Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2021, Finans Ekonomi ve Sosyal Araştırmalar Dergisi
https://doi.org/10.29106/fesa.897587…
14 pages
1 file
Sadece gelişmiş değil, Türkiye gibi gelişmekte olan ekonomilerde (GOE) de uzunca bir süredir inşaat ve gayrimenkul sektörlerinin ekonomideki ağırlığı artmaktadır. Özellikle 2000'li yıllardan itibaren GOE'ye yönelen kısa vadeli yabancı sermaye akımları sonucunda artan arsa ve konut fiyatları ile birlikte inşaat sektörünün finans kesimi ile ilişkileri daha iç içe geçmiştir. Bu süreçte bir dizi finans dışı şirket (FDŞ) de bu sektörlere yatırım yapmıştır. Bu çalışmada temel amaç Türkiye'de çeşitli sermaye gruplarının ve FDŞ'nin Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı (GYO) biçiminde bu alana nasıl ve neden yöneldiklerini ortaya koymaktır. Çalışmanın temel önermesi bu yönelişin ardında Türkiye ekonomisinin dünya pazarıyla artan bütünleşmesinin bağımlı niteliği nedeniyle ortaya çıkan kur riski ve artan finansman maliyetleri ile baş etme çabasının yattığıdır.
Dünya üzerinde birçok alanın dijitalleşmesi, teknolojik yenilikler ve internetin hızlı gelişmesi insanların yaşam ve çalışma şekillerinde köklü değişiklikler yaratmıştır. Dünyanın küresel bir boyuttan dijital bir boyuta geçmesi, insanların yer ve zaman ayırt etmeden kolay bir şekilde istediği bilgilere ulaşma fırsatı tanımıştır. Dahası 2008 yılında yaşanan Avrupa Borç Krizi ve ardından dünya geneline hızlıca yayılan Covid-19 pandemisi, insanların evlerinde kalarak işlerini yürütebileceği düşüncesini gün yüzüne çıkarmıştır. Uzaktan çalışma fikri insanlara cazip gelerek firmaların ya da hükümetlerin bu alanda hızlı bir şekilde çalışmalar yapmasını zorunlu hale getirmiştir. Böylece bu çalışmayla Türkiye'de büyümeye başlayan gig ekonomisinin işgücü piyasasına etkisi incelenmeye başlamıştır. Bu kapsamda örneklem olarak Türkiye'nin en büyük online işe alım platformu olan Kariyer.net'in mavi yaka istihdamına katkı sağlamayı amaçlayan konum bazlı platformu "İşin Olsun'' uygulaması seçilmiştir. Çalışma sonucunda, İşin Olsun'un Türkiye'de 78 binden fazla tam, yarı ya da esnek zamanlı (parça başı) iş ilanı ile 10 milyona yakın iş arayan kişiyi karşılaştırarak gig ekonomisine katkı sağladığı düşünülmektedir. Ayrıca, uygulamanın benzersiz özellikleri sayesinde geçici işlerde daha fazla işe almayı açık hale getirebileceği ve istihdamı arttırabileceği tahmin edilmektedir.
THE RELATION OF FINANCIAL DEEPENING AND ECONOMIC GROWTH: TURKEY CASE, 2002
The purpose of this paper is to examine cointegration analysis and Granger Causality technique to select between the two hypotheses about effect on the economic growth of the financial deepening. Cointegration analysis can not find evidence in the long run or equilibrium relation between financial deepening and GDP. The results of Granger Causality are also to produce that financial deepening do not differentiate the economic growth rate in short run very much. ÖZET: Bu çalışmanın amacı, finansal derinleşmenin ekonomik büyüme üzerindeki etkisine yönelik iki hipotez arasında bir seçim yapmak için, Eş-Bütünleşme (Cointegration) Analizi ve Granger Nedensellik (Granger Causality) tekniğini uygulamaktadır. Eş-Bütünleşme analizi, finansal derinleşme ve GSYİH arasında uzun dönem veya denge ilişkisinin kanıtını bulamamaktadır. Granger nedenselliğinin sonuçları ise, finansal derinleşmenin kısa dönemde ekonomik büyüme oranını çok farklılaştırmadığını ortaya koymaktadır.
Türk İdare Dergisi, 2006
Geçiş ekonomileri kavramı, ekonomi literatürüne son 25 yılda girmiş ve dünya nüfusunun ¼’ünü etkileyen bir ekonomik ve siyasi dönüşümü içermiştir. Geçiş ekonomisi ile kastedilen husus, eskiden sosyalist düzenle yönetilen ülkelerin, özellikle 1991’de Berlin duvarının yıkılmasından sonra, piyasa ekonomisini benimsemeleri ve piyasa ekonomisine ulaşmak için ekonomik ve siyasi yapılarını değiştirmeleridir. Geçiş ekonomisi sürecini yaşayan ülkelerin hepsinde, sürecin başlangıcında önemli çıktı azalışları yaşamıştır. Ancak başlangıç şartları diğerlerine göre iyi olan ve istikrarlı hükümetlerle, kararlı ve radikal reformları uygulayan ülkelerin bu süreçte daha başarılı olduğu ve geçiş sürecini daha az maliyetle atlattığı görülmüştür. Ulaşılan sonuçta, ülkelerin piyasa ekonomisine geçebilmek için yapmaları gereken ilk ve en önemli reformun, sancılıda olsa özelleştirme olduğu ortaya çıkmıştır.
ASEAD III. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMLER SEMPOZYUMU 5-7 Mayıs 2018 , 2018
Finansal Gelişme, finansal sistemin yerine getirdiği fonksiyonlarda iyileşmeler ve gelişmeler olarak ifade edilir. Yani, finansal yapıyı oluşturan araç ve kurumların sayısı ve çeşitliliğindeki artışı ifade etmektedir. Mülkiyet hakkının korunması, mali piyasaların şeffaflığı, iyi bir muhasebe ve vergi sisteminin oluşturulması ve finansal serbestleşme uygulamaları finansal gelişmeyi hızlandıran unsurlardır. Finansal gelişme ile beraber tasarruf düzeyinin artması, fonların yatırıma dönüşmesi ve sermayenin verimliliğinde artış beklenmektedir. Finansal derinleşme, kavramı ise finansal sistemin hangi ölçüde genişlediği ve finansal araçların ne kadar çeşitlendiğini göstermektedir. Finansal derinleşme, ekonominin parasallaşma düzeyinin artması ve finansal aracıların sunduğu hizmetlerin genişlemesi olarak kendini göstermektedir. Finansal derinleşme meydana geldiğinde ekonomik birimler daha sağlıklı portföy oluşturma imkanı bulur ve organize olmuş piyasalar organize olmamış piyasalara oranla güçlenir. Finansal derinleşmeyi ölçmek zor olmakla birlikte gelişmişliği çeşitli göstergelerle ortaya koyulabilir. Bu göstergeler, miktar, yapısal, fiyat ve ürün çeşitliliği şeklinde sınıflandırılabilir. Finansal derinleşme ile birlikte M1/GSYİH oranı azalırken M2/GSYİH oranının artması, özel sektöre verilen kredilerinin hasılaya oranının ve toplam yurt içi kredileri içindeki payının artması, sermaye piyasasındaki reel işlem miktarının ve bunun hasılaya oranının artması, reel faizlerin, faiz marjlarının azalması beklenmektedir. Bu çalışmada parasal büyüklükler, sermaye piyasaları ve krediler açısından Türkiye ekonomisinin finansal derinleşme düzeyi ölçülmeye çalışılmıştır.
İKTİSADİ KALKINMA TEMELİNDE GAYRİMENKUL EKONOMİSİ, 2019
SUNUŞ-I Dr. İlkay Güler'in "İktisadi Kalkınma Temelinde Gayrimenkul Ekonomisi" adlı kitabı, tanıtıcı "Giriş"ini (1. Bölüm) ve özlü bir "Sonuç ve Değerlendirme"sini (6. Bölüm) saymazsak, dört ana bölümden oluşuyor. 2. Bölüm'de gayrimenkul sektörünün kapsamı tanımlanıyor ve Türkiye'nin güncel ekonomik yapısı içinde bu sektörün yeri, ölçeği ve önemi betimleniyor. Konuya fazla aşina olmayan okurları bilgilendirmek için, Dr. İlkay Güler'in "gayrimenkul sektörü" deyimiyle taşınmaz mal varlıklarının üretimini değil, taşınmaz mal varlıklarının alım-satımı, kiralanması ve işletilmesi, aracı kuruluşların faaliyetleri ve yönetim hizmetleriyle yaratılan gelirleri kastedilmekte ve bu gelirler ulusal hesaplardaki 68.10, 68.20, 68.31 ve 68.32 kodlu gelir kalemlerine karşı gelmektedir. 3. Bölüm, gayrimenkul sektörünü diğer sektörlerden ayıran iktisadi karakteristiklerin anlatımına ayrılmıştır. Ulusal iktisat yazınında gayrimenkul sektörüne ilişkin incelemeler: (i) gayrimenkul piyasalarındaki kurumsallaşmanın geçirdiği evrim; (ii) varlık balonlarının ortaya çıkışı ve sönümlenmesi; (iii) para ve kredi piyasaları ile gayrimenkul sektörü arasındaki bağlantılar olmak üzere genellikle üç tema üzerine odaklanmıştır. 4. Bölüm, Türkiye'nin "Planlı Ekonomi" (1960-1980) yıllarından günümüze kadar uzanan dönemde (başta Kalkınma Planları olmak üzere) iktisat politikası belgelerinde gayrimenkul sektörünün nasıl ele alındığına açıklık getirmektedir. Bu bölümde, Türkiye'deki ekonomik büyüme, nüfus artışı ve kentleşme ile gayrimenkul sektörü arasındaki ilişkiler sergilenmekte ve yorumlanmakta; 1980 sonrasındaki ekonomik paradigma değişikliğinin sektöre bakışı nasıl etkilediği gösterilmektedir. Literatürde girdi-çıktı analizleri ile ilgili çalışmalar yapan araştırmacılar, spesifik olarak gayrimenkul sektörü ile çok az ilgilenmişler, araştırma önceliklerini sanayideki yapısal dönüşümün incelenmesine yöneltmişlerdir. Dr. İlkay Güler'in çalışmasının 5. Bölüm'ü bu önemli boşluğu gideriyor. Çalışma, 2002 ve 2012 ulusal girdi-çıktı tablolarımızdan yararlanıp gayrimenkul sektörünün doğrudan geri/ileri, kısmi doğrudan geri/ileri, toplam geri/ileri ve kısmi toplam geri/ileri bağlantı etkilerini diğer sektörlerle karşılaştırmalı olarak incelemekle kalmıyor; sadece bağlantı etkilerini ele almakla yetinen araştırmaların eksikliklerini "önemli katsayılar analizi" yöntemiyle gidermeye çaba harcıyor. Böylelikle gayrimenkul sektöründeki üretim artışlarının hangi sektörleri kayda değer ölçüde harekete geçirdiği ya da hangi sektörlerdeki üretim artışlarının gayrimenkul sektörünü canlandırdığı daha iyi anlaşılıyor. Bu titiz ve özgün eseriyle Türkiye'deki gayrimenkul sektörüne ve bu sektörün ekonomimiz içindeki yerine ilişkin bilgilerimizi önemli ölçüde zenginleştiren Dr. İlkay Güler'e teşekkür borçluyuz. Kendisini kutluyor, başarılı çalışmalarının sürmesini diliyorum. Prof. Dr. Oktar TÜREL ODTÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü Emekli Öğretim Üyesi ix SUNUŞ-II Gayrimenkul sektörünün, tüm sektörleri ardından sürükleyen, dolayısı ile ekonomik kalkınmayı sağlayan, anahtar sektör olduğu yönünde, genel ekonomik algı bulunmaktadır. Söz konusu algının gerçeği yansıtıp yansıtmadığı sorusunun yanıtını aramak, bu kitabın başlangıç noktasını oluşturmaktadır. Kitapta, gayrimenkul sektörünün, ekonomideki diğer tüm sektörlerle olan bağlantısı, Leontief’in, Nobel ödülüne layık görüldüğü girdi-çıktı analizi yöntemi ile elde edilen katsayıları kullanarak, daha ayrıntılı inceleme olanağı sağlayan Reyes’in önemli katsayılar yaklaşımı ile analiz edilmektedir. NACE REV 2 ekonomik faaliyet sınıflandırmasına göre 64 sektörlü olarak düzenlenen, 2002 yılı girdi-çıktı tablosu ile hali hazırda 64 sektörlü olan 2012 yılı girdi-çıktı tablosunda yer alan veriler literatürde ilk kez bu çalışmada kullanılmaktadır. Danışmanlığını üstlendiğim İlkay Güler tarafından hazırlanan “Önemli Katsayılar Yaklaşımı Temelinde Türkiye’de Gayrimenkul Sektörünün Konumu” isimli doktora tezinden türetilen bu kitapta, gayrimenkul sektörü, iktisat biliminin temel konuları çerçevesinde kapsamlı olarak ele alınmakta ve Türkiye özelinde gayrimenkul sektörünün, ekonomideki tüm sektörlerle olan bağlantılarının fazlalığı, bu anlamda anahtar sektör olmasa da uygulanan analiz sonucunda önemi, ayrıntılı olarak ortaya konmaktadır. Kitapta ayrıca, gayrimenkul sektöründe zamanlar arası üretimde kullanılan girdi bileşenlerinin anlamlı bir şekilde farklılaşmadığı, zamanlar arası üretimde benzerlik analizi ile gözler önüne serilmektedir. x Uygulanan analizler ve elde edilen sonuçlar açısından, kitabın, ilgili yazına önemli bir katkı sağlayacağını ve bu konuda çalışan diğer araştırmacılara ışık tutabileceğini ileri sürmek, sanırım abartılı bir değerlendirme sayılmaz. Prof. Dr. Aziz KONUKMAN Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi
Ekonomik büyümenin sağlanması ve sürdürülmesinin ülkelerin temel ekonomik hedeflerinden biri olması; bu hedefin gerçekleşmesine katkı sağlayan unsurlardan olan finansal sistem ve doğrudan yabancı yatırımların (DYY) ülkeler için önemini artırmaktadır. Çalışmada, 1992:1-2013:3 döneminde Türkiye’de finansal gelişme ve DYY ile ekonomik büyüme arasındaki uzun dönemli ilişkinin var olup olmadığı, kısıtsız VAR modeli kurularak Johansen eş-bütünleşme yöntemiyle incelenmiştir. Elde edilen bulgular, uzun dönemde -sermaye piyasası değişkeni hariç- DYY’lerin ve mevduatların büyümeyi olumlu etkilediğini; uzun dönemde Türkiye’de ekonomik büyümeyi banka temelli finansal yapının desteklediğini; sermaye piyasasının ise yeterli derecede gelişmemesinden dolayı büyümeyi destekleyemediğini ortaya koymaktadır. Ayrıca, DYY’lerin büyümeye katkısının pozitif olmakla birlikte yeterli düzeyde olmadığı da elde edilen bulgular arasındadır.
ÖZ İnşaat sektörü bina ve bina dışı inşaat ayrımı başta olmak üzere karayolu, demiryolu, havayolu, liman, baraj, köprüler vb. altyapı yatırımlarını da içine alan oldukça geniş kapsamlı bir iktisadi faaliyet koludur. Kullandığı girdiler ve bu girdilerin çeşitliliği açısından geri besleme etkilerinin çok güçlü olduğu ve istihdama katkısı açısından da ekonomik büyümenin yakalanması ve sürdürülmesinde oldukça önemli bir rol üstlenmektedir. Ayrıca kamu ve özel sektör eliyle yürütülen inşaat sektörü bir bütün olarak diğer mal ve hizmetlerin üretilebilmesi için gerekli olan altyapıyı ve üstyapıyı sağlamaktadır. Bu nedenle, bu çalışmanın amacı kamu ve özel sektör tarafından inşaat sektörüne yapılan harcamaların ekonomik büyüme üzerindeki etkilerini Türkiye ekonomisi açısından incelemek ve değerlendirmektir. Çalışmada eş bütünleşme testlerinin gücünü arttırmak amacıyla Bayer ve Hanck tarafından geliştirilen eş bütünleşme testi kullanılmıştır. Serilerin birinci dereceden bütünleşik olduğu tespit edildikten sonra uygulanan Bayer-Hanck eş bütünleşme test sonuçları GSYH, KKİH ve ÖKİH değişkenleri arasında uzun dönemli bir ilişkinin varlığını tespit etmiştir. Serilerin uzun dönemli ilişkili olduğu tespit edildikten sonra, uzun dönem katsayıların tahmini için DOLS ve FMOLS tahmin yöntemleri uygulanmıştır. Elde edilen katsayılar KKİH ve ÖKİH'deki 1%'lik artışa karşılık GSYH'de sırasıyla 0.35% ve 0.73%'lük bir artış olacağını göstermektedir. ABSTRACT The construction sector is primarily separated into the building and non-building construction as a very comprehensive economic activity including infrastructure investments such as road, railway, airway, port, dam, bridges, etc. Regarding the inputs and the diversity of inputs, the feedback effects are very strong, and in terms of its contribution to employment, it plays a very important role in the realization and maintenance of economic growth. Additionally, the construction sector, which is carried out by public and private sectors, provides the required infrastructure and superstructure for the production of other goods and services as a whole. Therefore, this study aims to examine and evaluate the impacts of the expenditures made by public and private sectors on the economic growth regarding the Turkish economy. The cointegration test
Bilim, teknoloji ve sanayi politikaları ülkelerin refah seviyesini doğrudan etkileyen unsurlardır. Gelişmekte olan ülkelerin sanayileşme süreçlerinde, büyüme hızını ve uluslararası rekabet gücünü artırmada bilim-teknoloji politikalarının önemli bir yeri olduğu yaşanan ülke deneyimleri ile daha iyi anlaşılmıştır. Günümüzde gelişmiş ülkeler gibi gelişmekte olan ülkeler açısından da, bilim-teknoloji politikalarının gündemi olarak inovasyon (yenilik) sistemi ve yeteneğini geliştirmenin ön plana çıkarıldığı görünmektedir. Bu bağlamda, gelişmekte olan ülkelerde teknolojik yetenek edinimi sorunsalının önem kazandığı söylenebilir. Bu sorunsala açılım getirme konusunda Güney Kore ve Çin'in teknolojik öğrenme pratiklerini tanımak yararlı olacaktır.
GÜNEY AMERIKA ÜLKELERINDE YOLSUZLUK ve GELIR ESITSIZLIGI ILISKISININ EKONOMETRIK ANALIZI
2022
TRANSFORMATION IN THE BROADCASTING ECOSYSTEM: THE CASE OF NETFLIX TURKEY Melisa ÖZSÖZ ASLAN Master Thesis, Department of Communication Studies Supervisor: Dr. Sevda ÜNAL May 2022, 144 pages Television, which is one of the most important tools of traditional media, has found a new medium for itself as a result of the convergence brought by technological developments. This new medium is the platforms that the internet has brought to our lives and are gaining more and more place in our daily lives. Platform broadcasting creates changes and transformations in production, consumption and distribution practices in the television broadcasting ecosystem due to some innovations it brings with it. Netflix is the first and most powerful platform operating globally with its SVOD broadcasting model. In addition, Netflix is located at the intersection of the sectors in the creative industries classifications of various national and international organizations. This study aimed to discuss the impact of Netflix on the publishing ecosystem in Turkey, within the framework of the creative industry discussions and from the perspective of creative workers in the sector. In-depth interviews were conducted with employees who produce creative work for digital television broadcasting, especially Netflix, in Turkey, which was determined by purposeful sampling. The data obtained in line with these interviews were subjected to thematic content analysis. The results of the research reveal the potential of Netflix's activities in Turkey, the new business model it has brought and the changing content, target audience and viewing habits that support creative production and consumption. Netflix also makes positive contributions to the local market in terms of creating diversity, competition and vitality in the sector. However, Netflix's relationship with regulatory bodies in Turkey and its unique mode of control and expectations show that it gives partial autonomy and relative freedom to creative labor. As a global capital, Netflix produces content in the local market; The fact that it buys with all its rights, targets markets where Turkish content is currently in demand, reveals that it does not have an idealized radical effect on cultural flow, and in this context, it carries risks related to platform imperialism.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLERDE TEORİ VE ARAŞTIRMALAR, 2020
Bursa Uludağ Üniversitesi, 2019
Finans Ekonomi ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2022
iibfdergi.cumhuriyet.edu.tr
Türk Tarım - Gıda Bilim ve Teknoloji Dergisi, 2018
EKOLOJİNİN SİYASALLAŞMASI VE EKOLOJİK YURTTAŞLIK, 2018
Dijital Çağda Kurumsal Yönetişim, Sosyal Sorumluluk ve Sosyal Girişimcilik, 2021
Memleket Siyaset Yönetim, 2023
3. SEKTÖR SOSYAL EKONOMİ DERGİSİ, 2023
Sürdürülebilirlik İçin Akademik Araştırmalar - IV, 2022
Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2017
Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, 2022