Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
11 pages
1 file
Sürgün, bir arada kalma durumudur, ne yeni ortamıyla tamamen birleşebilir ne de eskisinden tamamen kopabilir, bir düzeyde nostaljik ve duygusal ise bir başka düzeyde becerikli bir taklitçi ya da gizlice toplum dışına itilmiş biridir" Edward Said (2004: 59)
Ataturk Universitesi Turkiyat Arastırmaları Enstitusu Dergisi, 2015
Tarihî olaylar, felsefi yaklaşımlar ve sosyal değişmeler poetikaları etkiler. Türkiye'de millî edebiyat döneminde poetika yazanlar, millet kavramından yola çıkarlar. Şiir bireysel duyuşları ifade etmekten çok toplumu uyandırma görevi üstlenir. Mehmed Âkif millî edebiyat duyarlığına sahip bir şairdir. O, idealleri uğruna şiir söylemeyi erteler. Bu, onun şairlik gücünün az oluşuyla değil, şiire yüklediği misyonla ilgilidir. Âkif'in söylenecek sözü, verilecek mesajı, anlatılacak derdi vardır. Millî edebiyat anlayışının gereği olarak kişisel duygularını geri plana atar, milletinin derdini dile getirir. Muhtevayı öne çıkarırken şiiriyeti bilerek arka plana iter. Ancak kalemini özgür bıraktığı zamanlarda bütünüyle lirik bir şairdir. Âkif gerçekçi edebiyatın temsilcisi olduğu kadar idealist bir tavrın da takipçisidir. Durum tespiti yapar, öneriler ve önermeler sunar. Elinde değerler manzumesi çevresinde toplumu yeniden inşa edecek sağlam bir reçete vardır. Safahat'taki manzumelerden ve Sebilürreşad dergisinde yayımlanan makalelerden Âkif'in poetikasını saptamak mümkündür. Buna göre Âkif, poetikasını Şuara suresine ve hadislere dayandırır. Dolayısıyla poetikasının temel kaynağı ayet ve hadislerdir. O, ayet ve hadislerin makbul saydığı şiirin peşindedir. Şairin görevini de bu çerçevede tanımlar. Edebiyattan ahlaki ve sosyal fayda bekler. Makalede Safahat'tan ve şiir üzerine yazdığı metinlerden örneklerle Mehmed Âkif'in poetikası tespit edilecektir.
Türkoloji Dergisi
Mehmet Âkif, hayatı ile eserini birleştiren bir şahsiyettir. Şahsiyet, aynı zamanda kendinde ulvî değerleri toplayan ve her konuda insanlığa örnek olan bir kişiliktir. O, dönemlere ve topluma göre değişmez. Muhiti kendisine uydurur ve toplumun öncüsü olur. Âkif, eserleriyle değerler yaratır ve bu değerleri içselleştirir. Samimidir, gördüklerini ve yaşadıklarını anlatır. Âkif, kendi misyonunu her zaman ve her yerde hakikati ifade etmek olarak görür. O, birçok meziyete sahip olan bilinçli bir Türk aydınıdır. Âkif, eserlerinde bilim, sanat ve dini bir bütünlük içinde değerlendirir. Hem Doğu hem de Batı kültür ve medeniyetini iyi bilen Âkif, resim ve musikiye büyük bir önem verir. Çocuklarına resim dersi aldırır. Bizde resmin uzun süre yasaklanmasını eleştirir. Ayrıca kendisi Türk ve Batı musikisiyle de yakından ilgilenir. Mehmet Âkif göre insan olmanın en önemli niteliği ahlaklı olmaktır. O, bu nedenle karakterinden ve prensiplerinden taviz vermez. Şaşaadan kaçar ve kibrin esiri olmaz....
2022
Âkif’in Kur’ân meâlinin serüveni, başlı başına bir Türkiye hikâyesidir. İşte yazılışından yakılışına dek, millî şairin yıllarını verdiği meâl metninin başına gelenler...
Elektronik sosyal bilimler dergisi, 2022
Kültür ve medeniyet tarihimizde gerek eserleri gerekse fikirleriyle uzun süre geniĢ kitleleri etkileyerek yaĢadığı toplumun değiĢim ve geliĢimine yön vermiĢ en önemli Ģahsiyetlerden birisi de Mehmet Âkif Ersoy"dur. O, dinin teorik boyutundan ziyade pratik/fıkhî boyutu ile ilgilenmiĢtir. Âkif, Ġslâm dünyasının bütününde yaĢanan ilim ve teknolojik gerilemenin ortadan kaldırılması için, mevcut din ve ilim anlayıĢının doğrudan Kur"ân, Sünnet ve selef ulemasına dayanarak aklın ıĢığında ıslah edilmesini önermektedir. O"na göre, toplumun değiĢim ve geliĢimi için insan, dinî-ahlâkî değerlerine sahip çıkarak, çağın getirdiği bilim ve teknolojiyi elde etmeye çalıĢmalıdır. O, dünya ve ahiretin bir denge içinde var olduklarını, birinin bir diğeri için feda edilmesinin yanlıĢ olacağı görüĢündedir. Âkif"in fıkıh anlayıĢı, fıkıh ilminin karakteristik özelliklerinden; din-ahlâk-hukuk bütünlüğünün yanı sıra dünya-ahiret bütünlüğü ile de örtüĢmektedir. Âkif"e göre, toplumda beklenen ve özlenen değiĢim ve geliĢim baĢarılı olması ve fıkhın zamanın Ģartlarına uyması için öncelikli olarak fıkhı doğru bir Ģekilde bilen ve fıkhı anlayacak, anlatacak din adamlarının yetiĢmesi gerekmektedir. O"na göre, dinden kaynaklı yaĢanılan toplumsal problemler, dinin teorisinden değil, dindarın zihniyetinden diğer bir ifade ile Müslümanların yanlıĢ din/fıkıh algısından kaynaklanmaktadır. Âkif, toplumun, dinî/fıkhî birçok kavramı ve esasları yanlıĢ anladıkları görüĢündedir. Ne yazık ki bu görüĢ, günümüzde de inkâr edilemez bir gerçekliktir.
Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, 2015
Osmanlı Devleti'nin son yıllarına ve Türkiye Cumhuriyeti'nin ortaya çıkışına tanıklık eden Mehmet Akif Ersoy, imparatorluktan millî devlete geçişte ortaya çıkan birçok zorluğu bire bir yaşar. Bu sıkıntılı dönemde yaşananlar, Avrupa'ya bakışı derinden etkiler ve zamanla, Türk milletinin gözündeki perdeyi kaldırarak Batı'nın maskesini düşürür. Kendi döneminde Akif, işte böylesine bir aydınlanma ateşini yakan insanlardandır. Doğu'yu, Batı'yı, yaşadığı coğrafyayı ve mensubu bulunduğu milleti çok iyi tanıyan yazar; Batı'nın ilmî değerlerinin ve birikiminin de farkındadır. O, Batı'nın birikimine düşmanca tavır takınmaz ve ayakta durabilmek, varlığımızı sürdürebilmek için ondan istifade edilmesi gerektiğini düşünür. Bu makalede, olumlu ve cezbedici taraflarının yanında Batı'nın bizim için tehlike arz eden yönleri, Akif'in Safahat'ından hareketle ortaya konulmaya çalışılacaktır.
4. ULUSLARARASI TÜRKOLOJİ ARAŞTIRMALARI SEMPOZYUMU / 4nd INTERNATIONAL SYMPOSIUM OF TURCOLOGY STUDIES 20-22 EKİM 2022 / OCTOBER 20-22, 2022, 2022
Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun 1937 yılında yayımladığı “Paris’e ve Parisliye bir hicviye” olarak tanımlanan Bir Sürgün adlı romanı II. Abdülhamit dönemi aydınlarının Batı taklitçiliğinin trajik sonucunu Doktor Hikmet’in şahsında konu edinir. Yirmi dokuz bölümden oluşan romanın beşinci bölümünden itibaren Doktor Hikmet’in Paris’te geçen hayatı anlatılır. İstanbul’dan İzmir’e sürgün edilen Doktor Hikmet, kendisini Fransız kültürüne ait hissetmektedir. Fransa, Fransızca ve Fransız kültürü Doktor Hikmet Beyin en büyük tutkusudur. 1904’te İzmir’den Paris’e kaçan Doktor Hikmet edebî eserler üzerinden tanıdığı ve idealize ettiği Paris’in tam aksi bir Paris’le karşılaşır. Paris’in hayal ettiğinden çok farklı olduğunu anlayan Doktor Hikmet orada yoksulluk ve yalnızlık içinde vefat eder. Romanda kurtuluş umudu olarak gösterilen Paris Doktor Hikmet’in maddi ve manevi çöküşüne ev sahipliği yapar. Bir Sürgün romanının başkahramanı Doktor Hikmet tam manasıyla Fransız hayranıdır ve Fransızcayı Türkçeden üstün görmektedir. Doktor Hikmet’e göre Fransızca basılmış bir dizi, hatta basbayağı bir bakkal ilânı bile olsa mukaddes kitapların metinleri gibi yüksek sesle ve bir hususî ahenkle okunmalıdır. Romanda yer alan Fransızca ifadelerin çokluğu Doktor Hikmet’in Fransız saplantısının ölçüsüzlüğünü gösterme amacına matuf olduğu söylenebilir. Yakup Kadri, Bir Sürgün romanında Türk okuyucuların anlamasını zorlaştıracak oranda Fransızca sözcük ve cümleler kullandığı için döneminde birçok eleştiri almıştır. Romanın özellikle beşinci bölümünden itibaren Türkçe metinlerin içinde çok sayıda Fransızca kelime ve cümlelere yer vermiştir. Yakup Kadri buna neden olarak Fransızcanın kendine özgü ve argoya kaçan şivesini Türkçeye çeviremeyişini göstermiştir. Bu çalışmada “Fransızca düşünülüp Türkçe kaleme alınmış” bir roman olarak tanımladığımız Bir Sürgün adlı eserde yer alan Fransızca kullanımların Türkçe söz dizimi ve anlam yapısına ne derece uyduğu, dile getirilen fikirlerin ve verilmek istenen mesajların anlaşılırlığını ne ölçüde etkilediği ve bu tercihin sebepleri üzerine durulacaktır.
Dil ve Edebiyat Araştırmaları, 2021
İnsanın, nisyanla malul olması gibi nisyana karşı kimi çözüm arayışları da malumdur. Bu çözümlerden biri de fotoğraflardır. Eskilerin daha ziyade resim olarak ifade ettiği fotoğraflar donmuş hatıralar hâlinde kısmi bir kalıcılığa sahiptir. Akıp giden zamana ve unutulan günlere küçük parantezler açan fotoğrafların bazıları, şairlerin elinde bir de şiirle süslenerek daha etkili bir hüviyette karşımıza çıkmaktadır. Fotoğraflarının arkasına şiir yazarak dostlarına ve yakınlarına gönderen şairlerden biri de Mehmed Âkif'tir. Bu manzumelerde şair daha ziyade kendisiyle ilgili izlenimlerinden bahsetmiştir. Fotoğrafına bakan şairin gördüğü sûretinin yanında yaşadıklarının ve hatta karakterinin izlerini de görmesi, bunları işlemesi doğaldır. Bu çalışmada fotoğraf arkası şiirlerinden yola çıkarak Âkif'in kendi dilinden, kendi ile ilgili izlenim ve düşünceleri gözler önüne serilecektir. Bu noktada faniliği çokça vurgulayan ve özellikle son yıllarında kaleme aldığı manzumelerinde kendisiyle ilgili ümitsizliğin ağır bastığı görülen Âkif'te derin bir hüzne şahitlik edilmektedir. Fotoğraflarında simasıyla bile insana çok şey anlatan Âkif'in fotoğraflarının arkasında kendini anlattığı şiirleri de hususi bir öneme sahiptir.
Uluslarası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2017
Öz "Kirpi " ve "Aydede " takma adlarıyla kaleme aldığı "siyasi mizah " içerikli yazılarıyla nam kazanan Refik Halit Karay (1888-1956), yazın hayatına gazetecilik ile dâhil olmuştur. Uzun süren muhtelif gazetecilik deneyimlerinden sonra edebî dünyaya adımını atan sanatçı, roman, öykü, anı, günce, tiyatro gibi birçok türde eser kaleme almıştır. Yazarın romanları başta olmak üzere ürettiği edebî metinlerin çoğunda kendi hayat bilgi ve deneyiminden izlere rastlanır. Bu yazıda ise yazarın sürgün yaşamından çeşitli kesitler taşıyan Sürgün romanının içerik analizi yapılıp anlatısal özellikleri çözümlenmeye çalışılacaktır. Bu bağlamda romandaki olay halkaları tespit edilerek anlatı plotunun gelişim evreleri incelenecek, karakter ve zaman kurguları ile anlatıcı tipolojisi de ayrıntılı bir şekilde tahlil edilecektir. Abstract Refik Halit Karay (1888-1956), who becomes famous with his political humour articles written with the nicknames of " Hedgehog " and " the Man in the Moon " , attends to the world of letters by way of journalism. After a long journalism experience, he participates to the literary world by writing in multiple genres such as novel, story, memoir, diary and play. There is certain traces of his own life knowledge and experience in most of his texts, particulary in novels. In this study, the novel Sürgün that has the various signs of writer's exile life will be analyzed in terms of narratological methods. In this context, chain of events in the novel, the developmental stages of narrative arc, the issues of character and time and lastly the narrator typology will be scrutinized in detail.
The Book titled Shadows contains poems written by Mehmet Akif between 1924-1926 when he was in Turkey and those written by him after he moved to Egypt in 1926. Shadows differs from other books in some aspects. In the said book, rather than his previous long poems having an integrity, there are poems having independent stanzas. Another remarkable aspect of the poems in the said book is that the poet does not deal with social issues but turns to himself and defines and analysis his own state of mind. In this regard, sufistic philosophy and sufistic terminology that the poet remained distant in his previous poems come to forefront in some poems in the said book. This presentation will focus on these poems and question the relation of Mehmet Akif and Sufism. Moreover, it will be examined whether he turned to Sufism during his Egypt days as claimed in some books and articles about him.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Hayatı Sanat Olarak yaşamak -Prof. Dr. Namık Açıkgöz Armağanı-Editörler Ümral Deveci -şerife yalçınkaya T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sertifika No: 46893, 2023
Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı Yayınları, 2023
Folklor Akademi Dergisi
Journal of Turkish Research Institute, 2015
Kabulünün 100. Yılında İstiklal Marşı ve Mehmet Akif, 2022
Müzayede Kitabı, 2020
Marife Dini Araştırmalar Dergisi, 2018
HİKMET-Akademik Edebiyat Dergisi (Journal Of Academic Literature), 2021
Journal of International Social Research, 2016
Journal of Turkish Studies, 2013
Pasajlar Sosyal Bilimler Dergisi, 2020
7. Uluslararası Avrasya Sosyal Bilimler Kongresi, 2023
SIRAT-I MÜSTAKİM/SEBİLÜRREŞAD DERGİSİ ve MEHMET ÂKİF ERSOY, 2021