Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2002, Güncel Dini Meseleler Birinci İhtisas Toplantısı
…
28 pages
1 file
İnsan Hakları Ortak Platformu, 2018
Bu kitap, Ayrımcılıkla Mücadele Projesi kapsamında Çek Büyükelçiliği Transition programının katkılarıyla yayınlanmıştır. Kitapta ifade edilen görüş ve düşünceler yazarlara ait olup tüm hukuki sorumluluğu yazarlara aittir.
Uluslararası Ayrımcılık Konferansı, 2018
Uluslararası İnsan ve Sanat Araştırmaları Dergisi , 2020
“Discrimination” is a concept which has been discussed by different sides of the society throughout the history and which still keeps its importance and will do in future, as well. The word “discrimination” originates from the latin word “discriminare” which means “separate” or “divide”. The major thing which is emphasized in definitions concerning discrimination is the negative categorization of the individual or the groups in the society, the negative categorization of the individuals with the reasons which are not found reasonable and discourse and actions that are parallel to the reasons. The conceptual analysis means to indicate its compounds and indicators. The compounds of discrimination are “prejudice”, “dogma” and “benefit”. (i) Prejudice. Prejudice is described as “the negative approach”, which are usually known as unbased, discriminative and intolerant, towards a group of people or singular members of the group as a consequence of missing or mistaken judgment. Therefore, prejudice makes up the fundamentals of discrimination. Individuals may tend to adopt discrimination as spiritual concept without considering the prejudice that sometimes they are not aware to obtain or they are never aware. (ii) Dogma. On the other hand, the term “dogma” is described as the thought whose credibility is absolutely accepted without all kinds of examination and criticize. The dogmas that are based on believing without any examination are one of the major compounds of discrimination. Dogma may also result is not using the logic because it cancels the functioning of human mind and so it may make human beings more prone to acceptations. (ii) Benefit. Meanwhile, the term “benefit” is considered negatively in language and so it is not seen in the first common place in interaction of us and this case is often underlined. Because consideration of benefit is invariably evaluated as a negative factor in interactive relations of people. Individuals or group members may tend to make discriminations because they consider their own benefits and moreover they are aware or not aware of it. The major indicators of discrimination is “hate speech”, “applications of violence” and “favoritism”. (i) Hate speech. Hate speech is the violation of right to life. That’s why, we notice that “the hate speech” points to inequality and rejects the concerned individual or the group and insults some parts or groups in the society and feeds the prejudice. The speech of hate which is a major indicator of discrimination may result in the violence by leading to physically, performance of hate crimes which is mainly based on hate speech. (ii) Applications of violence. In descriptions concerning violence over an individual or the society, physical power, brutal force for bad purposes and the harm of people who are exposed to violence and any kind of morally and financially negative factors concerning the physical and spiritual well-being. One of the major reasons of the violence over an individual or a group is the discrimination. Violence which is also expression of the discrimination may result in irrevocable harm in individuals in terms of emotional and social points as well as being considered a “crime” in law. (iii) Favoritism. The term “favoritism” which also refers to “lookout” backing up refers to supporting someone without considering the law and social rules to give priority unjustly in a subject. Favoritism is also classified in four major groups known as “nepotism”, “kronizm”, “partisanship” and “gender discrimination”. For this reason, favoritism threats the individuals, organizations and the society by means of corruption. Therefore, favoritism with is negative effects and so it seems inevitable that favoritism should be prevented by means of legal measures due to its negative effects over individuals, organizations and the society. Despite the negative effects of favoritism over the individual(s), organization(s) and the society, it has almost become an everyday factor and this assumption has gradually enlarged in the society. One of the major indicators of discrimination is favoritism that the individual(s), right(s) are grasped and it is considered one of the most critical reasons for the social corruption. In this respect, favoritism should be regarded as a major concrete evidence discrimination, as well. In other words, favoritism is that discrimination for individual(s) turns out to be a physically visible factor as back-up or support.
Istanbul 2018 Uluslararasi Ayrimcilik Konferenasi , 2018
Yalova Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2021
Spor yalnızca bedensel aktiviteler bütünü olarak değerlendirilmemelidir. Takımların varlığı ve bu takımlara taraftar olma durumu, sporun gruplar arası etkileşim kapsamında da ele alınabilmesine imkân sağlamaktadır. Öte yandan spordaki rekabet unsuru, onun bir güç mücadelesi olarak da incelenebilmesini beraberinde getirmektedir. Bir diğer ifadeyle spor hem bedensel aktiviteler bütünü hem gruplar arası etkileşim hem de güç mücadelesi olarak değerlendirilebilecek bütüncül bir olgudur. Bu anlamda spor sosyolojisi devreye girmektedir. Ancak, var olan süreçte sporu yalnızca sosyolojik açıdan değerlendirmek, onu yalnızca toplumsal bağlamda bir etkileyen/etkilenen olma durumuna indirgemek olacaktır ki bu da eksik bir yaklaşımdır. Zira spor, aynı zamanda, politik süreçler kapsamında da bir etkileyen/etkilenen olma özelliği taşımaktadır. Buna göre sporun var olan politik süreçlerle ve eğilimlerle ilişkili olması da dikkat çekmektedir. Gerek iç siyaset gerek uluslararası siyaset kapsamında değerlendirilsin, özellikle 20. yüzyıl, bu konuda oldukça farklı örneklerle dolu bir dönem olma özelliği taşımaktadır. Bu durum 21. yüzyılda da değişmemiş ve farklı aktörler ve/veya odak noktaları ile kendisini göstermeye devam etmiştir. İçinde bulunulan dönem itibariyle, sporun siyasallaşması sahalarda/stadyumlarda ayrımcılık içeren davranışların çıkış noktası olmuştur. Bu çalışma kapsamında, bu davranışlara odaklanılmış ve çatışmaya evrilen farklılıklar göstergebilimsel yöntem kullanılarak analiz edilmiştir. Rassal olarak oluşturulan örneklem incelemesi sonucunda; var olan ayrımcı tutumların kültür, ten rengi, Sosyal Darwinizm, Rastafaryanizm ve Nazizm bağlamlarında ayrımcılık içeren davranışlara dönüştüğü bulgulanmıştır.
Burjuvazi ayrımcılık üstünden edindiği siyasi yönlendirme olanağını, en iyi kriz anlarında değerlendirir. Bir ekonomik, siyasi veyahut toplumsal kriz ortamında, yükselen tepkiler karşısında ayrımcılığı bir imdat çekici olarak kullanır.
Alevi Kültür Dernekleri, 2010
Özel Hukukun Güncel Sorunları ve Anayasa’nın Özel Hukuka Etkileri, 2022
4857 Sayılı İş Kanunu md. 5 uyarınca, işverenin eşitlik ilkesinin gereği olarak dar anlamda ve geniş anlamda eşit davranma borcunun, iş ilişkisinin kurulması esnasında geçerli olup olmadığı karşılaştırmalı hukuk öğretisinde ve Türk iş hukuku öğretisinde tartışmalıdır. Alman- ya iş hukukunda Allgemeines Gleichbehandlungsgesetz (AGG, Genel Eşit İşlem Kanunu) Sec. 2/1 ve Sec. 15/2; Fransız iş hukukunda ise Code du Travail md. L. 1132-1 vd., işe alımlarda işverenin işçiye karşı uyguladığı ayrımcılığı müeyyidelendirmekte, yeniden işe alım sürecine alınma veya ayrımcılık tazminatı gibi talepleri açıkça hükme bağlamaktadır. Türk iş hukukunda ise öğretideki ağırlıklı görüş, eşit davranma borcunun genel olarak iş ilişkisinin kurulması aşamasını kapsamadığı veya kapsasa dahi ayrımcılık tazminatına hak kazandırmadığı yönündedir. Nitekim İK md. 5, “iş ilişkisinde dil, ırk, renk, cinsiyet, engellilik, siyasal düşünce, felsefî inanç, din ve mezhep ve benzeri sebeplere dayalı ayrım yapılamaz” hükmü ile, sözleşme özgürlüğünü düzenleyen Anayasa md. 48 karşısın- da işverenin işe alımda ayrımcılık yapmama borcunu içermemekte, bu borcu yalnızca iş ilişkisi bakımından öngörmektedir. Ayrıca, ayrımcılık yasağının yaptırımı olarak İK md. 5/6’da düzenlenen ayrımcılık tazmina- tını da yalnızca iş ilişkisinde veya iş ilişkisinin sona ermesinde meydana gelen ayrımcılık durumları ile sınırlandırmaktadır. Bununla birlikte, Türk iş ve ceza mevzuatında işe alımlar bakımından ayrımcılık yasağına ilişkin çeşitli istisnai hükümler bulunmaktadır. Ayrıca, iş görüşmeleri esnasında culpa in contrahendo sözleşmesel sorumluluk rejimine göre koruma yü- kümlülükleri (yan yükümlülükler) altında olduğu kabul edilen tarafların, bu yükümlülüğün bir parçası olan ayrımcılık yapmama borcu altında olduğunun kabulü gerekir. Bu çalışmada, Anayasa md. 10 ile hüküm altı- na alınan eşitlik ilkesi ile, Anayasa md. 48 uyarınca özel hukuk kişilerine sağlanan sözleşme özgürlüğünün sarkacında yer alan bir konu olarak, işe alımlarda ayrımcılık tazminatının talep edilip edilemeyeceği incelenecek; İK md. 5 vd. ile Anayasanın ve iş mevzuatının diğer hükümleri, anayasaya uygun yorum, sisteme uygun yorum, lafzi yorum, amaca uygun yorum ve işçi lehine yorum yöntemleri ile ele alınacaktır. Anahtar Kelimeler: Eşitlik İlkesi, Sözleşme Özgürlüğü, Ayrımcılık Yasağı, Ayrımcılık Tazminatı
Gösterge, dilin anlatım birimidir. Dil çeşitli ölçekteki birimlerden oluşur. Bu birimler yoluyla konuşucu meramını tamamlar ve muhatabına ulaşır. Evrende sayısız nesneye karşılık gelebilecek temsilî sözcük ve dilbilgisel her bir birim gösterge olarak adlandırılır. Bu göstergelerin kendi içlerindeki çeşitli ilişkiler, dil dediğimiz büyük varlığı oluşturur. İnsanoğlu var olduğundan bu yana sürekli olarak bu ögeleri birbiriyle yanyana getirerek çeşitli ifade yolları bulmuş, oluşturulan yeni yapılar başka yapıların hazırlayıcısı haline gelmiştir. Atasözü ve atalar sözü terimi nispeten yeni sayılır. Başlangıçta sav sonraki dönemlerde mesel, metel, darb-ı mesel olarak karşılanan bu söz öbeği, temelde halkın uzun hayat tecrübelerini ve tespitlerini yansıtan öğüt niteliğindeki anonim sözler olarak anlaşılır. Elbette her atasözünün bir ilk söyleyeni bulunsa da kaynak kişi geri plana itilmiş halkın genel yargılarının bir ferdi haline gelmiştir. Bu andan itibaren veciz yani özlü bireysel söylemler, müşterek kültürün parçası olurlar. Hayatın insana tanıştırdığı pek çok durum vardır. İnsan karşılaştığı bu durumlara çeşitli yorumlar getirdiği gibi, yinelenmesi halinde kişiyi sıkıntıya sokabilecek halleri uygun bir lisanla sakındıran, önceki tecrübelere dayanan ve dinleyenlerin de onayını kazanabilencek özlü sözler icat eder. Bu sözler, toplumun bir ferdi olan kişinin genel kabule uygun düşen ifadelerdir. Genellikle kesin yargı biçiminde söylenen bu sözler, çoğunlukla birbirini destekleyen paralel ögelerle donatılmıştır. Kimi zaman zıt ögeler de işin içerisine girer. Bütün kültürlerde ve dillerde zıtlık ve parallelik dünyayı anlama ve kavrama için uygun anlam ve biçim özellikleridir. Böylelikle söz adî bir söz olmaktan çıkar, sanatlı ve müzikal bir forma kavuşur. İçerdiği kesin ve keskin anlam, bu unsurlarla bezendiğinden halkın genel kabulüne
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Memleket Siyaset Yönetim, 2023
Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü dergisi, 2019
Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2009
DergiPark (Istanbul University), 2016
Politika Önerileri 1, 2023
Nefret Suçları ve Nefret Söylemi, 2010
Mimarlık Dergisi, 2022
Maltepe Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Dergisi, 2018
X. DÜNYA DİLİ TÜRKÇE SEMPOZYUMU/ESKİŞEHİR, 2018
ARAPÇA KALIPLAŞMIŞ İFADELERİN ÇEVİRİSİNDE EŞDEĞERLİK -DEYİMLER ÖRNEĞİNDE-, 2021
ÖRGÜTSEL AÇIDAN DİJİTAL HALKLA İLİŞKİLER UYGULAMALARI, 2023
Hilal Sarıbaş, 2023
OPUS Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi, 2020