Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2021, Polen Ekoloji, 1 Mart
…
30 pages
1 file
Yeşil Yeni Düzen yaklaşımları, güncelliğini bir süredir koruyan bir tartışma başlattı. Giderek derinleşen iklim krizini, işsizlik gibi ekonomik sorunlara da çare bularak çözme vaadi, onu bir çekim merkezine dönüştürmüş durumda. Britanya’da Corbyn liderken İşçi Partisi, ABD’de Demokrat Parti başkan aday adayı Bernie Sanders, ABD’de, Almanya’da ve Türkiye’de olduğu gibi çeşitli ülkelerde Yeşil partiler,i Noam Chomsky gibi tanınmış solcu aydınlar, İlerici Enternasyonal oluşumu, Avrupa Birliği’nde resmileşmiş bir politika stratejisi örneklerinde, bu yaklaşımın farklı kesimlerde geniş destekçileri ve savunucuları var. Yalnızca bu sayılanlar bile, Yeşil Yeni Düzen’in farklı ideolojilerin elinde yayılmacı bir politikaya dönüştüğünü göstermek için yeterli. Bu yazıda Yeşil Yeni Düzen yaklaşımının kapitalizmle barışık olup olmadığı ve iklim krizine uygulanabilir bir çözüm üretip üretmediği iddialarını, şu sorulara yanıt arayarak araştıracağım: Emek sömürüsünü yok ediyor mu? Doğanın kapitalist kullanımına son veriyor mu? Adında olduğu gibi yeni bir düzen kuruyor mu? Daha önce uygulamaya konmuş sürdürülebilir kalkınma (= yeşil ekonomi = döngüsel ekonomi) yaklaşımlarından farklı mı? Vaatleri, öngörüldüğü gibi var olan toplumsal düzen içinde gerçekleştirilebilir mi? Bu bakımdan iç çelişkileri neler?
Türk-Alman Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2024
Bu çalışma kapsamında siyasal ekolojinin ideolojik temellerinden hareketle modern devlet iktidarının (Levitahan’ın) yeşilleşmesi incelenmiştir. Bu doğrultuda ekolojizm çerçevesinde tartışılan küresel çevresel değişimler, biyoçeşitlilik, iklim krizi, insan dışı varlıkların iyiliği/esenliği, müşterekler, sürdürülebilirlik gibi devlet ve hukuk kuramına yeni giren kavram seti bağlamında yeşil devletin normatif teorisinin neye tekabül ettiği incelenmiştir. Devletin yeşilleşmesi uyarınca siyasal iktidarın kaynağı incelenirken müşterekler yaklaşımı, toplum sözleşmesi düşüncesinde doğa durumu, devletli yaşama geçiş ve mahkûmun ikilemi teorisinin birlikte okunmasından istifade edilmiştir. Henüz üzerinde görüş birliği olan bir yeşil devlet teorisinden söz etmek mümkün görünmemektedir. Öte yandan devlet kudretinin siyasal ekoloji içindeki konumunu tartışmak üzere, post liberal bir çağda liberal demokrasileri yasal temsilcilik kurumu ve yeşil anayasacılık hareketi aracılığıyla ele almak mümkündür. Dolayısıyla modern devleti, ülke unsurunun ve bireydevlet ilişkilerinin ekolojik perspektifle gözden geçirildiği bir çerçevede değerlendirmek mümkündür. Bu bağlamda bir ideoloji olarak ekolojizmin mevcut siyaset teorisine getirdiği eleştiriler ve önerdiği değerler ışığında modern devlet egemenliği ve bu egemenliğin günümüzde meşruiyet zemini olarak görülen liberal demokrasiler tartışılmıştır.
AKSARAY ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ ve İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ DERGİSİ, 2016
Yeşil işlerin tanımı, kapsamı ve istihdam etkileri konusunda farklı yaklaşımlar bulunmaktadır. Ortak bir yeşil iş tanımlaması ile ilgili olarak henüz bir fikir birliğine varılamamıştır. Genel olarak yeşil işlerin; ekosistemi ve biyolojik çeşitliliği korumaya yardım etmesi, verimli stratejiler yoluyla enerji, malzeme ve su tüketimini azaltması, sera gazı emisyonunu düşürmesi, her türden atık ve kirlilik üretimini en aza indirmesi ve önlemesi olmak üzere dört temel özelliği bulunmalıdır. Yeşil işlerin en önemli özelliklerinden biri de sadece çevreci olmakla kalmaması, aynı zamanda düzgün işler olmasıdır. Yeşil işlerin istihdam etkisinin pozitif, negatif ya da nötr olacağını savunan görüşler bulunmaktadır. Brüt ve net istihdam etkileri de ele alınan diğer konular arasındadır. Bu çalışmada farklı yaklaşımlara göre yeşil işler ortaya konmakta ve yeşil işlerin istihdama olası etkileri tartışılmaktadır.
Yeşil’ düşünce biçimlerinin hemen hepsi insan-doğa ilişkisini merkez bir problem olarak kurgular. İnsanın doğa ile girdiği ilişkinin sorunlu olduğu iddiası/varsayımı ‘yeşil’in en önemli varlık sebeplerinden birisidir. Tespit edilen sorun, doğanın sınırlı olduğu ve bu sınırlara yaklaşmakta olduğumuz düşüncesi etrafında şekillenmiş bir doğa kavrayışı ile doğrudan ilgilidir. Bir haklılık gerekçesi olarak sabitlenen doğanın sınırlılı-ğı, bir sonraki adımda beraberinde yaşamın sürdürülebilirliği meselesini getirir ve artık ‘yeşil’ oluşun, ‘yeşil’in yapılması gerekenlere yönelik ileri sürdüğü hemen her şeyin meşrûluk zeminine dönüşür. Bu meşrûluk zeminini “yaşamın sürdürülebilirliği kaygısı” olarak adlandırmamız mümkündür. İşte bu çalışma da, yeşil siyasal düşünce bağlamında değerlendirdiğimiz zaman ‘ideolojik unsurlar’ diyebile-ceğimiz doğanın kavranış biçimi ve yaşamın sürdürülebilirliği kaygısı şeklindeki felsefî ve düşünsel temelle-rin eleştirisini konu etmektedir. Ekolojik bunalıma yönelik yaklaşımımızın sağlayacağı eleştirel çerçeve, söz konusu temellerin ‘mevcûdun’/tespit edilen sorunların aşılması noktasında içerdiği olanak ve sınırlılığın sorgulanması ile tamamlanacaktır. .... A majority of ‘green’ thought defines its centreal problem as relationship between human being and nature. Inconvenient aspect of relationship with nature is the primary presence cause of green thought. The problem is related to a concept of nature which claims that the nature is finite and this finitude is getting more and more serious. Finite character of nature transforms into a justification of being green and the issue of “sustainability of life” comes into question. Hereby sustainability of life serves as a legitimacy basis of green thought; which can be named as “anxiety about the sustainability of life”. This study aims to criticize “concept of nature” and “anxiety about the sustainability of life” which are the philosophical basis of green political thought. Our explication about emergence of ecological crisis will provide this study’s critical framework and this framework will be completed by evaluation of green political thought’s potentials and limitations in its own basis about achieving green politics’ purposes.
Hacettepe Üniversitesi Edebiyat …, 2006
Dini okullar ve laik okullar aras›ndaki çat›şmay› konu alan Zola'n›n Gerçek (Vérité) ve Reşat Nuri Güntekin'in Yeşil Gece romanlar› aras›ndaki benzerlik bir çok eleştirmence dile getirilmiştir. Ancak, bu benzerliğin, yazarlar›n yaşad›klar› dönemlerdeki benzer sorunlardan kaynakland›ğ› üzerinde pek durulmaz. Kimi eleştirmenler Yeşil Gece nin esin kaynağ› olarak Gerçek i göstermekte, baz›lar› da bu eseri ideolojik bir roman olduğu gerekçesiyle eleştirmektedir. Evrensel bir gerçek olan dinsel istismar ve taassup, hangi toplumda ortaya ç›karsa ç›ks›n, birbiriyle benzer özellikler taş›maktad›r. Yeşil Gece, işlediği konu ve roman kişileri aç›s›ndan Gerçek e benzese de ya da ondan kimi "iz"ler taş›sa da, bu benzerliğin daha çok evrensel nitelikli olduğu söylenebilir.
Çağdaş Yerel Yönetimler, 2020
Öz: İnsanın doğaya üstünlüğünü radikal bir biçimde reddeden ve insanın içinde yaşadığı doğayla ilişkisini yeniden değerlendiren derin ekoloji, çevreci yaklaşımlar içinde yer alan bir doğa hareketi ve felsefi düşüncedir. Her ne kadar çevreci yaklaşımlar içinde yer alsa da, buradaki çevreci gruplardan oldukça farklıdır ve onlardan ayrıktır. Bu çalışmada, derin ekolojinin hem çevreci hem de genel ekolojik düşünceden farklılığı bilim felsefesi üzerinden bir okuma ile açıklanmaya çalışılmıştır. Çalışma, kartezyenci-bilim anlayışına dayalı pozitivist paradigmadan, kuantum teorisine dayalı yeni-bilim anlayışına geçiş ile derin ekoloji arasındaki bağlantıları "paradigma" kavramı üzerinden tartışmayı amaçlamaktadır. Abstract: Deep Ecology is a nature-action and a philosophical thought, radically denying the supremacy of human-being over the nature and re-evaluating of human's relation with the nature. Even though being in the environmentalist approaches, deep ecology is very different and separated from these environmentalist groups within the approach. In this study, it is tried to explain the difference of deep ecology from both environmentalist and general ecological thought through philosophy of science reading. The study is intended to debate the relationship between deep ecology and the transition from the positivist paradigm depending upon the cartesian-science consciousness to the new-science consciousness relying on quantum theory through the concept of "paradigm".
Journal of Current Research on Social Sciences (JoCReSS), 2017
Küresel iklim değişikliği ve insanlar üzerindeki etkileri bilim çevreleri tarafından uzun yıllardır tartışılmaktadır. İklim değişikliği; kuraklaşma, çölleşme, sel, tsunami, deniz seviyelerinin yükselmesi, kasırga gibi doğa olaylarının sıklığını ve şiddetini artırmaktadır. İklim değişikliği ve çevresel bozulma nedeniyle temel ihtiyaçlarını karşılayamayan insanlar göç etmeye mecbur kalmaktadır. Bu durumu ifade eden “iklim mültecileri” kavramı, insan kaynaklı–kapitalist/neo-liberal politikalar-iklim değişikliğinin insanlar ve çevre üzerindeki etkilerinin farklı bir boyutu olarak karşımıza çıkmaktadır. Yaşadıkları yerleri ve kültürel özelliklerini terk etmeye mecbur kalan iklim mültecileri; ekonomik, sosyal, çevresel sorunlar nedeniyle, sosyal hizmet uzmanlarının mesleki çalışmalar yapması gereken bir konuyu oluşturmaktadır. Bunun yanında göç daha başlamadan sosyal hizmetin, koruyucu -fiziksel ve toplumsal çevreyi- ve önleyici çalışmalar yapması gerekir. İnsan kaynaklı iklim değişikliği nedeniyle göç eden insanlarla yapılan sosyal hizmet uygulamalarında fiziksel ve doğal çevreye -flora ve fauna- gerekli önemin verilmesi gerektiğini ileri süren “yeşil sosyal hizmet” bakış açısı kullanılabilir. Yeşil sosyal hizmet, sosyal hizmet uzmanlarının çevresel adaletsizliğin engellenmesinde; sürdürülebilir sosyal ve çevresel gelişmedeki rolünü ifade etmek için kullanılan ve son yıllarda kullanımı artan bir kavramdır. Ancak sosyal hizmet literatürüne bakıldığında yeşil sosyal hizmet kavramının, sosyal hizmete konu olan iklim mültecileri bağlamında değerlendirildiği kaynakların yetersiz olduğu görülmektedir. Bu yazın taramasında, iklim mültecileri bağlamında yeşil sosyal hizmet üzerine bir tartışma yürütülecektir.
Politika Notu, 2021
Sanayi Devrimi ile birlikte hız kazanan kitlesel üretim “her şeye rağmen üretim” anlayışının hâkim olduğu bir ekonomik yarışı beraberinde getirmiştir. Böylelikle ülkeler bu yarışta geri kalmamak adına üretimlerini en üst seviyeye çıkarmışlardır. Ancak bu durum beraberinde savaş, küresel ısınma, iklim değişikliği gibi birçok toplumsal ya da çevresel problemleri beraberinde getirmiştir. Yaşanan bu gelişmeler günün sonunda neoliberal politikaların ciddi bir biçimde sorgulanmasına ve bu hâkim paradigmaya alternatif bakış açıları geliştirilmesine neden olmuştur. Mevcut iktisadi sisteme alternatif olarak öne sürülen yaklaşımlardan biri de yeşil ekonomidir. Özünde ekonomi, çevre ve toplumun sürdürülebilirliği ilkesini taşıyan yeşil ekonomi özellikle 1980’ler itibariyle çevresel kirliliğin artması ile giderek önem kazanan bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu cihette ülkeler hem kendi inisiyatifleriyle politikalarına yeşil ekonomik anlayışı adapte etmeye hem de uluslararası toplumca atılan adımlara taraf olmaya başlamışlardır. Bu politika notunda Türkiye’nin yeşil ekonomi bağlamında mevcut durumu incelenmiş ve birtakım politika önerilerinde bulunulmuştur. Türkiye’nin mevcut performansı değerlendirildiğinde elde ettiği bazı kazanımlar olmasına rağmen yeşil ekonomik sistemi toplumsal ya da kamusal alanda zihinlere henüz yeterince yerleştiremediği anlaşılmaktadır
ÖZET 19. yüzyılın son çeyreğinde profesyonel bir meslek olarak temelleri atılan sosyal hizmet, günümüzde eski ve yeni zorluklarla mücadele ederek yoluna devam etmektedir. Yoksullukla mücadele başta olmak üzere çocuk istismarı ve çocuk koruma, ruh sağlığı, yaşlı bakımı, engellilerin rehabilitasyonu ve sağlık destek hizmetleri gibi alanlar geçmişten bugüne devam eden mücadele ve müdahale alanlarını oluşturmaktadır. Ancak bu yüzyılda iklim değişikliği, doğal afetler (erozyon, heyelan, kuraklık ve sel nedeniyle göç), küresel ısınma, yaşanabilir doğal alanların yok olması, ekilebilir tarım alanlarının tahribatını içeren ekolojik krizler mesleğin gündemine yeni mücadele ve müdahale alanlarını da dahil etmiştir.
Yeni Sol, Yeni Sağ - Editör: Armağan Öztürk, 2010
Mesleki Sağlık ve Güvenlik Dergisi, 2024
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2022
Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi, 2020
İklim Krizine Karşı Yeşil Adil Dönüşüm: Türkiye İçin Politika Önerileri, 2021
Uluslararası Sosyal ve Ekonomik Çalışmalar Dergisi, 2023
Planlama dergisi, 2021
Dosya: Afet ve Mimarlık (ISSN: 1309-0704), Editör: Güven Arif Sargın, Mimarlar Odası Ankara Şubesi Yayını, 2013
Karadeniz Araştırmaları Yaz 2013 Sayı 38 , 2013
21. Yüzyıl İş Ve Ekonomi Dünyasının Değişen Dinamikler, 2019
IV. International Ankara Multidisciplinary Studies Congress 29-31 July 2022 Ankara Turkey, 2022
İklim Değişikliğine Karşı Yeşil Anayasalcılık, 2023
Prof. Dr. Ensar Aslan’a Armağan, Fenomen Yayınları, s.353-370., 2022