Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
9.ULUSLARARASI ATATÜRK KONGRESİ, 2021
ÖZET Edebiyatçı, gazeteci ve siyasetçi gibi pek çok yönü ile dikkat çeken Fevzi Lütfi Karaosmanoğlu, Resimli Gazete ve Son Telgraf gazetelerinde gündelik ve politik konularda yazılar yayınladı. Özellikle Son Telgraf Gazetesinde dönemin iktidarını ve yöneticilerini eleştirdiği yazıları ile dikkat çekti. Karaosmanoğlu’nun muhalefet ettiği konuların başında; basın üzerindeki baskılar, mebusların halkın sorunlarına kulak tıkadığı ve ellerindeki yetkiyi kötüye kullandıkları ve CHF’deki bürokratik zümre egemenliği geliyordu. Karaosmanoğlu’nun CHF’ye muhalif olması onun geniş anlamda Cumhuriyet idealleri ve ideolojisine de muhalif olması anlamına gelmiyordu. CHF’yi sert bir şekilde eleştirmesi, dini-geleneksel değerler ile o değerleri benimsemiş kitleye daha saygılı olması ve sosyal siyasal dönüşümlerde daha ılımlı bir yaklaşımı savunması, Karaosmanoğlu’nu dönemine muhalif kılmıştır. Karaosmanoğlu’nun CHF temelinde şekillenen yaklaşımı, onun Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk muhalefet fırkası olan TCF’yi desteklemesini sağladı. Son Telgraf Gazetesi’nde TCF lehine yazdığı bir yazı sebebiyle Elazığ İstiklal Mahkemesinde idam talebiyle yargılandı. Bu davada suçsuz bulunup serbest bırakılsa da uzun süre yazılarına ara verdi. Karaosmanoğlu’nun muhalefeti, 1940’lı yıllardan sonra yeniden kendini göstermiş, CHP yönetimine eleştirileri devam etmiştir. Bu muhalefet onun çok partili hayata geçişle birlikte DP saflarında yer almasına sebep olmuştur. Ancak bir süre sonra DP’den ihraç edilen Karaosmanoğlu, partiden ayrılan arkadaşlarıyla birlikte 1955 yılında Hürriyet Partisini kurdu. 1958 yılında partisiyle birlikte CHP’ye katıldı. 27 Mayıs 1960 darbesinden sonra Kurucu Meclise seçilen Karaosmanoğlu, 1961 seçimlerinde CHP Manisa milletvekili oldu. CHP yöneticileri ile yaşadığı anlaşmazlık nedeniyle 4 Mart 1962’de hem milletvekilliğinden hem de partiden istifa etti. Karaosmanoğlu’nun her dönemde muhalefetine devam etmesi, onun doğru bulduğu çizgilerinden ayrılmadığını göstermektedir. Bu çalışmada, gazeteci kimliği ile tanınan ve ardından siyasetçi olarak dönemin en önemli muhalefet partilerinde kendini gösteren Karaosmanoğlu’nun çok yönlü hayatı ele alınacaktır.
II. ULUSLARARASI DEVELİ - ÂŞIK SEYRÂNÎ VE TÜRK KÜLTÜRÜ KONGRESİ, 2019
www.develi.bel.tr Bu kitapta yer alan yazı, makale, fotoğraf ve tasarımların elektronik ortamlar da dâhil olmak üzere çoğaltılma hakları yalnızca Develi Belediyesi'ne aittir. Yazılı izin olmadıkça makul alıntılar dışında bir kısmının ya da tamamının çoğaltılması yasaktır. Yayımlanan yazıların hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.
KARAGÖZ'DEN PİCASSO'YA..., 2019
20. yüzyılın büyük sanatçısı, Kübizm'in kurucusu Pablo Picasso'nun sanat gücünde halk kültürünün derin dip akıntılarını vurgulayan; Türk edebiyatında Geleneksel Türk Tiyatrosu'nun bir parçası olan Karagöz'ün ve halk gülmece kültürünün yerini karşılaştırmalı bir çalışmayla ortaya koymaya çalışan bir makaledir.
Roman, öykü, mensur şiir, anı türünde eserler veren Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Nirvana, Veda, Sağanak ve Mağara adlı dört tiyatro oyunu da kaleme almıştır. Tek perdelik kısa oyunlar olan ve 1909 yılında yazılan Nirvana ve Veda, konuları çok derinleştirilmeden, tartışılmadan aktarılmış birer sahne kesiti özelliği taşırken, 4 perdelik Sağanak adlı oyun, Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte toplumda yaşanan kırılmaları, ev/aile metaforu üzerinden tartışır. 1929 yılında yazılan oyun, reform sürecini ve bu süreçte yaşanan çatışmaları, ağırlık merkezini çatışmanın herhangi bir tarafına kaydırmadan sorgulaması bakımından, yazarın sadece tiyatro eserleri içinde değil, tüm eserleri arasında ilginç ve önemli bir yer tutar. 1934 yılında yazılan 3 perdelik Mağara oyunu ise masalsı, büyülü atmosferi ve romansa yakın kurgusuyla dikkat çeker. Oyunlarda meseleler, kuvvetli bir karşıtlıklar ilişkisi içinde ve yer yer imgesel bir düzleme taşınan bir anlatım diliyle ele alınır. Önemli bir ortak özellik de, metinlerde mutlaka belirleyici bir kadın-erkek çatışmasının kurulması ve tartışılan mesele her ne olursa olsun kadın karakterlerin, erkek karakterler için bir engel-fenalık-felaket sebebi olarak gösterilmesi, nihayetinde uzak durulacak-vazgeçilecek-feda edilecek bir varlık olarak sunulmasıdır. Bu yazıda, Nirvana, Veda ve Sağanak oyunlarında ne tür meselelerin, nasıl bir kurguyla tartışıldığını incelemeye çalışırken, asıl olarak oyun içinde kadın karakterlerin nasıl çizildiğine yakından bakmayı deneyeceğim. İnsanın, kendi kaderi karşısındaki çaresizliğini ve onu yenmek için verdiği mücadelenin yersizliğini aşk konusu merkezinde, zamanın ve mekânın muğlak bırakıldığı fantastik bir düzlemde ele alan Mağara oyununu, açık-örtük düzlemde bir kadın meselesini ele almamasından, konuyu insanın kaderiyle mücadelesi ekseninde kurmuş olmasından dolayı bu incelemenin dışında bırakacağım.
The aim of this study is to analyze the concept of body in Yakup Kadri Karaosmanoğlu‟s novel: Ankara. The novel tells the process from the period of Millî Mücadele (the Turkish national struggle) to the 1940s. In the novel, the process is divided into three periods. There is a remarkable relation between the psychologies of the characters and the developments of the period with the bodies of the characters. This relation surfaced in the description of the bodies, the perception of characters and the alterations of the bodies. The concept of body in the novel is used as an important element to tell the change, the maturation and the corruption.
“Kaplumbağalar”, Köy Enstitülü yazarlardan Fakir Baykurt’un en önemli yapıtlarındandır. 1967 yılında ilk baskısı yapılmış olan roman 1962-1966 arasında dört yıllık bir süreçte yazılmıştır. Romanda, İç Anadolu’daki Alevi Tozak köylülerinin toplumsal sistem ve kıraç doğayla kavgalarının öyküsü yer almaktadır. Romanın daha giriş yazısında köylüleri tarafından "Güne karşı işeyen" bir adam olarak tanımlanan Fakir Baykurt’un Kaplumbağalar adlı yapıtını Rönesans edebiyatının kurucusu sayılan Rabelais romanında grotesk halk kültürü, Dostoyevski yazınında çokseslilik üzerine çözümlemeler yapan Mihail Bahtin’in çalışmalarından yararlanarak değerlendirdiğimizde, Köy Enstitülü yazarların Anadolu halk kültürünün yenidendoğuşunda oynamış oldukları rol bir kez daha aydınlanmaktadır. Rabelais’in önemli yapıtı Gargantua’nın da eylemleri arasında “güne karşı işeme,” yer alır. “(…) sık sık tabağına tükürüyor, yağlı yağlı osuruyor, güne karşı işiyor…” (François Rabelais, Gargantua, s 75)
FEVZİ LÜTFİ KARAOSMANOĞLU'NUN EDEBİYAT YAZILARI, 2017
Fevzi Lütfü Karaosmanoğlu 1900-1978 yılları arasında yaşamış Manisa'nın siyaset dünyasına armağan ettiği önemli bir isimdir. Fevzi Lütfü'nün diğer siyaset adamlarından önemli bir farkı düşüncelerini devrin gazete ve dergilerinde okuyucularıyla paylaşmış olmasıdır. Bunun yanında Fevzi Lütfü'nün bir diğer etkinlik alanı edebiyattır. Yazar devrinin önemli gazete ve dergilerinde, edebiyatın çeşitli alanlarında yazılar kaleme almıştır. Bu bildiride yazarın deneme, eleştiri ve kitap tanıtımı türlerinde kaleme aldığı bu yazılar değerlendirilecektir.
ÖZ: Nasıl ki özne kendini tanımlarken en az bir ötekine ihtiyaç duyuyorsa toplumlar da kendilerini tanımlarken öteki/ötekilere ihtiyaç duyacaktır. Batı için bu öteki Doğu'dur. Yüzyıllarca öteki olarak konumlandırılan Doğu için ise Batı karşı-öteki olacaktır. Yakup Kadri Karaosma-noğlu'nun Bir Sürgün adlı romanı öteki ve karşı-öteki kavramlarını ortaya sermesi açısından oldukça önemli bir eserdir. Romanda Batı için öteki olan Doğunun gizemli ve egzotik görülen doğası aralarına girmeye çalışan bir Doğulu ile nasıl alt üst olup tehlike arz eden, aşağılanan, hor görülen bir duruma geldiği okura gösterilmeye çalışılır. Bunun yanı sıra romanın asıl meselesi olan Doğunun kendini ve kendi kültürünü tanıması meselesi öteki durumuna düşmesinden hemen sonra geliştirdiği karşı-öteki kavramıyla birleşir. Bu anlamda öteki ve karşı-öteki açıklanırken şarkiyatçılığın (oryantalizm) ve garbiyatçılığın (oksidentalizm) görüşlerinden yararlanılacaktır. Fakat bu akımlardan yararlanırken temel çıkış noktamız öteki olmaya devam edecektir.
Dharma, Hinduizm'in en önemli kavramlarından biridir. Sözlükte "tutmak, kaldırmak, sürdürmek" anlamlarına gelen dhṛ kökü ve bu kökten türetilen dharma, bir kavram olarak ele alınmıştır. Böylece onun anlam çeşitliliğine değinilmiştir. Ayrıca purusha ve artha kelimelerinden oluşan purushārtha (Hindu hayatının dört temel gayesi) kavramı tetkik edilip onun hangi kavramları karşıladığı ele alınmıştır. Purushārthaların trivarga ya da çaturvarga olarak tanımlanmasının kritiği yapılmış; tarihi ve felsefi açıdan öneminin ne olduğu tartışılmıştır. Ayrıca purushārthaların varna (sınıf/kast) ve aşramalar (dört aşama) ile bağlantısı da araştırılmış; kast sisteminde kast üyelerinin hangi purushārtha emrini yerine getirmesi gerektiği bilgisine değinilmiştir. Aşramalar içerisinde kişinin hangi purushārthayı ön plana çıkarması gerektiği vurgulanmıştır.
YILDIZ ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMLER KONGRESİ, 2019
Hayatın her alanında karşılaşılan sözlü kültür ürünleri; ait oldukları milletin gelenek, görenek ve inanışlarını geçmişten bugüne, bugünden de geleceğe aktaran önemli bir taşıyıcıdır. Sözlü kültür ürünleri içerisinde önemli bir konumda olan masallar, gerçek ve olağanüstü olaylarla yoğrulmuş, yer, zaman ve mekânın belli olmadığı halk anlatılarıdır. Masalların gerçek ve olağanüstü özellikler göstermesi onu çok yönlü yapmış ve bu çok yönlülük masalların yıllardır araştırma konusu olmasını sağlamıştır. Ayrıca masallarda kullanılan motiflerin milletler arasında benzerlik göstermesi masalları evrensel değerlerden biri yapmıştır. Mesela; Anka Kuşu, milletlerin masallarında ortak olan olağanüstü yaratıktır. Sadece isim değişikliğiyle masallarda yerini almaktadır. Arap edebiyatında bu efsanevi kuş, Anka olarak geçerken Türk edebiyatında Zümrü-dü Anka olarak geçmektedir. Masallarda yoğun olarak karşılaşılan motiflerden birisi de yardımcı kahraman motifidir. Masaldan masala göre farklılık gösteren yardımcı kahramanın masallardaki görevi, asıl kahramana yoldaşlık etmek ve onu bulunduğu zor durumlardan kurtarmaktır. Masallarda karşılaşılan yardımcı kahramanlar insan olabileceği gibi hayvan da olabilmektedir. Bu çalışmada Anadolu sahası masalları içerisinde geniş yer tutan hayvan masallarından hareketle yardımcı kahraman kuşlar üzerinde durulacaktır. Hayvan masallarını diğer masallardan ayıran en önemli özelliği kısa ve ders verici nitelikte olmasıdır. Hayvan masallarında verilmek istenen mesaj hayvan kahraman üzerinden verilmektedir. Bu çalışmada yetmiş hayvan masalı incelenmiş olup bu yetmiş masalın on iki tanesinde kuşlara yardımcı kahraman olarak rastlanılmaktadır. Bu on iki masalın haricindeki masallarda karşılaşılan kuşlar ise yardımcı kahraman olma özelliği dışındadır. Yardımcı kahraman olan kuşlar, on iki masal üzerinden incelenecek olup kuşların Türk ve İslâm kültüründeki yeri ve önemine de değinilecektir.
Toplumsal Tarih, 2021
Karagöz'ün Çingeneliği ilk Kör Hasanzâde'nin anlatımıyla Evliya Çelebi'nin Seyahatnâmesi'nde yer alıyor. Ancak muhtemelen hayâlîler daha evvelden beri Karagöz'ü Çingene olarak tasvir edip perdeye çıkarıyorlardı. Bu tutum bazı değişiklikler geçirerek 19. yüzyıl sonunda Felix von Luschan'a ve Georg Jacob'a kadar gelmiş olmalıdır.
Öz: Roman türünün önemli unsurlarından biri mekândır. Eserin kurgusal akışına yardımcı olan mekân, olayları ve kişileri etkileyen ve niteleyen bir özelliğe sahiptir. Bu etki, romanın yazılış amacı, mahiyeti ve dönemiyle ilintilidir. 19. yy ortaları ile 19. yy sonları arasında geçen Hep O Şarkı romanında, mekânlar, dönemin toplumsal ve mimari özelliklerini taşımaktadır. Yakup Kadri'nin son romanı olan eserde, mekânlara işlevsel özellikler yüklenmiştir. Bu bildiride Hep O Şarkı romanındaki açık ve kapalı mekânlar incelenecek; mekânların hangi işlevlerde kullanıldığına, roman karakterlerine etkilerine, bireylerin ve toplumların değişiminin mekânların değişimindeki etkilerine dikkat çekilecektir.
Tidsad, 2019
Özet Ülkemizde bir halk sanatı olarak doğup gelişen yazmacılık sanatı, birçok meslek dalını beslemiş ve bir ticaret alanı oluşturmuştur. Osmanlı İmparatorluğu, yazmacılığı Anadolu'da bir meslek dalı olarak Tokat, İstanbul gibi önemli merkezlerde yaşatmıştır. Gün geçtikçe gelişen ve kullanımı birçok alanda yaygınlaşan bir halk sanatı olan yazmacılık, farklı bölgelerde de üretilmektedir. Kastamonu ilinde yazmacılık konusunda, bilimsel araştırma ve yayınların eksikliği dikkate alınarak, Kastamonu yazmalarının özellikleri belirlenmiş ve bu alanda geleneksel olarak çalışan Kastamonulu yazma ustası Celal Yağcıoğlu ve ürünleri araştırma kapsamına alınmıştır. Türk kültürünün önemli maddi ürünlerinden olan yazmalar konusunda yapılan bu araştırma kaybolmakta olan kültürel değerlerin tanıtılması noktasında son derece önemlidir. Abstract The Turkish hand print art, which is born and grown up as a traditional art in Turkey, encourage lots of profession and contitude lots of working area. The Ottoman Empire supported the hand print art as professional job in Tokat and İstanbul province in Anatolia. İn due course, grown up and developed hand print art, has been manufactured lots of province. İn Kastamonu province ,due to the lack of scientific research and publications on hand print hand is scoped of the research the charactheristics of the Kastamonu
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.