Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2014, Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Sosyal Ve Ekonomik Araştırmalar Dergisi
…
7 pages
1 file
Bu makale Türkiye'de aile içerisindeki çocuk üzerine uygulanan şiddet ve şiddet çeşitlerini sosyolojik bir yaklaşımla tartışmaktadır. Yöntemsel olarak makale çocuk kavramını tanımlamakta ve çocuğa uygulanan şiddet olgusunun sebep ve sonuçlarını, çocuğun aile içindeki konumu-özellikle anne ve baba ile ilişkileri-açısından analiz etmektedir. Aile içerisinde çocuğa yönelik şiddet hem ülke genelinde hem de aile ve çocuk özelinde birçok sorunu da beraberinde getirmektedir.
DergiPark (Istanbul University), 2022
Öz Biyolojik cinsiyet, bireylerin doğuştan getirdikleri biyolojik farklılıklardır. Toplumsal cinsiyet ise toplumdaki kadın ve erkek bireylere cinsiyeti nedeniyle yüklenen rol, sorumluluk ve davranış kalıplarıdır. Toplumsal cinsiyete dayalı cinsiyet rolleri, kadın ve erkek bireyleri bir davranış kalıbına sokarak birey ve toplum üzerinde kontrol mekanizması oluşturmayı amaçlamaktadır. Bu roller bireyleri kısıtlamakta, ağırlıklı olarak da kadınlar ve kız çocuklarına ayrımcı davranılmasına neden olmakta ve zorlayıcı sorumluluklar yüklemektedir. Bu beklentileri karşılamayan bireyler şiddete maruz kalabilmektedir. Toplumsal cinsiyete dayalı şiddet, geleneksel erkek egemen toplumun kadın ve erkek bireylere dayattığı roller nedeniyle aile içinde erkekten kadına ve onu takiben erkek ve kadından kız ve erkek çocuklara yönelmektedir. Çocuğa yönelik şiddet ve kötü muamele toplumda oldukça yaygındır. Çocuğa kötü muamele çocuklara uygulanan ihmal ve istismarın bütünüdür. Çocuk istismarlarının temelinde toplumsal cinsiyete dayalı şiddet yatmaktadır. Kız ve erkek çocuklara uygulanan istismar toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılık içeren kalıplar öğretilerek nesilden nesile aktarılmaktadır. Çocuk istismarı "fiziksel, duygusal/psikolojik, ekonomik ve cinsel istismar" olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışmada, toplumsal cinsiyete dayalı oluşan şiddetin çocuk istismarının oluşumu içinde önemli bir risk faktörü olduğunun ve çocuk istismarının temel nedenlerinden olduğunun ortaya konması amaçlanmaktadır. Bu bağlantının farkında olarak çocuk istismarının önlenebilmesine dair uygulanacak çalışmalar mutlaka toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına yönelik çalışmalarla paralel yürütülmelidir.
Muhakeme Dergisi
Spor insanların birçok kurumsal yapıya göre daha esnek hareket etme fırsatı bulduğu bir alandır. Bireysel ve toplumsal manada sporun hayatı kuşattığı, sosyal münasebetlerin yeniden üretiminde etkili olduğunu söylemek pekte yanlış olmaz. Sporun doğası gereği, insanların karakter gelişimine, sosyalleşmesine ve olumsuz davranışlardan uzaklaşmasına imkân sağlaması gerekirken, şiddet olayları da toplumsal yaşamda en çok spor alanlarında gözlenmektedir. Bu açıdan birbirine zıt olan bu iki kavram üzerine birçok bilimsel inceleme yapılmıştır. Yapılan incelemelerde yoğun olarak sporda fiziksel şiddet, taraftar şiddeti, saldırganlık, fanatizm gibi konular tespit edilmeye ve çözümlenmeye çalışılmıştır. Sporda şiddet olgusu bütüncül bir açıdan (fiziksel, psikolojik, ekonomik, cinsel şiddet) derinlemesine araştırılmamıştır. Bu çalışmada 15 farklı spor branşında 14 erkek, 14 kadın olmak üzere toplamda 28 elit sporcuyla mülakat yapılmıştır. Mülakatlar 5 farklı ilde (İstanbul, Kocaeli, Sakarya, Düzce ve Bolu) sporculara uygulanmıştır. Tematik veri analizi yöntemine göre elde edilen verilerden, sporcuların fiziksel, psikolojik, ekonomik ve cinsel şiddetin farklı boyutlarına antrenör, seyirci ve sporcu üçlemesinde nasıl maruz kalabildikleri sporcuların deneyimleri neticesinde tespit edilmiştir. Ayrıca araştırma sonuçlarına göre sporda ekonomik ve cinsel şiddetinde de yoğun olarak yaşandığı ortaya konulmuştur.
2016
Bu araştırmada çocuk ve çocuk hakları ile ilgili kavramsal ve kuramsal çerçeve ortaya konulduktan sonra Türkiye'de çocukla ilgili devlet politikalarının dönemsel gelişimi incelenmiştir. Çalışma, amaç bağlamında betimsel bir çalışma niteliğindedir. Çocuk haklarının Türkiye'deki durumu ve sorunlara yönelik geliştirilen sosyal politika uygulamalarını açıklamayı hedeflemektedir. Bu yönden bu araştırmada çocuk olgusu, çocuk hakları, Türkiye'de günümüze kadar çocuklara yönelik izlenen devlet politikalarının dönemsel gelişimi ve Türkiye'de çocuk haklarının mevcut durumu konusunda doküman taraması yapılarak "betimleyici (descriptive) yöntem" kullanılmıştır. Araştırma sonucunda, bundan sonra çocukları konu alan bir sosyal politika da hem çocukların korunması, eğitilmesi, yaşatılması gibi temel sorunların giderilmesi gerektiği hem de çocuğu "özgürleştirici, yetkin kılıcı, karar verici" önlemlerin alınması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Motif akademi halkbilim dergisi, 2021
Evrimsel psikoloji; hayatta kalma, ortama uyum sağlama ve tüm psikolojik olguları anlamaya yönelik temel bir çatı oluşturan bir bilim dalı olarak karşımıza çıkmaktadır. Şiddet davranışı evrimsel psikolojik bakış açısıyla açıklandığında, insanların hayatta kalma ve ortama uyum sağlamalarında rol oynadığı düşünülmektedir. Bunun yanı sıra, şiddet davranışı zaman içerisinde kültürün etkisiyle farklılaşmış ve hayatta kalma mekanizması olmanın dışına çıkmaya başlamıştır. Erkeklerde ve kadınlarda şiddet davranışı, toplu şiddet, öz kıyım, cinayet, tecavüz gibi şiddet davranışlarının evrimsel psikoloji çerçevesinde tartışılması ve açıklanması şiddet davranışı kabul edilebilir kılmamakla birlikte, bu davranışlara ait dinamiklerin daha iyi anlaşılması açısından önem taşımaktadır. Şiddet olgusunun evrimsel bakış açısından ele alınması, şiddetin ilkel nedenlerine dair açıklamalar sunmaktadır. Günümüzde şiddeti sadece bu bakış açısıyla açıklamak mümkün olmamakla birlikte sosyolojik, biyolojik ve psikolojik açıklamalar da göz ardı edilmemelidir.
Çocuğa Yönelik Şiddetin Stratejik Haritalandırılması: Haritalar, Müdahale Alanları ve Öneriler, 2014
İnsan hakları hareketi Türkiye’de de uzun süredir hak ihlalleriyle mücadele ediyor. Bazı alanlarda olumlu bir değişim ve dönüşüm sağlandığı mutlak. Ancak bazı alanlarda gösterilen çaba, elde edilen gelişme ve ihlallerdeki gerileme ile ne yazık ki doğru orantılı değil. Çocuğa yönelik şiddet de aynı şekilde. Çocuğa yönelik şiddet bir insan hakları ihlali olarak karşımızda durmaya devam ediyor. Şiddet zaman zaman şekil değiştiriyor, zaman zaman çeşitli nedenlerle yeniden üretiliyor, bazen artıyor, bazense daha görünür oluyor… Ama ne yazık ki tüm çocuklar şiddetin değişik biçimlerine, değişik ortamlarda ve değişik failler tarafından maruz kalmaya devam ediyor. Şiddet biçim değiştirse de, fail farklılaşsa da çocukların şiddete maruz kalması hep benzer bir mekanizmayla, benzer bir sistemle gerçekleşiyor: Gücün ve erkin kötüye kullanımıyla. Çocuğa karşı şiddeti ortadan kaldırmanın yolu da bu mekanizmayı/sistemi tüm aktörleriyle ve ilişki biçimleriyle anlamak ve etkili stratejiler geliştirmekle mümkün. 2008 yılında Helsinki Yurttaşlar Derneği tarafından gerçekleştirilen “İşkencenin Stratejik Haritalandırılması” çalışması kapsamında karşılaştığımız stratejik haritalama yönteminin böyle bir olanağı bize sunabileceğini anladığımızda çok heyecanlanmıştık. Bu heyecan hak ihlallerini çok boyutla anlama yaklaşımımızla birleşince şu anda elinizde tutmuş olduğunuz yayını da içeren projenin temelini oluşturdu. Bu proje ile amacımız karmaşık ve çok boyutlu olan “çocuğa yönelik şiddet” olgusunun ortadan kaldırılması için çocuğa yönelik şiddeti tüm boyutlarıyla ve aktörleriyle görebileceğimiz bir resmi ortaya koymak, bu resim üzerinden alanda çalışma yapacak sivil toplum örgütlerinin stratejik düşünmesine olanak sağlayacak araçları sunmak ve örgütlerin bu yöndeki etkisinin güçlenmesine destek olmaktı. Çocuk Çalışmaları Birimi ve Gündem Çocuk Derneği ortaklığında gerçekleştirdiğimiz proje AB Türkiye Delegasyonu tarafından Demokrasi ve İnsan Hakları Programı kapsamında desteklendi. Aralık 2012 tarihinde başlayan ve 18 ay süren çalışmamız sonucunda elinizdeki raporda yer alan 6 adet çocuğa yönelik şiddet vakasını alanda çalışan sivil toplum örgütüyle birlikte oluşturduk. Bu haritalar ile haritaların sonucunda oluşan politika belgeleri ve eylem planları Diyarbakır, Eskişehir, İstanbul, Mersin ve Trabzon illerinden katılımcılarla çocuğa yönelik şiddeti tüm boyutlarıyla tartıştığımız, kör noktaları belirlemeye çabaladığımız, şiddeti meşrulaştıran arka plana ilişkin sosyolojik ve ideolojik okumalar yaptığımız bir sürecin sonunda gerçekleşti. Elbette ki böyle bir sürecin tüm katılımcı örgütler ve temsilcileri açısından çocuklar için daha iyi bir dünya çabasında cesaretlendirici olduğunu iç rahatlığıyla söyleyebiliriz. Cesaretlendirici oldu çünkü Umberto Eco’nun dediği gibi aslında “Sistemin tek kalbi yok” ve bu yöntem bize bunu bir kere daha gösterdi. Evet çocuğa yönelik şiddet büyük ve ortadan kaldırılması çok zor bir sistem. Aktörleriyle, arka planı oluşturan ideolojileriyle, sistemi belirleyen mevzuatı ve uygulamalarıyla çok büyük bir sistem. Ancak stratejik haritalama yöntemi bize bu sistemin ortadan kaldırılması için odaklanabileceğimiz birden fazla odağı ve görünmeyeni görmemize yardımcı oldu. Bilmediğimiz şeyler değildi belki ama her birini yanyana ve her birinin birbirini nasıl da etkilediğini görmek, belki bir adım uzaktan bakmak ve en önemlisi şiddete maruz kalan çocuğun da gücü olduğunu fark etmek bizi cesaretlendirdi. Umarız ki bu süreci ve edindiğimiz cesareti elinizdeki yayınla size aktarabilmişizdir. Ve dileğimiz burada yer alan haritaların, müdahale alanlarının ve yer alan önerilerin çocuğa karşı şiddetin ortadan kaldırılmasındaki çabaya katkı sunması. Bu süreçte birlikte çalışmanın, bir düğümü birlikte çözmenin keyfini yaşadığımız tüm katılımcı örgütler (Anne Çocuk Eğitim Vakfı, Çakıl Derneği, Çocuk Hemşireciliği Derneği, Çocuk İstismarını ve İhmalini Önleme Derneği, Göç ve İnsani Yardım Vakfı, Hayata Destek Derneği, İnsan Hakları Derneği, Kadın Erkek Birlikte Sosyal Eşitlik Derneği, Kamer, Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı, Türkiye Sokak Çocukları Vakfı, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği, Psikolojik Danışmanlar Derneği), temsilcilerine ve şiddet konusunda birlikte düşünme olanağı bulduğumuz alan danışmanlarımıza sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz… Gündem Çocuk Derneği & Bilgi Üniversitesi Çocuk Çalışmaları Birimi
International Journal of Social Humanities Sciences Research (JSHSR), 2019
Çocuklara yönelik aile içi şiddet, günümüzde yaygın bir şekilde karşılaşılan, çocukları derinden etkileyen ve onlarda kalıcı izler bırakan önemli bir toplumsal sorundur. Değişen toplumsal dinamikler sonucunda ailenin yapısı ve işlevleri gittikçe değişmekte ve evirilmektedir. Eşlerin birbirlerinden ve çocuklarından beklentileri zaman geçtikçe farklılaşmaktadır. Aileye sonradan dâhil olan çocuklar, ailede meydana gelen şiddet türlerinin çoğu zaman ya sessiz mağdurlarıdırlar, ya da doğrudan şiddete maruz kalmaktadırlar. Bu araştırma, ailede doğrudan fiziksel şiddete maruz kalan çocukların/gençlerin daha çok hangi sebeplerden dolayı bu şiddet türüne maruz kaldıklarını ortaya koymak üzere planlanmıştır. Çok geniş bir konu olan şiddet olgusu, teorik çerçevede kısaca ele alınmış, aile içi şiddet başlığı içerisinde çocuklara yönelik fiziksel şiddet ile sınırlı tutulmuştur. Çocuklara yönelik fiziksel şiddet, ortaöğretime devam eden çocuğa, ailede kendisinden büyük olanların kendisine yönelttiği şiddet olarak ele alınmıştır. Bağlar (Diyarbakır) içesinde ortaöğretime devam eden 1750 öğrencinin katılımıyla ve anket tekniği yoluyla elde edilen veriler temel alınarak değerlendirilmiştir. Araştırmanın sonucuna göre, ortaöğretime devam eden çocukların önemli bir oranının (% 66) ailelerinde fiziksel şiddete maruz kaldıkları saptanmıştır. Bu sebeplere dair elde edilen oranlara bakıldığında, çocukların sırasıyla en çok 'kardeşler arasında yaşanan kavgalardan' (%31,3), 'aile büyüklerine karşı gelmekten' (%13,1), 'okul derslerinde yaşanan başarısızlıktan' (%11,6) ve 'evde ders çalışmamaktan' (%11,5) dolayı fiziksel şiddete maruz kaldığı ortaya konulmuştur.
journal of anatolia nursing and health sciences, 2010
ÖZET Topulumun so!>yal yapısını oluşturacak olan çocukların , beden ve ruh sağlıklılarının korunması herkes tarafindan kabul edildiği halde, toplumda hala korunmasız, güçsüz ve hakkını savunamayan çok sayıda çocuk şiddete maruz kalmaktadır. Bu makalede çocuğa yönelik şiddet; türleri, nedenleri, sonuçlan ve hemşirelik girişimleri çerçevesinde ele almmıştır. Anahtar Kelimeler: çocuk, şiddet, hemşi relik girişimleri ABSTRACT THE V/OLENCE TO CHILD Although everybody accepts that physical and mental health of children who will form the social structure of the society, there are still many weak and unprotected children who sujfer fi-om violence. Thus, in this article the violence to children, its types, causes and resulst in terms of nursery attempts are handled.
Ge liş ta ri hi/Re cei ved: 25.03.2011 Ka bul ta ri hi/Ac cep ted: 23.09.2011 © Arc hi ves of Neu ropsy chi atry, pub lis hed by Ga le nos Pub lis hing / © Nö rop si ki yat ri Ar şi vi Der gi si, Ga le nos Ya yı ne vi ta ra f›n dan ba s›l m›fl t›r. ÖZET Amaç: Bu çalışmada 12-15 yaş arası, düşük sosyoekonomik düzeydeki bir bölgeki bir ilköğretim okulunda eğitim gören ve şiddet davranışları gösteren bir grup erkek ergen ile aynı okuldan, şiddet davranışları göstermeyen akranlarının kendileri ve aileleri ile ilgili değişkenler açısından karşılaştırılması ile ergenlerde şiddete yönelik davranışlara ilişkin risk faktörlerinin araştırılması amaçlanmıştır. Yöntem: Okulda şiddet davranışları gösteren (n=22) ve göstermeyen (n=19) öğrencilerin aile ilişkileri, aile içi şiddet ve çevresel risk faktörleri ile ilgili bilgiler hem ergenlerden hem de annelerinden yüzyüze görüşülerek alınmıştır. Ergenlikte Benlik Algısı Ölçeği , Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği , Çocuk Depresyon Ölçeği , Conners öğretmen ve ebeveyn ölçekleri kullanılarak çocuğa ilişkin faktörler araştırılmıştır. Aile işlevleri ve anne baba psikopatolojisini değerlendirmek amacıyla Genel Sağlık Anketi ve Aile Değerlendirme Ölçeği kullanılmıştır. Bulgular: Bu çalışmanın sonuçları okulda şiddete yönelik davranışlar gösteren ergenlerin aile içi şiddet yaşantıları, kendilik algısı ve kendilik değeri açısından önemli fark göstermediğini ortaya koymuştur. Şiddet kullanan grubun kendini okul başarısı açısından daha yetersiz bulduğu ve bu grupta dikkat eksikliği hiperaktivite belirtilerinin daha yüksek düzeyde olduğu görülmüştür. Sonuç: Bulgular okulda şiddete yönelen ergenlerin bu davranışlarının akran grubu içinde kabul edilmelerinde etkili olduğunu düşündürmektedir. (Nö rop si ki yat ri Ar fli vi 2012; 49: 260-265) Anah tar ke li me ler: Ergen, okulda şiddet, aile içi şiddet, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, aile işlevleri, benlik algısı Çıkar çatışması: Yazarlar bu makale ile ilgili olarak herhangi bir çıkar çatışması bildirmemişlerdir. ABS TRACT Objective: In this study, a group of violent male adolescents aged 12-15 years old, who were students of a primary school located in a district where families with low socioeconomic status (SES) live was compared with a non-violent peer group in terms of self and family variables, in an aim to understand the risk factors related to adolescent violent behavior. Methods: Data were gathered about the family relations, presence of domestic violence, and other enviromental risk factors for a group of adolescents who show violent behavior at school (n: 22) and compared to their non-violent peers (n: 19) from the same school by getting information both from the adolescents themselves and their mothers. The Self-Perception Profile for Adolescents,Rosenberg Self-Esteem Scale , Children's Depression Inventory and the Connors' Rating Scales were used to measure the relevant variables. Family characteristics were investigated by direct interviews with the mothers and by using the General Health Questionnaire and the Family Assessment Device for both mothers and fathers. Results: The results of this study showed that adolescents who were violent at school were similar to non-violent ones in terms of domestic violence and selfperception and self-esteem. The violent group perceived themselves as being worse in terms of academic performance and showed higher levels of attention deficit hyperactivity symptoms. Conclusion: The results suggest that the violent behaviour at school for some adolescents may be a way of proving themselves and being accepted by their peers. (Arc hi ves of Neu ropsy chi atry 2012; 49: 260-265
Journal of Turkish Studies, 2014
ÖZET Günümüzde şiddet, her alanda olduğu gibi aile içerisinde de artış göstermekte ya da var olan şiddet toplumsal duyarlılık seviyesinin artmasıyla daha fazla gözler önüne serilmektedir. Genel olarak Türk aile yapısı içinde meydana gelen şiddet, aile bireylerinin birbirine ya da bireylerden birinin diğerleri tarafından fiziksel veya duygusal yönden saldırıya uğraması olarak izah edilmektedir. Bu araştırma da düşük sosyo-ekonomik yapıdaki kadın ve çocuğun, şiddeti nasıl algıladığı üzerinde durulmuştur. Zira düşük sosyo-ekonomik yapıdaki özellikle kadınların ve çocukların şiddeti kanıksadığı görülmüştür. Araştırmanın ana evreni, Malatya İl Merkezi ortaöğrenim çağı gençliği adı verilen, okuyan gençlik ve aileleri olmak üzere iki ana gruptan oluşturulmuştur. Örneklem, tabakalı örneklem tekniğine göre, evreni temsil etme düzeyi kıstaslarına uygun olarak belirlenmiştir. 545 anket uygulaması yapılan araştırma açıklayıcı alan araştırmasıdır. Yapılan görüşmeler sonucunda elde edilen ve araştırma katılımcılarının belirttiği şiddet algısı anlamlı tablolarla verilmiştir. ABSTRACT As is known, today, the violence has also shown increase in the family as it has been in all areas or the substantial violence, associated with the increase of the level of social sensitivity, has been exceedingly displayed. In general, the violence that takes place within the Turkish family structure is explained as whether physically or emotionally family members attacking each other or one being attacked by the others in a family. In this study, how women and children in low socioeconomic status perceive the violence is emphasised. Since it has been observed that those who are in low socioeconomic status especially women and children are tired of the violence. The main phase of research was formed including two main groups: students, called the youth of high school age in Malatya City Center, and their families. The sample of research was determined according to stratified sampling technique, compliant with the criterias of the level of epitomising the phase. The study is a descriptive field research in which 545 questionaires were conducted. The perception of violence, which was acquired from the result of interviews that were made and participants' statements, was given in significant tables.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Karabuk University Journal of Institute of Social Sciences, 2017
A Socıoologıcal Perspectıve Of The Socıal Reasons Of Juvenile Delinquency (The Case Of Antalya), 2018
MANAS Sosyal Araştırmalar Dergisi , 2013
İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi
Güncel Pediatri, 2020
Marmara Iletisim Dergisi
Çocuğa Yönelik Şiddet ile Mücadele, 2022
Cocuk ve Medeniyet Dergisi, 2019
Polis Bilimleri Dergisi, 2012
Milli Eğitim Dergisi, 2021
Pamukkale University Journal of Social Sciences Institute
Journal of International Social Research, 2016
Ardahan Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2015