Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
27 pages
1 file
Kadı Burhaneddin, Orta Anadolu bölgesinde yaşamış bir şair ve devlet adamı olmasına rağmen şöhreti Anadolu coğrafyasını aşmış ve eserleriyle Türk dilinin tüm Anadolu, Balkanlar ve Kafkaslar'da yazı dili haline gelmesinde çok büyük katkılar sağlamıştır. Buna rağmen şairin kullandığı dilin Anadolu ve Azerbaycan sahası içinde değerlendirilmesi konusunda farklı görüşler ortaya atılmıştır. Kadı Burhaneddin'in coğrafyası, sadece eserlerinin ait olduğu dil alanıyla ilgili olarak değil, aynı zamanda şiirlerinin şekillenmesindeki rolüyle de ilgi çekici özellikler arz etmektedir. Bu anlamda, Kadı Burhaneddin Divanı'nda kullanılan yer adlarının tespiti, şairin mekân tasavvurunu ve coğrafyayı algılama biçimini açıklamanın yanında, üslubuna dair bazı önemli verileri de ortaya çıkaracaktır.
Yönetim ve Ekonomi: Celal Bayar Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2020
Toplumu oluşturan bireylerin davranışlarının ardında yatan baskın ve belirleyici bir unsur olan ulusal kültür, bir arada yaşamaya yardımcı olan bütünleştirici bir yapıdır. Ulusal kültür, sadece sosyal yaşamda kendisini göstermekle kalmamakta, aynı zamanda çalışma hayatında önemli bir rol oynayarak örgüt kültürüne de etki etmektedir. Örgüt kültürünün bir alt sistemi olan iş güvenliği kültürü de benzer şekilde bu etkiler ışığında şekillenmektedir. Böylece hem örgüt kültürünün hem de iş güvenliği kültürünün ulusal kültürün bir yansıması olduğu düşüncesiyle bu çalışmada Hofstede'nin Kültürel Boyutlar Teorisi'nde yer alan ve Türkiye'de yüksek olarak belirlenmiş olan güç mesafesi ve belirsizlikten kaçınma boyutları açısından ulusal kültürün iş güvenliği kültürü üzerindeki etkileri değerlendirilmiştir. Bu çerçevede benimsenmiş olan literatür taraması yöntemi ile ulusal kültür, örgüt kültürü ve iş güvenliği kültürü literatürü gözden geçirilerek birbirleri ile olan ilişkisi ortaya konmuş ve bu ilişki, Türkiye özelinde güç mesafesi ve belirsizlikten kaçınma boyutları açısından yorumlanmıştır. Çalışmanın vardığı sonuç, Türkiye'de yüksek olan güç mesafesi ve belirsizlikten kaçınmanın, iş güvenliği kültürü üzerinde olumsuz etkileri olduğu yönündedir.
Girisimcilik Ve Kalkınma Dergisi, 2013
ÖZET Osmanlı'nın son döneminde önemli dış ticaret açıkları bulunmaktadır. Ulusal ticaretin ise ülke çapında olmaktan ziyade bölgesel çapta olduğu görülmektedir. Cumhuriyet'in kuruluş yıllarında I. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı'nın olumsuz ekonomik etkilerinin önemli ölçüde hissedildiği görülmektedir. Kuruluş yıllarında dış ticaret gelirinin önemli bir kısmını tarım ihracatı oluşturmaktadır. Günümüz Türkiye dış ticaret yapısı ise kuruluş yılları dış ticaret yapısından oldukça farklılık göstermektedir. Çalışmanın amacı, Osmanlı'nın son döneminden itibaren, Türkiye'nin dış ticaretinin gelişimi tarihsel bir bakış açısıyla neden sonuç ilişkisi içinde ortaya koymaktır.
Journal of International Social Research
Cumhuriyet dönemi sanatçılarından Mahmut Yesârî, edebiyat tarihimiz içinde romanları, öyküleri ve tiyatrolarıyla bilinen önemli yazarlardan biridir. Çok yönlü ve üretken bir yazar olmasına rağmen edebiyat dünyasında büyük ölçüde romancılığıyla tanınan Mahmut Yesârî'nin tiyatro yazarlığı ve öykücülüğü üzerinde fazla durulmamıştır. Bunun bir sonucu olarak sanatçının yazarlık serüveni bütünsel olarak değerlendirilmemiş ve hakkında yapılan çalışmalar sınırlı bir çerçevede kalmıştır. İşte bu yazının amacı, edebiyat tarihi incelemelerindeki monografik çalışmaların önemini göz önünde bulundurarak, bugün unutulmuş bir yazar olan Mahmut Yesârî'yi, eserleri bağlamında yeniden edebiyat sahnesine çıkarmaktır. Bu hususta izlenen yol ise yazarın edebi portresini, başta roman, öykü ve tiyatrolarından hareketle bütünlükçü bir çerçevede ortaya koymaktır. Bu yazıda genel olarak Mahmut Yesârî'nin biyografisi, sanatçı kimliği, romancılığı, öykücülüğü ve tiyatro yazarlığı incelenecektir. Ayrıca yazarın dikkate değer eserleri, makalenin sınırları çerçevesinde, daha çok edebiyat tarihi içindeki önemi, konuları ve temaları bakımından değerlendirilecektir.
SÖYLEM Filoloji Dergisi, 2017
Sözcede ifade edilen bilginin kaynağının dilsel olarak işaretlenmesi olarak tanımlanan kanıtsallık kipliği, hem tipolojik açıdan hem de anlamsal kapsamı bakımından dilden dile farklılık göstermektedir. Bilginin kaynağının farklılık sunduğu çeşitli bağlamlarda kullanılan biçimleri belirlemek amacıyla Japonca ve Türkçe konuşurlarıyla gerçekleştirilen anketlerin çözümlemesi, bu iki dilde de kanıtsallığın işaretlendiğini göstermektedir. Bununla birlikte, hem tipolojik olarak hem de anlamsal kapsam bakımından kanıtsallığın bu iki dilde önemli farklılıklar gösterdiği ortaya çıkmaktadır. Tipolojik olarak, Türkçede farklı kategorilerinin sınırlı sayıdaki biçimbirimlerle (ø,-DI,-mIş,-mIştIr,-mIş olmalı) işaretlendiği kanıtsallık, gramatikalleşmiş olup büyük ölçüde zorunlu bir dilbilgisel kategori olarak karşımıza çıkmaktadır. Japoncada ise, kanıtsallığın gramatikalleşmediği, dolayısıyla çok daha fazla sayıdaki modal sözcük ve parçacıklarla işaretlendiği görülmektedir. Ayrıca aynı bağlam için önerilen biçimlerin çokluğu, bunların kullanımının seçimli olduğuna işaret etmektedir. Anlamsal bakımdan ise, geleneksel dilbilgisinin "görülen geçmiş"/ "duyulan geçmiş" ikilemesiyle sınırladığı kanıtsallığın, hem Türkçede hem de Japoncada çok daha kapsamlı olduğu ve bilginin kaynağıyla ilgili küçük ayrıntıların bile biçimsel değişikliğe yol açtığı anlaşılmaktadır.
2011
Eren Özer Özhan Çelebi ÖZ. Yapılan uluslararası araştırmalar Doğu Asyalı çocukların Amerikalı çocuklara göre matematikte daha başarılı olduklarını göstermektedir. Bu araştırmaların bazılarında Doğu Asya dillerinin çocuklarda matematiksel düşüncenin gelişimine özellikle onluk taban sistemi ve bilişsel sayı temsiline olan etkisini gösteren deliller bulunmaktadır. Bu nedenle dilin sayısal kavramları temsil etme özelliklerinin Doğu Asyalı öğrencilerin matematik başarısında önemli bir etken olabileceği ileri sürülmüştür. Bu çalışmanın amacı; dil özellikleri Batı dilleri ve Doğu Asya dilleri arasında olan Türkçenin bu açıdan etkisini araştırmaktır. Eğer ileri sürülen hipotez doğru ise Türk çocukları Batı ve Doğu Asya dillerini konuşan çocukların arasında bir performans göstermelidir. Bulgular Türk çocuklarının Batı dillerini konuşanlardan çok az daha iyi performans gösterdiklerini ancak Uzakdoğulu çocukların çok gerisinde olduklarını göstermektedir. Dilin matematik öğrenmede minimal bir etkiye sahip olabileceği sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca Türk öğrencilerin PISA ve TIMSS gibi çalışmalarda çok alt sıralarda oldukları da düşünüldüğünde dilin yanında başka etkenlerin daha baskın olabileceği ileri sürülebilir.
Araştırma ve Deneyim Dergisi
2016 yılında Fransa’daki iki dilli çocukların menşe dili eğitimi için radikal bir eğitim düzenlemesi yapılmıştır. Bu düzenleme, iki dilli ve çok kültürlü eğitim sistemi olan ELCO’dan EILE eğitimine geçiştir. Bu düzenlemeye bağlı olarak Fransa’da iki dillerin Türkçe eğitimi EILE çerçevesinde ele alınmıştır. Öğrencilerin Türkçe öğrenme hikayesi incelenmiştir. Öğrencilerin aile ortamında Türkçeyle iletişim özelliklerini belirlemek amacıyla EILE sınıfları için uygun yaş ve sınıf düzeyinde olan iki dilli öğrencilerden veriler toplanmıştır. Bu verilere göre Türkçenin aile ortamında sıkça konuşulduğu belirlenmiştir. Daha sonra dört Türkçe dersi öğretmeni ile görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Bu görüşmelerde EILE eğitiminde Türkçe öğretimi; birleştirilmiş sınıf, iki dillik ve öğretim hizmetleri kapsamında ele alınmıştır. Ulaşılan sonuçlara göre Türkçenin birleştirilmiş sınıflarda ve iki dillilere öğretimi çerçevesinde değerlendirilmiştir. Bu değerlendirmeler sonucunda Türkçenin birleştirilmi...
Marmara Universitesi Saglık Bilimleri Enstitusu Dergisi, 2012
Ya zış ma Ad re si / Add ress rep rint re qu ests to: Korkut Ulucan Ka bul ta ri hi / Da te of ac cep tan ce: 30 Kasım Amaç: İzole dudak-damak yarıkları multifaktöriyel anomaliler arasında yer almaktadır. Bu retrospektif-tanımlayıcı çalışmada izole dudak-damak yarıklı Türk çocuk hastaların Türkiye'deki bölgesel dağılımlarını inceleyerek bölgesel ve yaşam tarzlarının, anomalinin oluşmasındaki olası etkilerini saptamayı amaçladık. Yöntem: Temmuz 2006-Haziran 2010 yılları arasında doğum yapan yarık dudak-damaklı çocukların annelerinden; kökenleri, vitamin alımı dahil beslenme alışkanlıkları, iş ve yaşam biçimleri hakkında bilgi toplanmıştır. Bulgular: Bölgesel olarak incelendiğinde Türkiye'nin doğu bölgelerinde izole dudak-damak yarık vakalarının diğer bölgelere göre daha yüksek sayıda olduğu tespit edilmiştir. Etkilenen erkek çocukların kız çocuklara oranının 154/136 olduğu saptanmıştır. Annelerin doğum anlarındaki ortalama yaşının ise 24,7 olduğu belirlenmiştir. Çalışmamıza katılan anneler hayatları boyunca alkol veya sigara kullanmamıştır. Sonuç: Beslenme alışkanlıkları ve yaşam standartları bölgesel olarak değişmektedir ve bu değişimlerin izole dudak-damak yarık oluşumu üzerine etkileri vardır. Ancak sorumlu farklılıkların saptanabilmesi için daha detaylı çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır. Anahtar sözcükler: Dudak-damak yarıkları, beslenme alışkanlıkları, yaşam şekli, bölgesel dağılım
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2019
Türkiye, özellikle doğusundaki komşu ülkelerin siyasi koşullarından ötürü, her zaman sığınma alan bir ülke olmuştur. Şu anda, kendi topraklarında 3,5 milyondan fazla Suriyeli ile mülteciler için başlıca sığınma ülkesi olan Türkiye'de, bu mültecilere uluslararası koruma sağlanması hayati önem taşımaktadır. İç hukukta ikincil nitelikte bir koruma mekanizması olan Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru, bu bağlamda kritik bir öneme sahip olabilir. Yasal düzenlemelerin yanı sıra, özellikle bu mekanizma ile mültecilere de uygulanabilecek anayasal haklar gerçekleştirilebilir. Bu çerçevede, bu makalenin iki amacı vardır: İlk amaç, Anayasa Mahkemesi'nin içtihadında yerini alan geri göndermeme ilkesi ile bağlantılı olarak mülteci korumasını ele almaktır. Bu kapsamda, makale Anayasanın 17'nci maddesine göre ("kişinin dokunulmazlığı, maddî ve manevî varlığı") verilen tedbir kararları ile 17'nci madde, 19'uncu madde ("kişi hürriyeti ve güvenliği) ve 40'ıncı maddesine (temel hak ve hürriyetlerin korunması") göre verilen nihai bireysel başvuru kararlarını incelemektedir. Bu incelemeye paralel olarak makalenin ikinci amacı, Türk sığınma sistemi uygulamasındaki, özellikle bu kararlarda belirtilen, eksikliklerini ortaya koymaktır.
Siyaset Ekonomi Ve Yonetim Arastırmaları Dergisi, 2013
Osmanlı Devleti'nin Balkanlardaki önemli bir bölgesi olan Bosna'nın Akhisar kazasında yaşayan Hasan el-Kâfi, 1595 tarihinde devlet düzeninin bozuluş sürecini anlattığı bir risale yazar. Müellif bu eserini Eğri seferine katılan dönemin ulema, devlet erkânı ve divan heyetine sunar. Risaleyi inceleyenler takdir ve övgü ile karşılarlar. Halk ile yakın teması olan ve Eğri Seferi münasebetiyle ordunun düzenindeki bozulmayı bizzat gözleyen müellif, Osmanlı devlet felsefesinin hangi ilkelerden oluştuğunu, daha sonra ne gibi dönüşümler geçirdiğini ve mevcut halin nedenleri ile bu durumdan çıkabilmek için neler yapılması gerektiğini açıklar. Devlet sistemine dair bu prensipleri bazı toplumsal olaylarla ilişkilendirerek, hangi prensibin ne şekilde ve ne zaman terk edildiğini ve sonucunun nasıl olduğunu göstermeye çalışır. Bu makalede söz konusu eserin bir değerlendirmesi yapılmaktadır.
Alanya akademik bakış, 2022
ÖZET Asya bölgesinin her geçen gün artan önemi hem küresel ilginin hem de güvenlik sorunlarının artmasına neden olmaktadır. Yirmi birinci yüzyılın ilk çeyreğine yaklaşırken artan rekabet ve terörizm yalnızca Asya'yı değil, aynı zamanda küresel ticari ve politik koşulları da etkilemektedir. Uluslararası güvenliği doğrudan ilgilendiren Asya coğrafyasındaki mevcut eğilimler ve gelişmeler incelendiğinde, çok sayıda kriz alanları ortaya çıkmaktadır. İş birliği ve güvenlik konusundaki sıkıntıları ortadan kaldırmak amacıyla Soğuk Savaş'ın hemen ardından "Asya'da İşbirliği ve Güven Artırıcı Önlemler Konferansı (CICA)" kurulmuştur. Buradan hareketle, çalışmada CICA'nın rolü, tarihi süreci ve etkinliği üzerinde değerlendirmeler yapılacaktır. Ayrıca Türkiye'nin söz konusu örgüt ile iş birliği ve kazanımları üzerinde durularak literatürde yeterince yer bulamayan CICA'ya yönelik öngörülerde bulunulacaktır. Bu bakımdan söz konusu çalışma betimsel nitelikte olup CICA'yı ortaya çıkaran etmenleri, CICA'nın amacını, geçirdiği süreçleri ve getirilen eleştirileri de ele alacaktır.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Istanbul Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi, 2006
RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi
DergiPark (Istanbul University), 2022
Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 2021
Ankara Universitesi Egitim Bilimleri Fakultesi Dergisi, 2011
Gazi Akademik Bakış, 2019
Asia Minor Studies, 2021
Social Sciences Studies Journal
International Journal of Humanities and Educational Research, 2023
RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi
DergiPark (Istanbul University), 2021
2019
Journal of Turkish Research Institute, 2020