Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2011, ASSAM - STRATEJİ REHBERİ
Geçen yüzyılın başında imparatorluklar dağıldı. İmparatorlukların bünyesinde bulunan milletler Birinci Dünya Savaşının galipleri tarafından güdümlü devletçikler halinde teşkilatlandırıldı. Bağımlı devletler, özgür olduklarını zannettikleri halde, totaliter rejimlere mahkum edildi. Diktatörler, vasi devletler tarafından korundu ve desteklendi. İki dünya harbi arasında, batının gelişmiş devletleri daha ziyade faşist diktalarla, Sovyetler ve bağlıları da komünist diktalarla idare edildi.
Özet: Bütünlefltirici planlama yaklafl›m›na göre proaktif, rasyonel, normatif ve kapsaml› bir ak›fl içeren stratejik yönetim ana hatlar› ile misyonun ve amaçlar›n belirlenmesi, çevre analizleri yap›larak stratejilerin belirlenmesi, uygulanmas› ve kontrolünden oluflmaktad›r. Strateji belirleme sürecinin ise önemli bir niteli¤i çevredeki f›rsat ve tehlikeler ile iflletmenin güçlü ve zay›f yanlar›n›n detayl› bir flekilde incelenmesi ve isabetli stratejik kararlar alabilmek için bu incelemelerde elde edilen verilerin en iyi bir flekilde de¤erlendirilmesi anlam›nda kullan›lan kapsaml›l›kt›r. Daha çok zaman ve kaynak ayr›lmas›, daha çok bilgi toplanmas› ve son karar› vermeden önce stratejist olarak görev yapan yöneticiler aras›nda daha çok fikir tart›flmas› yap›lmas› kapsaml› bir strateji belirleme sürecinin özelliklerindendir.
2019
Basketbol maçlarını kazanmak veya kaybetmemek için her basketbol koçunun belirli bir strateji ve oyun felsefesine sahip olması gerekir. Bu stratejiyi oluşturmak için basketbol koçunun sahip olması gereken çeşitli fikir kümelerine ve yol göstericilere ihtiyacı vardır. Maçları sadece sahada fiziksel mücadele ederek, rakibe karşı saldırı veya savunma yapmayı yüreklendirerek kazanmak günümüz modern basketbolunda neredeyse imkansız hale gelmiştir. Sahaya çıkan her koçun, üstünde çalıştığı bir stratejisi, uygulamaya nasıl geçireceğini düşündüğü planları ve planların içinde bulunan çeşitli taktik varyasyonlara ihtiyacı vardır. Bu varyasyonları maçtan ve-veya sezon öncesinden hazır etmeden, rüzgarın nereden eseceğine göre hareket eden rotasız gemi gibi sahaya çıkmanın doğru olmadığını her koç iyi bilir. Strateji-plan-taktik konusunda çoğu koçun bilgisi vardır. Maçları izlerken ve rakibin kendilerine karşı hazırladığı taktikleri görmekte ve buna karşı çare aramakta sorun çekmezler. Konuyu geniş açıdan alıp, en üst noktadaki (TOP LEVEL) takımlara baktığınızda bu takımların başındaki koçların, taktikten daha büyük bir oyun planına (antrenman planlaması ve programlaması dahil) ve planların da kaynağında, Strateji sahibi olduğunu görürsünüz. Başarılı veya büyük nasıl adlandırırsanız adlandırın büyük koçların kafasında kendileri için veya çalıştırdıkları takım için doğru olduğunu bildikleri bir stratejileri vardır. Bu strateji hazırlık dönemi, yönlendirilme ve sahada uygulanması konusunda hatalara yer açsa bile, bu sorunlar krize dönmez, krizler de kaos boyutuna ulaşmadan sistem içinde çözülür. Koçlar-başarılı-koçlar için strateji hazırlama rehberi diyebileceğimiz bu maddeler daha detaylı veya farklı yorumlanabilir. Kritik nokta, bu maddelerin kabul edilmesi değil bu maddelerin ışığı altında strateji oluşturmaya başlamak ve bu strateji üstünden başarıya ulaşmaktır.
2020
Kavramın kuramsal araştırmacılarına göre stratejik kültür, ülkelerin güvenlik temalı strateji oluşturmadaki karar alma süreçlerine etki eden, duygu, düşünce ve davranış kalıplarının toplamı olarak tanımlanmaktadır. Bu tezde, ilk olarak stratejik kültür kavramının teorik içeriğinden bahsedildikten sonra, İsrail stratejik kültürünün, jeostrateji, tarih, din ve kamoyunun algı mercekleri üzerinden tanımlanan kaynakları ve kaynakları ile doğrudan ilişkili olan karakteristik davranış kalıpları belirlenmiştir. İkinci olarak ise İsrail stratejik kültüründeki karakteristik davranış kalıplarının, başta kabine, başbakanlık, savunma bakanlığı, genelkurmay başkanlığı, askeri istihbarat başkanlığı, dışişleri bakanlığı ve ilgili diğer kurumlar olmak üzere İsrailli karar alıcıların ilgili dönemlerin kendi bağlamları içerisinde, Hizbullah ile mücadele temalı güvenlik stratejileri oluşturmadaki karar alma süreçlerine nasıl etki ettiği tartışılmaktadır. Araştırma, Hizbullah’ın kuruluşundan itibaren, İsrail’in Lübnan’a düzenlediği askerî harekâtları içermekte ve son olarak 2006 yılındaki stratejik başarısızlığının nedenlerini stratejik kültür üzerinden sorgulamaktadır. Bununla birlikte, İkinci Lübnan Savaşı ve bilhassa Hizbullah unsurlarının önemli bir bölümünün Suriye’ye kayması sonucunu doğuran Suriye İç Savaşı’ndan sonra bölgede uzun bir süredir taraflararası, göreceli bir sessizlik hakim olmuştur.
Bu çalışma küreselleşme sürecinin şekillendirdiği rekabet ortamında ortak hareket etmek, ortak paylaşım ve ortak gelişim yaklaşımlarıyla kurulan stratejik işbirliklerine genel bir bakış açısı oluşturmak için hazırlanmıştır. Çalışmanın birinci kısmında küreselleşme süreci; tanımı, kapsamı, kısa tarihi ve temel dinamikleri çerçevesinde incelenecektir. kinci kısımda ise teknolojik işbirliği kavramı ve türlerinden bahsedilerek teknolojik işbirliği türlerinden stratejik işbirlikleri; kavram, türleri, nedenleri, başarısızlık nedenleri ve stratejik işbirliği örnekleri bazında incelenecektir. This study has been prepared to constitude a general point of view about strategic alliances, which has been established to cooperate and co-development in the competitive environment that the globalization process has developped. In the first part of the study the globalization process will be analyzed in terms of its definition, short history, content and the basic dynamics. In the second part, by mentioning the concept of technological alliances and its types, the strategic alliances which is one of the types of technological alliances will be analysed. Strategic alliances concept, its types, reasons to form an alliance, reasons why an alliance be ineffective and the strategic alliance examples will be mentioned.
SOSYAL GÜVENLİK DÜNYASI DERGİSİ (HAKEMLİ) SAYI:82 SYF: 92-105, 2013
Günümüz ekonomik, sosyal ve kültürel ortamının en fazla tartışılan konularından biri şüphesiz küreselleşmedir. Dünya coğrafyasının her geçen gün küçüldüğü, okyanus ötesi kavramının giderek kaybolduğu, ekonomik ve sosyal hayatın giderek melezleştiği bir süreç yaşanmaktadır. Son otuz yılın gündemini oluşturan küreselleşme kavramı, beraberinde derin tartışmalar doğurmakta, savunanları ve eleştirenleri karşı karşıya getirmektedir. Bu makalede küreselleşme yaklaşımları tarafsız olarak incelenmiş, süreci destekleyenlerin bakış açıları tespit edilmiş, küreselleşme karşıtlarının süreç ile ilgili şüphe ve endişeleri irdelenmiştir. Makalenin son safhasında ise Türkiye‘nin küreselleşme sürecinden istifade etme yol ve stratejilerine değinilmiştir.
LİDERLİK AKADEMİSİ VE STRATEJİ ÇALIŞTAYI BİLDİRİ ÖZET KİTAPÇIĞI & ÇALIŞTAY SONUÇ BİLDİRGESİ, ÇİZGİ KİTABEVİ, 2018
Pozitif Değişim (İnovasyon) Sürecini Yönetme: İnovasyon Liderliği nedir? MANAGING THE POSITIVE CHANGE PROCESS: WHAT IS INNOVATION LEADERSHIP? Innovation is a positive change. A positive change has two components. The first is a high value, the second is a long term strong relationship. The fulfillment of these two objectives should be the innovation-focused strategies of organizations. There are many factors in the success of these strategies. One of these factors is leadership. This study intends to explain innovation leadership. Innovation leadership has two components. The first is an innovative approach to leadership; the second is leadership for innovation. The aim of this study is to explain the concepts of the two components of innovation leadership and to indicate the importance of the positive change process management. Two results were obtained in this study based on literature. First, leaders need to learn about the challenges, risks, and uncertainties in achieving the sustainability of organizations. Second, leaders need to establish the climate of innovation in their organization for the success of innovation İnovasyon pozitif bir değişimdir. Pozitif değişimin iki yönü bulunmaktadır. Birincisi yüksek değer, ikincisi uzun vadeli güçlü ilişkidir. Bu iki amacı yerine getirmede organizasyonların inovasyon odaklı stratejileri olmalıdır. Bu stratejilerin başarılı olmasında birçok faktör bulunmaktadır. Bu faktörlerden birisi de liderliktir. Bu çalışmada inovasyon liderliği açıklanmıştır. İnovasyon liderliğin iki bileşeni bulunmaktadır. Birincisi, liderliğe inovatif bir yaklaşım; ikincisi, inovasyon için liderliktir. Bu çalışmanın amacı bu iki bileşenin kavramlarını açıklamak ve pozitif değişim süreçlerinin yönetimindeki önemini belirtmektir. Literatüre dayanan bu çalışmada iki sonuç elde edilmiştir. Birincisi, organizasyonların sürdürülebilirliğini başarmada liderlerin zorluklara, risklere ve belirsizliklere karşı öğrenme ihtiyacı vardır. İkincisi liderler inovasyon çalışmalarının başarısı için organizasyonlarında inovasyon iklimini oluşturmaları gerekir.
1991
1960'lardan baslayarak gelisen durumsallik yaklasimi genellikle isletmeleri, cevre ozelliklerine uygun yapisal ozellikler gelistirerek etkinliklerini surduren pasif varliklar olarak ele almaktadir. Bu yaklasim, hangi cevre kosullari altinda hangi ozellikte organizasyon yapilarinin uygun olacagi konusunda genellernelere varmaya yoneliktir. Ancak bu konuda yapilan arastirmalarin bazen birbiriyle celisen sonuclara ulastirdigi gorulmektedir. Buna neden olarak genellikle, durumsal degiskenlerin cesitli arastirmacilar tarafindan farkli bicimlerde kavramlastirilmis olmasi veya farkli olceklerin kullanilmasi gosterilmektedir. Ote yandan son yillarda isletme cevresi-organizasyon yapisi iliskisinde stratejik tercih degiskeninin etkisionem kazanmistir. Bu nedenle onceki arastirmalarin sonuclarindaki celiskiler, bu degiskenin incelenmemis olmasina da baglanabilir.
İran arasında bölünmüş bir bölgedir. Topraklarının büyük kısmı Pakistan'da yer alır. İran'da ise Sistan-Belucistan eyaletinde yaşarlar. Soğuk Savaşın hakim olduğu ve dünyada 2 Süper gücün bulunduğu dönemde bağımsız Belucistan sorunu gündeme getirilmiş ama bir çözüme kavuşamamıştır. Son zamanlarda ABD ve İngiltere'nin gizliden gizliye desteklediği projedir. Pakistan ise bu konu ile ilgili Afganistan'daki Taliban örgütüne el altından destek verir. Dış politika üzerinden etken olarak Hindistan'ın bu iç kargaşaya destek verdiği düşünülmektedir. Kısımlara ayrılan Belucistan bölgesi Kürdistan'a benzetilmektedir. Beluci halkı birbirine kenetlenmiş bir vaziyette olmasına rağmen birden fazla dış ülkenin ortayı karıştırılmasıyla kopukluk yaşamış ama hala da Özgür Belucistan düşüncesini yitirmemiştir. Belucistan' da bulunan Kürt halkı ve Kürtlerin bağımsızlık düşüncesi bu noktada birleşir. ABD ve bazı ülkeler Pakistan'ı rahatsız edecek derecede Belucistan ile ilgilenmekte bu da Pakistan bölgesini giderek istikrarsızlaştırmaktadır.
TÜRKİYE'NİN STRATEJİK ÖNEMİ, 2013
Avrupa ve Asya arasında köprü durumunda bulunan Türkiye, sayıları 200'e yaklaşan bağımsız devletler arasında, yüzölçümü bakımından 31'inci; nüfus bakımından 17'nci, varlık bakımından 28'nci; ve silahlı kuvvetlerin sayıca büyüklüğü bakımından da 8'inci ülke durumundadır. Görülüyor ki Türkiye, Dünya devletleri içinde yaklaşık ilk 20'lere girebilen, büyük devlet olmaya aday bir Bölgesel Güç (Regional Power)'tür ve çok yakında Süper Güç (Super Power) olmaya adaydır. Avrupa ve Asya'nın birleşme noktasındaki stratejik konumu sayesinde Türkiye, soğuk savaş sonrası devletler sisteminde eskiden çok daha önemli bir rol oynamakta, bu iki kıt'ada yaşanmakta olan ve yaşanabilecek birçok çatışmanın tam merkezinde yer almaktadır. Türkiye jeopolitik konumuyla, sorunlu ülkelerin kesişme noktasında yer almakta ve bu nedenle, bölgenin sorunlarıyla istese de istemese de ilgilenmek zorunda kalmaktadır. Bunun yanısıra, bölgedeki sorunların etkisi Türkiye'ye de yansımaktadır. Bunlara ek olarak bu bölgedeki devletlerin birbirleriyle olan sorunları, şu veya bu şekilde dünyaya da yansımakta ve dünya politikasını önemli ölçüde etkilemektedir. Böylece Türkiye mevcut güç merkezlerinin dolaylı veya direkt etkisi altında bulunmakta ve bu etkiler Türkiye'ye belirli politikaları uygulamayı dikte ettirmekte hatta mecbur bırakmaktadır. Meydana gelen değişimler sonucu soğuk savaş döneminde Batı'nın kalesi ve NATO'nun en güçlü üyelerinden biri olan Türkiye önem ve stratejik kartının değeri azalmayıp, bilakis artmaya devam eden ender ülkelerden biridir. Türkiye'nin dünyada mevcut 43 Müslüman ülke arasında demokrasi ile idare edilen tek laik ülke olması kendine birçok sahalarda önemli avantajlar sağlamaktadır. Batı Hristiyan dünyası ile diyalog kurabilen yegane müslüman ülkedir. Diğer bir deyişle Türkiye, Kuzey-Güney-Doğu-Batı, İslam-Hristiyan, Totaliter-Demokratik ve Köktendinci-Laik düşünceler arasında bir köprü görevi yaptığından bölge ve dünya barışına önemli katkılarda bulunmaktadır. Bağımsızlığına yeni kavuşan Orta Asya Cumhuriyetleri'nin, Batı modeline motive edilmesinde Türkiye'nin çok önemli bir yeri vardır. Bu cumhuriyetler gözlerini 75 yıl aradan sonra Türkiye'ye çevirmişlerdir. Batı değerlerini benimsemiş olan Türkiye, bunlar için yegane modeli teşkil eder. Gerek kaynak, gerekse deneyim açısından Türkiye'nin bu ülkelere verebileceği çok şey vardır. Türkiye, sadece Orta Doğu, Kafkasya ve Orta Asya cumhuriyetleri için değil, bağımsızlıklarına kavuşan D.Avrupa ülkeleri için de demokrasi ve serbest pazar uygulamaları açısından ideal bir model teşkil eder. Batı ülkelerinin artık Türkiye'nin bu yeni jeo-stratejik değerini kavramaları gerekir. Eğer Türkiye hala Batı ile işbirliği yapmakta zorlanır ve Batı kurum ve kuruluşlarına girmesinde güçlükler çıkarılırsa, bu durum Batı'nın stratejik menfaatlerine tamamen ters sonuçlar yaratabilir. Eğer Türkiye Doğu'da bazı cazibeler bulup, Batı ile ilişkilerini azaltırsa bu Batı'nın aleyhine olur; zira Türkiye seçenekleri çok fazla olan bir ülkedir. Sovyetler Birliği'nin dağılması bölgede jeo-politik bir boşluk oluşturmuştur. Şimdi birçok ülke bu boşluğu doldurmaya çalışmaktadır. Sovyetler Birliği'nin yıkılması üç çeşit parçalanmaya sebep olmuştur: aniden 15 bağımsız devlet dünya siyasi sahnesinde boy göstermiştir, Komünist Partisi, Silahlı Kuvvetler, KGB ve ekonomi bakanlıkları gibi Sovyetler Birliği'ni ayakta tutan teşkilatlar parçalanmıştır. Rusya ve diğer bağımsız devletlerde, muhtariyet, egemenlik ve hatta bağımsızlık talepleri güçlenmeye başlamıştır.SSCB'nin yıkılışı ve akabinde Kafkasya ve Orta Asya'daki beş Türk Cumhuriyeti'nin bağımsızlığı, Türkiye'nin bu bölgeyle olan ilişkilerin de önemli sonuçlar ortaya çıkarmıştır. Nitekim Türkiye, bu cumhuriyetlerle olan ekonomik, kültürel ve askeri ilişkilerini geliştirmede büyük bir sorumluluk üstlenmiştir. 6 Milyon kilometrekarelik bir coğrafya ve 60 milyonluk nüfus, bu bölgeyi Türkiye'ye cazip kılmaktadır. Başka bir deyişle Orta Asya önemli madenleri, hammaddeleri, petrolü, doğalgazı, tarımı vb. bir çok yönüyle Türkiye açısından oldukça geniş ve cazip bir pazardır. Bilindiği üzere, önceden etnik olarak Türkiye geniş İslam dünyasında tek ve yalnız bir Türk devleti idi. Ama, Graham Fuller'in de deyişiyle, "Bugün artık Orta Asya Türk Cumhuriyetleri'nin bağımsızlığıyla beraber Türkiye, dünya politikasında etkisi daha da artmış ve yine uluslarası vizyonda önemli bir yere sahip olmuş bir devlettir". Türkiye, Orta Asya Türk Cumhuriyetlerini tanımada hızlı davranmış ve hemen ardından bu tanımayı maddi yardımlarıyla desteklemiş,somutlaştırmıştır. Türkiye, ekonomik alt yapıda, ticarette, teknik, askeri, eğitim, iletişim alanlarında ve cumhuriyetlerin alfabelerini Türkiye alfabesi çizgisinde modernleştirmeleri mevzuunda büyük yardımlar önermiştir. Ekonomik büyüme, batı desteği ve modernleşme için bu ülkelerin tercihi daha ilk günlerden modern, laik bir İslam devleti olan Türkiye olmuştur. Nitekim, Türkiye de kendini bir model olarak görmüş ve Orta Asya'lı liderlerin çoğu tarafından da böyle algılanmıştır. Orta Asya'lı liderler, Türkiye'nin özellikle laik yönünü açıkça methetmekte ve kendilerine model olarak almakta, ayrıca Türkiye'yle olan kültürel ve ırki bağların öneminin altını çizerek, İslami fundementalizmi de reddettiklerini belirtmektedirler. Özbekistan Devlet Başkanı İslam Kerimov da ilk günlerde şöyle diyordu : "Bağımsızlığımız Özbek Türkleri, bütün Türk dünyası ve İslam dünyası için muhteşem birşeydir. İnşaallah, Türk milleti tekrar yakında birlik içinde yaşayacaktır. Türk dünyası içinde sınırlar ortadan kaldırılacaktır, yakında bunu yapmaya hazır olalım." Bilindiği üzere, Tacikistan haricinde, diğer Orta Asya Türk Cumhuriyetleri'nin ve Azerbaycan'ın Türkiye'ye çok daha fazla kültürel ve dil yakınlıkları, bağlılıkları vardır. Avrupa ile bunlar arasında Türkiye'nin köprü rolü oynaması bu cumhuriyetler için oldukça önem arzetmektedir. Uluslarası güçler dengesi açısından Türkiye ve Türk cumhuriyetleri arasındaki olası bir entegrasyon için temel engeller nelerdir? İşte bu kitapta, bağımlı değişken olarak Türkiye ve Türk cumhuriyeteri arasındaki olası bir entegrasyon ile bağımsız değişkenler olan eski SSCB'nin milliyetçilik ve din gibi konulardaki pokitikaların etkileri, tarih, coğrafya, demografi, eğitim, politika, ekonomi ve din konularında her cumhuriyetin durumu, cumhuriyetlerarası ekonomik ve etnik ilişlileri, sınır vb problemleri, bölgedeki fundementalist ve şovenist eğilimler, bir model olarak Türkiye ve son olarak da bu bölgelerin stratejik önemi ve uluslararası güçler dengesi politikaları ve dış aktörler açısından yeri incelenmektedir. Orta Asya ülkeleri arasında daha yakın bir ilişki Türkiye tarafından da desteklenebilir. Her ne kadar Ankara, yakın gelecekte güçlü, milliyetçi, şövenist ya da "Pan-Türkist" politikalar benimseyecek kadar cesur değilse de, bu cumhuriyetler arasında adı konulamayan bir çeşit birliğin ortaya çıkmasını görmek Türkiye'deki herkesin arzusudur ve bu daha geniş uluslararası arenada Türk devletlerinin ağırlığını da arttırmaktadır. Türkiye'yi idare edenlerin maalesef günlük politikaların dışına çıkamaması ve uzak görüşlülükten yoksun olmaları bile tarihi süreci değiştiremeyecektir ve Türk cumhuriyetleri, kültür ve inanç birliği, ortak pazar, Türk Birliği aşamalarını takiben 21.yy'ın ilk çeyreğinde Türk Birleşik Devletlerini kuracaktır. Bu nedenle bu kitap 2035 yılındaki Türk Birleşik Devletleri başkanlına ithaf edilmiştir.
Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2021
Bu araştırmanın temel amacı, rekabetçi davranışların strateji yürütme üzerindeki etkisinin tespit edilmesidir. Araştırmanın evrenini, Düzce ve Sakarya illerinde faaliyet gösteren otomotiv işletme bayii yöneticileri oluşturmaktadır. Yöntem olarak nicel araştırma yönteminden yararlanılmış, veriler anket toplama tekniği ile elde edilmiş ve araştırmanın analizinde kullanılmak üzere 185 anket değerlendirilmiştir. Değişkenlerin yapısını incelemek için yapılan faktör analizi sonucunda, rekabetçi davranış tarzları ve strateji yürütmenin unsurları ile ilgili olarak üç boyutlu bir yapılar elde edilmiştir. Değişkenler arasındaki etkileşimi ortaya koymak amacı ile yapılan regresyon analizleri sonucunda rekabetçi davranış boyutlarından işbirlikçi rekabetçi davranışın strateji yürütme boyutlarının tamamını pozitif yönde etkilediği saptanmıştır. Agresif rekabetçi davranışın ise strateji yürütme boyutlarından yalnızca yapısal düzenlemeler gerçekleştirme boyutunu pozitif yönde etkilediği görülmüştür. Son olarak savunmacı rekabetçi davranışın strateji yürütme boyutlarının hiçbiri üzerinde anlamlı bir etkisi olmadığı belirlenmiştir. Ayrıca strateji yürütme unsurlarının rekabetçi davranışların hangisi ile daha fazla ilişkili olduğu konusunda önemli bulgular elde edilmiştir.
Örgüt; İki veya daha fazla bireyin amaçlarını gerçekleştirmek için bir araya gelerek işbirliği yaptıkları gruplar. >Kar Amaçlı Örgütler >Kar Amaçlı Olmayan Örgütler İŞLETME YÖNETİMİ Yönetim, bir işletmenin veya örgütün kaynaklarını planlayarak, organize ederek, yürüterek ve kontrol ederek, etkili ve verimli bir şekilde kullanması ve amaçlarını gerçekleştirmesi süreci ETKİLİ VE VERİMLİ OLABİLMEK Etkili olabilmek; sonuçlara varabilmek ile eşdeğerdir. Yapılan iş daha önce saptanmış ve hedeflenen sonuca varabiliyorsa etkilidir. Verimlilik; en az kaynak kullanımı ve en az maliyetle sonuca varabilmektir.
Belirsizlik altında STRATEJİ, 2024
Belirsizlik seni vazgeçirmesin! Geleneksel strateji yaklaşımının temelinde, yöneticilerin bir dizi güçlü analitik araç uygulayarak herhangi bir işletmenin geleceğini belirleyebilecek kadar doğru bir şekilde tahmin yürütebilme varsayımı yatmaktadır.
ÖNSÖZ Türkiye'de halkla ilişkiler kavramının tam yerine oturtulamaması nedeniyle dünyanın hiçbir yerinde olmayan, "Sekreterlik ve Büro Yönetimi" mesleği ile hemen hemen eş anlamda kullanılması ve Türkiye'ye has bir meslek haline dönüştürülmüş olmasıdır. Halkla ilişkiler mesleği ülkemizde son on yıldır önemli kazanımlar elde etmiş olsa da halen mesleki olarak istenilen yerde değildir. Halkla ilişkiler mesleği üzerindeki daha önceden edinilmiş yanlış ve olumsuz kanıların giderilmesi için bu mesleğe gönül vermiş olan araştırmacı ve yazarlara önemli görev düşmektedir. Halkla ilişkilerin hak ettiği yeri alabilmesi için daha fazla yayına ihtiyaç vardır. Aynı ürün ya da hizmete sahip ve yoğun rekabet şartlarının yaşandığı küreselleşmiş iş ortamında işletmelerin hayatta
Öğretmen yetiştirme ve geliştirme sürecinde bir yol haritası niteliğinde olan ve 2017-2023 yılları arasında gerçekleştirilecek eylemleri kapsayan bu belgenin oluşturulması ve geliştirilmesi sırasında çok sayıda paydaşın görüşleri alınmış olup süreç içerisinde gelen görüşler doğrultusunda çeşitli revize çalışmaları gerçekleştirilmiştir.
Öz Çeviri geçmişten günümüze kültürler arasında bir iletişim aracı olarak kullanılan farklı kültürleri birbirine yakınlaştıran bir eylemdir. Bu çalışmada çeviri eyleminin özellikle de yazılı çeviri alanı başta olmak üzere usul, strateji ve yöntemleri ele alınacaktır. Çevirmenin kaynak metin ile hedef metin arasındaki mesajı hedef kitleye doğru iletmek için başvurduğu stratejiler okuyucunun ilgisine sunulacaktır. Ardından çeviri usul ve stratejilerine ilişkin tanım ve sınıflandırmalara değinilecektir. Böylece çeviri usul ve stratejileri ile ilgili temel bilgiler ışığında çeviri eylemi hakkında genel bir çerçeve çizilmiş olacaktır. Son olarak çeviri eyleminin gerçekleştirilmesi esnasında çeviri camiası tarafından genel olarak kabul görmüş yöntemler sıralanacak, tanımlanacak ve çeşitli kaynaklardan örneklerle zenginleştirilecek ve okuyucunun çeviri yöntemleri hakkında bir bakış açısı geliştirmesi amaçlanacaktır. Ayrıca verilen bilgiler ışığında çeviribilim çalışmalarında çeviri usul, strateji ve yöntemleri ile ilgili genel bir çerçeve çizilerek okuyucuya çeviri süreçleri hakkında bilgi verilmiş olacaktır. Anahtar Kelimeler: Çeviribilim, çeviri stratejileri, çeviri yöntemleri, çeviri usulleri, çevirmen teknikleri.
Giriş Strateji kelimesinin kökeni eski Yunanca 'da "ordunun generali" anlamındaki "strategos" kelimesine dayandığı birçok alan çalışmasında belirtilmektedir. Bu bağlamda kavramın kullanımına yönelik olarak ilk defa Marathon Savaşında strateji kelimesi kullanılır. Milattan önce 490 senesindeki Marathon Savaşında 3 strategoslardan oluşan bir kurmay konseyinin, ülkenin yöneticisine, çarpışmalarda başarılı olmaya yarayacak "taktiksel" önerilerden daha ziyade, topyekûn savaşı kazanmak için stratejik konularda tavsiyelerde bulunulduğu literatürde geçmektedir. Geçmişte askeri bir kavram olarak ortaya çıkan strateji kavramı günümüzde başarılı olma ve hayatta kalma ile ilgili mücadelenin en az askeri hayat kadar iş dünyasında da geçerli ve önemli olduğunu göstermektedir.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.