Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2003, İçsel Büyümenin Kaynakları Demir ve Üzümcü
…
23 pages
1 file
Özet: Temel girdileri işgücü ve fiziki sermaye olan neo-klasik büyüme modeline (Solow-Swan) göre, azalan verimler yasası gereği gelişmiş ülkeler zamanla durgun duruma girmekte ve gelişmekte olan ülkeler onları yakalamaktadır. Oysa pratikte, gelişmiş ekonomiler daha istikrarlıdırlar ve büyümeye devam etmektedirler. İçsel büyüme modelleri teori ile pratik arasındaki bu çelişkiyi bilgi, teknolojik gelişme, beşeri sermaye, işbölümü ve uzmanlaşma, ölçek ekonomiler, dışsallıklar ve yayılma etkilerini içselleştirerek aşmışlardır. İçsel büyümenin kaynaklarının tanıtıldığı bu çalışmada, beşeri sermayenin büyümeye katkısı, Türkiye 1963-2001 örneğinde, en küçük kareler yöntemiyle test edilmiş ve pozitif katkı bulunmuştur.
Osmanli Mirasi Arastirmalari Dergisi
Bu çalışma, Bursa Mısrî Tekkesi'nin son postnişini Şemseddin Mısrî tarafından kaleme alınan Bahâr-ı Şemsî'de yer alan biyografi sahiplerinin doğum ve vefat tarihleri, mezarlarının bulunduğu yer ve varsa mensubu bulundukları tarikatı konu edinmektedir. Adı geçen eser, müellifin oluşturmayı düşündüğü üçlü biyografi serisinin sonuncusudur. Bu serinin ilk halkası, kendisinin de mensubu bulunduğu Mısriyye tarikatının pîri, Niyâzî-i Mısrî menakıbnamesi olan Gülzâr-ı Mısrî, ikinci halkası Bursa dergâh ve zaviyelerine ayrılan Yâdigâr-ı Şemsî, sonuncusu ise 1846 yılından sonra Bursa'da bulunan ancak başka eserlerde hâl tercemeleri zikredilmeyen şeyh, âlim, müftü, şair, musikişinas, hattat, doktor, meczub-ı ilahî, paşa, şehir eşrafı ve sanatkârlarının hâl tercemelerini içeren Bahâr-ı Şemsî'dir. Bahâr-ı Şemsî, kendisinden önce kaleme alınan biyografik türlere kıyasla günümüz Türkçesine daha yakın bir dile sahip olması, haklarında bilgi verilen şahısların pek çoğunu müellifin bizzat tanıması ve bu kişilerle ilgili birçok evrakın bizzat kendisinde bulunması gibi sebeplerden vefat gerek Türk edebiyatı gerekse tasavvuf tarihinin mühim vefeyatnameleri arasında gösterilebilir.
Osmanlı, Klasik, Divan Şiiri, Şiir, Mecmua, Cönk, Kaynak, Tezkire, Şiir Mecmualarının Kaynakları Üzerine
Ankara Üniversitesi Türk İnkilap Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, 1998
Kuvayi Milliyede lojistik destek, devlet imkanlarından çok halka da-yanan bir özellik arz etmekteydi. Düzenli bir ordu gibi, kadrosu per-soneli, silah ve cephanesi olmayan Kuvayi Milliyenin ikmalide akıcı ve planlı değildi. Gerek, örgütlenirken silahlandırmak ve donatmak ve gerekse, sonradan yapılacak bütünleme için önceden hazırlanmış ihti-yaç maddeleri stoku yoktu. Elinde Birinci Dünya Harbinden kalan dağı-nık bir hâlde bulunan çeşitli ikmal maddeleri silah ve cephane bulunmak-taydı 1. İtilaf Devletleri, Mondros Mütarekesinin maddelerine istinaden ülke-nin en önemli merkezlerini ve ulaştırma şebekelerini işgal etmiş ve Türk Ordusunun silah, cephane ve malzeme depolanna el koyarak orduyu ta-mamen bitkin bir hâle getirmişlerdi. Bu devletlerin büyük baskılan ve Osmanlı Hükümetinin tesirsiz hâle gelmesi düşmana cesaret vermiş ve hep birden harekete geçerek yurdu bölüşmek çabasına girmişlerdi. Fakat artık tahammülü kalmayan Türk halkı silaha sanlmış, düşmanla kahra-manca çarpışmaya başlamıştı. Bu dönemde Kuvayi Milliyenin lojistik destek ihtiyacı olan yiyecek; silah, mühimmat ikmal maddeleri en başta gelmekte idi. Yunan ordusu Ayvalık, Soma, Akhisar, Salihli ve Aydın bölgelerinde ayn ayn cepheler kurmuştu. Bu cephelerde çarpışmalar devam etmekte ve ikmal maddelerine olan ihtiyaç gün geçtikçe artmıştır. Cephenin kuzey kesimi 14. Kolordu ve 6İnci Tümen depolanndan; Salih-li cephesi, Alaşehir ve Afyon depolanndan; Aydın bölgesi 57nci Tümen tarafından ikmal ediliyordu. t.
Bitlis Eren Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2019
Ulus markalama, ülkelerin günümüzün küresel rekabet koşulları içinde daha fazla turistik cazibe kazanmak, insanlardan olumlu tepkiler almak, ihracatlarını arttırmak, dış yatırım ve kalifiye iş gücü çekmek için kendilerini tanıtmaları, farklılaştırılmaları yani markalaşmaları süreçlerini ifade etmektedir. 1996 yılında ilk kez Simon Anholt tarafından alanyazına kazandırılan ulus markalama kavramı görece yeni bir kavram olmasına karşın neredeyse bütün ülkelerin ilgi odağı olmuş ve farklı gelişmişlik düzeylerindeki birçok ülke tarafından ulus markalama kampanyaları uygulanmıştır. Bu çalışmada ulus markalama kavramı, kavramın tanımı ve beslendiği kaynaklar çerçevesinde konu hakkında ileride yapılacak çalışmalara ışık tutması amacıyla ele alınmıştır. Çalışmada, ulus markalama kavramı tanıtılmış, ulus markalamanın beslendiği dört temel alan olan menşe ülke çalışmaları, yer markalama, kamusal diplomasi ve ulusal kimlik çalışmaları kavramla ilişkileri, benzerlik ve farklılıkları bakımından incelenmiştir.
Türk Hukuk Tarihi Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 2023
Konargöçer toplumların hukuki birikimleri ön yargılar ve eksik sorulan sorular sebebiyle yanlış ve kusurlu anlaşılmıştır. Konargöçer toplumu devlet öncesi (eşitlikçi) olarak gören araştırmacılar, hukuktan mahrum olduklarını, sosyal düzeni her eşitlikçi toplumda olduğu gibi sosyal yaptırım yoluyla sağlamaya çalıştıklarını düşünür. Oysa konargöçer toplumlar tarih öncesi devirlerde boylar hâlinde örgütlenmeye başlamışlardır ve boylar -bilhassa Batı’da kalıplaşmış ön yargıların aksine- devletin bozkırdaki ilk formudur. Kurumsal yargı ortaya çıkmış, sosyal yaptırımın yerini hukuk almıştır. Diğer taraftan konargöçer hukuka dair araştırmaların “töre” kavramının anlamı hakkındaki spekülasyonlara sıkışmış olması sebebiyle hukukun kaynaklarını, nasıl şekillendiğini ve çeşitlendiğini, boylar üstü nitelikteki bozkır devletlerinin (Hun, Rouran, Gök Türk, Uygur, Oğuz, Moğol vb.) yasama-yürütme-yargı ilişkilerini nasıl teşkil ettiklerini ve hukuk birikimlerinin özelliklerini araştırmada zaaf oluşmuştur. Konargöçer toplumlarda hukukun insan-doğa ilişkisini de içermek kaydıyla yaşam tarzından kaynak aldığı anlaşılacaktır. Hayvancılık, avcılık, silah kullanma, göç ve yolculuk toplum yaşamını düzenleyen kurallar içinde en önemli temalardır. Bu çerçeveye yerleştirilebilecek olan bir başka kaynak ise inançtır. Bozkır imparatorlukları kurulurken egemen oldukları sahada mevcut hukuku büyük oranda onaylıyor, bazı eklemeler ve yenilikler yapıyorlardı. Bağlı boyların yahut farklı etnik grupların hukuklarına da yerel düzeyde yürürlük veriyorlardı. Bu bakıma hukuk birliği olmadığı düşünülebilir. Kuruluş sürecinde şekillenen hukuk düzeninin değiştirilmemesinin öğütlendiği anlaşılıyor. Fakat zamanla değişiklikler olduğu, yeni hükümler eklendiği veya bazı hükümlerin değiştirildiği görülüyor. Hükümdar, kurultayın onayıyla yeni hükümler koyabiliyor yahut mevcut hükümlerde değişiklik yapabiliyordu.
Ege Academic Review, 2011
499 1 Arş.Gör., Ege Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İktisat Bölümü, [email protected] 2 Prof. Dr., Ege Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İktisat Bölümü, [email protected] EGE AKADEMİK BAKIŞ / EGE ACADEMIC REVIEW ÖZET Bu çalışma Türkiye ekonomisinde 1985-2002 döneminde endüstriyel büyümenin kaynaklarını belirlemeyi ve analiz etmeyi amaçlamaktadır. Bu amaçla, 1985-2002 döneminin tamamı ile 1985-1990 ve 1990-2002 altdönemlerinde endüstriyel büyümenin kaynakları Syrquin yapısal ayrıştırma modeli ile belirlenmiştir. Talep yönlü bir yaklaşıma dayanan Syrquin Modeli, endüstriyel büyümeyi dört kaynağına ayrıştırmaktadır: i) yurt içi nihai talepteki artış, ii) ihracat artışı, iii) ithal ikamesi ve iv) teknolojik gelişme (girdi katsayılarındaki değişme). Bu çerçevede, 25 sektör için elde edilen sonuçlar sekiz ana sektör ve ekonomi genelinde toplulaştırılmış ve alt dönemler itibariyle karşılaştırılmış ve genel eğilimler saptanmıştır. Bulgular 1980 sonrasında uygulanan dışa açık sanayileşme politikalarının kısa dönemde etkili olamadığını, uzun dönemde ise göreli olarak daha etkili olmakla birlikte, özellikle aragirdi kullanımında dışa bağımlılık sorunu yarattığını göstermektedir. Anahtar Kelimeler: Türkiye ekonomisi, girdi-çıktı analizi, ayrıştırma modeli, endüstriyel büyümenin kaynakları ABSTRACT This study aims to determine and analyze the sources of industrial growth in Turkish economy for the period 1985-2002. For this purpose, sources of industrial growth were calculated by Syrquin Decomposition model for the period of 1985-2002 and for two subperiods, namely 1985-1990 and 1990-2002. Syrquin Model, which is based on demand side approach, decomposes industrial growth into four sources: i) domestic demand expansion, ii) export expansion, iii) import substitution, and iv) technological change (change in input coefficients). Within this framework, the results were obtained for 25 sectors and aggregated into 8 main sectors and whole economy. The empirical results suggest that export-led growth policies implimented after 1980 were mostly ineffective in the short run, and relatively more effective in the long run, at the cost of higher import dependency in input use.
2018
Dogu Anadolu cografyasinin en onemli kultur bolgelerinden biri olan Yukari Firat Havzasi’nda yer alan Bingol ve cevresi, her ne kadar gunumuzde arkeolojik arastirmalarin hedefi olamamissa da ozellikle sahip oldugu obsidiyen agirlikli hammadde potansiyeli sayesinde tarih oncesi donemlerde insanoglunun dikkatini cekmis ve yerlesim gormus ozel bir alandir. Bu calisma ile Firat’in en buyuk kollarindan biri olan Murat Nehri’nin yani basinda yer alan zengin kaynaklari ile tum Yakin Dogu cografyasini etkisi altina alan ve kulturlerle her daim etkilesim icerisinde olmasini saglayan Bingol obsidiyen kaynaklarinin, Neolitik Donem’den baslayip Tunc Caglara kadar devam eden surecte ticari iliskilerde ne denli oneme sahip oldugunun altinin cizilmesi amaclanmaktadir.
GIDA / THE JOURNAL OF FOOD, 2018
Bir heteropolisakkarit olan pektin; kıvam verici, jelleştirici, emülsifiye edici ve stabilize edici özelliklere sahip olmasından dolayı gıda endüstrisinde katkı maddesi olarak kullanılmaktadır. Ticari pektinler, genellikle turunçgil kabuğu, elma posası ve daha az oranda şeker pancarı posasından üretilmektedir. Pektinin, posa veya kabuklardan ekstrakte edilmesinde kullanılan en yaygın ve geleneksel yöntem asitle ekstraksiyondur. Son yıllarda, pektin kaynaklarının yetersiz olması ve asit ekstraksiyonunun dezavantajlarından dolayı hem yeni kaynak hem de yeni ekstraksiyon yöntemi araştırmaları önem kazanmıştır. Özellikle, meyve ve sebze işletmeleri artıklarının değerlendirilmesi amacıyla nar, üzüm, havuç gibi yeni hammadde kaynakları ile ekstraksiyon verimini artıracak mikrodalga destekli ekstraksiyon, ultrasonik destekli ekstraksiyon ve subkritik su ekstraksiyonu gibi yenilikçi teknolojilerin kullanımı çalışmalarda yer edinmiştir. Bu derleme kapsamında, son yıllarda dikkat çeken farklı pektin kaynakları ve ekstraksiyon yöntemleri derlenmiştir.
Turk Kulturu Ve Hacı Bektas Veli Arastırma Dergisi, 2007
Ali Nihat Tarlan"ın önemli eserlerinden biri olan Fuzûlî Divanı ġerhi"nde, bilemediğimiz sebeplerden dolayı kaynakça yer almamıĢtır. Bu çalıĢmada, yazarın beyitlerin yorumunda tasavvufî mecazlara verdiği anlamlar ile, diğer tasavvufî kaynakların verdiği karĢılıklar mukayese edilerek eserin kaynakçası tespit edilmeye çalıĢılmıĢtır. Eserin, yararlanılmıĢ olması muhtemel yedi kaynağına ulaĢılmıĢtır.
DergiPark (Istanbul University), 2004
ÖZET "Siyaset" kelimesinin bir çok farklı lügat anlamı olmakla birlikte, günümüzde daha ziyade, kamu düzenini sağlamak için yapılan faaliyetler veya devletler arası ilişkileri düzenleyen bilim anlamında kullanılmaktadır. Geçmişte İslam dünyasında devlet yönetimi ve hükümdarlara dair yazılan eserlere genel olarak "Siyasetnâme" adı verilmektedir. Siyasetnâmeler, dönemin hükümdar ve devlet adamlarına pratik tavsiyelerde bulunmak ve adaletli bir yönetim oluşturmalarını sağlamak amacıyla yazılan siyasî, ahlakî ve dinî içerikli eserlerdir. İslam dünyasında VIII. yüzyılın ortalarından itibaren yazılmaya başlanan Siyasetnâmelerin ilk kaynaklarını önceki kültür ve medeniyetlere dair eserler ile, yönetim sanatına dair tecrübeler oluşturmaktadır. Tarih ve Siyasetnâme yazarları, başta Fars tarih ve siyaset geleneği olmak üzere, Hind hikmetinden ve Yunan filozoflarının ideal devlet düşüncesinden esinlendiler. Siyasetnâmelerin klasik kaynaklarını; İran krallarının hayat hikayelerini anlatan Hudaynâme ve Âyinnâme gibi eserlerle, Abbâsîlerin ilk devirlerinde idarecilik görevi yapan Bermekîler ve İbnü'l-Mukaffa gibi Fars kökenli devlet adamlarının eserleri; Hind filozof ve krallarının siyasi kuralları ve ahlakî uygulamaları; Sokrates, Platon ve Aristoteles gibi Yunan filozoflarının ideal devlet kuramına dair görüş ve sözleri; İslam öncesi Arap krallarının hikayeleri ve siyasi tecrübeleri ile Uzak Doğu Çin kültürüne mensup filozof ve kralların siyaset sanatına dair bilgi ve tecrübeleri oluşturmaktadır. O devirde mevcut olan bu malzemeler, müslüman bilginler tarafından İslami anlayışla sentezlenerek Siyasetnâme türü eserlerin ilk kaynaklarını oluşturmuşlardır.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
DergiPark (Istanbul University), 2014
Coğrafya dergisi, 2014
Ceren Yayıncılık&Kitabevi, 2017
Yaralısın'ın Kaynakları Üzerine Biyografik Okuma
Türk kültürü incelemeler dergisi, 2023
GELENEKSEL KONUTLARDA İÇ MEKAN TASARIM ÖĞELERİ, 2023
Korkutata Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 2023