Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2021, Değişen Dünyada Sosyal Politika
…
21 pages
1 file
Bu çalışma dönüşüm sürecinde Türkiye’de sivil toplum kuruluşlarına odaklanmıştır. Çalışmada sivil toplum kuruluşlarının sosyal politika üzerindeki rolleri incelenmeye çalışılmaktadır. Çalışmanın ilk kısmında, genel olarak ve tarihi süreçte Türkiye’de sivil toplum kuruluşlarının gelişimi ele alınmaktadır. İkinci kısımda ise günümüz Türkiye’sinde sivil toplum kuruluşları ve sosyal politika alanındaki rolleri ve faaliyetleri incelenmektedir. Anahtar Kelimeler: Sivil toplum, sosyal politika, dernekler, vakıflar.
SOCIAL MENTALITY AND RESEARCHER THINKERS JOURNAL, 2021
ÖZET Modern dünyada sivil toplum kuruluşlarının önemi gün geçtikçe artmaktadır. Küreselleşme süreciyle beraber, bireyler günbegün daha çok iç içe yaşamak durumunda kalmaktadır. Kültürel bakımdan insanlar, birbirleriyle daha da yakınlaşmaya başlamıştır. Bu durum, sosyal yaşam alanlarında daha fazla organize ve örgütlü hale evrilen kollektif bir toplum yapısının oluşmasına zemin hazırlamıştır. Bu gerçek giderek sosyal yaşam alanlarında egemen olmaya başlamıştır. Günümüz dünyasında sivil toplum olgusu, değişik süreçlerden geçerek katılımcı demokratik sürecin seçkin bir öğesi durumuna gelmiştir. Batı dünyası, Sanayi Devrimi ile birlikte endüstriyel topluma geçiş sürecinde giderek önem kazanan sivil toplum kuruluşlarını ve sosyo-dini ve kültürel organizasyonlarını oluşturmaya başlamıştır. Bu örgütlü yapılar; demokratikleşme sürecinde yerine getirmesi beklenen toplumsal fonksiyonları icra etmek üzere planlanmıştır. Batı toplumlarında değişik formatlarda teşekkül ettirilen bu gibi sosyo-dini ve kültürel yapılanmaların; devlet, toplum ve başkaca sivil toplum kuruluşları ile (sivil toplum düşüncesi temelinde) müspet diyaloglar geliştirebilmişlerdir. Ülkemizde sivil toplum gerçeği, Avrupa Birliği katılım sürecinde gerçekleştirilen diyalogların ön plana çıkardığı ivmeyle ağırlığını ve etkinliğini gün geçtikçe daha fazla hissettiren bir sosyal realite olarak barizleşmeye başlamıştır. Tüm bu gerçeklikler karşısında, sivil toplum kuruluşlarının dinsel ve sosyal hayatta bir dizi etkilerinin bulunduğu ayrıca sosyo-kültürel açıdan da yerine getirmesi hedeflenen işlevlerinin önem arz ettiği bilinmektedir. Bu çalışmada sivil toplum, din ve kültür kavramları eşliğinde sivil toplum kuruluşunun ne'liği ve sosyo-dini ve kültürel hayattaki rolüne değinilmiştir.
Akademi Sosyal Bilimler Dergisi, 2023
In the world and in Türkiye, the importance of non-governmental organizations is rising. The involvement of diverse players in the process, particularly in multifaceted public policy areas like migration, not only improves the democratic quality of governance but also makes it possible for policies to be implemented effectively and efficiently. Within the framework of the legacy inherited from the Ottoman Empire in Turkish public administration, bureaucracy is the dominant actor of public policy making and implementation. For this reason, although non-governmental organizations have been effective in Turkish political life from time to time, they have not been an effective actor in the public policy agenda. The Gölcük Earthquake in 1999 was one of the pioneering events in bringing non-governmental organizations to the agenda in Türkiye. The role played by non-governmental organizations in the post-earthquake process was effective in bringing them to the forefront. Subsequently, while Türkiye's accession process to the European Union was an important turning point in the development of non-governmental organizations, the Law No. 6458 on Foreigners, and International Protection, which was enacted as a result of the intense migration mobility towards Türkiye in 2011, included non-governmental organizations in migration policy process and migration administration. In this study, a case study was conducted to understand whether the relevant non-governmental organizations are effective in migration administration and policies. In this context, semi-structured interviews were conducted with non-governmental organizations centered in Ankara and operating in various provinces of Türkiye. It was concluded that the influence of non-governmental organizations in migration administration especially in policy making is very limited, but they are an effective actor alongside public institutions in field.
II. ULUSLARARASI GİRİŞİMCİLİK VE KARİYER SEMPOZYUMU, 2015
Sivil toplum kuruluşları, demokratik toplumlarda halkın yönetime katılımının ve demokrasinin tam anlamıyla özümsendiğinin göstergesi olan örgütlü bir toplumun oluşmasını sağlayacak en önemli yapı taşlarıdır. Siyasal ve politik konular, çevre, çalışan hakları gibi birçok alanda faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları, değişen toplum yapısı ile birlikte daha dar kapsamlı konular ve yerel sorunlar çerçevesinde de gelişmeye başlamıştır. Ancak daha yerel ve özel konularda oluşan bu örgütlenmeler, geniş bir tabana ulaşamaması ve buna bağlı olarak da maddi yetersizlikler yaşaması nedeniyle, tam anlamıyla bir eylemlilik yetisi kazanmayabilmektedirler. Bu süreçte ise daha geniş bir kitleye ulaşma, daha organize hareket etme ve maliyetleri düşürme gibi fırsatlar sunan sosyal medya, sivil toplum kuruluşları için büyük önem kazanmaktadır. Sivil toplum kuruluşları, sosyal medya ve girişimcilik ana konuları bağlamında bir kavramsal çerçeve oluşturacak olan bu çalışma; kavramsal çerçevenin ortaya konması için literatür taraması, bireylerin sosyal medya mecralarında faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarına yönelik algı ve tutumlarını ortaya koymak adına anket çalışması verileri ve sosyal medyanın sivil toplum örgütlenmelerine sağlayacağı avantajlar ve dezavantajların ortaya konması için ise seçilecek olan örgütlenmelerin sosyal medya alanlarına uygulanacak olan içerik analizi yöntemleri kullanılacaktır.
İnsanların vatandaşı oldukları ve yaşadıkları yerleri bırakıp, başka ülkelere yerleşme sürecine uluslararası göç denilmektedir. Bireyler zorunlu veya gönüllü olarak yerlerini değiştirmekte, hayatları boyunca bir yerden bir yere göç etmektedir. Gönüllü olarak yapılan göçler genellikle eğitim alma, iş değiştirme, iş bulma veya evlilik gibi nedenlerle olurken, zorunlu göçlerin nedeni ülke içi karışıklıklar, çeşitli baskıcı uygulamalar, terör veya savaş gibi sebeplere dayanmaktadır. Çalışmada zorunlu olarak göç etmiş bireylere yönelik sosyal politikaların incelenmesi ve çeşitli öneriler getirilmesi amaçlanmaktadır. Bunun için çeşitli kurumların istatistikleri, raporları ve yayınlarından faydalanılmıştır. Bu çalışmada göç ederek Türkiye’ye gelen göçmenlerin eğitim sağlık gibi problemleri sosyal politika çerçevesinde kaynak tarama usulü yardımıyla inceleme konusu yapılmıştır.
ÖZET Doğasını korumak için Avrupa Birliği'nin (AB) çevre stratejilerini uygulamayı hedefleyen Türkiye, Avrupa Birliği uyum süreci kapsamında amaçlanan 2007-2013 dönemi ile önemli bir dönüm noktasında yer almaktadır. Avrupa Çevre Müktesebatı çerçevesinde Türk Çevre Mevzuatında uyumlaştırılması ve uygulanması beklenen birçok anlaşma ve sözleşme bulunmaktadır. 2007-2009 döneminde uygulanması hedeflenen ve AB'nin doğa ve habitatların korunmasına yönelik yasal araçlarından biri olan Habitat Direktifi, Biyoçeşitlilik Sözleşmesi ve Avrupa Peyzaj Sözleşmesi önemli sorumluluklar getirmektedir. Hazırlık aşaması devam eden Biyoçeşitlilik ve Doğa Koruma Kanunu Taslağı, doğa korumanın geleceği açısından önemli olmakla birlikte, doğanın koruyucusu olan meslek disiplinlerini de sürecin içinde yer almaya zorlamaktadır. Beş Yıllık Kalkınma Planlarında AB katılım sürecinde doğa koruma konusunda ilerlemenin olduğu, ancak mali yetersizlikler nedeniyle hedefe ulaşılmadığı; bu nedenle doğayı korumak için özel sektörün katılımı ve yeni finansman arayışlarına başlanacağı bildirilmiştir. Bu bildiride, 2007-2013 döneminde doğa korumaya ilişkin kararlar, stratejiler, finansman konuları ile söz konusu süreçte Sivil Toplum Kuruluşları'nın yeri ve önemi irdelenmiştir.
Zorunlu göçler kapsamında değerlendirilen göçlerin en trajik olanı sığınmacı/mülteci göçleridir. Zira bu göçler kendi içinde oldukça farklı dinamikleri olan, ekonomik ve sosyo-kültürel sonuçları bakımından çok yönlü ve sancılı bir görünüm arz etmektedir. İnsanlar siyasi ve/veya ekonomik nedenlerle yaşadıkları ülkeleri terk etmekte veya ettirilmekte; bu durum ise hem kendileri hem de yerleştikleri ülke insanları açısından pek çok sorunu gündeme getirmektedir. Suriye’de 2011 yılında patlak veren iç savaş sonrası ortaya çıkan mülteci krizini bu bağlamda değerlendiğinde bu süreçten toplumsal, siyasi ve ekonomik olmak üzere tüm alanlarda en çok etkilenen ülkelerin başında Türkiye gelmektedir. Nisan 2011 tarihinde, yaklaşık 252 kişilik ilk grubun giriş yapmasından itibaren, Türkiye yüz binlerce misafire kapılarını açmış ve bugün bu rakam 3.500.000’dan ulaşmış durumdadır. Bu süreç kendisiyle birlikte eğitim, istihdam, kültür, güvenlik, sağlık, dış politika, hukuk gibi akla gelebilecek her alanda su yüzüne çıkan yeni olguları beraberinde getirmiştir. Savaş dolayısıyla edilgen konumda yer alan Suriyeli göçmenler (Karaca 2013: 72) Türkiye’nin sosyal dinamikleri içine girdiklerinde denklem içerisinde etken konuma dönüşmüşlerdir. Göç eden kişiler ve göç edilen ülke vatandaşları arasındaki etkileşim, çoğunlukla göçmenlerin kendi kültürlerini gittikleri yeni ülkeye taşımaları nedeniyle kültürel değişim sürecini de beraberinde getirmiştir. Zira göç eylemiyle birlikte farklı kültürlerin karşılaşması söz konusu olmakta ve bu sayede insanların bir arada hayatlarını sürdürme isteği uyum sağlama süreciyle bir arada gerçekleşmektedir. Ancak kimi zaman bu süreç uyumsuzluk ve çatışma boyutuna varabilmekte, kültürler arasında iletişim kopuklukları ortaya çıkabilmektedir. Bu çerçevede, son birkaç yıldır bir arada yaşadığımız Suriyelilerin, Türk toplumuna uyum sağlayabilmesi ve Türk toplumunca da sosyal kabul görüp görmeyeceği giderek toplumsal, siyasal ve ekonomik boyutları olan bir nitelik kazanmaya başlamıştır. Bu olgu kendini iletişim, rekabet, çatışma, barınma ve entegrasyon süreçlerini içeren “sosyokültürel temaslar kuramları”nın işaret ettiği komşuluk ilişkisi olarak hissettirmektedir. (Aslan 2015: 7) Bu komşuluk sürecinin seyrini ise sığınmacıların sosyolojik nitelikleri kadar yerel halkın sosyolojik nitelikleri, sığınmacılarla ilgili yaşantı, algı ve beklentileri de belirlemektedir.
ÖZ Toplum, sürekli büyüyen ve çeşitlenen bireylerden oluşan canlı bir varlıktır. Toplumdaki çeşitlenen bireyler, taleplerin ve ihtiyaçların artmasına neden olur. Taleplerin karşılanması, toplumun iyilik halinin devamı, devletin görevidir ve bunu kendi kuruluşlarıyla sağlaması mümkündür ancak tam anlamıyla gerçekleştirebilmesi zordur. Toplumun modern dünyada oluşan arz-talep dengesizliğini 'yumuşatabilmek' için örgütlenmesi gerekir. Doğasında çokseslilik barındıran sivil toplum, devlete karşı toplum ihtiyaçları için baskı unsuru oluşturan dayanışmacı ve savunmacı bir anlayıştır. Gelişmiş ülkelerde sivil toplum anlayışı, toplum için çok önemli bir konuma sahip iken gelişmekte olan ülkemizin kadrajından bakıldığında bu anlayışı toplumun ne kadar özümseyebildiği sorusuna cevap aramak gerekir. Anahtar Kelimeler: Türkiye, Toplum, Sivil Toplum, Sivil Toplum Örgütleri, Sosyal Hizmet, Sosyal Çalışma CİVİL SOCİETY FROM TURKEY THE PERSPECTİVE AND SOCİAL SİGNİFİCANCE İN SOCİAL SERVİCE FRAMEWORK OF CİVİL SOCİETY ORGANİZATİONS ABSTRACT Society is an organism that is composed by diverse individuals and grows constantly. The diverse individuals in society causes an increase in demands and requirements. The state’s duty that is maintain well-being of society and response growing demand is providing mostly by government agencies. The supply-demand imbalance of society in the modern world is avoiding by organized society. Civil society with “polyphony” is a mentality that include solidarity and defensive elements against the government for community requirements. In terms of Turkey, an answer should be investigated to how could assimilate developing countries the mentality of civil society, while the mentality in the developed countries has a very important location. Key Words: Turkey, Society, Civil Society, Civil Society Organizations, Social Service, Social Work
Giriş Öncelikle özellikle belirtmek isterim ki bu çalışma her ne kadar amatör bir çalışmada olsa başarısından ötürü değil ama üzerine çok fazla çalışma olmadığından dolayı Türkiye'de bu alanda yapılan az sayıda çalışmadan biridir. Bu konudaki akademik literatür eksikliği bu çalışmaya kaynak sağlamada karşıma çıkan büyük bir sorun oldu. Belki birazda bunun yüzünden bu çalışmada bizim aslında köklü bir sivil toplum düşüncemizin olduğunu aslında bir takım dünya devletlerinden daha köklü STK'larımızın olduğunu bu yüzden de bu alanda bir diriliş sağlamamız gerektiğini vurgulama ihtiyacı duydum. Bir şekilde artık Müslüman ülkeler içersindeki ve tarihin bize yüklediği vizyonumuzdan dolayı insani yardımın ötesine geçmemiz gerektiğini vurguladım. Bu çalışmayı yürütürken ilk başta çalışmanın dayandırıldığı metin ve disiplinler belirtildi, sonrasında ise çalışmanın ayrıntılarına inildi. Bu konuyu incelerken ilk olarak teme kendime örnek aldığım Thianna Pafhenholz'un sivil toplumun 7 fonksiyonu olara nitelendirdiği şu temel kavramlara bir göz geçirelim
Bu araştırma, Türk eğitim sisteminde sivil toplum kuruluşlarının konumlarını ve işlevlerini, okul yöneticileri ve sivil toplum kuruluşu yöneticilerinin görüşleri çerçevesinde incelemektedir. Sivil toplum kuruluşlarının, eğitim politikalarının oluşturulmasında toplumsal katılımı sağlama rolleri, örgün ve yaygın eğitim hizmetlerinin geliştirilmesi için proje bazlı katkıları, bu projelerin uygulanmasında Devlet ile işbirliği süreçleri ve eğitimin finansmanına yaptıkları aynî ve nakdî desteklerin boyutu ve oranı araştırılmıştır. Ayrıca sivil toplum kuruluşlarının eğitim sisteminin demokratikleştirilmesi, yenilikçi ve esnek bir yapıya kavuşturulması, çağın gelişmelerine uyum sağlaması bakımından öncü ve tetikleyici bir role sahip olup olmadıkları belirlenmeye çalışılmıstır. Bu amaçla, nicel ve nitel olmak üzere iki ayrı alan araştırması yapılmıştır. İstanbul ilinde 201 resmî ve özel ilköğretim ve ortaöğretim okul yöneticisine “Türk Eğitim Sisteminde Sivil Toplum Kuruluşlarının Konumları ve İşlevleri Anketi” uygulanmış ve Türkiye’de eğitim alanında faaliyet gösteren önde gelen 36 sivil toplum kuruluşu yöneticisi ile “Yarı Yapılandırılmış Mülâkat” gerçekleştirilmiştir. Okul yöneticilerinin, idarecisi oldukları okul bağlamında sivil toplum kuruluşları ile ilişki sıklıkları, türleri, derinlikleri ve bireysel olarak sivil toplum kurulusu algıları ve sivil toplum kuruluşlarından beklentileri belirlenmeye çalışılmıştır. Sivil toplum kuruluşu yöneticileriyle yapılan mülâkatlarda sivil toplum kuruluşlarının, eğitim algısı, sivil toplum kurulusu algısı, eğitim alanında devlet ile ilişkiler hakkında görüşleri, toplumla ve uluslar arası kurum ve kuruluşlarla ilişkileri ve gelecek beklentileri ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
International Students Academy, 2019
WORLD CHILDREN CONFERENCE-III, 2022
SOSYAL MEDYADA ETKİLEŞİM: ÇEVRECİ SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI ÜZERİNE BİR İNCELEME, 2023
Uludağ Üniversitesi, 2021
SOSYAL BİLİMLERDE ALTERNATİF YORUMLAR, 2018
Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 2018
GELECEĞİN TÜRKİYESİNDE SOSYAL POLİTİKALAR, 2020
Geçmişten Günümüze Uluslararası Göç (Filiz Kitabevi), 2022