Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2006, http://www.beyazkalemler.com/serhler-arasindan-risalei-nuru-okumak-72_.html
…
2 pages
1 file
Zihnime ve kalbime ilişen binlerce ‘modern şey’ arasında içime doğru bir yolculuk yapmak istiyor; susuzluğumu giderecek gümrah ve taze bir pınar arıyorum. Ağzımı kaynağına dayayıp kana kana su içebileceğim ve hayat bulabileceğim bir pınar… Ezeli ve ebedi açlığımı, sonsuza meyilli bünyemi iyi edebilecek ve beni insan olan yanıma dair yara-berelerimle kabul edecek birilerini ararken onunla tanışıyorum. Kırmızı kaplı bir kitabın sayfaları arasında ince ruhlu bir hekim hassasiyetiyle bana yaklaşan ve “Bende de aynı yaralardan var, gel soru(n)larımıza cevap bulalım, seninle hayatı ve kainatı okuyalım” diyen bir sese kulak veriyorum.
The Journal of Turk-Islam World Social Studies, 2019
Language is the common treasure of all material and spiritual values, feelings, thoughts and memories, and the most important social existence of nations. The first and fundamental element of culture is language. With ideological views, a maize and language should not be ignored and denied. In other words, to have an understanding by making the official language indispensable in education and official language ... Culture continues by transferring its existence from generation to generation. Traditions and traditions, world view, religion, art, history etc. The language is transferred to generations. It is the most effective language in the formation of the nation and other cultural elements.
Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi SBARD, 16 (32), 2018
Bu çalışma, Alevi toplulukları arasında yolun adab ve erkânının yazılı olduğu Buyrukları konu edinmektedir. Geçmişte sınırlı ve sayısal olarak az metnin, baba veya dede elinde olurdu. Buyruk, okunmaktan ziyade yapılan izah ve kuralları yerine getirilmek için vardır. Bu nedenle de mahdut sayıda elden ele dolaşan Buyruk metinlerinin azlığı, okuma yasağından doyalı değil içeriğinin yerine getirilmesi nedeniyledir. Bir bakıma baba ve dede etrafında toparlanan talip toplulukları adeta metnin kendisi gibidir ve canlı birer Buyruk anlamına gelmektedir. Buyruklar daha çok Safeviler ile gündeme gelmiş ve Şah İsmail ile yaygınlaştığı etrafında kabul edilmiş. Buyruklar, Şeyh Safi ve Şeyh Sadr arasında soru ve cevaplar ile dört kapı yedişer başlıklarla yirmi sekize tamamlanır. Buyruklar, fütüvvetin özeti şeklinde Erdebil Tekkesi, şeyhleri tarafından kendi dönemlerine uyarlanmış. Buyruk metinleri ile Şeyh Cüneyt ile başlayan siyasallaşma arasında bir bağlantı ve ilişki yoktur. Yani Erdebil Tekkesi, marifeti terk edip tarikata düştüğünde yeni konumları için Buyruktan nasıl bir işaret ve yönlendirme bulunmaktaydı? İkinci olarak Erdebil Tekkesinin Şiileşmesini izah edecek işaretler var mıdır? Doğal olarak ne siyasallaşma ne de Şiileşmeye işaret bulunmamaktadır. Buyruk, Şeyh Safi ve Şeyh Sadr arasındaki sorulu cevaplı yolun temel prensiplerinin aktarılıp öğretildiği sohbet göstermektedir ki Erdebil Tekkesi başlangıç itibariyle ne siyasal ne de Şii bir yerde durmaktaydı. Buyruk metni kendisi Tekkenin üyelerinin daha sonraki bir dönemde erkânı değişip değiştirdiği ve bir süre sonra da terk ettiğini göstermektedir.
İslam'ın temel kaynağı olan Kur'ân-ı Kerîm'in nasıl tefsir edilmesi gerektiği ile ilgili olarak İslam tarihi boyunca Tefsîr usûlü çalışmaları kaleme alınmıştır. Yakın bir zamana kadar şark medreselerinde Nahiv, Sarf ve Mantık gibi alanlarda eserler yazılmasına rağmen Tefsîr Usûlü alanında pek kitap yazılmamış ve okutulmamıştır. Bu makalede 1949-1985 yıllarında yaşayan Muhammed Nurullah Seyda'nın hayatı ve ilmî kişiliği yanında, yazmış olduğu "Usûlu't-Tefsîr" risâlesinin Doğu ve Güneydoğu Medreselerinin ihyasındaki konumu ele alınmıştır. İlim ve irfânla meşgul olan Muhammed Nurullah Seyda'nın kaleme aldığı "Usûlu't-Tefsîr" risâlesi, medreselerde okuyan talebelere hitaben yazılmış ilk "Usûlu't-Tefsîr" çalışması olması hasebiyle önem arz etmektedir.
Osman Ezici
Bu çalışma, Yusuf Ziyaeddin Ersal’in Nüvvâb’da okutulan İslâm tarihi dersleri için Osmanlı Türkçesiyle yazdığı ve Şumnu’da 1932’de basılan Tarih-i İslâm adlı eserinin detaylı tahlilini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Çalışma temelde iki bölüm olup birinci bölümde Yusuf Ziyaeddin’in doğumu, ailesi, eğitim hayatı, üstlendiği ilmî ve idari görevler ile Bulgaristan’daki faaliyetlerine ait bilgilere yer verilmektedir. İkinci bölümde ise Tarih-i İslâm adlı eser detaylı olarak tahlil edilmektedir. Bu eser, İslâm tarihinin muteber kaynaklardan faydalanılarak telif edilmiştir. Ders kitabı olmak üzere yazılan eserde konular ana hatlarıyla ve kronolojik sırayla yer almıştır. Yusuf Ziyaeddin, girişte klasik İslâm tarihi kaynaklarına benzer tarzda ama kendine has üslubuyla önce insan ve evrenin yaratılışından başlayarak Arabistan yarımadasının tarihini anlatmıştır. Sonrasında Câhiliye Arapları ve bölgedeki büyük İmparatorluklardan Roma ve Sâsânîler’in ahvaline kısaca değinmiştir. Sonrasında ise Hz. Peygamber’in (s) doğumundan vefatına kadar siyeri kendi düşünce ve açıklamalarıyla anlatmıştır. Devamında Hulefâ-i Râşidîn dönemini ve Emevîler’i yıkılışına kadar geçen süre zarfındaki tarihi hâdiseleri kronolojiye bağlı kalarak ele almıştır. Tüm bunların yanında o, öğrencileri bulundukları toplumunda karşılaşabilecekleri meselelere cevap verebilecek bir yetkinlikte olmalarına yönelik açıklamalarıyla kitaba kendi özgünlüğünü katmıştır. Günümüze kadar herhangi bir akademik çalışmanın yapılmadığı bu önemli eserin etraflıca ele alınmasıyla; Medresetü’n-Nüvvâb’da tarih bilincinin oluşmasının anlaşılması ve Yusuf Ziyaeddin’in tarih ve siyer algısının ortaya çıkarılması yönüyle alana katkılar sunması hedeflenmektedir. Anahtar Kelimeler: Yusuf Ziyaeddin Ersal, Bulgaristan, Medresetü’n-Nüvvâb, İslâm Tarihi, Hz. Muhammed, Râşid Halifeler, Emevîler.
Köprü Dergisi, 2018
Öz Bediüzzaman Said Nursi'nin Risale-i Nur metinlerinin zatî olarak çoklu okumaya açık niteliği veri alınarak, ferdî ve kolektif seviyelerde ortaya çıkan farklı anlama ve yorumlama tarzlarının ürettiği bazı problemler ve bunların sebepleri tartışılarak, bu metinlerin doğru anlaşılması ve yorumlanmasının " ihlas, bürhan ve çoğulluğu " veri alması gerektiği ileri sürülmektedir. Anahtar Kelimeler Anlama ve yorumlama, ihlas, çoğulluk, bürhan, METHODOLOGICAL AND SUBSTANTIVE CONSIDERATIONS IN UNDERSTANDING THE RISALE-I NUR TEXTS: SINCERETY (IHLAS), PROOF (BURHAN) AND PLURALITY Abstract The Risale-i Nur texts are inherently susceptible to plural understanding, which has given rise to multiplicity in its comprehension and interpretation. This state of affair has caused many problems both in common and scholarly endeavor. The trio of evidence-based reasoning, plurality and ihlas (considering consent of Allah only) is suggested as a proper methodology of " reading " .
Uluslararası İbnü’l Arabi Sempozyumu İnsanlığın Hakikat Arayışı ve İbnü’l Arabi, 2018
İslam tarihinin teşekkül sürecinden günümüze değin dinî, iktisadî ve ilmî muvacehelerle öne çıkmış şehirler vardır. Şehirleşmeler Hicaz coğrafyasında Medine ile başlamış, Müslümanların Akdeniz havzasına inmesiyle birlikte Irak’ta Bağdat, Şam, Basra; Mısır’da Kahire, Fustat; Endülüs’te Zehra, İşbiliye, Tuleytula (Toledo) ve Anadolu’da Konya, Kayseri ve İstanbul gibi şehirlerle İslam düşüncesi Ortaçağ dünyasına yayılmıştır. Nitekim Malatya da bu zengin atmosfere katkı sağlayan şehirlerden biridir. İbnü’l-Arabi, Sadreddin Konevî, Niyazî-i Mısrî gibi birçok mutasavvıfa ev sahipliği yapmıştır. Şüphesiz oluşan bu tasavvufî hava gerek şehre gerekse şehrin sakinlerine sirayet etmiştir. Tebliğimizde aynı zamanı paylaşmasalar da aynı şehri ve metafiziksel zemini paylaşan İbnü’l-Arabî’nin Niyazî-i Mısrî üzerindeki etkisi üzerinde duracağız. Muhyiddin İbnü’l-Arabî (638/1240) Endülüs’te doğmuş, doğduğu yerde durmayıp birçok beldeye seyahatte bulunmuştur. İsmi gibi gittiği yerleri diriltmiştir. Bu coğrafyalar arasında Malatya sayılı bir yer tutmaktadır. Malatya’nın irfanî geleneğinin müessisi denilse yeridir. İbnü’l-Arabî etkisi asırlar boyu devam etmiş, birçok kişinin düşünce dünyasına nüfuz etmiştir. Bunlardan biri de Malatya’da doğup Diyarbakır, Mardin, Mısır, Bursa, İstanbul ve birçok Arap ve Rum diyarını gezip nihayet bugün sınırları Yunanistan’da olan Limni’de sürgündeyken 1105/1694 yılında vefat eden Niyazî-i Mısrî’dir. Her iki mutasavvıfın da birer ilim ve irfan ummânı olmaları hasebiyle bu etkiyi Niyazî-i Mısrî’nin Risâle-i Vahdet-i Vücûd adlı eseri ile sınırlandıracağız. Eser ismiyle müsemma olup vahdet-i vücuda dair bilgileri ihtiva etmektedir. Niyazî-i Mısrî, İbnü’l-Arabî’nin sistemleştirmiş olduğu vahdet-i vücûd nazariyesi üzerinde durmuş birçok ayeti ve hadisi bu düşünce ile tefsir edip açıklamıştır. Bunun yanında başta kendi şiirleri olmak üzere Yunus Emre, Kaygusuz Abdal, Nesîmî, Mevlânâ Hüdavendigâr gibi mutasavvıf şarihlerin Farsça ve Türkçe şiirleriyle sözü geçen ayet ve hadislere yapmış olduğu tefsirlerin etkisini pekiştirmiştir. Özellikle İbnü’l-Arabî’nin sıfat nazariyesini ele alan yazar özelde insanı genelde bütün âlemleri bu sıfatların tecellileri olarak işlemiştir.
KÖPRÜ DERGİSİ, 2018
In this study, the birth and development of the idea of “ittihad-i Islam” which emerged in the recent periods of the Ottoman state; caliphate, the Turkism, the Ottomanism, the Panislamism and the ideas like umkmahism are related to ittihad-ı Islam and the discussions of the end of the 19th century and the beginning of the 20th century.
Özet Yunus Emre'nin " Risâletü'n-Nushiyye " si, bireyin nefsi ile başa çıkabilmesi için yaptığı mücadeleyi konu edinen bir mesnevidir. Eserde insan için imtihan yeri olan bu geçici dünyada, kişinin nefsi ile olan mücadelesi ve insan-ı kâmil olma yolları anlatılmaktadır. Dövletmemmet Azadı'nın " Vagz-ı Azat " adlı eseri manzum bir nasihatname özelliği taşımaktadır. Azadı, bu eserinde sosyal, siyasi, dinî, iktisadi vb. meselelerde görüşlerini ortaya koymuştur. Azadı'nın üzerinde durduğu konulardan biri de nefsin terbiyesidir. Çalışmada kişinin manevi olgunluğu için büyük önem taşıyan nefis kavramı ve nefsin terbiyesi konusu, her iki eserden örnekler verilerek karşılaştırmalı bir şekilde ele alınmıştır. Birbirinden ayrı sahalar ve farklı zaman diliminde yaşayan iki şairin eserleri üzerine yapılacak bu inceleme, Türk dünyasının iki önemli edebî sahasının müşterek değerlerini ve ifade kalıplarının tespitine katlıda bulunmayı da amaçlamaktadır. Abstract Risaletun Nushiyye by Yunus Emre is a masnavi based on one's attempt to deal with his inner bad sides in order to overcome his nafs (the soul). In this work of art, the ways to be a perfect human being through one's struggle with his nafs in this temporary world, which is an exam place for mankind, are discussed. Another work of art namely " Vagz-ı Azat " by Dövletmemmet Azadı has the characteristics of a sermon in poetic form. In this work, Azadı stated his ideas on social, political, religious, economical matters and so on. Another issue highly emphasized by Azadı is purification of nafs. In the study, the notion of " nafs " that has a crucial role in one's spiritual maturity and the issue of purification of nafs were presented with examples from both of the works comparatively. This review on the poets who lived in different places and time periods also aims to demonstrate the shared values and common expressions and phrases in the literature of Turkish world.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
The possibility of ijtihad despite the religious texts: The rule of “ijtihad is not allowed when the text income” , 2021
Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi | 13(1) | 2022 | 94 - 104, 2022
Karatay Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2022
Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2023
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ, 2021
Yunus Emre, 2021
ALIMLAMA ESTETİĞİ IŞIĞINDA KÂNÎ’NİN HİRRE-NÂMESİ'Nİ OKUMA DENEMESİ, 2016
Türkiye Lisans Üstü Çalışmalar Kongresi (8. Kongre/Bildiri Tarihi 2018), 2020
Divan Edebiyatı Araştırmaları Dergisi, 2024
FİLOLOJİ Alanında Uluslararası Araştırma ve Değerlendirmeler Aralık 2023, 2023
Journal of Divinity Faculty of Hitit University, 2018
BİR AŞKIN MELAMETLE YOĞRULMUŞ SAFLIĞINDA YUNUS’U OKUMAK, 2021