Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
Europe stressed from immemorial times. Europe conducted difficult times during and after Second World War thus countries of Europe started to peace and peaceful life. Via this idea, European country led to solidarity. European Coal and Steel Coorperation was first step of peace. European Coal and Steel Coorperation achievement in economy hastened political coorperation process. Political Coorperation process started via Hague Summit, as soon as signed European Single Act take a different dimension after Willy Brandt's effort, separated England between France, insistence denied of De Gallue, denied of reports.
Bu çalışma, İKTİSADİ KALKINMA VAKFI’ndan Uzman Ahmet CERAN tarafından yayına hazırlanmıştır. Bu çalışma, 2 Haziran 2016 tarihinde İKTİSADİ KALKINMA VAKFI ve İSTANBUL BİLGİ ÜNİVERSİTESİ AB ENSTİTÜSÜ işbirliğiyle düzenlenen Mülteci Krizi Ekseninde Türkiye-AB İşbirliği: Fırsatlar&Zorluklar başlıklı panel oturumunun içeriği derlenerek hazırlanmıştır. Bu yayında yer alan yorum ve görüşler İKTİSADİ KALKINMA VAKFI’nın resmi görüşünü yansıtmamaktadır. İKTİSADİ KALKINMA VAKFI; panelistler Prof. Dr. Ayhan KAYA, Doç. Dr. Çiğdem NAS, Doç. Dr. M. Murat ERDOĞAN ve Sayın Damla TAŞKIN’a teşekkür eder.
Hazırlayan ŞAHİN KESKİN ANKARA, 2012 GİRİŞ Gelişen ve değişen dünya konjonktüründe enerji konusu, devletleri kimi zaman sıkıntılarla karşılaşmasına sebep olmuştur. Büyük Savaşlar, buhranlar gibi ekonomiyi altüst eden gelişmeler, devletlerin de enerjiye göre kimliğini etkilemiştir 1 . Devlet aktörünün dışında küresel aktör olarak nitelendirebileceğimiz Avrupa Birliği' de bundan payını almıştır. Avrupa Birliği üye ülkeleri ve aday ülkelerin işbirliği sürecinde olmaları gerekir; fakat bazı aksaklıklar gündeme gelmiştir 2 . Avrupa Birliği'nin Rusya'ya bağımlılığını azaltmak için yürüttüğü, ancak bir türlü sonuca ulaşamayan projelerin -NABUCCO vb.-hayata geçirilemeyişinin ana nedeni, AB ülkeleri arasında enerji ve dış politika konularında süregelen anlaşmazlıklardır 3 . Kömür enerji sistemi ile başlayan süreç, petrol ve doğalgaza bağımlığı ile süregelmiştir. Avrupa Birliği, kuruluşundan sonra genişlemeler ile uluslararası arenada önemli bir aktör haline gelmişti. SSCB'nin de dağılması ile üye ülke sayısını artıran AB, enerji konusunda bir takım anlaşmalar ve buna binaen tavizleri de göz önünde bulundurmuştur.
Celal Bayar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2016
nun katkılarıyla şekillenen bu yaklaşıma göre, iş piyasasındaki katılıklar nedeniyle, şoklar işsizlik düzeyi üzerinde kalıcı etkilere sahiptir. Yani ekonomideki bir şoktan sonra işsizlik oranları artmakta ve eski seviyesine geri dönmemektedir. Bu çalışmada 2001Q1-2015Q4 dönemine ait üç aylık veriler kullanılarak Avrupa Birliği ülkelerinde ve Türkiye'de işsizlik histerisinin geçerliliği; i) Her bir ülkeye ait zaman serisi boyutuyla, ii) Seçilmiş AB ülkelerine ait Panel veri analiziyle incelenmiştir. Analizde frekans ve zaman boyutu birlikte dikkate alındığından dolayı işsizlik histerisinin varlığı Fourier-ADF ve Fourier IPS yaklaşımına dayalı tekniklerle tahmin edilmiştir. Çalışmada elde edilen bulgulara göre İtalya, İspanya ve Estonya dışındaki ülkelerde işsizlik oranları doğrusal bir yapı göstermektedir. İşsizlik oranları Avrupa Birliği ülkelerinde panel veri analiziyle incelendiğinde ise doğrusal bir yapı sergilediği ve işsizlik histerisinin geçerli olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
In today’s world, one of the most pressing issues is undoubtedly the refugee crisis. Inequalities between countries, illnesses, wars and conflicts and other factors have led to significant flows of population from poorer countries in the South to the more prosperous North with better living conditions. One important example of this has been the conflicts and turmoil which has marred the Mediterranean region and led to such flows in the last years. As a result of the Arab spring and more specifically of the ongoing Syrian civil war, these flows instead of tarnishing have been further enhanced. Turkey, at the crossroads between the EU and Syria has been for many refugees their first port of entry and as such has been known as the country which hosts the largest number of refugees in the world. Turkey thus plays a vital role in regulating migration and refugee flows and cooperates actively with the EU in that respect. In that contest, the parties came to an agreement on 18 March 2016 which highlighted the critical importance of increasing cooperation and joint actions in order to effectively manage and regulate the flow of migrants as well as help the integration of populations already present in Turkey. As IKV, we have been following closely Turkey-EU cooperation with respect to the refugee crisis as well as the Visa Liberalisation Dialogue. Furthermore, we have been organising meetings and colloquia with the expressed objective of increasing the understanding of notions regarding the refugee crisis and beyond. As such, IKV Junior Researcher Deniz Servantie prepared a publication entitled “Turkey-EU Refugee Dictionary” (No: 290) where he analysed the main concepts of the refugee jargon, the latest developments in the refugee crisis and its Turkey and Turkey-EU relations dimensions along with a more broad perspective.
ÖZET Toplumda, sosyal barışı, huzuru ve adaleti tehdit eden İşsizlik, neticeleri itibariyle her toplumda felaketlere davetiye çıkarabilme potansiyeline sahip olabilen bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. En temel gelirleri ücret olan ve bir başka geliri olmayan işçilerin artış hızına paralel şekilde, bir risk unsuru olarak meydana gelen işsizliğin toplumların sosyoekonomik dengesi üzerindeki yıkıcı etkisi giderek önem kazanmıştır. İşsizliğin ne-den olduğu olumsuzlukları önlemek ve işsizleri korumak amacıyla birbirinden farklı yön-tem ve modelleri içeren, politikalar geliştirilmiştir. Bu yöntem ve model politikalardan en çok uygulanabilir olanı işsizlik sigortasıdır. 2000 yılından beri Türkiye'de de uygulanan işsizlik sigortası kimlere ve hangi şartlarda uygulanmaktadır. Bu uygulamalarda istenen sonuçlar elde edilebiliyor mu? gibi sorulara bu çalışmamızda cevaplar aranmaya çalışılacaktır. Ayrıca sosyal devlet olmanın bir gereği olarak, günümüzde birçok gelişmiş Avrupa Birliği ülkelerinde uygulanan işsizlik sigortası uygulamaları da incelenecek olup, Türkiye'deki uygulamalar ile karşılaştırılma-ya çalışılacaktır.
TÜRKİYE’NİN AB ÜYELİĞİ AÇISINDAN KIBRIS SORUNU, 2018
Geçmişten günümüze birçok medeniyete ev sahipliği yapan Kıbrıs, tartışma ve çekişmelerin merkezinde yer almıştır. 16. yüzyılda Osmanlı egemenliğine giren ada göç ve iskân politikalarıyla Türk nüfusunun yerleşimine açılarak, Türkiye açısından günümüzde mevcut olan Kıbrıs Sorununun başlamasına neden olmuştur. II. Dünya Savaşı sonrası Türkiye-Yunanistan ve İngiltere’nin garantör devlet olarak yer almalarıyla birlikte Kıbrıs Cumhuriyeti kurulmuştur. Gücü elinde tutan kesimin diğer kesimi dışlamasıyla, uluslararası bir sorun haline gelen bu problem Türkiye’nin AB üyeliğini de etkiler hale gelmiştir. Türkiye karşıtı olan Yunanistan’a ek olarak 2004 yılında Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin de AB üyesi olmasıyla birlikte Kıbrıs Sorunu daha bir kaotik hal almıştır. Türkiye’nin AB üyelik sürecini de etkileyen bu çok önemli uluslararası ilişkiler sorunu, ağırlıklı olarak Güney Kıbrıs Rum Yönetimi eksenli olmak üzere çok yönlü bir analize tabi tutulmuştur.
ANKARA AVRUPA ÇALIŞMALARI DERGİSİ, 2010
Entegrasyon sürecinin tarihsel gelişimi içinde AB Başkanlık sistemine duyulan ihtiyaç, Lizbon Antlaşması ile teoride giderilmiş görünmektedir. AB kurumsal yapısı içinde etkinlik, kurumsal denge ve demokrasinin işlerliği kapsamında ortaya çıkan ihtiyaç, daimi başkanlık sistemiyle aşılmaya çalışılmaktadır. Bu çalışmada, Antlaşma ile öngörülen yeniliğin söz konusu ihtiyaçları, Birliğin mi yoksa başkanlığı yürütecek olan üye devletin çıkarları lehine mi karşılayacağı sorusuna cevap aranacaktır. Bu bağlamda uzun-dönemli başkanlık sistemini elinde bulunduran ülkelerin AB politika gündemini ne yönde etkileyebileceği, Birlik-ulusal çıkar dengesi ve etkinlik gibi konuların değerlendirilmesi amaçlanmaktadır.
Analist dergisi, 2016
2005
um dunya ekonomilerinde uretim faktorleri emek, sermaye, giriflim ve do- ¤al kaynaklar olarak s›ralanmaktad›r. Ozellikle gunumuzun kuresel ekono- mik rekabet flartlar›nda kalk›nma hamlesini tamamlayamam›fl geliflmekte olan ulkelerde bu dort uretim faktorunun hangisinde gerekli deifliklik ve etkin- lik art›r›c› onlemler al›narak kalk›namama zincirinin k›r›laca¤› konusunda tart›fl- malar hala devam etmektedir. Cal›flmada uretim faktorlerinden emek yani befleri sermaye konusuna deinip; geliflmekte olan ulkelerde uretim faktorlerinin bir ya da birkac tanesindeki zafi- yete bal› olarak yaflanmakta olan k›s›r dongunun Turkiyemizdeki yans›malar›- na goz gezdirilecek ve ulafl›lan tespitler ›fl›¤›nda AB ile goruflmelerin bafllad›¤› bu gunlerde at›lmas› gereken ad›mlar dillendirilmeye cal›fl›lacakt›r. Literaturde Befleri Sermaye Oncelikle befleri sermayenin teorik boyutu ele al›nd›¤›nda; yap›lan literatur tara- mas›nda befleri sermaye kavram›ndan ilk bahseden iktisatc›lar›n Adam Simith, J.Stu...
Çağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2008
Türk siyasi hayatında son yıllarda ağırlık kazanmaya başlayan milliyetçi söylemlerin en önemli nedenlerinden biri, 1999 yılında Türkiye'nin AB'ne tam üye olabilecek aday ülkeler listesine alınmasıyla ilgili kararın getirmiş olduğu ulusal zorunluluklardır. Öte yandan, Türkiye'nin Birlik'e üyeliği konusunda ilerlemeler oldukça, Avrupa'da ortaya çıkmaya başlayan Türkiye karşıtlığı da kıtasal milliyetçi söylemde kendisine yer bulmaktadır. Bu kapsamda, bu çalışmada son yıllarda her iki tarafta yükselen, ancak dinamikleri farklı olan milliyetçi söylemlerin nasıl şekil aldıkları gözden geçirilecek; Birlik ve Türkiye arasındaki müzakerelerde her iki taraftaki milliyetçiliğin üstlendiği işlevlerin neler olduğu incelenecek; Türkiye-AB ilişkilerinin geleceği konusunda milliyetçi söylemlerin ne kadar etkili olabilecekleri tartışılacaktır.
Bu metinde dinsel bir siyasal hareketin ulusüstüleşmeye karşı tepkisi incelenmiştir. Bu çerçevede Milli Görüş hareketinin Avrupa Birliği’ne (AB) bakış açısı ele alınmıştır. Milli Görüş hareketi Türkiye’deki siyasal İslam’ı temsil eden bir partidir. Araştırma çerçevesinde bir yazın taraması sonrasında Saadet Partisi üyeleri ile derinlemesine görüşmeler yapılmıştır. Hareketin bakış açısının anlaşılabilmesi için Avrupa şüpheciliği kavramı kullanılmıştır.
Zorlu süreçler içinde Türkiye'nin sürekli Avrupa birliğine girme çalışmaları ve tükenmeyen umudu aynı zamanda uyguladığı ve uygulamaya çalıştığı politikalar elli yıldır sürekli bu hayali gerçekleştirmek için birçok çalışmalarla süreklilik kazanmıştır. Bu süreci öncelikle Avrupa konseyi ve daha sonra Avrupa birliği çerçevesinde incelemek istiyorum.
Avrupa Birliği'ne katılım müzakereleri Türkiye'nin uzun zamandır gündeminde olan bir konudur. Bu süreçte Türkiye'nin birçok alanda uyum çalışmaları yürüttüğü görülmektedir. Bu alanlardan bir tanesi de sosyal politika ve istihdama ilişkin düzenlemelerdir. Müzakere fasılları içerisinde 19. başlıkta yer alan Sosyal Politika ve İstihdam faslı iş hukuku, iş sağlığı ve güvenliği, sosyal diyalog, istihdam politikası, sosyal içerme ve sosyal koruma, ayrımcılıkla mücadele ve eşit fırsatlar ile Avrupa Sosyal Fonu gibi konularda yapılan ve yapılması gereken düzenlemeleri kapsamaktadır. Bu çalışmanın amacı da müzakerelerin başladığı 2005 yılından günümüze sosyal politika ve istihdam alanında ne gibi gelişmelerin yaşandığını incelemektir. European Union accession negotiations is an issue that remains on the agenda of Turkey for a long time. In this process, it is seen that Turkey conducted harmonization studies in several areas. One of these areas is the regulations on social policy and employment. Social Policy and Employment Chapter No. 19 within the negotiation chapters includes the necessary arrangements on issues such as labour law, occupational health and safety, social dialogue, employment policy, social inclusion and social protection, anti-discrimination and equal opportunities as well as European Social Fund. The purpose of this study is to analyse the developments in the area of social policy and employment since 2005 when the negotiations started.
DEAŞ’ın 2014’te küresel bir tehdide dönüşmesi ve Avrupa ülkelerinde gerçekleştirdiği terör saldırıları AB’nin Suriye politikasını güvenlik merkezli bir politikaya dönüştürmüştür. Buna bir de Suriye’den Avrupa’ya yaşanan göç eklendiğinde AB’nin temel hedefi vatandaşlarının ve sınırlarının güvenliğini sağlamak olmuştur. Benzer bir durum da Türkiye’nin Suriye politikasında yaşanmıştır. Türkiye, bölgede artan çatışmalar karşısında güvenliği öncelemiştir. Ancak AB ile Türkiye’nin güvenlik öncelikleri de farklılaşmıştır. Temel hedefi sorunu sınırlarının ötesinde tutmak olan AB, bu durumun Türkiye’ye olası etkilerini göz ardı etmiştir.
Bu çalışmanın temel amacı gelinen süreçte AB'nin Mısır politikasını ele almaktır. Bu çalışmada Mısır'da gelinen son durum ele alınacak ve bu kapsamda AB'nin Mısır'daki darbe karşısında izlediği politika AB'nin temel değerleri olan demokrasi ve insan hakları ekseninde ele alınacaktır. Bizim buradaki amacımız AB'nin insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğü ilkeleri üzerinden Mısır'daki politikasını ve katliamlara karşı tepkisini ele almaktır. Bu çalışmada hukukun üstünlüğü ilkesi insan haklarıyla birlikte aynı başlık içerisinde yer alacaktır. AB'nin sahip olduğu en önemli değerler arasında yer alan demokrasi ve insan hakları, hukukun üstünlüğü ile bir araya gelerek oluşturduğu üçleme ile bize AB'nin Mısır politikasını ve katliamlara verdiği tepkiyi değerlendirme imkânı sağlayacaktır.
Çukurova Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2015
Bu makalede, Avrupa Birliği ve Türkiye’de işgücü piyasalarını etkileyen kurumlar tespit edilerek, bu kurumların işsizliğe etkisi test edilmiştir. Kurumsal İktisadın öngörüleri kullanılarak yapılan çalışmada panel veri analizi kullanılmıştır. İşsizliğin bağımsız değişken olarak test edildiği analizde, kurumsal iktisat bakış açısıyla tespit edilen üç makro ekonomik değişken ve beş kurumsal değişkenin işsizliğe etkileri ölçülmeye çalışılmıştır. Çalışmada, 2003-2013 dönemi için seçilmiş 22 Avrupa ülkesi ve Türkiye’ye ilişkin veriler kullanılmıştır. Yapılan analiz sonuçlarına göre, değişkenlerden bazılarının işsizliğe etkisi konusunda istatistiksel olarak anlamlı iken, bazı değişkenlerin istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki ortaya koymadığı ancak kurumsal etkileşimin, çıktıları değiştirdiği sonucu ortaya çıkmıştır.
İKV DEĞERLENDİRME NOTU , 2015
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.