2018, XIII. Türk Eczacılık Tarihi Toplantısı
Türk Eczacılığının son yüzyılına bakıldığında, Cumhuriyet’in ilk yıllarında müstahzarların daha çok eczanelerde ve küçük laboratuvarlarda üretiminin olduğu ve buna ek olarak az miktarda ithalatın var olduğu görülmektedir. 1927 yılında “Eczacılar ve Eczahaneler Hakkında Kanun” ile birlikte eczane laboratuvarlarının denetimden geçmesi ve uygun olanların ilaç üretmesine izin verilmesi karara bağlanmıştır. 1928 yılında yürürlüğe giren “İspençiyari ve Tıbbi Müstahzarlar” hakkındaki yasayla birlikte müstahzar ilaçların ruhsatlandırılması yoluyla, kontrolsüz üretim ve ithalatın önüne geçmek amaçlanmıştır. İlk yıllarda az sayıda olan yerli tıbbi müstahzar laboratuvarları nicelik ve nitelik açısından iyileşmiş ve zamanla aşama kaydetmiştir. 1950'li yıllara kadarki bu süreçte yerli laboratuvarlardaki müstahzar yapımına paralel olarak yabancı müstahzarlar ithal edilegelmiş olup bu ithalatın nasıl yapılacağı daima tartışılmış ve denetlenmeye çalışılmıştır. Ülke ekonomisinin menfaati göz önünde tutularak ve yerli müstahzar imalatının gelişmesinin teşviki amacıyla, yurdumuzda yapılamayan müstahzarların ithalatı öncelenmeye çalışılmıştır. 1950’li yıllar Türkiye’sinde, II. Dünya Savaşı sonrası gelişen yeni Dünya düzenine ayak uydurma çabasıyla, serbest piyasa ve liberal dış ticaret politikaları benimsenmiştir. 1950’li yıllara kadar eczanelerde ve müstakil laboratuvarlarda gerçekleştirilen ilaç üretim faaliyetleri, sanayileşme süreci ile birlikte yerel ve yabancı üreticilerin ilaç üretimine yönelik fabrika kurmaları ile devam etmiştir. Bu çerçevede, 18.1.1954 tarihinde kabul edilen “Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu” ile birlikte yabancı ilaç sermayesi yurdumuza gelmeye başlamıştır. Bu tarihten sonra Squibb, Hoechst, Pfizer, La Roche, Mirel (Sandoz), Carlo Erba, Bayer, Merck, Schering, Knoll, Wyeth, Abbott gibi üreticiler gerek kendileri, gerekse yerel ulusal firmalarla ortaklıklar şeklinde şirketler kurmuşlardır. Peşi sıra “İspençiyari ve Tıbbi Müstahzarlar” kanununda yapılan değişiklikle birlikte müstahzar imalathanelerinin sahip olması gereken şartlar belirlenmiş ve ardından 1955’te “İspençiyari ve Tıbbi Müstahzar İmalathaneleri Talimatnamesi” yürürlüğe girmiştir. Bu düzenlemelere uyan laboratuvarlar varlığını devam ettirerek bir kısmı fabrikalaşırken, uymayanlarsa kapanmıştır. Takip eden yıllarda onaylanan 1963-1967 beş yıllık ekonomik kalkınma planına göre ilaç sanayii alanında da bazı önlemler alınmıştır. Yabancı ilaç firmalarının faaliyetleri, ilaçlara yönelik azami fiyatların getirilmesi, ithalatın sınırlandırılması ve yeni yatırımların önlenmesi yoluyla sınırlandırılmaya çalışmıştır. Ardından yaşanan yüksek enflasyon ve 1972’de Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı’nın ilaç fiyatlarını tespit eden Fiyat Kararnamesi ile ilaç sanayiinin de karlılığında düşüş olmuştur. Bu çalışmada, ilgili veriler ışığında, 1950’lerde yurdumuza üretim için gelen yabancı ilaç sermayesinin geçirdiği süreçler ve bu süreçte bu yabancı firmalardan hangilerinin günümüz ilaç pazarındaki varlığını devam ettirmiş oldukları ele alınmaktadır.