Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
Mısır İlim Havzasında İslam Düşüncesinin Öncü Şahsiyetleri, 2023
17-18 Aralık 2022'de İSAV ve 29 Mayıs Üniversitesi tarafından düzenlenen çalıştayda sunulan müzakere metni. Çalıştay tebliğleri ve müzakerelerini içeren kitapta bu müzakere, ekte verilen tablonun sadece ilk sayfasına yer verilerek yayınlanmıştır (s. 175-180)
İftira Kitabı, 2023
Anonim halk edebiyat› ürünlerinin en önemlilerinden biri olan masallar, halk›n öz bilincinden do¤mufl, kuflaktan kufla¤a an-lat›larak aktar›lm›fl sözlü edebiyat ürünleridir. Halk›n bütün de¤er yarg›lar›n› bünyesinde bar›nd›ran masallar birer kültürel miras hazinesidirler. Masallar içlerinde halk›n yaflay›fl›na, din, dil, ahlak özelliklerine dair ipuçlar› içermektedir. Bu nedenle bir toplumun manevi kültürüyle ilgili bilgi edinilmek istendi¤inde masallar öncelikle baflvurulmas› gereken kaynaklardan olmal›d›r.
Sanat Kritik, 2021
HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR'IN VAPURLARI VE BİLİNMEYEN BİR VAPUR TEKELLÜMÎ HİKÂYESİ "Ben her eserimde kari'lerimi, avamî şathiyyat arasında yüksek bir felsefeye doğru çekmeye uğraştım!" 1 Yetmiş yedi yıl önce Heybeliada'daki köşkünde hayata gözlerini yuman Hüseyin Rahmi Gürpınar, bilinen kırk bir romanı, dokuz hikâye kitabı, dört oyunu ve iki eleştiri/polemik eseriyle Türk edebiyat tarihinin yazdıkça yaşamış kalemlerinden biri olarak anılır. Kendisine kondurduğu "merdümgiriz" 2 sıfatıyla çağdaşlarına göre daha yalnız bir yaşam biçimini tercih eden yazar, son otuz yılını Heybeliada'da geçirir ve zengin bir İstanbul edebiyatı yaratır. Eserlerindeki çoğu Fransız kaynaklı bilim, kültür, edebiyat ve felsefe referansları, Gürpınar'ın kendi dönemindeki bilimsel, yazınsal, astronomik ve çağdaş felsefedeki ilerlemeyi yakından takip ettiğini gösterir. Pozitivist dünya görüşü, edebiyatta sosyal faydayı savunması ve Servet-i Fünun'daki taklitçiliği eleştirerek 'yerli edebiyat' terminolojisini polarize etmesi edebi kimliğinde öne çıkan özellikleridir. Şahabettin Süleyman'ın edebiyatın halk için olamayacağına dair sert çıkışına karşılık verdiği "Halk için edebiyat olamazmış… Ne saçmalık! Halk cahillik içinde boğulsun, koca bir ulus karanlığa mahkûm olsun, biz karşıdan seyredelim, öyle mi?" 3 cevabı, eserlerinde sade, pürüzsüz bir Türkçe kullanarak halkı eğitmeyi amaçladığının da açık bir ifadesidir. Gürpınar'ın kendisine has ironi ve mizahı bugünün okuyucusunda da karşılık bulmaktadır. Yazar, yalnızca yüksek statüdeki insanlara saldırmak için değil, kendi statü endişemizi anlamlandırmamız ve dönüştürmemiz noktasında mizaha; satire ait bir araç olarak bireysel ve toplumsal zaafları teşhir etmek içinse ironiye başvurur. Eserlerindeki güldürü unsurlarını da bu çerçevede sunar. Henri Bergson'un Gülme isimli eserinde ele aldığı gülme fenomenine dair çizdiği teorik çerçevenin pratik açılımları, Gürpınar'ın felsefesinde ve bu felsefe ekseninde şekillenen hikâyelerinde çarpıcı örneklerle ifade bulur. 4 Vapurlar Yazarın zengin İstanbul edebiyatında, son otuz yılını geçirdiği Heybeliada önemli bir yer tutar. Ada hayatı, sık sık yaptığı deniz yolculukları ve yazar-anlatıcı formundan çıkarak birebir aktardığı gözlemleri, etkili realizminin yansımalarıdır. Vapur seferlerinin yetersizliğini, bilet bulabilme sıkıntısını, haddinden fazla yolcu alımını ve yolcuların huysuzluklarını sık sık bir "komedya" içinde verir Gürpınar. Eserlerinde adı geçen vapurlar "Beykoz", "Boğaziçi", "Ferah", "Eyüp (Enayi)", "Ada" (Patpat-ı Bahri) ve genel bir kullanım olarak "Şirket-i Hayriye" vapurlarıdır.
İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022
Osmanlı düşünce hayatı İslâm medeniyeti içerisinde uzun bir dönemi kapsar. Bununla beraber bu alan henüz yeterince incelenmiş değildir. Birçok önemli Osmanlı âlimi Kâhire’ye ilim tahsili için seyahat etmişlerdi. Dâvûd el-Kayserî, Molla Fenârî ve Alâuddîn er-Rûmî bu âlimlerden ilk akla gelenlerdir. Erken dönem Osmanlı âlim tipi Râzî mektebine ve Ekberî geleneğe bağlıydı. Naklî ilimlerin ön plana çıktığı Mısır muhitinde Râzî mektebinin kökenlerini bulmak buraya giden Osmanlı ulemâsını anlamak için önemli bir anahtardır. Mısır’da Şeyhûniyye Medrese-Hankâhı Anadolu kökenli âlimlerin toplandığı en önemli mekanların başında geliyordu. Bâbertî ve Mübârekşâh’ın öğrencileri burada Râzî mektebine uygun bir ilmî anlayışta yetiştiler ve bu mektebi Osmanlı’ya getirdiler. Ekberî gelenek dışında erken dönemde Mısır kökenli Zeyniyye tarikatı da âlimler arasında yaygındı. Anadolu kökenli olmayan âlimler içerisinde İbnü’l-Cezerî ve Molla Gürânî gibi meşhur isimler Kâhire’de ders alıp Osmanlı muhitinde etkili olmuşlardı. Yavuz Sultan Selim’in Mısır’ın fethi sonrasında buradan âlimleri ve zanaatkarları İstanbul’a getirmesi modern dönemde taraflı bir tarih anlatısının parçası oldu. Ancak İstanbul’a gelen âlimler burada uzun süre kalmamış, Kanuni döneminde geri dönmüşlerdi. Ottoman intellectual life covers a long period in Islamic civilization. However, this area has not yet been sufficiently studied. Many important Ottoman scholars traveled to Cairo in order to study in there. Dâvûd el-Kayseri, Molla Fanari and Alauddin er-Rûmî are the first to come to mind among these scholars. The early Ottoman scholar type is connected to the Razi school and to the Akbari tradition. Finding the origins of the Razi school in the Egyptian environment, where the narrative sciences came to the fore, is an important key to understanding the Ottoman scholars who traveled to there. In Egypt, Şeyhûniyye Madrasa-Hankâh was one of the most important places where scholars of Anatolian origin gathered. The students of Bâbertî and Mübârekşâh were brought up here in a scientific understanding of Razi school and brought this school to the Ottomans. Besides the Akbari tradition, The Zayniyye sect of Egyptian origin was also widespread among scholars. Among famous scholars like Ibn al-Jazari and Molla Gurani, who were not of Anatolian origin, took lessons in Cairo and became influential in the Ottoman environment. The fact that Yavuz Sultan Salim brought scholars and craftsmen to Istanbul after the conquest of Egypt became part of a biased historical narrative in the modern era. However, the scholars who came to Istanbul did not stay here for long, but returned during the reign of Kanuni.
at, asfalt bir yol üzerinde 2 ton, demir raylar üzerinde 8 ton yük çekebiliyordu.
Osmanlı şiirinin "kırkambarı" olarak adlandırılan ve her biri birbirinden kıymetli şiir mecmûaları klasik dönem Osmanlı şiirinin kara kaplı defterler içerisinde gizlenmiş hazineleri niteliğindedir. Mecmûalar; istifleri, derkenarları, yaşamın içerisinden muhtelif konulara dair küçük notlar alınmış yaprakları ile ilk bakışta çoğunlukla dağınık, karışık ve içlerinden çıkılması zor olan görünümleri ile dikkat çekseler de kültürel belleğin "hazinelerin viranelerde saklı olduğu" inancını mitik dönemlerden günümüze kadar canlı tutması mecmûaların söz konusu kadim gelenekteki değerine bir kez daha atıf yapar. Günümüzdeki şiir antolojilerinin klasik dönemdeki karşılığı olan şiir mecmûaları kimi zaman divan tertibine ömrü yetmemiş olan şairlerin şiirlerinin, kimi zaman şairlerin kendi
• Özet • Osmanlı Devleti, XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren nehirlerden faydalanarak ulaşım meselesinin bir kısmını çözme konusunda teşebbüslerde bulundu. Bu çabaları beraberinde bir çok problemleri de getirmişti. Genellikle karşılaşılan meseleler; nehirlerin ulaşıma uygun olmayışı, teknik eleman eksikliği ve uygun özelliklere sahip vapurların bulunamamasıydı. Dışarıdan satın alınan vapurlar Avrupa nehirlerinin yapısına uygun olarak yapılıyordu. Osmanlı devlet adamları ve müteşebbisler, nehir ulaşımında Avrupa örneğinden hareket etmişlerdi. Fakat Batı Avrupa nehirleri ile Osmanlı nehirleri arasında önemli coğrafî ve fiziki farklılıklar vardı. Osmanlı nehirlerinin farklı iklim, düzensiz akış rejimleri ve yatakları sebebiyle pek azı ve onlarında belirli kısımları nehir ulaşımına uygundu. Üzerinde yelkenli ve kayıkların zor şartlarda ulaşım yaptığı nehirlerde, daha fazla derinlik, genişlik ve düzgün yatak isteyen buharlı gemilerin çalışması güçleşiyordu. Büyük temizlik çalışmaları ve yatırım bekleyen nehirleri ulaşıma uygun hale getirebilmek ve ondan sonra da ulaşıma açık tutabilmek için fazladan sermaye, işgücü ve zaman gerekiyordu. Her şeye rağmen Osmanlı Devleti’nin yeni teknik ve şartlara uyum gösterebilmek için Tanzimat’tan beri göstermiş olduğu faaliyetlere nehir ve göllerde buharlı gemi ulaşımı konusundaki teşebbüs ve faaliyetlerini de ekleyebiliriz.
2024
This study examines the mussels and oysters fishing in Ottoman Empire from the socioeconomic and socio-cultural perspectives. Throughout the history until the early 20th century, the most significant mussel and oyster beds in Istanbul were located in the Golden Horn. While in 1908, due to environmental pollution in Golden Horn, mussel and oyster fishing
TÜRKİYE'DE İŞVEREN DERNEKLERİ, MÜSİAD
MÜSİAD hakkında bir çalışma
In Antik Dünyanin 7 Harikasi, Aktüel Arkeoloji 59, 2017, p. 92-103.
Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2024
Egypt, which has a great cultural accumulation, Hz. Omar the reign of Amr b. by al-As M.S. It was conquered in 642. The Library of Alexandria, which is one of the most important indicators of Egypt's historical accumulation and was built by the Ptolemies, has had important doubts with its fate and information that has survived to the present day. Because, considering that the books it contains could harm the religion of Islam, the library in question was built by Amr b. It is rumored that he was burned by al-As. This information has been tried to be expressed by local and foreign researchers on the thesis that Muslims are against science and science in general. However, it has emerged in many platforms that this situation is considered as an ideological approach rather than a historical knowledge by Western researchers. As a matter of fact, the destruction of the Library of Alexandria is accepted by the scientific world as a result of the extensive discussions in the sources today, where it was not carried out by the Muslims and even exposed to plundering processes many times before. In the end, the event that the Library of Alexandria was burned by Muslims does not have a historical counterpart, but on the other hand, the contribution of the Muslim world to science and science and the value of the scientists it has trained are now accepted and appreciated by all relevant circles.
Kuran'da aktarılan İsrailoğulları-Mısır-Musa-Samiri-Buzağı anlatısının bir parçası olan, Allah'ın yönlendirmesi ile Musa'nın, köleleştirilen İsrailoğullarını Mısır'dan çıkarma girişimi sonrasında Sina çölünde Tur dağına doğru yaptıkları yolculuk esnasında gelişen olaylar içerisinde gördüğüm bir kültürel bulaşma örneğini sunmaya çalışyorum. Örnek içinde aynı zamanda yaşayan, olaylar ile eklemlenerek gelişen ve değişen kültürü (inanç sistemini) de görmek mümkün.
Nispeten homojen kadim geleneksel toplumlar zamanla geliştikçe Osmanlının da dahil olduğu ortaçağlar emperyal sistemlerinde farklı toplumsal tabakaların meşruiyet taleplerine karşılık olarak çok-katlı bir meşrulaştırma sistemi ortaya çıkmaktadır. Modernlik öncesi dünyada yatay ve dikey siyasî geleneklerin varisi olarak hem geleneksel(Đslamî-patrimonyal), hem de modern(bürokratik) boyutların bileştiği kompleks bir siyasî rejim kuran Osmanlılar, bu boyutlara karşılık olarak 'siyasî' ve 'sivil' şeklinde çifte bir meşruiyet sistemi geliştirmişlerdi. Osmanlıda Platonik bir düzen anlayışı doğrultusunda iktisadî-siyasî sistemin nötralizasyonu, yani yerli tebaadan arındırılması, bunun, Đslamî-olmayan, seküler bir çerçeveye dayanması zorunluluğunu doğurmuştu. Daha yakından bakıldığında, kabaca örfî ve dinî bürokrasiden oluşan merkezin aslında, 'etnisite, din ve medeniyet' şeklinde üçlü ve buna bağlı olarak 'sekülerizm/din ve ortodoksi/heterodoksi' ikili parametreleri açısından çevreye ait temel bir meşruiyet koalisyonunu temsil ettiği ve aralarındaki bağlantının belli tarikatlar aracılığıyla sağlandığı tespit edilmektedir.
Journal of Turkish Studies, 2015
In this article, is examined silk and the use of silk in the Medina Society according to Ibn Sa'd's Tabakat. Although the information contained in this work deals with the biographies of well-known personalities in the field Tabakat books which are among the most important sources history and many other branches of science have importance to enlighten social life. Among these works located book of İbn Sa'd is known as Tabakatü'l-Kubra (Kitabü't-Tabakatü'l-Kebir). This book consists sections of siyar, megazi and tabakat. Issues related to the use of silk in Islamic society was processed on fiqh books regarding its permission. But we will try to demonstrate the reality of the date of this issue. In the article words for silk and silk fabrics used are discussed and in what way they are used. The Prophet and his companions and after companions how they use silk was put forward in light of Tabakat of Ibn Sa'd. To summarize the usage of the silk, sometimes made alone as a dress, sometimes mixed with another type for example in the form of wool-silk blends, sometimes the yarn in any fabric seam. The subject of debate woven silk fabric among the Companions and the latter. They have had much choice wool-silk dresses. At the same time some people were away from silk material inside the fabric although not completely silk.
One of the natural disasters affecting humanity throughout history has been floods. In Edirne; Due to its establishment in a region close to Tunca, Arda and Meriç rivers, it has been exposed to floods many times throughout history. Most of the floods in the 16th century occurred in the Tunca River, which divided the city into two and on which many bridges were located. Floods are mostly experienced in the spring months, when the snow melts and rains fall more, and they are caused by the increase in river flows. Other reasons for the floods are the mills and water closets built in the river beds and the gardens built in these areas, the trees planted and the spilled garbage prevent the flow of water. In this century, there were many disasters such as the flood in 1571 that caused great damage. The Ottoman State was sensitive to the openness of the riverbeds to prevent floods, as well as to prevent the flow of water and the factors that caused floods. In addition, the existing sets in some parts of the city were renewed and tried to prevent floods by building some new sets. Floods in this century have damaged the settlements, vineyards, gardens and agricultural lands in some parts of the city. These floods in Edirne revealed many problems affecting the city. Some of these problems are the migration of the inhabitants of the settlements that were submerged due to the floods to other parts of the city, famine and epidemic diseases. With this study, the social and economic effects of the floods that took place in the 16th century on Edirne were tried to be revealed.
Üsküdar Sempozyumu X, 2019
Orta Asya da Türklere ait olduğu bilinen birçok mezar yapısı bulunmaktadır. Bunların başında Hunlar ve Göktürklere ait olan "Kurgan"lar ve bunlarla birlikte dikilen balballar gelmektedir. Daha sonraki dönemlerde göç ettikleri yerlerdeki inanç ve doktrinlerden etkilenen Türkler göç ettikleri coğrafyalardaki fiziki şartların etkisiyle farklı detay ve formlara sahip mezar yapıları ve mezar taşları inşa etmişlerdir. İslamiyet'in Türkler tarafından kabulünden sonra defin geleneği İslami kurallara göre şekillenmeye başlamıştır. 11. yüzyıldan itibaren kurganlar yerine sivri külah örtülere sahip kümbetler inşa edilmiştir.
HISTORY STUDIES, 2023
Between 3000 and 1500 BC, their societies, which had a unique way of life in the valley of the Indus and Saraswati Rivers, developed a culture called the Harappa – Indus Civilization. The people of this civilization developed unique technologies to ensure the continuity of their lives and built irrigation canals, baths, advanced drainage systems and large granaries in the 3rd and 4th millennium BC. The geography where the Harappa-Indus civilization was formed is very rich in natural resources and the people living in the region evaluated the advantages of the geography. As a result, an efficient agricultural production system and a systematically functioning commercial structure were formed. While the members of the Harappan-Indus civilization increased their mineral processing skills, they also carried out large-scale livestock activities. The greatest evidence of their development in stone and mining has been the archaeological materials that have survived to the present day. They used the finely crafted artifacts they produced, as well as transported them to neighboring geographies through the merchant class. In the meantime, various forms of seals were used due to the regulation of commercial relations and the need for security. These seals basically show who owns the property right and also give information about the cultural structure of the period. The writing of the Harappa – Indus civilization is still unresolved, so information cannot be obtained from the texts that have reached our days. Therefore, the importance of seals, which contain the most understandable data on how the development of civilization was achieved, has increased and it has gained importance to research. In this study, the types, styles and forms will be determined based on the materials used in the construction of the seals in the Harappa-Indus civilization and the purpose of use and their importance will be explained.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.