Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
Küreselleşme 20. yüzyılın en önemli olgularından biri olmuştur. Ancak devam eden tartışmalara rağmen, küreselleşmenin kazanç ve kayıpları üzerinde bir fikir birliğine varılamamıştır. Küreselleşmeyi iki önemli faktör etkilemiştir. Bunlardan birincisi, teknolojik yeniliklerden kaynaklanan özel sektördeki ulaşım ve haberleşme maliyetlerindeki azalma, diğeri ise gelişmiş ülkeler ve uluslararası kuruluşlar tarafından uygulanan politikaların etkileriyle ticaret, doğrudan yabancı yatırımlar ve sermaye akımları üzerindeki engellerin azalmasıdır. Hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde küreselleşmeye karşıt birçok fikir bulunmaktadır. Küreselleşmeye olan tepkilerin temel nedenlerinden biri, dış ticaretteki artışla birlikte bazı gruplarda işsizlik ve/veya gelir kayıplarının aynı anda ortaya çıkabilmesi, diğeri ise özellikle gelişmekte olan ülkelerde küreselleşme sürecinde iktisadi istikrarsızlıkların artabilmesidir. Bu kapsamda küreselleşme hem dünya gelirinin ülkeler arasında, hem de ulusal gelirin dağılımında önemli bir rol oynamaktadır. Dolayısıyla bu çalışmanın amacı, küreselleşmenin yoksulluk ve gelir eşitsizliği üzerindeki etkilerini gelişmekte olan ve gelişmiş ülke deneyimleri çerçevesinde değerlendirmektir. One of them is decreasing in transportation and communication costs for private sector, which result from technological innovations. And the other is decreasing barriers on trade, direct foreign investments and capital flows by which affects of the politicies implemented by developed countries and international organizations.
ÖZET Türkiye'de 24 Ocak kararları çerçevesinde 1980 sonrası dönemde uygulanan ekonomi politikalarıyla ithal ikameci sanayileşmeden, ihracata dayalı sanayileşmeye yönelinmiştir. Böylece karşılaştırmalı üstünlükler ve sahip olunan faktör donanımı koşullarını dikkate alan bir sanayileşme stratejisi uygulanmaya başlanmıştır. Ekonomi politikalarındaki bu köklü dönüşüm bir çok alanda olduğu gibi, belki de en fazla, gelir dağılımını etkilemiştir. Gelir dağılımını, genel olarak, fonksiyonel, sektörel, bölgesel ve kişisel gelir dağılımı olarak incelemek mümkündür. Birbirinden farklı olarak algılanıyor olsalar da, bu dağılım türleri arasında, özellikle de Türkiye örneğinde, çok yakın bir ilişki bulunmaktadır. Nitekim, bu dağılım türlerinde birinde ortaya çıkan değişme diğer gelir dağılımı türlerini de etkilerken, kendisinde ortaya çıkan değişme de zaten diğerlerindeki değişmeden kaynaklanmaktadır. Bu şekildeki çok yönlü nedensellik ilişkilerinin varlığı, gelir dağılımını düzenlemeye yönelik politikalarda bu noktanın özellikle dikkate alınmasının önemine işaret etmektedir. Yukarıda ifade edilen önemine paralel olarak hazırladığımız çalışmanın temel amacı, gelir dağılımı türleri arasındaki ilişkileri teorik ve Türkiye genelinde ortaya koyarak, halen ülkemizde oldukça bozuk olan gelir dağılımının düzenlemesine yönelik politika seçeneklerini ortaya koymaktır. Anahtar kelimeler: Gelir dağılımı, gelir dağılımı türleri, gelirin yeniden dağılımı ABSTRACT Generally, income distribution is approached as functional, sectorel, regional and personel income distribution. Even if they are percepted as different from each other, there exists a close relationship between these different types of income distribution, particularly in the case of Turkey. As a matter of fact, not only a change in one type of income distribution would cause changes in the other types, but also the initial change itself would have had origins from changes in the others. The very presence of such multi-directional causality * Dokuz Eylül Üniversitesi ĐĐBF
TÜRKIYE’DE VERGILERIN GELIR DAĞILIMI ÜZERINE ETKILERI, 2021
Uluslararası standartlara göre Türkiye çok fazla vergi geliri toplayamayan ülkeler arasındadır. OECD verilerine göre 2018 yılında toplam vergi gelirlerinin GSYİH’ya oranı ülkemizde sadece yüzde 24 civarındadır. (Aynı oran Fransa’da yüzde 46, İtalya’da yüzde 42 seviyelerindedir.) Bu payın, 2009 Mart ayında arttığı, 2011 yılında da yüzde 26 seviyesine ulaştığı görülmektedir. Bu çalışmaya konu olan Hanehalkı Bütçe Anketlerinde yer alan hanehalklarının eşdeğer toplam gelirleri1 içinde eşdeğer toplam vergilerin payı ise yüzde 17 seviyesindedir.
Son yıllarda üzerinde birçok alanda sıkça tartışmaların yapıldığı küreselleşme kavramına ekonomik bir perspektiften bakılacak olursa, küreselleşmenin ulus devlet anlayışına, işgücü piyasalarına, ülkelerin kalkınmalarına ve büyümelerine olan etkilerinin literatürde geniş yer bulduğu görülmektedir. Söz konusu tartışma konularının önemlilerinden birisi de küreselleşmenin gelir dağılımına olan etkileri üzerinedir. Küresel gelir dağılımında eşitsizliğin ne olduğu, eğer eşitsiz bir gelişim söz konusuysa buna hangi faktörlerin neden olduğu ve söz konusu eşitsizliğin nasıl giderilebileceği ile ilgili literatürde farklı tartışmalar söz konusudur. Bu çalışmada da küresel gelir dağılımındaki gelişmeler, küresel gelir dağılımındaki eşitsizliği ölçen yeni bir endeks yardımıyla incelenmiştir. Elde edilen bulgulara göre küresel gelir dağılımındaki eşitsizlik, 2008 küresel finansal kriziyle birlikte az da olsa azalma eğilimine girse de 1980’li yıllardan bu yana önemli ölçüde artmıştır.
Gelir Dağılımı ve Çözümünde Yeni Arayışlar, 1998
Şüphesiz insanlık tarihinde önemli olan bir çok şeyin arasında üretim ve mübadele de ayrı bir konuma sahiptir. Bu hususlar endüstri devrimiyle, yani kitlesel üretimle beraber daha da önem kazanmıştır. Bu sebeple hangi malların üretileceği? Nasıl üretileceği? Ve kimler için üretileceği? Sistem farkı gözetilmeksizin ekonomik sorunların temelini teşkil etmiştir. Malların kimler için üretileceği sorununun cevabını sosyalist sistemler ekonomik eşitliği esas alarak merkezi idareyle düzenlerken, piyasa ekonomisini benimseyen liberal sistemlerde fiyat mekanizması çözüm arzetmiştir.
Maliye Bilim Dalı Pınar TANRIVERDİ Danışman: Doç.Dr.Abdülkadir IŞIK Ekim, 2007 DENİZLİ TEŞEKKÜR İlk olarak çalışmam süresince yol göstericiliği ve önerileri ile beni destekleyen danışmanım Doç. Dr. Abdülkadir Işık'a tezime yapmış olduğu katkılardan dolayı teşekkür ederim. Babama, gerek mesleki tecrübeleri ile çalışmama yaptığı katkılardan dolayı gerekse sadece tez aşamasında değil ömrüm boyunca bana karşı gösterdiği sabır ve sevgi için teşekkür ederim. Kardeşim Neriman Tanrıverdi'ye gerekli kaynakları toplamamda yapmış olduğu yardımlar için ve eşime çalışmalarım süresince beni yalnız bırakmadığı için teşekkür ederim. i ÖZET GELİR DAĞILIMI ve VERGİLERİN GELİR DAĞILIMI ÜZERİNE ETKİSİ Tanrıverdi, Pınar Yüksek Lisans Tezi, Maliye ABD Tez Yöneticisi: Doç.Dr.Abdülkadir IŞIK Ekim 2007, 123 Sayfa Bu çalışmanın amacı, vergilerin gelir dağılımı üzerine etkisini araştırmaktır. Çalışmada öncelikle gelir dağılımı, bu güne kadar geliştirilen teorilerle tanımlanmış daha sonra vergi sistemleri ve yapıları araştırılarak gelir dağılımı üzerindeki etkileri Türkiye ve dünya ülkeleri baz alınarak açıklanmıştır.
DENETLENMEDEN DERECELENDİRME: KREDİ DERECELENDİRME KURULUŞLARI, 2017
Dünya ekonomisi tasarruf fazlası olanlarla tasarruf ihtiyacı olanlar arasında yapılan ticaretin bir bütünüdür. Bu ticaretin en önemli unsurlarından biri de fon akımlarıdır. Özellikle son iki çeyrekte bu fon akımları gelişmekte olan ülkeler açısından hayati önem arz etmeye başlamıştır. Bir yandan büyümelerini finanse etmek bir yandan da çağın gerektirdiği altyapı yatırımlarını uygun şekilde yapabilmek için bu ülkeler dış kaynak ihtiyacı içindedirler. Kredi derecelendirmesi veya kredi değerlendirmesi, bir kişi, şirket veya hatta bir ülkenin kredi itibarının belirlenmesidir. Kredi derecelendirmesi, bir borçlunun kredi geçmişi hakkında yapılan bir değerlendirme olabileceği gibi, potansiyel bir borçlunun borcunu geri ödeyebilme yeteneğinin bir değerlendirmesi de olabilir. Uluslararası piyasalarda ülkeler için ise derecelendirme kavramı, açılacak kredilerin, zamanında ve tam olarak geri ödenmesi ihtimali hususunda uluslararası sermaye piyasalarındaki ölçütlere uygun ve objektif bir ölçü sağlamak amacıyla, borçlunun ihraç ettiği menkul kıymetlere yatırım yapılması halinde, yatırımcının bundan dolayı yükleneceği riskin belirlenmesidir. ** Derecelendirmede objektif unsurların yanı sıra kredi komiteleri tarafından yapılan sübjektif değerlendirmelerin kamuoyuyla yeterince paylaşılmadığı görüşü, 2001 yılından bu yana yanlış kredi notu verilmesine bağlı iflas eden şirketlerin olması ile perçinlenmiştir. 2001 yılında ABD'de yaşanan Enron skandalı, 2002 yılında yaşanan Worldcom, 2003 yılında Parmalat ve yakın tarihte Lehman Brothers'ın batmasının ardından, bu firmaların çöküşünden çok kısa bir süre önce verilmiş olan yüksek kredi dereceleri ile kredi derecelendirme kuruluşlarına duyulan güveni önemli ölçüde sarsmıştır. *** Bu çalışmada kredi derecelendirme kavramının tarihsel gelişimi ve şu an ki metodolojisi incelenecek belli başlı derecelendirme kuruluşların gelişimleri ve faaliyet sahalarından bahsedilecektir. Bu kuruluşların ekonomiye etkileri ve Türkiyenin kredi derecelendirme kuruluşları ile olan "durağan" olmayan ilişkisi üzerine durulacaktır. Kredi derecelendirme kuruluşlarının yaptığı değerlendirmeler üzerine yapılan kritikler çalışmanın esas konusudur. Son bölümde ise dünya ekonomi çevrelerinde görülen rahatsızlıklar ve içsel çözüm önerileri ile Türkiyeye özel alternatifler üzerinde durulmuştur. ABSTRACT The world economy is a collective of trade between those with more savings and those with savings. One of the most important elements of this trade is fund flows. Especially in the last two quarters, these fund flows have begun to be of vital importance in terms of developing countries. On the one hand, these countries are in need of outsourcing in order to finance their growth and to make the infrastructure investments required by the times. * Nişantaşı Üniversitesi, Yrd.Doç.Dr.
sbe.deu.edu.tr
Türkiye'de gelir dağılımı eşitsizliği son 10 yıllık dönemde gündemde sıkça tartışılan bir konu olmuştur. Bu çalışmada Türkiye'de genel gelir dağılımı analiz edilmektedir. Çalışmada DİE'nün yayımladığı hanehalkı bütçe anketlerinden ve diğer ilgili verilerden yararlanılarak fonksiyonel, kişisel, sektörel ve bölgesel gelir dağılımları değişik yıllar için karşılaştırılarak incelenmiştir. Çalışma sonucunda kişisel gelir dağılımında bir iyileşme eğilimi görülse de bu iyileşme çok da büyük boyutlarda değildir. Ayrıca bu iyileşmenin nedenleri de iyi araştırılmalıdır. Çünkü, paylaşılan gelir miktarının azalması ve devlet eliyle yapılan transfer harcamalarını artması gelir dağılımındaki iyileşmenin kaynağı olarak görülebilir. Gelir dağılımındaki düzelme sürdürülebilir ve sağlıklı bir düzelme olarak görülmemektedir. Fonksiyonel gelir dağılımı açısından, kentsel-kırsal alan gelir farklarının azaltılması, dolayısyla kırsal alanda yeni iş imkanları yaratılması, göçün engellemesi, mevcut eğitim kalitesi farklılıklarının giderilmesi ve kırsal alanlarda tarıma dayalı sanayi kuruluşları kurulması gerekmektedir. Sektörel bazda tarım sektöründe çalışan kesimin verimlerinin artırılması ancak bu sektörde istihdam fazlası var ise bunların hizmet ve sanayi sektörüne kaydırılması sağlanmalıdır. Bölgesel olarak da Doğu bölgelerimizin kalkınması için acil yeni ve verimli projeler üretilmelidir.
“Gelir Vergisi ve Kurumlar Vergisi Çözümlü Sorular” kitabının amacı Maliye bölümlerinde verilen Türk Vergi Sistemi I (Gelir Vergisi ve Kurumlar Vergisi) dersi için çözümlü soruları içeren yardımcı kitap ihtiyacını karşılamaktır. Özellikle öğrencilerimizin vergi hesaplamaları örnek sorularının ve çözümlerinin yer aldığı kaynak taleplerinden yola çıkılarak bu boşluğu doldurmak temel gayemiz olmuştur. Her ne kadar sorular ve çözümler defalarca gözden geçirilmiş olsa da kitabın bu ilk baskısında yine de gözden kaçan hatalar ve eksiklikler olacaktır diye tahmin ediyor, hata ve eksikliklerin kıymetli öğrencilerimiz ve değerli Hocalarımızın geri dönüşüyle ikinci baskıda giderileceğini ümit ediyorum. “Gelir Vergisi ve Kurumlar Vergisi Çözümlü Sorular” kitabı iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde öncelikle Gelir Vergisi ile ilgili temel bilgilerin açık uçlu sorular ile öğrenciye kavratılması amaçlanmıştır. Daha sonra Gelir Vergisi ile ilgili çözümlü sorular yer almaktadır. Ayrıca bu bölümün sonunda “Kazanç Türlerine Göre Özet Bilgiler”, “Gelir Vergisi İle İlgili Güncel Tutarlar ve Oranlar” ve “Gelir Vergisi Hesaplamaları ile İlgili Özet Bilgiler” de yer almaktadır. İkinci bölümde Kurumlar Vergisi için hazırlanmış açık uçlu sorular ve cevapları bölümün devamında ise çözümlü Kurumlar Vergisi soruları yer almaktadır.
Giriş Bu çalışmada küreselleşmenin yerel ekonomiler üzerine etki-leri istihdam açısından tartışılmıştır. Küreselleşmeyi, atom çekirdeğine benzetmek mümkündür. Kavram olarak yeni ol-masına rağmen, süreç olarak eski bir olguyu ifade eden bu yeni düzen, aslında, işgücü piyasası üzerindeki parçalayıcı et-kisi bakımından atom çekirdeğine benzemektedir. Küreselleş-menin hızlanması merkez ve çevre ülkeler arasındaki etkileşi-min artmasına, uluslararası uzmanlaşmanın yardımıyla da çevre ülkeler aleyhine daha düşük katma değerli üretime ve/veya çevre ülkelerde düşük ücretle çalışmaya yol açan bir modelin ortaya çıkmasına yol açmaktadır.
gelir paylaşımlı inşaat sözleşmesi üzerine
1976
Bu kısa çalışmanın amacı, Türkiye imalat sanayii üzerine yapılmış bilimsel araştırmaların, ücretler ile istihdam, fiyatlar ve gelir dağılımı arasındaki ilişkiler konusundaki bulgularını özetlemek ve değerlendirmektir. Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı Çalışma Sorunları Özel İhtisas Komisyonu çalışmaları için hazırlanmıştır (1976).
Türkiye'de gelir dağılımına ilişkin veriler, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yapılan " Gelir ve Yaşam Koşulları Anketi " aracılığıyla elde edilmekte ve kamuoyuna duyurulmaktadır. TÜİK, gelir dağılımı sonuçlarını hem hanehalkı kullanılabilir gelirine hem de eşdeğer fert kullanılabilir gelirine göre hesaplamaktadır. 2006-2017 dönemine ilişkin veriler, TÜİK web sitesinde yer almaktadır.
Turkish Studies-Economics,Finance,Politics, 2019
This article was checked by iThenticate.
Tercüme, ‘Alem’ul Kütüb neşri olan Mecmû’atu Resâili İbni ‘Âbidin isimli eserin II. cilt, 57-67. sayfaları arasında bulunan “ تنبيه الرقود علي مسائل النقود = Para Konusunda Uyuyanların Uyandırılması” isimli risale esas alınarak yapılmıştır.
Günümüz mali yapılarında adalet ve etkinlik arasındaki çatışma henüz tam çözülebilmiş değildir. Maliye politikasının temel amaçlarından birisi olan gelir dağılımında adaleti sağlama amacı çoğu zaman ikincil plana itilerek, büyüme hedefine yönelik olarak etkinlik ön plana çıkmıştır. İslam mutlak bir eşit mülkiyet anlayışını benimsememekle birlikte yüksek ve düşük gelir grupları arasında uçurumların olmasını da onaylamamaktadır. Farklı gelir gruplarının bir arada yaşaması temeline dayanan bir yapı olarak gelir dağılımında adaletin sağlanması ve dolayısıyla sosyal barışının tesisi tarihsel süreç içerisinde İslami devlet anlayışının öncelikli hedefi olmuştur. Geçmişten günümüze İslam medeniyetlerinin mali yapıları incelendiğinde İslam dininin temel iktisadi prensipleri doğrultusunda şekillendikleri gözlenmektedir. Bu yapı içerisinde yer alan zekât, faizsiz finansman yöntemleri ve vakıflar-sandıklar gibi kurumlar gelir dağılımı adaletinin gerçekleştirilmesini sağlayan temel unsurlar olarak yer almaktadır. Çalışmada söz konusu unsurların İslam devletlerinin maliye sistemlerindeki yeri ve uygulama
Özet Ekonomik problemlerin temeline inildiğinde adil gelir dağılımının olmaması ve fakirlik problemi ile karşılaşılır. Her ekonomik sistem gelir dağılımının tüm tolumun ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde nasıl düzenleneceği ile ilgilenir. Böylece oluşabilecek problemlerin önlenmesi ve toplumsal kalkınma amaçlanır. İslam, hayatın her yönüne hitap eden bir dindir. İslam hukuku içerisinde farklı iktisadi düzenlemeler de bulunmaktadır. Burada temel amaç, servetin belirli ellerde toparlanmaması, bir güç haline gelmemesi ve gelirin tüm topluma yayılmasıdır. Bunlar arasında ibadet kapsamında zekât, kefaret ve nafaka gibi zorunlu, sadaka gibi teşvik edilen düzenlemeler; muamelat kapsamında ticari işlemler ile lüks ve israfın önlenmesi gibi ahlaki çözümler bulunmaktadır. Özellikle devlet kontrolü ve Beytülmal (Hazine) aracılığıyla toplanan servet, ihtiyaç sahiplerine dağıtılır. Birer kurum olarak nitelenebilecek bu işlemler sonrasında maddi birikimler yine belirli kişilerin elinde toparlanırsa, miras ve vasiyet düzenlemeleriyle kesin olarak dağılım gerçekleştirilmiş olur. Bu hukuki düzenlemelerle adil bir gelir dağılımı ve fakirlik probleminin çözümü hedeflemiştir. Böylece toplumsal sınıflar arasında oluşabilecek gelir düzensizliği ve sonucunda ortaya çıkabilecek huzursuzluklar önlenmeye çalışılır. Abstract Economic problems derive from lack of a fair distribution of income and poverty. Every economic system attends to how distribution of income to be made in order to meet the needs of the entire society. Such distribution of income would prevent any possible problem from occurring and pave the way for the social development. Islam, a religion addressing to every aspect of life has in its law system various economic arrangements. The main purpose in all economic arrangements in Islamic Law is to distribute income within the entire society by preventing the wealth from accumulating in the hands of certain people and thus giving to them a power against the other groups or individuals. Some of these arrangements are obligatory, such as zakat (giving alms), kaffara (paying expiation), nafaqa (spending for all household expenses), and some are encouraged such as sadaqa (donation). There are also precautionary measures against luxurious or lavish spending in commercial transactions. In particular, the wealth amassed by the supervision of the state or Bait al-mal (treasury) is distributed to the people in need. In case wealth accumulates at the disposal of certain people after these processes, each of which may be regarded as institution are completed, distribution is decisively realized through the regulations of inheritance (mirath) and will (wasiyya). By means of these legal regulations, a fair distribution of income is achieved and poverty is substantially eliminated. Thus income inequality among social classes and its possible result, unrest in the society is precluded.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.