Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2021, YUNUS EMRE ANISINA TURKIYE VE TURK DUNYASI ARASTIRMALARI IX
…
29 pages
1 file
Turkish Studies Social Sciences, 2018
Toplumsal eşitsizliklerin en önemli belirleyicilerinden bir tanesi zenginliktir. Küreselleşme ile artan ekonomik eşitsizliğin belirleyicilerinden olan ve en genel tanımıyla mal varlığı ve paranın var ettiği bir güçlülük statüsü olan zenginliğin tanımlanması, elde edilmesi, bölüşülmesi ve temsil edilmesi makro ölçekte Türkiye’de yaşanan sosyal, siyasal ve ekonomik değişimlere paralel olarak dönüşüm göstermiştir. 1980’den günümüze Türk Sineması’nda ülkede değişen siyasal, ekonomik ve toplumsal yapının, değişen zenginlik olgusunun ve zenginliği somut olarak gösteren yaşam tarzlarının nasıl temsil edildiğinin araştırılması ise bu çalışmanın problemini oluşturmaktadır. Ele alınan filmlerde toplumsal dinamiklerin analizi ile zenginliğin toplumsal temsillerinin izleri sürülmeye çalışılmıştır. Çalışma kapsamında Türk Sinemasında 1980-2015 yılları arasında çekilen ve zenginlik temsili içeren filmler betimsel analiz yoluyla incelenmiştir. Zenginlik temsili, temsillerdeki dönüşüm ve toplumsal yapı ile ilişkisine ilişkin genel bir çerçeve çizilmeye çalışılmıştır. Araştırma çerçevesinde ulaşılabildiği kadarıyla 1980-2015 arası dönemde toplam 2375 film çekilmiştir. Yazılı kaynaklardan yapılan ilk tarama sonucunda bu filmlerden 559 tanesinde zenginlik temsilleri olduğu çıkarımına ulaşılmış, ancak filmlerin tamamına ulaşıp izlemek mümkün olmamıştır. Çalışma kapsamında elde edilen verilerin değerlendirilmesi sonucunda Türkiye’de 1980 sonrasında siyasi ekonomik, toplumsal ve kültürel alanda yaşanan gelişmelerin, Türk Sineması’nı etkilediği; 1980 sonrasında çekilen filmlerin toplumsal ve kültürel alanda çekildiği dönemde yaşanan dönüşümleri yansıttığı; 1980 sonrası dönemde çekilen filmlerdeki zenginlik temsillerinin dönemin ekonomik, toplumsal ve kültürel yapısındaki değişimler doğrultusunda farklılaştığı görüşmüştür.
Sosyal Ve Ekonomik Arastırmalar Dergisi, 2004
Bu çalışmada ilk olarak gelir dağılımı tanımı ve çeşitleri hakkında kısaca bilgi verildikten sonra, çalışmanın esasını teşkil eden 1980 sonrası Türkiye'deki kişisel gelir dağılımı ve fonksiyonel gelir dağılımındaki gelişmeler analiz edilmektedir.
Bu çalışma, Türkiye’de yayıncılığın son 35 senede geçirdiği dönüşümü Pierre Bourdieu’nun teork araçları yardımıyla açıklamayı hedeflemiştir. Bu maksatla çalışmanın ilk bölümünde yayıncılığın doğuşundan bugüne tarihi ana hatları ile ele alınmıştır. Bu tarihi anlatı içinde yayıncılığın yaşadığı kırılma dönemleri ve gelişen kurumsal yapısı ortaya konmuştur. İkinici bölümde, bu tarihsel anlatıya binaen son 35 sene içinde yayıncılığın dönüşümünü etkileyen faktörler özel olarak incelenmiştir. Çalışmanın sonucunda, ilk bölümlerde ortaya konulan tarihsel anlatı ve özel incelemelere binaen gelişen yayıncılık alanı, bu alanın sermaye yapıları, çatışma noktaları ve alt alanları tespit edilmiştir. Çalışmanın sonucunda Türkiye yayıncılık alanının yapısı, bu alanın kendine has sermaye düzeni ve çatışma alanları tespit edilmiştir.
Aydınlanma ve Aydınlar uzun zaman Türkiye’nin tartıştığı konular bağlamında hep bir mesele olarak gündemde durmuştur. Bilhassa 80’li yıllardan 2000’lerin ortalarına kadar aktüalitesini koruyan ve çoğu zaman da bir dayatmaya dönüşen bu retoriklerin geçmişi nereye uzanmaktadır ve bu kesimin gayesi nedir. Bu metin işte bunun gibi bir takım soruların cevaplanmaya çalışıldığı ve bu kesimin Din, Toplum, Devlet bağlamında nasıl bir tutum aldığı kadar bunu oluşturan sâiklerin neler olduğunu da irdeleyen, aynı zamanda doktora çalışmasının da bir ürünü olan kitabın hem tanıtımı hem kısa bir özetidir. Yazarı olan Necdet Subaşı, önceliğini bu kesime ait tanımlamalara verdiği kitabında genel bir çerçeve çizmekle beraber asıl olarak1980 sonrasına odaklanmıştır. Böylelikle anılan dönemde ki aydınının dine bakışını anlamaya bunu da Cemil Meriç, Şerif Mardin, Erol Güngör, Murat Belge, İsmet Özel ve Ali Bulaç gibi farklılıklar gösteren ve o gün için hepsi hayatta olan altı düşünürün görüşleri ışığında yapmaya çalışmıştır...
Türk İslam Medeniyeti Akademik Araştırmalar Dergisi, 2019
Bireylerin özel yaşam alanı olarak konutlar, iç mekân tasarımı açısından kullanıcı profilinin ve kişisel tercihlerin birincil belirleyici olduğu tipolojidir. Konutta kullanıcıların sosyal statüsü ve gündelik yaşamlarındaki farklılıkların yansıtıcısı ise iç mekân donatılarında belirginleşmektedir. Mekân bu yönüyle kullanıcı ve eylem hakkında bilgiyi barındıran somut bir araç niteliğindedir. Somut araç olarak mekân, toplumun sosyal, kültürel, ekonomik değişimlerini birebir yansıtan sinema ile çok yönlü iletişim durumundadır. Filmin konusu, içeriği mekânla bütünleşmekte, mekânın kurgusu konuyu destekler şekilde oluşturulmaktadır. Bu bir araya gelişlerde mekân, gündelik yaşam ve sosyal statü anlamında birçok bilgiyi barındırmaktadır. Bu çalışmanın amacı öznel bir bakış ile yaşamı, yaşantıyı, bir konu çerçevesinde aktaran sinema filmleri üzerinden mekânı analiz etmek, kullanıcının sosyal statüleri ile mekânı, donatıları ve donatıların kullanımını belirlemektir. Toplumu birçok yönüyle yansıtan senaryoların kahramanı olan Kemal Sunal‟ın 1980li yıllarda çekilmiş olan üç filmi çalışmada ele alınmıştır. Filmlerdeki apartman konutları (gerçek mekânlar); mekânın tefrişi, donatıların işlevi/eylemler, mekân nitelikleri yönünden incelenmiştir.
Bu çalışmanın amacı, 1980 krizine giden sürecin incelenmesi ve bu süreçten günümüz için gerekli derslerin çıkartılmasına yardımcı olmaktır. Çalışma, 1977-1981 dönemine ilişkin Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) tarafından hazırlanan "Yıllık Programlar" ile T.C.Merkez Bankasının (TCMB) ilgili döneme ilişkin "Yıllık Raporlarının" özellikle genel ekonomik durum, ödemeler dengesi ve kambiyo düzenlemelerine ait bölümlerinden yararlanılarak ve/veya doğrudan alıntı yapılarak hazırlanmıştır. Çok farklı ekonomik ve kurumsal yapının olduğu bu dönemde ekonominin karşılaştığı sorunlar, günümüzde karşılaştığımız sorunlar ile çok büyük benzerlik göstermektedir. Yetersiz döviz rezervi, yükselen enflasyon, negatif reel faizler, enerji fiyatlarındaki yükseliş nedeniyle bozulan dış ticaret hadleri ve dış denge ile döviz kuruna ilişkin çok sık düzenleyici kararlar alınması, temel benzerlikleri oluşturmaktadır.
ÖZET Borç stoku yüksek seviyelerde olan ülkelerde, makroekonomik istikrarın borçlanma di-namikleri ile yakın ilişkide olduğu, borçların sürdürülebilirliğine ilişkin bekleyişlerin ekono-mik dengeler üzerinde belirleyici hale geldiği genel kabul görmektedir. Sürdürülemez borç-lanma, fiyat istikrarını bozmakta, ekonomik büyümeyi engellemekte ve uzun dönemli makroe-konomik politikaların uygulanmasını zorlaştırmaktadır. Türkiye ekonomisi de 1990'lı yıllarda giderek ağırlaşan bir iç borç sorunun etkisinde kalmıştır. Bu çalışmada, borçların sürdürüle-bilirliğine ilişkin rasyolar kullanılarak iç borçların sürdürülebilirliği analiz edilmiştir. ABSTRACT It is generally accepted that in the countries with high debt stocks, there is a close relationship between macro economic stability and debt dynamics; and the anticipations related to the sustainability of debt become important determinants of the economic balance. Unsus-tainable debt harms price stability; blocks economic development and causes difficulties in implementing long-term macroeconomic policies. Turkish economy was affected by a serious debt problem in the 1990s. In this study, sustainability of the domestic debt was analyzed by using ratios in respect to the domestic debt sustainability.
2023
Arketipçi eleştiri, mitoloji, sosyoloji, psikoloji ve felsefe alanlarından yararlanarak edebî eserlerde kodlanmış kolektif bilinçdışını ortaya çıkarmayı amaçlar. Kolektif bilinçdışında bulunan arketipler, bireyler arasında benzer duyguları, düşünceleri ve imgeleri ortaya çıkaran evrensel davranış özellikleridir. Aynı zamanda deneyimleri kontrol etme ve yönlendirme kapasitesine sahiptirler. Bu çalışmada, 1980-2000 yılları arasında hikâyeleri yayımlanan Murathan Mungan, Mustafa Kutlu, Cemil Kavukçu, Cihan Aktaş, Rasim Özdenören, Hasan Ali Toptaş, Erendiz Atasü, Ramazan Dikmen, Sadık Yalsızuçanlar, Selim İleri, Cemal Şakar, Hüseyin Su, Adalet Ağaoğlu, Yusuf Atılgan ve Ayşe Kulin’e ait kırk altı hikâye kitabındaki hikâyeler, Joseph Campbell’in Kahramanın Sonsuz Yolculuğu adlı eserinde belirtilen yolculuk arketipi aşamaları doğrultusunda incelenmiştir. Bu inceleme sonucunda, söz konusu Türk hikâye yazarlarının, hikâyelerinde yolculuk arketipini nasıl yansıttıkları, bu arketipleri hangi yöntemlerle kullandıkları ve arketiplerin hikâyelerin anlamına nasıl etki ettiği belirlenmeye çalışılmıştır.
C. Kerimoğlu (yay.), Genel Dilbilime Giriş (Ankara: Pegem Akademi), 2016
Özet İlk örneklerine XVI. yüzyılda tanık olduğumuz taşlamalar, tekke çevrelerinde dini içerikli olarak ortaya çıkmış zamanla din dışı konularla zenginleşerek günümüze kadar gelmiştir. Kurulu düzenin bir tür eleştirisinin yapıldığı taşlamalarda, cahillik, yoksulluk, rüşvet, adam kayırma, yalancılık, dolandırıcılık, hırsızlık gibi sosyal konular ile devlet adamlarının halka yaptığı zulümler ve siyasi hayattaki aksaklıklar dile getirilmiştir. 1980 sonrası âşık şiirinde siyasi söylemleri inceleyeceğimiz bu çalışma, bir bakıma 1980-1999 yılları arasında kayda geçen " siyasi hayatla ilgili taşlamalar " ın değerlendirilmesi olacaktır. XX. yüzyılın ikinci yarısında gelişen siyasal olaylara belli bir dünya görüşü (siyasi yaklaşım) çerçevesinden bakan âşıkların, politik görüşlerini destekledikleri ya da yakınlık duydukları liderlere karşı övgüde bulunmaları; bunun doğal sonucu olarak da karşıt görüşteki liderleri eleştirmeleri söz konusu olmuştur. Yapılan bu eleştiri ve övgülerin maddî kazanım olarak âşıklara geri dönmesi özellikle bu asrın son iki çeyreğinde siyasal taşlamaların nicelik ve nitelik olarak artmasına zemin hazırlamıştır. Belli bir siyasi görüşün / siyasal partinin yanında yer almayan ama gördüğü çarpıklıkları, haksızlıkları eleştiri konusu yapan âşıkların (Sefil Selimi gibi) maddi bir kazanç elde edemedikleri gibi bir de soruşturma ve kovuşturmalara maruz kaldıkları görülmektedir. Bu çalışmada, 1980-1999 yılları arasında eser veren âşıklardan derlenen siyasi hayatla ilgili taşlamalar değerlendirilecektir. Abstract The satires encountered in the 17 th century appeared as religious based around the Dervish contents and survived until today by flourishing with non-religious matters. It is mentioned in these satires that criticize the established system, the social issues such as illiteracy, poverty, bribery, favoritism, dishonesty and the cruelty of politics on society and political troubles. This study, on which we will analyze the political discourses about the lyrics after the year 1980, is an evaluation on satires about political life. On the second half of the 20th century, the bards who analyze the political events that appeared on this century in terms of a certain political view, praised the leaders whom they supported or felt sympathy. As a natural consequence, they criticized the dissentient leaders. The financial regain of these praises and critics of bards has prepared a backdrop to the increase in political disputes in terms of quality and quantity especially in the last two decades of last century. It is explicit that the bards who don't support a political view but criticize the corruptions and unfairness not only lacked of financial gain but also subjected to investigations. On this study, the satires of the bards composed between the years 1980 and 1999 will be analyzed.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
1. Uluslararası Sosyal Bilimler Kongresi, Mardin, Türkiye, 9-11 Mart 2018. Kongre Tam Metin Kitabı, ss. 554-563.
A COMPARATIVE EXAMINATION ON THE REPRESANTATIONS OF YOUTH IN TURKISH CINEMA AFTER 1980, 2021
Kesit Akademi, 2018
Yeni Türkiye Dergisi, 1995
Çalışma ve Toplum, 2014