Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
15 pages
1 file
Bilginin artmasıyla, keşif ve icatların yapılmasıyla ortaya terimleştirilmesi gereken yeni kavramlar çıkmaktadır. Terimleştirmek, yani terim oluşturma eylemi, bilinçli yapılan bir etkinlik olmalıdır, çünkü kökenlerinin nereye dayandığı her zaman belirgin olmayan sözcüklerden farklı olarak terimler belli başlı kurallara ve yöntemlere dayandırılırlarsa rastgelelikten uzak sistematik bir düzen içerisinde yer alırlar. Bu makalede dil içi terim oluşturma yöntemlerinin yanı sıra diller arası, yani çeviri odaklı, terim oluşturma yöntemlerine değinilmiştir.
GÖSTERGEBİLİM YAZILARI, 2022
Diller çağlar boyu devinen, değişen, gelişen varlıklardır. İnsan topluluklarının etkisi altında bulundukları bütün koşullar dillere de yansır. Bu nedenle her zaman dilbiliminin bilgisine, söz dağarcığına, ses bilgisine, toplum bilgisine, yer bilgisine, iklim bilgisine ve etkileşim içinde bulundukları diğer dillerin özel koşullarına bağımlılık gösterirler. Aynı dilin konuşurları aynı çağda bulunsalar bile yerleşim koşullarının değişikliği onları belli alanlarda birbirinden ayıracaktır. Diller edilgen ve etken varlıklardır. Konuşurlar kendilerini içinde buldukları dili kullanırken onu değiştirme, geliştirme ve geriletme yeteneğine de sahiptirler. Bireysel kullanımlar yaygınlık kazanıp kitlesel olarak kullanıldıklarında dolaşım içinde canlılık ve süreklilik kazanırlar. Bütün sözcüklerin bu açıdan genişleme ve daralma ya da yok olma olasılıkları vardır ve bu sonuçlar binyıllardır süregelen dil olayları arasındadır. Toplumlar bir anda kitlesel olarak yok olmadıklarından diller bayrak yarışı gibi yaşayanların gök yüzüne bıraktıkları bir ses varlığı olarak kuşaktan kuşağa aktarıla gelen kırılgan bir iletişim düzeneği olmuştur. Her kuşakta aşınan, unutulan, yok 33 olan sözcükler yanında yeni ortaya çıkan ve iletişim koşullarının doğurduğu sözcükler iletişimde oluşan boşlukları kapatmada dilin kendi kendini yamayan ve onaran yanına dikkat çekmiştir. İnsanlığın bu ortak malı, insanı şaşırtmayı sürdürmekte ve insanlık geçmişteki atalarının da katkılarıyla var ettiği bu ince, değişken, gizemli düzeneğin neler yapabildiğini gördükçe bu varlığa derin, uzak, tanrısal nitelikler yüklemekten kendini alamamaktadır.
2014
Türkçe tıp terimleri; tıp ve insan sağlığıyla ilgili genel terimler, organ isimleri, vücut salgıları, ilaç isimleri, tedavi yöntemleri, tedavinin yapıldığı yer, tedavide kullanılan araç ve gereçler, hastalık isimleri ve hastalık belirtilerinden oluşmaktadır. Bu çalışmada tıp terimleri ile kurulmuş deyimler anlam özelliklerine göre değerlendirilmiştir. Araştırmamız hem tıp dilinde hem de genel dilde ortak olarak kullanılan deyimler ile sınırlandırılmıştır. Tıp terimiyle kurulmuş; ama tıp dilinde kullanılmayan veya tıp bilimi ile ilgili bir anlamı olmayan deyimler araştırma konusunun dışında tutulmuştur. Bu çalışmayla standart Türkiye Türkçesinde tıp terimleriyle kurulmuş 240 deyim tespit edilerek, hem Türk dilinin zenginliğini sergilemek hem de deyim ve terim çalışmalarına katkı sağlamak amaçlanmıştır.
Resmi kurumlar dışında terim ile uğraşan ve alana ciddi katkıda bulunan Avrasya Terim Dergisi'tir burada anmakta yarar var. 2013 yılında yayımlan-
2020
Diller insanoglunun gecirdigi butun degisimleri en ince ayrintisina kadar yansitan mukemmel aynalardir. Her yeni bulus, esya, fikir veya akim muhakkak dile akseder ve dilde temsil edilir. Bilimsel ve sanatsal alanlardaki ilerlemelerin yogunluk kazanmasi insanin sozcuklerle olan iliskisini de degistirmis; onceleri sadece nesne, durum ve olaylari isaret etmek icin kullanilan sozcukler zamanla zihinsel faaliyet ve urunleri karsilamak icin de kullanilir olmustur. Boylece sadece belirli bir veya birkac alanda kullanilan ve terim olarak adlandirilan ozel kelimeler ortaya cikmaya baslamistir. Gunumuzde teknolojik gelismelerin cok yogun bir sekilde yasanmasi dilimizi de derinden etkilemistir. Bu etkinin en fazla hissedildigi alanlarin basinda soz varligi gelmektedir. Zira yarim asir once dilimizde bulunmayan pek cok sozcuk ve terim artik siklikla kullanilmaya, dilimize yerlesmeye baslamistir. Ozellikle bilgisayar teknolojisinin muthis bir hizla ilerlemesi ve bilgisayarlarin bas dondurucu bi...
2020
Bir disiplin olarak dilbiliminden ayrılan sözlükbilimi (lexicography), Türkiye’de de gelişmekte olan bir çalışma alanıdır. Sözlükbilimi çalışmaları kuramsal sözlükbilimi ve uygulamalı sözlükbilimi olarak iki kategoride incelenebilir. Türkiye’de sözlükbilimiyle ilgili çok sayıda çalışma olsa da bu çalışmalar genellikle uygulamalı alanla ilgilidir. Kuramsal ve eleştirel çalışmalar da son yıllarda oldukça artmıştır. Türk sözlükbiliminin kuramsal olarak yeni bir alan olması nedeniyle temelde iki önemli sorunu bulunmaktadır: Bunlar; alandaki kavramların henüz yeteri kadar anlaşılamamış olması ve buradan hareketle yapılan çalışmalarda bir terim birliği bulunmamasıdır. Hâlbuki dünyada, çeşitli sözlükbilimi çevrelerinde hazırlanmış ayrıntılı sözlükbilimi terimleri sözlükleri bulunmaktadır. Türk sözlükbiliminde terim birliğini sağlamak için dünyada sözlükbiliminde yol kat etmiş çalışmalardan hareket ederek terimleri anlamak ve Türkçeleştirmek gereklidir. Türkçeleştirilen terimlerin kavramları iyi karşılaması, konunun uluslararası kaynakları tarandığında da araştırmacılara büyük oranda kolaylık sağlayacaktır. Bu bildiride sözlükbiliminin uluslararası alanyazınından hareketle sözlükleri oluşturan temel yapıların tanımları yapılacak ve bu yapılara Türkçe terim karşılıkları önerilecektir.
Kırıkkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2022
Türk Dil Kurumu'nun 1970Kurumu'nun -1979 yılları arasında Batı Kaynaklı Sözcüklere Karşılıklar adlı çalışmaları Türkçe sözcük üretimi bakımından dikkat çeken çalışmalar arasında yer almaktadır. Bu çalışmalardaki sözcükler arasında terimler de bulunmaktadır. Bu bakımdan, Batı Kaynaklı Sözcüklere Karşılıklar çalışmalarının aynı zamanda Türkçede terim oluşturma ve terimbilim çalışmalarına yön verici özelliğe sahip olduğu düşünülmektedir. Bu çalışmada, yaklaşık on yıla yayılan metinlerde yer alan karşılık olarak önerilen terimlerin oluşturulma biçimlerinin incelenmesini amaçlamaktadır. İnceleme, terim oluşturma yöntemleri ile yapılacak olup aynı zamanda kimi çeviri stratejilerinden de yararlanılacaktır. Bu inceleme ile günümüzde terime ilişkin çalışmalar yapan araştırmacıların ve kurumların yanı sıra üniversitelerdeki dilbilim, çeviribilim ve mütercim-tercümanlık gibi terime ilişkin bir derse sahip olduğu düşünülen bölümlerdeki içeriklere farklı bir bakış açısı sunmak ve Türkçe terimleştirme konusuna ve uygulamalarına katkı sağlamak hedeflenmektedir. Ayrıca özel alan uzmanlarına, çevirmen adaylarına ve profesyonel çevirmenlere Türkçede terim oluşturma işlemine yönelik hem uygulamalı hem kuramsal olarak bir örneklem sunmak istenmektedir.
2024
Toplumların sosyal, siyasal, dinî yaşantıları ve gelişmişlik düzeyleri terim zenginliğiyle doğru orantılıdır. Türkçe, terim üretme yöntemleri oldukça zengin olan bir dildir. Sosyal yaşamlarındaki gelişimi dillerinden takip edebileceğimiz Türkler, bunun en güzel örneğini değişen dinî yaşantılarını dillerine yansıtarak gösterir. Türkler, tarih boyunca pek çok dini kabul etmiş ve bu dinlere ait terminolojiyi dillerinin imkânları çerçevesinde geliştirmiştir. Telif eserleri Türkçeye tercüme ederken terminolojiyi Türkçeleştirmeye önem vermişler ve dilin farklı üretim yollarını devreye sokmuşlardır. Dilin gelişimine paralel olarak terim üretme yöntemlerinin de gelişip gelişmediği araştırmanın çıkış kaynağını oluşturmaktadır. Kur'an'ın tercümeleri Türkçenin dini terminolojisindeki gelişimi gösterecek önemli bir veri kaynağıdır. Bu amaçla çalışmada Türkçenin ilk Kur'an tercümelerinden olan Türk İslam Eserleri Müzesi 73 numaralı eser (TİEM 73) ile eski Türkçenin devamı niteliğindeki Özbek Türkçesi ile kaleme alınmış tercüme ve tefsirler kapsam sınırını oluşturmaktadır. Çalışmada bu eserler karşılaştırmalı doküman analizi yöntemi ile ele alınmış ve alan yazında bir eksiklik olduğu tespit edilen dinî terimlerin oluşum yöntemleri bakımından incelenmesi amaçlanmıştır. Bu doğrultuda farklı yöntemlerle oluşmuş dinî terimlerin irdelenmesine öncelik verilmiş ve bunlarla ilgili çıkarımlarda bulunulmuştur. Türkçenin dinî terminoloji zenginliğinin ortaya koyulduğu çalışmada, Türkçe Kur'an tercümelerindeki dinî terimleri kapsayan ortak bir terminolojinin oluşmasının önemi vurgulanmıştır. Anahtar Kelimeler: TİEM 73, Özbek Türkçesi, Kur'an tefsirleri, dinî terim, terim oluşturma yöntemleri The social, political, and religious dimensions of cultures, together with their developmental status, are significantly connected with vocabulary richness. Turkish is a language that utilizes intricate mechanisms for term formation. The Turkish language provides a view into the evolution of religious practice in the country, offering insights into the social history of the region. Historically, the Turks have adopted multiple religions and have cultivated words pertaining to these faiths within the constraints of their language. In the translation of copyrighted works into Turkish, much attention has been devoted to utilizing Turkish vocabulary and employing various linguistic formation techniques suitably. The research commences by assessing whether the processes of terminology formation have progressed in tandem with the evolution of the language. The translations of the Quran, a textual source that has shaped Turkish views for about 1000 years, offer significant insights for examining the evolution of religious terminology in Turkish. The work focusses on TIEM 73, one of the earliest Turkish translations of the Quran, and the exegesis produced in Uzbek Turkish, a continuation Hakem Değerlendirmesi: Dış bağımsız.
Kelam" terimi Müslüman filozoflar tarafından, kelime, akıl ve delil anlamında "logos"un Arapça karşılığı olarak kullanılmıştır. İbn Rüşd'ün Yunanca "doğa hakkında tartışma" anlamına gelen ifadeyi "el-kelâmu't-tabi'i (doğa bilimi) ile karşıladığını, "fizikçiler" anlamına gelen kelimeyi ise bazen " ashâbu'l-kelâmü't-tabîî" bazen de "mütekellimûn, el-mütekellimûn fi't-tabi'yyât" olarak tercüme ettiğini görüyoruz (İbn Rüşd 1948: I, 101, 104; I, 8). "Konuşma" ve "söz" anlamına gelen kelamın, İslâm'ın ilk yıllarında, kader hakkında konuşanlarla (yetekellemûne fi'l-kader) ilgili olumsuz anlamda kullanıldığına dair yapılan açıklamalar belli bir dereceye kadar doğrudur. Böyle de olsa, Müslümanlar kelam terimine bu dönemde aşina oldular ve "kelam" artık yola çıkmıştı (Van Esse, 2000: 413). İlk dönem İmam Mâlik'in (ö. 795), "Allah'ın isimleri ve sıfatları, kelâmı, ilmi ve kudreti hakkında konuşanlar (yetekellemûne fîhi) ve Hz. Peygamber'in ashabının ve tâbíûnun sessiz kaldığı (bu) hususlarda sessiz kalmayanlar (yeskutûn)…" (Abdülhalim, 2007: 99) ifadesi daha hicri ikinci asrın ortalarında, merkeze yakın duran düşünce tarafından kelam terimine bir olumsuzluk yüklendiğini göstermektedir. Kelam ilminin bu isimle isimlendirilmesiyle ilgili başka bir görüş daha vardır ki özellikle bu kitapta ele aldığımız felsefe ve kelam ilminin birbiriyle olan ilişkisi bakımından oldukça önemlidir. Buna göre felsefeye bir meydan okuma olarak ortaya çıkan kelam öncelikle mantığı ön plana çıkardı ve mantık kelimesinde içerilen "söz"ü (kelamı) kendisine isim olarak seçti (el-Müderrisi, 1992,16). Kelamın felsefe karşısısında konumlanarak ona alternatif tümel bir bilgi dalı olarak ortaya çıkmasıyla ilgili daha ileri düzeyde araştırmalar yapılmasının gereği ortadadır. Buna rağmen kelam isminin, basit bir seçim olmadığı ve belli amaçlar güdülerek, düşünülerek belirlendiği ve düşünceye ilişkin önemli çağrışımları bünyesinde barındırdığı çok açıktır. Çünkü kelam doğrudan düşünme ile ilgili bir isimlendirmedir. 'Kelam ve nutk'un doğal kabiliyetleri aşarak akıl ve ruhla alakalı bir durum olduğunu biliyoruz. Çünkü konuşma dediğimiz şey, sadece insanın belli organlarının salim bir şekilde bir araya getirilmesinden ibaret olan fiziksel-biyolojik bir vaka değildir. Nasıl ki Allah dünya ile, varlık ile olan irtibatını kelam aracılığıyla kuruyor ve kelam aracılığıyla hem emri hem de 'halk'ı yerine geliyorsa, aynı zamanda insan da kelam ve kelime ile diğer tüm canlıların üzerine yükselmekte ve adeta dünyanın efendisi olmaktadır. Bir kelimeler ağı insanla dünyası arasına girmekte ve bu şekilde insan 'doğal' kapasitesinin üzerine çıkarak, dünya üzerindeki iktidarını kurabilmektedir. Kelam'ın şeylerin doğal durumunu aşarak araya girmesi soyutlamak içindir. Şeyler ancak kelam aracılığıyla size bir şey söyleyecek mecale kavuşur. Kelam bir durumun bitirilmesine ve sürdürülmesine müsade eder. Başka bir deyişle biz kelimelerle, "hâzır olan"ın, bize olan rahatsız edici yakınlığından kurtulurak, gaybın ve
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi, 2018
Kocatepe Beşeri Bilimler Dergisi, 2024
Current Debates on Social Sciences 2 Educational Sciences, linguistic Sciences and Philosophy, 2019
Türk Dilinde Artzamanlı ve Eşzamanlı Bakışlar, 2022
RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, 2023
Journal of Turkish Studies, 2017
Türk Dünyasında Terim Çalışmaları, 2023
Eskişehir Anadolu Üniversitesi Yay., 2017
Journal of Turkish Research Institute, 2005
Eskişehir Anadolu Üniversitesi Yay., 2017
Cumhuriyetin 100. Yılına Armağan Sosyal Bilimlerde Cumhuriyetin Birikimi ve Pamukkale Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, 2023
İletişim ve Medya Bağlamında Çevirmen Başvuru Kitabı, 2021
Yeni Medya Sözlüğü "Terimler ve Kavramlar", 2018
Çeviribilimden İzdüşümler 1, 2020