe İslami İlimler Dergisi, 2022
Cappadocia Journal of History and Social Sciences, 2019