Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
Askıya Çıkarılan Taslak Programlar ve Düşündürdükleri
Ülkemizde eğitimde program geliştirmenin ne olduğuna ilişkin kafa karışıklığı son yapılan ve müfredat olarak adlandırılan taslak programlarla bir kez daha anlaşılmış, pekiştirilmiş oldu. İlkokuldan lise düzeyine kadar her kademede ve dersler düzeyinde hazırlanan 172 sınıf düzeyi için 53 farklı dersin taslak öğretim programı 13 Ocak 2017 tarihinde MEB tarafından askıya çıkarılarak görüş ve değerlendirmeye açıldı. Taslak programları "askıya çıkarmak" MEB program çalışmalarının 90 yıllık tarihinde ilk kez başvurulan bir yöntemdir. Bu çalışmaya özgü ilk denebilecek başka yöntemlere de rastlamak mümkündür. Örneğin "http://mufredat.meb.gov.tr" internet sitesinde soru-cevap bölümü ile programların temelini oluşturan gerekçeler de açıklanmaktadır. Burada programların kanıta ve veriye dayalı olarak geliştirildiği bilgisi şu şekilde yer almaktadır: "Yenilenerek askı sürecine çıkarılan taslak öğretim programlarıyla ilgili çalışmaların başlangıcında öğrencilerin yükseköğrenimde, çalışma ve günlük hayatlarında başarılı olmaları için gerekli görülen ve talep edilen temel beceri ve yeterlilikler tespit edilmiştir". Bu ifade "gerekli görülen ve talep edilen" temel beceri ve yeterliliklerin nasıl belirlendiği sorusunu akla getirmektedir. Gösterilen referanslar MEB Kalite Çerçevesi, MEB 2015-2019 Stratejik Planı, 2023 TÜBİTAK Vizyon Belgesi, 21.yüzyıl becerileri ile Bilgi Toplumu Stratejisi ve Eylem Planı, değerler eğitimi ve hayat becerileri dokümanları ile TIMMS, PISA gibi uluslararası testler ve eğitimde başarılı olan ülkelerin programları olarak belirtilmektedir. Öğretim programlarına esas olduğu belirtilen bu dokümanların neden temel referans olarak seçildiği, bunlardan hangi çıkarımların yapıldığı, nasıl yorumlandığı ve nasıl uygulanacağı sorularının irdelenmesi bu yazının konusunu oluşturmaktadır. Eğitimde amaçlar toplumdan beklenenleri ifade ettiğinden toplumun temel yapısını incelemeye dayanmayan amaç belirleme çalışmaları temelden yoksun olacaktır. Bu yapı her toplum ve her ülke için farklılık gösterir: "ileri", "çağdaş" ya da "başarılı" olarak tanımlanıp programları incelenen ülkelerin toplum yapısı ile Türkiye'nin toplum yapısı birbirinde farklı olacaktır. Bu ülkelerde eğitim, sosyal ve ekonomik yapı, iş hayatı ve mesleklerin gerektirdiği yeterlilikler de farklı olmak durumundadır. Devamla şöyle denmektedir: "Elde edilen bilgiler 1 Doç. Dr. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Eğitim Programları ve Öğretim Anabilim Dalı
Özet En gelişmiş şekilde tasarlanan altyapıya sahip bile olsa, programlanmamış yada işletim sistemine sahip olmayan bir bilgisayardan faydalanabilmek mümkün değildir. Bir bilgisayar için donanım ne kadar zorunlu ise, en az onun kadar yazılım da zorunludur. Donanım yapıları farklı olsa bile, kullandıkları yazılımlar sayesinde, bilgisayarlar bilgi iletişim sisteminin bir servis sağlayıcısı, bir terminali ya da bağımsız bir elemanı haline gelirler. Bu yazılımları oluşturmak için, bilgisayarların makine ve assembler dillerinde direkt programlama yapmak imkansız denecek derecede çok çok zor olduğundan, makine ve assembler dillerine adapte olabilecek programlama dilleri geliştirilmiştir. Geliştirilen bu programlama dillerini kullanarak, kurumsal ve bireysel kullanıcıların, kendilerine ait özgün paket programlar yapabilmesi mümkün olmaktadır. Bu sebeple programlama dillerinden birini yada birkaçını öğrenmek, yazılım ve programlama ile uğraşan kişiler için zorunlu hale gelmiştir. Bu süreçte programlama dili öğrenmede farklı zorluklar ve hatalar ile karşılaşılabilmektedir. Programlama dili öğrenmede ki hatalar, zorluklar ve çözümler çoğunlukla iç içe olduğu için burada birlikte irdelenecektir. Özellikle hataların sayısını artırılabilici etki yapan aynı anda farklı dillerin öğrenilmesi ve öğrenmede yanlış sıralama konuları üzerinde durulacaktır.
Eğitimde Kuram ve Uygulama, 2018
Makale Bilgisi Öğrencilerin amaçlanan bilgi, beceri ve tutumlara ulaşması için izlenen yol olarak tanımlanan eğitim programı, Posner ve Eisner tarafından farklı türlere ayrılmıştır. Göz ardı edilen program bu türlerden bir tanesidir. Özellikle ulusal alan yazında diğer program türleri hakkında çok fazla çalışma olmasına rağmen, göz ardı edilen program hakkında herhangi bir tez, makale ya da bildiriye rastlanmamıştır. Dolayısıyla bu çalışmada, ileride yapılacak başka çalışmalara temel oluşturması amacıyla, eğitimin planlanmasında önemli bir role sahip olan göz ardı edilen programın temel sorular çerçevesinde ayrıntılı bir şekilde tartışılması amaçlanmıştır. Göz ardı edilen program hakkındaki bilgilerin özetini ve sentezini sunan bu makale bir derleme makalesidir. Göz ardı edilen program kavramı, isteyerek ya da farkında olmadan okulda öğretilmeyen konuları kapsayan program olarak tanımlanabilir . Okullar ya da öğretmenler sadece öğrettikleri şeylerden değil aynı zamanda göz ardı ettikleri ve öğretmedikleri şeylerden de sorumludurlar . Dolayısıyla göz ardı edilen kısımların neden görmezden gelindiği ya da neden öğretilmediğinin bilinmesi gerekir. Göz ardı edilen program da, görmezden gelinen ve anlatılmayan şeylere yönelinmesini ve programın kavramsal olarak nasıl tasarlandığına ve uygulandığına odaklanılmasına vurgu yapar . Resmi öğretim programına dahil edilmeyen ve göz ardı edilen programın konusu olan içerik, bütün bir dersten ufak bir bilgi parçasına kadar geniş bir yelpazede ele alınabilir . Göz ardı edilen programın okullardaki yansımalarının çalışılmasının içerik seçimi, hedefler ve seçim kriterleri ve programın uygulanması noktasında birçok önemli faydası vardır. Alan yazında göz ardı edilen programı bilinçli olarak göz ardı edilen, uygulamada göz ardı edilen ve kişisel tecrübeler sonucu göz ardı edilen olmak üzere üç gruba ayıran çalışmalar (Assemi & Sheikhzade, 2013) olmasına rağmen bu çalışmada göz ardı edilen program, bu çalışmada karar vericiler tarafından göz ardı edilen, müdür ya da öğretmenler tarafından göz ardı edilen ve öğrenciler tarafından göz ardı edilen olmak üzere üç grupta ele alınmıştır.
firat.edu.tr
eğitim öğretim yılında ülke genelinde uygulanan yeni ilköğretim birinci kademe programların dayandığı bazı temel ilke ve yaklaşımlar bulunmaktadır. Yeni ilköğretim programları ile belirlenen amaçlara ulaşma, önemli ölçüde öğretim programlarının üzerine kurulduğu bu temel yaklaşım ve ilkelerin tanınmasına bağlıdır. Bu çalışmada, yapılandırmacılık, tematik yaklaşım, aktivite ilkesi, öğrenci merkezlilik, çoklu zeka kuramı ve bireysel farklılıklara duyarlık gibi yeni programın dayandığı temel ilke ve yaklaşımlar ilgili literatüre dayalı olarak tanıtılmaktadır.
2023
2017
Araştırmanın amacı mezhepler üstü din öğretimi programının temel özelliklerinin, program geliştirme sürecinin dört temel öğesi olan amaç, içerik, eğitim durumları ve değerlendirme aşamaları göz önünde bulundurularak tespit edilmesidir. Bu amaç çerçevesinde öncelikle, "mezhepler üstü din öğretimi modeli", bu modelin doğuşunu hazırlayan sebepler, genel karakteristiği, uygulamada olduğu ülkeler ve eleştirilen yönleri bağlamında incelenmiş, sonrasında ise dokuz alan uzmanına yöneltilen; "Bir din eğitimini mezhepler üstü yapan temel kriterler nelerdir?" sorusuna verilen cevaplar ışığında mezhepler üstü niteliğe haiz bir din dersi programının amaçlarının, içeriğinin, eğitim durumlarının ve değerlendirmesinin ne olduğu ve nasıl olması gerektiği ile ilgili bir tespitler yapılmaya çalışılmıştır. Araştırmanın sonucunda program geliştirme basamaklarından olan "amaç", "içerik" ve "eğitim durumları" ile ilgili bulgular elde edilirken "değerlendirme" basamağıyla ilgili herhangi bir tespit yapılamamıştır. Bu durum mezhepler üstü bir program tasarımının değerlendirme basamağıyla ilgili yeni araştırmalara ihtiyaç olduğunu ortaya koymaktadır.
Turkish Studies, 2017
Masallar geçmişten günümüze taşınan edebi ürünlerden biridir. Masallar, kültürel bir aktarım aracı olmanın yanında, günümüzde eğitim öğretim süreci içerisinde de etkili şekilde kullanılmaktadır. Özellikle değer aktarımı konusunda başvurulan masallar, etkili bir öğrenme için alternatif oluşturması bakımından güncel öğretim programları içinde yer bulmaktadır. Sosyal bilgiler programı içerisinde yer alan belli başlı temel değerler bulunmaktadır. Ancak değer öğretimi her sınıf düzeyine göre öğrenme-öğretme süreci içerisine farklı şekillerde yansıtılmaktadır. Bu çalışmada Keloğlan Masalları, Sosyal Bilgiler 4. Sınıf Öğretim Programında verilmesi gereken ‘saygı, sorumluluk, aile birliğine önem verme, kültürel mirasa duyarlılık, vatanseverlik, bilimsellik, doğal çevreye duyarlılık, tasarruf, bağımsızlık’ değerleri açısından incelenmiştir. Çalışma nitel araştırma yöntemlerine uygun olarak yürütülmüş olup veriler doküman analizi yöntemi ile değerlendirilmiştir. Sosyal Bilgiler Öğretim Programında yer alan değerler, masalların içerisinde kullanım sıklıkları bakımından gruplandırılmıştır. Elde edilen veriler betimsel analiz yöntemiyle çözümlenerek tablolaştırılmıştır. Bulgular değerlendirilirken masallardan doğrudan alıntılara da yer verilmiştir. Bu çalışmanın sonucunda, Sosyal Bilgiler Öğretim Programı içerisinde vurgulanan değerlerin Keloğlan Masalları içinde önemli ölçüde yer aldığı anlaşılmıştır. Öğretmenler sosyal bilgiler dersi içerisinde Keloğlan masalları başta olmak üzere, farklı masallardan da yardımcı kaynak olarak yararlanabilir, böylece değerler eğitimi süreci masallar ile zenginleştirilerek ilgi çekici hale getirilebilir. Araştırmanın Sosyal Bilgiler dersinde değer öğretimi konusuna eğilirken masalların kullanımına dikkat çekmesi bakımından önemli olduğu düşünülmektedir.
TASARIMDA ÇEŞİTLENME SAĞLAYAN YÖNTEMLERİN GÜNÜMÜZ MEKAN UYGULAMALARI ÜZERİNDE İNCELENMESİ, 2013
Mekan olgusuna tarihsel süreç olarak ele aldığımız zaman, temelde korunma ve barınma ile başladığı görülmektedir. Topluluk şeklinde yaşamayı yavaş yavaş öğrenen insanoğlu barınma ihtiyacı ile birlikte doğayı gözlemlemiş, doğada var olan malzemeleri kullanmış bununla yetinmeyerek doğada var olan malzeme ve biçimleri bilerek yada bilmeyerek taklit etmiş yada farklı biçimler yaratmaya çalışmıştır. İnsanoğlu değişen yaşam koşulları ve teknoloji içerisinde kendine özgü sosyal, psikolojik ve kültürel etkenler altında yaşadığı alanı biçimlendirmiştir. Bununla birlikte her döneminde mekan kavramında değişim söz konusu olmuştur. Mimarlık, tasarım ve mekan olgusuna yön veren kültürel, coğrafi ve iklimsel diğer unsurlarda çeşitlenme oluşturmada etken rolde yer almaktadır. Her dönemde mekan içerisinde kullanılan öğeler kişisel bakış açısıyla farklı değerlendirilmekte ve bu doğrultuda çeşitlenme kaçınılmaz olmaktadır. Çeşitlenmeye gidişteki her kişinin bilişsel süreç içerisinde oluşan değişikliklerin tasarım süreci içerisinde çeşitlenme yaratması beklenilen sonucu oluşturmaktadır. Bu bilişsel süreç içerisindeki oluşan çeşitlenme aynı zamanda teknolojik ve üretim süreçlerindeki girişimlerden de etkilenmekte ve buna bağlı olarak oluşturulan biçim çeşitliliği zenginleşmektedir. Bu anlamda hızla gelişen bilim ve teknolojinin tasarımı, tasarım sürecinden, yapım sistemlerine ve malzemeye kadar farklı boyutta etkilediğini söylemek mümkündür. Bu gelişmeler tasarım kurgulama sürecinde düşünsel üretimi içeren deneysel ve kavramsal çalışmalar yapılmasına olanak sağlamış ve bu bağlamda çalışmalar sürekli olarak gelişim göstermiştir. Çeşitlenmenin getirdiği bu sebeplerden dolayı tasarımcının karmaşıklaşan kurgulama sürecini daha anlaşılır ve basit bir hale getirebilmesi için çeşitli yol haritaları oluşturulmuştur. Çeşitlenmeyle birlikte kurgulama süreçlerinde izlenen yöntemler tez çalışmasının konusunu oluşturmaktadır. Çalışmada günümüz tasarım yaklaşımlarında öne çıkan yöntem araştırmaları çalışmanın önemini oluşturmaktadır. Araştırma sürecinde mekan kurgusu üzerindeki tasarım sürecinde çeşitlenme oluşumunun etkenlerinden, biliş, kültür ve idrak gibi bileşenler irdelenmektedir. Tüm bunların ışığında tasarımda çeşitlenme oluşturan v etkenler ve buna bağlı olarak oluşturulan yöntemler araştırılmıştır. Tasarımda çeşitlenme sağlayan yöntemlerin günümüz mekan uygulamaları üzerinde incelenmesi; Tezin ana başlıklarını oluşturan; tasarımda çeşitlenme, çeşitlenme sağlayan yöntemler ve sonuçlar olmak üzere üç bölümde gerçekleştirilmiştir. Tasarımda çeşitlenme başlığı altında; tasarım, yaratıcılık ve çeşitlenme kavramları tanımlanmaktadır. Tasarım kavramında sürece ve tanımlamaya yönelik görüş ve yaklaşımlar ortak bir çerçeve içinde tanımlanmaktadır. Buna göre tasarım; yaratıcılık, hayal etme, kurgulama, zihinde canlandırma üzerinde yoğunlaşmakta, zihinsel düşünme eylemi olarak ele alınmaktadır. Yaratıcılık kavramı bileşenleri ile açıklanmıştır. Yaratıcılık bileşenlerini oluşturan öğeler; çevrenin canlı ve cansız bileşenleri, kültür, bellek, algı olmak üzere dört alt başlık altında tanımlanmıştır. Çeşitlenme başlığı altında, tanımı nedenleri, tasarımda kendini yenileme gerekliliği ‘Evrimleşme’, tasarımda çeşitlenme arayışı sürekliliği ‘Örüntü’ olmak üzere dört alt başlık açılmıştır. ‘Evrimleşme’ başlığı altında, ‘’Evrilme, Evrilebilirlik ve Değişkenlik, Evrim, Evrimleşebilirlik’’ tanımlamaları yapılmış ve tasarım süreci içinde ilişkilendirilmiştir. Bu kapsam içerisinde tasarımda çeşitlenme sağlayan süreç içerisindeki etkenler doğrultusunda çeşitlenme sağlayan yöntemler, doğal örüntüler ile çeşitlenme sağlayan yöntemler, kültürel örüntüler ile çeşitlenme sağlayan yöntemler, algoritmik örüntüler ile çeşitlenme sağlayan yöntemler maddeler halinde geçilmiş ve bu doğrultuda kapsamlı örnek araştırma çalışmaları yapılmıştır. Seçilen örnekler, oluşturulan tablo modelleri üzerindeki yöntem kriterleri esas alınarak örneklem kümeleri oluşturulmuştur. Örneklem ve yöntem üzerinde eşleştirme tablosu çalışmanın sonuç bölümünü oluşturmuştur. Çalışmanın gerçekleştirilmesi ile iç mimarlık tasarım eğitiminde ve mesleğin uygulama süreçlerinde, düşünme biçimleri içerisinde oluşan yöntemlerin tasarımcının kendi tasarım süreci içerisinde kullanımına katkı sağlanması hedeflenmektedir.
2021
Öz. Bu çalışma 2010-2020 yılları arasında Türkiye'de ve yurt dışında program araştırmalarına ilişkin yayımlanmış makale ve doktora tezlerinin konularını, gerekçelerini ve eğilimlerini ortaya koyarak gelecekteki araştırmalara temel oluşturmayı amaçlamaktadır. Bu amaçla 65 makale; 26 doktora tezi olmak üzere toplam 91 araştırma incelenmiştir. Araştırmada betimsel içerik analizi yöntemi kullanılmıştır. Eğitim programları alanında yayımlanan araştırmalar konu, gerekçe, dergi seçimi, dünyanın farklı yerlerinden örneklemleri kapsaması, programın herhangi bir boyutunu içermesi, araştırma yönteminin izlenmesi ölçütleri dikkate alınarak çalışmaya dâhil edilmiştir. Analiz sonucunda politik etmenler, program-paydaş etkileşimi, program değerlendirme, toplumsal etmenler ve yeniden kavramsallaştırma temalarına ulaşılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, yurtdışındaki araştırmalar yönetim biçiminin ve politik gündemin etkisi, programa bağlılık, göçün etkisi, ırksal ve cinsel eşitlik konularında yoğunlaşmaktadır. Türkiye'de ise araştırmalar merkezi yaklaşım, programa bağlılık, örtük program, program değerlendirmede ölçüt geliştirme konularına ağırlık vermektedir. Bu sonuçlar doğrultusunda ilerideki program araştırmalarında sosyal adalet, dijital yeterlilikler, çok kültürlü eğitim, küresel salgının etkisiyle değişen öğretmenlik mesleki yeterlilik alanları, uzaktan eğitimin öğrenciler üzerindeki etkileri, öz düzenleme, ekoloji ve gölge program gibi konularına ağırlık verilmesi önerilmiştir.
2018
Kitle iletisim araclariyla uretilen soylemler, toplumsal iliskilere dayali somut yasam deneyimlerinin yeniden uretilmesine dayanmakta ve izleyicinin yabancilastigi birer gosteri nesnesi haline donuserek topluma sunulmaktadir. Medyatik soylemlerin toplumla olan bu yapay iletisimi, Guy Debord’un “gosteri toplumu” kavramina isaret etmektedir. Gosteri toplumunun bir uretim mecrasi olan televizyonda toplumsal degerler, siradanlastirilarak insanlarin eglenecegi birer gosteri malzemesine donusturulmektedir. Bu kapsamda televizyonda yayinlanan “Ilk Bulusma” adli programda yer alan 84 saka, icerik analizi ile incelenmis, programda on plana cikarilan konulara gore 5 bolum, elestirel soylem analiziyle cozumlenmistir. Cozumleme sonucunda kiskanclik, geleneksel aile iliskileri, cinsiyetcilik ve suc gibi temalara dayanilarak icerik uretildigi, bu icerik uretim sureci sonunda ortaya cikan urunlerin Guy Debord’un gosteri toplumu teziyle benzerlik tasidigi gorulmektedir. Anahtar Kelimeler: Gosteri T...
TUHED, 2016
Giriş Tarih, yaşanılan her dönemde yeniden yazılır. Yine malumdur ki üretilen tarihsel bilginin ortaya çıkışında pek çok etmen vardır. Bunlar, tarihçinin sahip olduğu imkânları-beklentileri ile toplumsal yapı-zihniyet ve nihayet iktidardır. Bu sebepten her yazılan tarihte, yazanı kadar dönemindeki iktidar ve zihniyet de etkilidir. Ulus devletin ortaya çıkışı ile yeni bir şekli alan tarih eğitimi, tarihyazımı sürecinde tarihsel bilginin ortaya çıkışındaki etmenlerden bağımsız olmamıştır. Tarihyazımında olduğu gibi tarih eğitiminde de sahip olunan ya da yerleşik pedagojik anlayış kadar yukarda dile getirdiğimiz diğer değişkenler de etkiler. Ancak tarih eğitimi her şeyden evvel pedagojik bir planlama olduğu için, bu eğitimden beklentileri olan ve programları buna göre belirleyen, ders kitaplarını buna göre yazdıran/denetleyen iktidarın etkisi daha vurguludur. Tarih eğitiminin öğretmen, öğretim programı, öğrenci, materyal gibi pek çok bileşeni vardır. Bu bileşenlerin içinde öğretmenden sonra geleni, biçimlendirici olanı, şüphesiz ki müfredat olarak tanımlanan öğretim programlarıdır. Öğretim programları tarih öğretiminin amaçlarını, içeriğini, ders kitabının da nasıl yazılması gerektiğini öğretmenin neyi, nasıl yapması gerektiğini gösteren üst planlardır. Öğretim programlarının dört temel unsuru kabul edilir. Bunlar, amaç, içerik, öğretim yaşantıları ile ölçme ve değerlendirmedir.
History Studies International Journal of History, 2020
Erken Cumhuriyet Döneminin ilk muhalefet fırkası olması bakımından Türk demokrasi tarihinde önemli bir yere sahip olan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası(TPCF), kurucularının kimliği ve Cumhuriyet Halk Fırkası iktidarına karşı söylemleriyle de dikkat çekmişti. TPCF'nin iktidara ve sisteme karşı geliştirdiği siyasetin süreç içerisinde rejime yönelik bir tehdit olarak algılanması fırkanın kapatılmasına neden olmuştu. TPCF'nin kapatılmasından sonra geçen süreçte biriken muhalefeti bir yere kanalize etmek amacıyla Mustafa Kemal'in teşvik ve telkiniyle kurulan Serbest Cumhuriyet Fırkası(SCF) muhaliflerin merkezi konumuna gelmesi ve iktidara ortak olmak istemesi fırkanın feshedilmesine yol açmıştı. SCF'nin çok kısa ömrü olmasına rağmen iktidara karşı olan muhalefeti göstermesi açısından dikkate değerdi. Türk siyasal hayatının önemli iki siyasi fırkasının kuruluş felsefelerinin farklılığı ve farklı politik düşüncelere sahip kurucularından kaynaklı farklılıklar fırka programlarına da yansımıştı. İki fırkanın programlarında benzerlik olarak liberalizm ve demokrasi vurgusu ön plana çıkmışsa da programlardaki ilkelere yaklaşım ve anlayış farklılıkları net bir şekilde görülmüştür. Çalışmada iki fırkanın kuruluş süreci ele alınarak programlarındaki benzerlikler ve farklılıklar karşılaştırmalı olarak analiz edilmiştir.
International Journal Of Turkish Literature Culture Education, 2018
BM başta olmak üzere, dünyanın en büyük uluslararası organizasyonları ve bilim insanları dünyanın dönüşümünü sağlama ve artık tahrip gücü yüksek geleneksel kalkınma biçiminden sürdürülebilir kalkınma biçimine geçişi zaruri görmekte ve bu yönde küresel sorunlara çözüm üretecek, katılımcı küresel vatandaşlığı ısrarla tavsiye etmektedir. Sürdürülebilir Kalkınma Eğitimi Küresel Eylem Programının uygulanmasına yönelik yol haritasında; "Sürdürülebilir kalkınma için eğitim, toplumu dönüştürerek amacına ulaşan, bütüncül ve dönüşümsel eğitim" olarak nitelendirilmektedir. Bu araştırmada sürdürülebilir kalkınma eğitiminin öğretmen ve uzman perspektifinden yeri ve öneminden yola çıkarak özellikle bu konuda öğretmen yeterliliği ve sosyal bilgiler öğretim programları temelinde ele alıp sürdürülebilir bir çerçevenin belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırmada, hem nicel hem nitel boyutları içeren karma yöntem kullanılmıştır. Nicel veri toplama aracından elde edilen sonuçlara göre sürdürülebilir kalkınmaya yönelik öğretmenlerin sahip oldukları inançlarda branş değişkenine ilişkin anlamlı bir farklılık olduğuna dair bir sonuca ulaşılmamıştır. Sürdürülebilir kalkınma eğitimine yönelik eğitim uzmanlarından elde edilen veriler, sürdürülebilir kalkınma eğitiminin gerekliliğine ve önemine vurgu yapıyor.
2006
esleki açıdan müzik eğitimi programlarının etkinliği, bireyin ve toplumun ihtiyaçlarma estetik açıdan dengeli olarak cevap verebilmesine bağlıdır. Programlann geliştirilmesinde bu ihtiyaçlar açık ve net olarak tespit edilmeli ve eğitim-öğretim faaliyetleri bu doğrultudaplanlanmahdır(Doğan, 1980.5.167). PrOgraınIı öğretim alanmda kuram ve uygulama yönünden ilk girişimler genelde şu başlıklarda toplanabilir. *Öğretme-öğrenme süreçlerini analiz etmede ilk çabalar, *Davranışıan analiz ve öğretıne etkinliklerini düzenleme gayretleri, *Belirii öğrenme sonuçlan temini için materyaller ve öğretme dununJan düzenleme çalqmalan, *Bajımsızöğrenme üzerinde çallfmalar, *Eğitimi mühendislefbrme çabaları gibi (Alkan, 1979.5.6). Bu çabalar, eğitim-öğretim faaliyetlerinin kaçınılmaz sonucu olarak müzik eğiliminde planlanıayı da zorunlu kılar. Anderson'a göre planlama, "bazı amaçlara-~için gelecekte uygulanacak bir dizi lwarlan bamIamaktan oluşuı bir süreçtir (Adem, 1911. s.7.). "Müzik eğitimi, temelde, bir müziksel davraDlf kazandırma veya bir müziksel davranış değifikliii oluşturma süıec:ictir. Bu süıeçte daha çok, eğitim gören bireyin (çocuğun, öğrencinin) kendi müziksel yafIOOsı temel aimır, bu temelden yola çıkarak, belirli amaçlar doğrultusunda pliıoh ve
Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Dergisi
Okullar düzenli-sistematik olarak anma, kutlama, buluşma, mezuniyet gibi çeşitli etkinliklerin düzenlendiği ve öğrencilere sosyo-kültürel, sportif ve sanatsal etkinliklerle toplumsallaşma olanakları sağlayan öğrenme ortamlarıdır. Ritüel yeri olarak kabul edilen okullarda gerçekleştirilen bu tarz faaliyetler bireylerin gelişimi için önemlidir. Bu bakımdan program-içi faaliyetler gibi başarılı bir şekilde planlanması, uygulanması, yönetilmesi gerekmektedir. 'Eğitim Programı’nın tanımına bakıldığında ise, bir okul ya da eğitim kurumunda yer alan bütün eğitim faaliyetlerini kurum içi ve dışı tüm eğitim etkinliklerini içine aldığı görülmektedir. Ancak, öğretim etkinliklerinin planlanması ve uygulanmasına daha fazla zaman ayrıldığı da bilinmektedir. Bu çalışma ile eğitimde program geliştirme ilkelerinden yola çıkılarak, eğitimde resmi program, uygulamadaki program ve program dışı etkinlikler arasındaki ilişki tanımlanmıştır. Öğretmen adaylarının okulda program dışı etkinlikler konus...
Bilim ve teknolojideki hızlı değişme ve gelişmeler her alanda olduğu gibi eğitim alanında da kendini göstermektedir. Toplumun sosyal, kültürel, politik ve ekonomik yönden kalkınmasında ve bireylerin kendilerini gerçekleştirmelerinde önemli bir role sahip olan eğitim sisteminin, üç temel öğesi vardır. Bunlar; öğrenci, öğretmen ve programdır.
Bu çalışma 2000-2016 yılları arasında Türkçe öğretim programı alanında yayımlanmış makale ve tezlerin yöntem bölümlerinin analizini amaçlamaktadır. Bu amaçla 2000-2016 yılları arasında Türkçe öğretim programı alanında yazılan 35 lisansüstü tez ve 25 makale yayımlandıkları yıl, yazar sayıları, yöntemleri, örneklem özellikleri, veri toplama araçları, veri analiz yöntemleri, kullanılan kaynak sayıları, araştırma amaçları ve konuları açısından içerik analizine tabi tutulmuştur. Veri toplama aracı olarak Yükseköğretim Kurulu Ulusal Tez Merkezi ve ULAKBİM Ulusal Sosyal ve Beşeri Bilimler Veri Tabanından yararlanılmıştır. Araştırma sonucunda ulaşılan bulguların sayısal değerleri yüzde / frekans tabloları aracılığıyla sunulmuştur. Verilerin analizi sonucunda 2005 ve 2012 yıllarında Türkçe eğitim programları alanına ilişkin çalışmalarda yoğunlaşma olduğu; makalelerin çoğunlukla tek veya iki yazar tarafından yazıldığı; nitel araştırmaların çalışmalarda ağırlık kazandığı; örneklem grubunun genellikle öğretmenlerden oluştuğu; veri toplama araçlarından en çok dokümanların ve likert tipi anketlerin tercih edildiği; bu verilerin daha çok kestirimsel istatistik ve nitel yöntemlerle analiz edildiği sonuçlarına ulaşılmıştır. Ayrıca incelenen çalışmaların bir kısmının yöntem bölümüne ilişkin bilgilere çalışmalarda tam ve doğru olarak yer verilmediği görülmüştür.
Ralph Winfred TYLER'ın 1920'lerde başlayan akademik kariyeri, 1994'de ölümüne kadar devam etmiştir. Tyler, 70 yıldan fazla süren bu dönemde, 700 civarında makale ve 14 kitap yazmıştır (Parks, 2010). Tyler, genelde eğitim bilimlerini, özelde de eğitim programları alanını en derinden etkileyen bilim insanlarından biri olmuştur. Bu bağlamda Tyler, "Eğitimcilerin Eğitimcisi", "Amerikan Eğitiminin Büyüğü", "Hedef Davranışların Babası", "Eğitimin Bay Sorun Gidericisi" ve "Değerlendirmenin Babası" gibi ifadelerle övülmüştür (Rumjahn, 1984).
Uluslararası Erzincan Tarihi Sempozyumu, 2019
Çok keskin ve belki de abartılı bir saptama olarak algılansa da Osmanlı İmparatorluğunda Tanzimat’tan Islahat Fermanı’nın ilanına kadar geçen evre, merkez-taşra ikileminde üç önemli olgu üzerine şekillendirilebilir. Bunlardan birincisi ve şüphesiz en somut olanı özellikle taşra idaresinde özlemini çektiği bir idarî, siyasî ve ekonomik düzeni tesis etme gayretinde olan Osmanlı İmparatorluk idaresinin gayret ve uygulamalarıdır. İkincisi, vergi, adalet ve idare gibi pek çok husustaki söylemleriyle ön plana çıkmış Tanzimat ile birlikte yeni bir beklenti içerisine girmiş olan taşra toplumudur. Nihayet son olarak yer yer ortaya çıkan düzene karşı, yerel veya merkezî bazı güç unsurlarının desteğini arkasına alarak faaliyetler yürüten, kimi usulsüzlükler ile gündeme gelen asi, eşkıyalar bu hususta ifade edilebilir. Çalışma kapsamında dönem itibariyle Erzurum Eyaletine bağlı Tercan Kazası merkeze alınarak; bahse konu olgulara dair yerel bir örneklemin sunulması amaçlanmaktadır. Nitekim önceleri kimi idari işler ifa eden ve Tercanlı Halit olarak adlandırılan şahsın, bölgedeki usulsüz faaliyetleri ortaya konulacaktır. Çalışmada Tercanlı Halit’in ortaya çıkışı, yükselişi, bölgede taraftar bulması, söylenceye göre otuz, kırk kişiye varan avenesinin oluşması, sevk ve idaresi gibi pek çok önemli ayrıntının izleri arşiv kaynaklarından hareketle sürülecektir. Daha sonra onun, yerel güç unsurlarının desteğini alarak, zorla mal, mülk edinme ve pek çok köylüyü borçlandırması (kişi adı ve borç miktarı bilgisi dâhilinde) ile ayrıca tüm bunlara rağmen suçsuz olduğunu ispatlama dönük gayretine tesadüf edilecektir. Nihayet taşrada yaşanan bu hengâmeye karşı gerek halisane gönderilen şikâyet mektupları ve gerekse de Trabzon üzerinden İstanbul’a giden ve kendisini mazlummuş gibi göstermeye çalışan Halit’in beyanatını dinleyen imparatorluk idaresinin olaya bakışı ile çözmeye dönük uygulamaları dikkatle ele alınacaktır.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.