2020, Strong Together
Text - Günseli Baki / Photographer - Özge Sebzeci The sisterhood* solidarity of the feminist movement, unite women from all walks of life in the streets on March 8, in order to celebrate the rights they have earned and to scream out their struggle against violence and all kinds of discrimination. Governments’ efforts of repressing the streets open up new movement areas for women on digital platforms and women from all around the world who do not know each other continue their struggle by sharing their ideas through various slogans on digital platforms. The feminist idea, opposed to the patriarchal structure that socalizes women as individuals who are jealous of one another, who compete and judge each other, unites women from all walks of life as individuals who share the responsability of struggle against the patriarchal injustice, violence and all kinds of gender inequality. Despite the policies of the repressive politics aiming to turn secular and religious women against each other, the feminist movement brings women together on common ground around problems such as domestic violence, access to better paid jobs, the right to wear what they want. On March 8, women from different backgrounds who oppose the culture that blames women for everything from rape to divorce, march together and chant slogans like “We will not shut up, we are not afraid, we do not obey” and “Women are strong together”, therefore breakthe mould against the government’s discriminative policies and anti- feminist rhetoric. The slogan “Women are strong together”, which has the potential to unite women from different backgrounds and used for the first time during the campaign launched in 2017, mediates the dialogue between women’s organizations, invites women from all walks of life to do politics over concrete problems and to gain strength together. The work entitled “Strong Together” consists of portraits representing women from different backgrounds in the Turkish feminist movement and aims to show us unifying power of feminist idea through differences. The ongoing work by Özge Sebzeci describes five women who share on a common ground the responsability of the fight against patriarchal injustice * The idea of “Sisterhood” that emerged during the second half of the 1960s, along with the second wave of feminism; aims for women with different lifestyles, political and social cultures and different perceptions of the world to get to know each other and implies that all women are exposed to the same oppression, therefore have the same interests. ---- Feminist düşüncenin kız kardeşlik* dayanışması, kadınları kazandıkları haklarını kutlamak, şiddete ve her türlü ayrımcılığa karşı mücadelelerini haykırmak için her kesimden kadını 8 Mart’larda sokaklarda birleştiriyor. İktidarların sokakları bastırmaya çalışması ise dijital ortamda kadınlara yeni hareket alanları açıyor ve dünyanın dört bir yanında birbirini hiç tanımayan kadınlar, dijital ortamlarda çeşitli sloganlarla fikirlerini birbirleriyle paylaşarak mücadelelerine devam ediyor. Kadınları birbirine kıskançlık besleyen, rekabet içinde olan, birbirini yargılayan bireyler olarak toplumsallaştıran ataerkil düşünceye karşı feminist düşünce her kesimden kadını ataerkil adaletsizliğin, şiddetin, cinsiyet eşitsizliğinin tüm biçimleriyle mücadele sorumluluğunu paylaşan bireyler olarak birleştiriyor. Baskıcı siyasetin bir parçası olan laik ve dindar kadınları birbirlerine düşman etme politikalarına rağmen, feminist hareket; aile içi şiddet, daha iyi ücretli işlere erişim imkanı, istediklerini giyme hakkı gibi sorunlar üzerinden ortak bir zeminde kadınları buluşturuyor. 8 Mart’ta tecavüzden, boşanmaya kadar her şey için kadınları suçlayan bir kültüre karşı çıkan farklı kesimden kadınlar birlikte yürüyerek “Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz”, “Kadınlar birlikte güçlü” sloganlarını beraber söyleyerek, hükümetin ayrıştırıcı politikalarına, anti-feminizm söylemlerine karşı ezber bozuyor. İlk kez 2017 yılında başlatılan kampanyada kullanılan ve kadın örgütleri arasında diyaloğa aracılık eden, farklı kadın gruplarını bir araya getirme potansiyeline sahip “Kadınlar birlikte güçlü” sloganı, her kesimden kadını kapsayıcı bir şekilde, somut sorunların politikasını yapmaya, birlikte güç kazanmaya davet ediyor. Sloganla aynı ismi taşıyan “Birlikte Güçlü” çalışması Türkiye’de feminist hareket içindeki farklı kesimlerden kadınları temsil eden portrelerden oluşuyor ve feminist düşüncenin birleştirici gücünü farklılıklar üzerinden bizlere göstermeyi amaçlıyor. Özge Sebzeci’nin devam etmekte olan bu çalışması, ataerkil adaletsizliğe karşı birlikte mücadele sorumluluğunu ortak bir zeminde paylaşan beş feminist kadını anlatıyor. *1960’ların ikinci yarısında, feminizmin ikinci dalgası sırasında ortaya çıkan “kız kardeşlik” ; farklı yaşam tarzları, siyasi ve sosyal kültürleri ve farklı dünya algıları olan kadınların birbirlerini tanıması ve ortak mücadele politikalarının zeminini bütün kadınların ortak bir ezilmişliğe maruz kaldıklarını ve dolayısıyla çıkarlarının da ortak olduğunu ima eden bir kavramdır. İZ MAGAZINE