Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2020
…
5 pages
1 file
Kentleşme olgusunun incelenmesi için önceliğimiz kent kavramının incelenmesi olacaktır. Kent, nüfusun büyük bölümünün ekonomik faaliyet alanı olarak ticaret, sanayi, yönetim ve hizmetle ilgili işlerle geçimini sağladığı, toplumsal ve kültürel bir örgütlenmenin olduğu yerleşim alanı şeklinde ifade edilir. 1 Tarım ve tarım dışı üretimin çoğunluklu olduğu, kompleks bir iş bölümü ve teknolojik gelişmelerin yaşandığı, üretim ve dağıtım sisteminin merkezi bir güce bağlı olduğu sosyo-ekonomik açıdan farklılık gösterip uygarlığın bir ölçütü olarak kabul edilen bir olgudur. Heterojen bir toplumsal yapıdan oluşur, büyüklük, yoğunluk ve entegre olabilme düzeyine ulaşmıştır. 2 Kentlerin ilk olarak Mezopotamya'da ortaya çıktığı bilinmektedir. Alaeddin Şenel'e göre göçebe çoban toplum ile yerleşik çiftçi toplum arasında savaşçı bir ilişki sonucunda gerçekleşen fetih ve yerleşme hareketleriyle büyük köyler birleşip kenti oluşturmuştur. 3 Kentleşmenin Güney Mezopotamya'da Uruk Dönemi'nde ortaya çıktığını kabul gören veriler mevcuttur. Özel mülkiyet ve kontrolün bir göstergesi olan silindir mühürlerin ve yazının kullanılıyor olması, seri üretimi sağlayan çömlekçi çarkının ve sabanın kullanılıyor olması, örgütlenmiş siyasi işlevli anıtsal yapıların oluşturulmuş olması bunlara örnektir. 4
Uluslararası yönetim akademisi dergisi, 2018
Paranın, malların, sermayenin ve işçilerin küre çapında hiçbir engele takılmadan dolaşması olarak bilinen küreselleşme olgusu, bir yandan eski kentleri dönüştürürken öte yandan küresel kentler yaratmıştır. Çokkültürlülük perspektifini geliştiren bu yeni kent modeli, yeni bir markalaşma cazibesine yol açmış ve çoğulcu bir toplumsal yapının önünü açmıştır. Öte yandan küreselleşme yerel ve geleneksel olanı ve kültürel çoğulculuğu ortadan kaldırarak şehir hayatını tektipleşme tehdidi de getirdiğini dikkate almak gerekir. Bu makale, kent, küresel kimlik ve markalaşma arasında korelasyon kurarak küresel dönemde nasıl bir kent modelinin hakim kılınması gerektiği hususunda alternatif görüşler sunmaktadır.
Strata: İlişkisel Sosyal Bilimler Dergisi, 2020
COVID-19 ve Sosyal Eşitsizlik başlığı altında doktora ve yüksek lisans öğren- cilerinin katılımı ile tertip ettiğimiz açık derslerin bu haftaki sunumunu sevgili Sinan Tankut Gülhan’la gerçekleştirdik. Gezegen çapında kentleşme kavramı- nın teorik ve empirik biçimlerini ve kent çalışmalarının geleceğini konuştuk. Sinan Tankut Gülhan’ın açık dersinde öne çıkan öne temalardan biri de, kent çalışmalarının krizine dairdi. Şehirlerin, kolektif ve tanımlanabilir nesneler olmaktan çıkışı ve kentsel olanın şehirle bağlantısının kopuyor oluşu, kentsel ideolojinin ötesine geçmeyi zorunlu kılıyor, bunun da üzerine düşündük.
2019
Kent, gelisen ve degisen dinamik bir yasam mekânidir. Insandan etkilendigi kadar insani etkiler de. Tarih icerisinde farkli bicimlere burunen, farkli yonleriyle dikkat ceken kentler, gunumuzde en buyuk kirilma noktalarindan birini yasamaktadir. Yarattigi yeni yasam tarzina uyum saglayabilmeleri icin, yasam alani sundugu insanlarin davranislarini etkileyen, onlari kentlilestirerek degistiren yerlerdir. Kentlilesme sosyal bir olgu olarak insanlari kentin sundugu davranislari ozumsemeye, kent hayatinin getirdiklerini kabul etmeye itmistir. Kentler, kisilikte bolunmelere, farkli sosyal gruplara katilim sonucu kazanilan farkli rollere, guvensizlik duygusuna, karmasaya ve hiza, para ekonomisinin niteliksizlestirdigi ve degersizlestirdigi yasama, dogaldan, yabandan kopmaya neden olmus ve sokaklarini sizoid karakterlerle doldurmaya baslamistir. Toplumdan, toplumsal birlikten kacan, diger insanlarla iletisim kurmaktan cekinen ve cogu zaman bunu istese de imkân bulamayan kentli insanlar bir n...
Effects of Urbanization and Immigration on Crime
Dilbilim Araştırmaları Dergisi, 1995
I. K entleşm e, çoğu kez sanıldığının tersine, köylerden kentlere nüfus akınlarını anlatan, salt bir nüfus devinimi değildir. K entleşmeyi, toplumsal, ekonom ik ve kültürel boyutları içinde, çok daha geniş bir değişim olarak algılamak uygun olur. B u nedenle, geniş anlamında kentleşmeyi, sanayileşm eye ve ekonomik gelişmeye koşut olarak kent sayısının artm ası ve bugünkü kentlerin büyümesi sonucunu doğuran, toplum yapısında, artan oranda örgütleşm e, işbölüm ü ve uzm anlaşm a yaratan, insanların davranış ve ilişkilerinde kentlere özgü değişikliklere yol açan bir nüfus birikimi süreci olarak tanımlıyoruz. Görüldüğü gibi, kentleşme aynı zamanda bir toplumsal değişme sürecidir. Bir kültür değişm esidir de. Kentlere gelen, kentte yaşayan insanların davranışlarında, değer sistem lerinde, dünya görüşlerinde de, kentleşm eyle birlikte kimi değişiklikler beklenm ektedir. îşte, kentleşmenin bu öğesine, "kentlileşme" diyoruz. Kentlileşme, kentleşm e olgusunun ayrılm az bir öğesi olm akla birlikte, ondan daha dar bir kapsamı vardır. K entin ve çevrenin, bir başka deyişle, yerleşim yerinin, insan davranışları üzerinde etkisi olduğu genellikle benimsenen bir görüştür. Bu etkilerden bir bölümü olumlu nitelik taşım aktadır. Bir Alman atasözü, kent havasının insanları özgür kıldığım an latm ak tad ır (Stadtluft m acht man fr e i). G erçekten, hem batı, hem de doğu dillerinde, kent ve uygarlık söcükleri arasında yakın benzerlikler görülüyor : Cittâ, çite, ciudad, civitas sözcükleri; civilization, yani uygarlık sözcüğü ile ayni kökten geliyorlar. Medina ile medeniyet arasındaki ilişki de herkesçe biliniyor. B unlar bize, a) kentin uygarlıkların kaynağı olarak algılandığını, b) uygarca davranışlara ve ilişkilere kentlerde rastlanması gerektiğini düşündüren gözlemlerdir. K uşkusuz, bunun her zaman ve her yerde böyle olduğunu savunmak olanağı yoktur. B una karşın, Fransızların, kibarlık (civilite) ve g ö rg ü (urbanite) sözcüklerini, yurttaşlık ( citoyennete) sözcüğünden ayırt etmeleri de, yukarıda sözü edilen ilişkinin varlığına inanmalanndandır.
2018
Öz Sosyal bir unsur olarak da kabul edilen din olgusunun, toplumsal yaşamda etkili olmasının yanı sıra; kentin mimarisinde, yaşantısında ve yönetiminde de etkili olduğu söylenebilir. Bu açıdan bakıldığında kentler yaşanılan sosyo-ekonomik süreçlerden sürekli etkilenmekte ve bu süreçte yeniden şekillenmektedirler. Kentlerin de bu süreçlerde içinde vücuda geldikleri uygarlığın elbisesini giydikleri görülmektedir. Bu çerçevede İslam'ın ortaya çıkışıyla birlikte yaşamın tüm boyutlarını içeren bir uygarlık biçimi de ortaya çıkmıştır. İslam kentleri ticari faaliyetlerin egemen olduğu yerlerde ortaya çıkarak, geçmiş uygarlıklarla kurduğu ilişkilerle birlikte bir uygarlık olarak yayılmıştır. Bu yayılma sürecinin teolojik temelinin ise kentsel hayatın dinamiklerine uyumlu bir şekilde geliştiği görülmektedir. Bu bağlamda çalışmanın amacı, İslam uygarlığında vücuda getirilen kentin ve kentleşmenin dinamiklerini analiz etmektir. Çalışmada öncelikle İslam kentlerinin temel özelliğine yer verilerek karakteristik unsurları (mimari, sosyal, ekonomi ve yönetim) detaylı olarak irdelenmektedir. Ardından İslam uygarlığının kent ve kentleşmeye olan etkisi Bursa, Fez ve Bağdat kentleri özelinde ele alınmaktadır. Araştırmada İslam kentlerinin kuruluşunda teorik olarak ifade edilen noktaların pratik olarak hayata nasıl yansıdığının ortaya konulması çalışmanın özgün yönünü oluşturmaktadır. Ayrıca çalışma üç farklı coğrafyada vücut bulan İslam kentlerinin bir arada analiz edilmesi yönüyle de ilgili alana katkı sunmayı hedeflemektedir. Çalışma literatür taramasına dayanmaktadır.
Şehir Sosyolojisi, Edt. Musa Yavuz Alptekin, Nobel Akademi Yayınları, Ankara, 2021
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Mustafa Kemal Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu Dergisi, 2014
İdealKent (Kent Araştırmaları Dergisi), 2020
Kent Terimleri Ansiklopedisi, 2023
A Holistic Framework fro Urban Identity), …, 2011
kent yoksulluğu ve mekansal yarılma, 2014
Şehir Sosyolojisi, 2021